Geçenlerde Mahir Ünal'ın Cumhuriyet eleştirisi bağlamında ettiği sözlerdeki hatalar epeyce konuşuldu. Bunlara bir tane daha eklemek mümkün. Mao'nun Kültür Devrimi'ni de eksik biliyor anlaşılan.
"Tarihteki en sert kültürel devrim Türkiye'de yaşanmıştır. Mesela Fransız devrimi her şeyi yıkmıştır ama lügate dokunmamıştır. Yine en sert devrimlerden bir tanesi Mao'nun Çin kültür devrimidir. Lügate dokunmamıştır. Ama maalesef bir kültür devrimi olarak Cumhuriyet; bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi hasılı bütün düşünme setlerimizi yok etmiştir."
Kültür Devrimi dile dokunmuştur.
Bugün bizim Çince diye bildiğimiz aslında Çin'de konuşulan "Çincelerden" sadece biridir. Mandarin (普通话- Pǔtōnghuà) Pekin yöresinde nüfusun küçük bir yüzdesi tarafından bilinip konuşulmasına rağmen 1955'ten itibaren ortak dil olarak ilan edilmiştir.
Mandarin 普通话 dışında konuşulan Yue (粤-Kantonca), Wu (吴- Şangayca), Gan (赣-Jıangxi), Kejia (客家- Hakka), Min (闽- Fuzhou) ve Xiang (湘 -Hunan) Çincelerinde kelimeler ve telaffuz derin farklılıklar gösterdiğinden bunları konuşanların birbirleri anlaması çok kolay değildir.
Kültür Devrimi Mandarin'in kullanımının yoğun olarak "teşvik edildiği" bir dönem olmuştur. İş "Mandarin'i yaymanın devrim için olduğunu" söylemeye kadar vardırılmıştır. [1]
Adında kültür olması büyük bir ironidir aslında. Çünkü temelinde kültürü ve onun önemli aktörlerini büyük ölçüde tasfiye etmeye yönelik bir kampanyadır. Kültür, Mao tarafından mevcut ve potansiyel siyasi muarızları yola getirme aracı olarak kullanılmıştır
1966-76 arasında yaşanan Kültür Devrimi(文化大革命)'ni "kontrollü bir iç savaş" diye tanımlamak daha doğru olur.
Kültür Devrimi'nin parasal ve insan sermayesi anlamında muazzam bir maliyeti olmuştur. 1979'da Merkez Komite başkan yardımcısı Li Xiannian, o on yıldaki kaybın Çin devlet sektörünün 1949'dan 1979'a kadar biriktirdiği tüm sabit varlıkların değerinden daha fazla olduğunu söylemişti. Li'ye göre toplam ekonomik kayıp yaklaşık 5 trilyon RMB düzeyindedir.
Devrim süresince (on yıl boyunca) resmi rakamlara göre 1.728.000 kişi "doğal olmayan" şekilde ölmüştür. Sakat kalanların sayısı ise 7 milyondan fazladır.
İnsan sermayesi konusundaki kayıpları tam olarak ortaya koymak zordur. Eğitim yıllarca aksamış, yüzbinlerce genç ölmüş ya da sakat kalmıştır.
Öğretmenler ve akademisyenler dışında ülkenin önemli entelektüelleri ve kültür insanları da devrimden nasibini almıştır. Casus ya da sağcı olarak yaftalanıp aşağılanan, işkence gören pek zor yazar, müzisyen, tiyatrocu ya intihar etmiş ya da kötü muamele sonucu ölmüştür.
"Dört Eski"ye (eski fikirler, eski kültür, eski gelenekler ve eski alışkanlıklar) savaş ilan edilmiş, ülkede sayısız tarihi bina tahrip edilmiş, binlerce eski eser, kitaplar, tablolar, antikalar yağmalanıp yok edilmiştir.
Sadece Pekin'de tahrip edilen tarihi ve kültürel yapıtların sayısı 4,922'dır. Bu şehirdeki toplam kültürel yapıtların neredeyse yüzde 70'ine tekabül etmektedir.
Öte yandan 1966'dan itibaren bütün eğitim kurumları kapanmıştır. İlk ve orta dereceli okullar birkaç yıl sonra öğretime yeniden başlasalar da üniversitelerin büyük bölümü ancak 1972'den itibaren açılabilmiştir.
Kısacası Kültür Devrimi'nin kültür ile olan ilişkisine dış kapının mandalı olarak nitelemek pek de yanlış olmaz.
[1] 1965'te Shanghai'da yapılan 6. Mandarin Öğretme Başarıları Sergisi'nde açılış konuşmasından., "What makes a language policy revolutionary?, Age of Revolutions, 14 Ekim 2020
Cevdet Kadri Kırımlı kimdir?İzmir'de doğdu. Yurtiçinde ve yurtdışında farklı şirketlerde yöneticilik yaptı. Çin'de ve Hong Kong'da yaşadı. |