Çin Devlet Başkanı Xi Jinping (习近平) otoriter bir lider. Hatta otoriterliğin dozunu giderek artırmakla eleştiriliyor. Hem ülke içindeki uygulamalarda hem dış ilişkilerde katı, tavizsiz ve sert politikalarıyla tanınıyor.
Oysa görünüşte otokrat lider prototipinden çok farklı birisi. Bağırıp çağıran, atarlı tutarlı biri değil. Her zaman halim selim, milletin iyi huylu babası görünümünde. Zaten lakabı baba memleketi sayılacak Shaanxi çevresinde yaygın olan yerel lehçede "ailenin büyüğü baba, amca" anlamına gelen "Dada (大大)".
Halkın içinde gözükmeyi seviyor. Sıradan insanlarla muhabbet edip onları dinliyor. Ama hep bir mesafeyi koruyor. Onlarla sık kucaklaşmak türünden "samimi" görüntüler içinde olmuyor. Kendisine de "ölürüz yoluna, sen bizim her şeyimizsin" tadında yaklaşılmasına izin vermiyor.
Giyimi kuşamı son derece mütevazi. Halkla birlikteyken spor bir mont ya da kravatsız bir gömlek ve ceketle oluyor.
Tarz olarak mesela Putin gibi atlayan zıplayan sportmen havalarında hiç olmadı. Futbolu sevdiğini zaman zaman sahalarda bir-iki vuruş yaparak gösteriyor.
Oturaklı, ağır başlı, nadiren gülen ama güvenip kendinizi ve ailenizi emanet edebileceğiniz biri izlenimini veriyor.
Tevazua çok önem veriyor. Ne kendisini ne de yakınlarını şatafatlı ortamlarda görmek mümkün değil. Limuzin ve çok araçlı konvoylarla seyahat etmiyor. Mütevazi sayılacak bir minibüs kullanıyor. Zaten iktidara geldiğinde yaptığı ilk iş itibardan tasarruf uygulaması başlatmak olmuştu.
Belki de yaptığı en büyük "aşırılık" kızı Xi Mingze'yi Harvard'da okutmuş olması denebilir.
Çinli liderlerin çoğunun aksine resmi törenlerde karısı hemen her zaman yanında oluyor. Önceki bazı liderler gibi metresi yok. Karısı Peng Liyuan ünlü bir folk şarkıcısı. Hem de ordu mensubu. Xi başkan olmadan önce kendisinden daha çok tanınıyordu. Karısına gösterdiği bu özen sayesinde Çinli kadınların gönüllerini de fethetmiş durumda.
Karısı da benzer bir şekilde Peng Ana (彭麻麻) olarak anılıyor
Ama iş siyasete gelince bu halim selimlikten eser kalmıyor.
Mao'nun Deng Xiaoping için kullandığı "pamuk yumağındaki iğne" benzetmesi sanki Xi'ye de cuk oturuyor.[2]
Baba Xi eski tüfek. Daha 13 yaşındayken 1926'ta Çin Komünist Gençlik Örgütüne 1928'te hapisteyken de Çin Komünist Partisi'ne (ÇKP) katılmış, 1930'larda ve 40'larda askeri başarılarıyla dikkati çekmiş, Mao'nun takdirini kazanmış, Deng Xiaoping ile denk görevlerde bulunmuştu.
1952'de propaganda departmanında çalışmak üzere Pekin'e gelip 1956'ta da Merkez Komite üyeliğine seçilmişti. 1959'dan itibaren de başbakan yardımcısı olarak başbakan Zhou Enlai ile birlikte çalışmaya başlamıştı.
Ancak 1962'te Mao'yu eleştirenlerle ilişkisi olduğu şüphesiyle görevlerinden alınarak taşrada bir traktör fabrikasına yönetici olarak sürgüne gönderildi.
4 yıl sonra Kültür Devrimi (1966-76) Baba Xi'nin hayatını daha da dramatik bir biçimde değiştirecekti.
Mao'nun muarızlarını (ve muarız olduğuna dair vehme sahip olduklarını) yola getirme aracı olarak yönlendirdiği, genellikle öğrencilerden oluşan paramiliter Kızıl Muhafızlar ülkede terör estirmeye başlamıştı. Mao'nun kendisine yüzde yüz biat ettiğinden emin olmadığı hemen herkes Kızıl Muhafızların gazabına uğradı.
Baba Xi 1967'de Kızıl Muhafızlar tarafından Çin'in kuzeybatısındaki Xi'an'a götürüldü. Burada bir kamyona bindirilerek devrim düşmanı olarak teşhir edildi. İşkence gördü. 1975 Mayıs'ına kadar sürgün ve hapislerde ailesinden ayrı yaşayacaktı.
Mao'nun ölümünden sonra serbest kalabildi. Deng Xiaoping döneminde itibarı iade edildi ve Aralık 1978'te tekrar ÇKP Merkez Komitesine seçildi.
1978 sonunda Çin'in en güneyindeki Guangdong eyaletinde ÇKP Eyalet 2. sekreteri olarak görevlendirildiğince (daha sonra sırasıyla 1.sekreter, vali ve Guangdong Askeri Bölge siyasi komiseri olacaktır) eyaletin en önemli sorunu Hong Kong'a iltica edenlerdi. Alınan bütün askeri tedbirlere rağmen Hong Kong'a sınırdaş olan eyaletten binlerce kişinin iltica etmesini engellemek mümkün olmuyordu.[3]
O sırada Guangdong'da ortalama günlük ücret sadece 0.7 Yuan iken Hong Kong'da bunun 100 katıydı. Baba Xi, bu uçurumu giderecek ekonomik bir çözüm üretilmezse kaçışların önünün alınamayacağını gördü.
Guangdong'da yabancı sermaye yatırımlarına izin verilmesi konusunu Deng Xiaoping'le görüştü ve onun oluruyla Nisan 1979'da özellikle Kuzey Amerika ve Asya'daki Çin diasporasının yatırım yapacağı Özel Ekonomik Bölgeler kurulmasını resmi bir teklif olarak sundu.
Temmuz 1979'da Çin'de 4 Özel Ekonomik Bölge kurulması onaylandı (Zhuhai, Shantou, Shenzhen ve Xiamen'de).
Baba Xi 1981'de Pekin'e döndü. 1982'de önce ÇKP Merkezi Sekretaryasına (politbüro ile politbüro yürütme komitesi arasındaki koordinasyonu sağlayan icracı birim) daha sonra da politbüro'ya seçildi (12. Dönem Merkez Komite ve politbüro üyesidir).
Deng Xiaoping'in öncülünde ekonomik değişimi gerçekleştiren çekirdek kadro içindeydi.
Bu dönemde ÇKP genel sekreteri Hu Yaobang yeni reformların uygulayıcısı olarak ön plandaydı. Hu sadece ekonomide değil siyasal alanda da önemli reformlar yapılması gerektiği görüşündeydi. Baba Xi, Hu'nun bir anlamda sağ kolu gibiydi.
Hu Yaobang'ın 1987 Ocak ayında görevinden alınması gündeme geldiğinde baba Xi buna karşı çıktı. Bu tavrının bedelini 1987 Kasım'ında Merkez Komitesi ve politbüronun yenilenen (13. dönem) yapısından dışlanarak ödedi.
1988-1993 arasında öncekine göre çok az etkili bir konumda 7. Ulusal Halk Kongresi başkan vekilliği görevini yürütse de Haziran 1989'da Tiananmen olaylarının ertesinde fiili olarak görevlerini bıraktı.
Baba Xi'nin Tiananmen'de protestolarının başlangıcında sıkıyönetim ilan edilmesine karşı çıktığı rivayet edilir. Ulusal Halk Kongresi'nin 1990'da yapılan oturumunda orduya Tiananmen Meydanı'nda göstericilere silahlı müdahale emrini veren Başbakan Li Peng'e sert bir şekilde çıkışmıştı.[4]
Keza gündemde olan Xinjiang (Şincan) kampları konusu… Bu uygulamaların Xi Jinping döneminde başladığı biliniyor. Baba Xi 1950'lerde Xinjiang ve Tibet'i içine alan Kuzeybatı Büro'sunda yöneticilik yaparken azınlıklara karşı baskıcı politikalar uygulanmasına karşı çıkmıştı. Örneğin 1958'e Aksay Kazak Özerk Bölgesindeki toplu tutuklamaları eleştirmiş, 1981'te Xinjiang'da başlayan gösterilerde toplu tutuklamalar yapmaması ve barışçıl yöntemler kullanması için Xinjiang Parti sekreteri Wang Enmao'yu telefonla arayarak uyarmış ve talimatlar vermişti.[5]
Xi Jinping pek de babasına çekmiş gibi durmuyor...
Şimdi de oğul Xi'nin hayatına bir göz atalım.
ÇKP'nin üst düzey kadrosunun çocukları daha ziyade muhalifler ve batıllar tarafından "genç prensler" ya da "partinin prensleri" diye nitelendirilir. Bunların bir bölümü iş dünyasında hızlı bir şekilde yükselirken bir bölümü de Xi Jinping gibi siyaseti tercih eder.
Mao döneminde partinin ve hükümetin üst düzey yöneticileri Pekin'de Yasak Şehir'in yanındaki eski İmparatorluk Bahçesi'ndeki etrafı ateş kırmızısı renkte duvarlarla çevrili ÇKP'nin merkez yerleşkesi Zhongnanhai (中南海) de yaşarlardı.
Xi'lerin de diğer üst düzey yöneticiler gibi ayrıcalıklı bir hayatı vardı. Evlerinde özel aşçı ve çocuk bakıcıları bulunuyordu. Xi kendisi gibi ayrıcalıklı çocukların gittiği özel bir okulda okuyordu. Qing Hanedanlığı'ndan bir prensin sarayında bulunan okul "liderler beşiği (领袖摇篮)" namı ‘le biliniyordu.[6]
Sıradan insanların hayatlarını ancak babasının şoförlü arabasıyla şehirde dolaşırken otomobilin filmle kaplanmış camlarının ardından görüyordu.
Lakin bu ayrıcalıklı yaşam 9 yaşındayken son buldu. 1962 yılında babası sürgüne gönderildi. Annesinin partideki mevcut işini sürdürmesine izin verildiğinden Pekin'de kalmaya devam edebildiler.
Kültür Devrimi' ile birlikte durum daha da kötüleşti.
Küçük Xi bu kez partinin düşük yöneticilerinin çocuklarıyla birlikte ayrı bir okulda okumaya başladı. Kızıl Muhafızlar'ın "burjuvaların gelecek nesli" olarak gördükleri bu şımarık çocuklara tuvalet temizlettikleri bir okuldu burası.
1968'te düşük parti yöneticilerinin çocukları için hazırlanan bir gözetim merkezinde hapsedilmesi söz konusuyken Mao'nun başlattığı "Dağlara ve Kırsala Gidiş Hareketi (上山下乡运动)" programı kurtarıcısı oldu. Burjuva eğilimli şehirli gençliğin gönüllü ya da zoraki olarak üniversite eğitimlerini bırakıp köylerde yaşamaya gönderildikleri bu program kapsamında Shaanxi Eyaleti'nde bir köye gitti.
Yedi yıl kaldığı bu köyde mağaradan bozma bir evde yaşayıp tarım işçiliği, teknisyenlik, traktör ve kamyon şoförlüğü, hatta hasta bakıcılık yaptı.
Xi Xinping, babası 1975 Mayıs'ında serbest kaldıktan kısa bir süre sonra "işçi-köylü-asker-öğrenci" statüsünde Pekin'deki prestijli Tsinghua Üniversitesi'nde öğrenime başladı. Kimya mühendisliğinin yanı sıra, "Marx-Lenin-Mao Düşüncesi" çalışmaları ve Çin Halk Kurtuluş Ordusu'nda askeri eğitim aldı.
1979 yılında petrokimya sanayinde uzmanlaşmış olarak mezun olmadan birkaç ay önce 1978 Aralık ayında babasının itibarı iade edilmişti.
***
Kısacası Mao hem kendisinin hem de başta babası olmak üzere tüm ailesinin büyük acılar yaşadığı bir dönemin sorumlusudur. En az sempati duyacağı liderin Mao olması beklenirken bunun tam tersi bir durum söz konusu. Xi döneminde Mao ölümünden beri hiç olmadığı kadar ön planda ve gündemde.
Onun Mao'yu ön plana çıkarması ilk bakışta pek anlaşılabilir gelmiyor.
Bu aslında oğul Xi'nin babasından sessizce ayrıldığı nokta.
İlkeli biri olarak tanımlanan babasına büyük bir hayranlık beslemekle birlikte onu siyasi olarak "nasıl davranılmaması gerektiğinin" somut bir örneği olarak değerlendirdiği söylenebilir. Babası, azami kazanımlar elde etmek için elindeki kartları sonuna kadar kullanan biri olmadı.
Babasının siyasi geçmişinden çıkardığı ders "sadece dürüstlük ile yetinirsen iktidar mücadelesinde kaybedersin" şeklinde özetlenebilir.
Bu nedenle liderliğinin ilk gününden başlayarak partideki mevcut ve potansiyel muhaliflerini saf dışı bırakmayı tavizsiz bir şekilde sürdürüyor. Parti içinde olduğu gibi ülkede de liderliğinin sorgulanmasına yol açabilecek en ufak eleştiriye izin vermiyor.
Bu yolda ihtiyaç duyduğu en kullanışlı araçları da tahmin edileceği üzere Mao'da buluyor.
[1] "Oğullar oğulluktan sessizce çekilmesini bilmelidir abiler", Ece Ayhan, Mor Külhani
[2] Ezra F. Vogel, Deng Xiaoping and the Transformation of China, The Belknap Press of Harvard University Press, Cambridge, Massachusetts , London, England, 2011
[3] Örneğin 1979 yılında 178 bin kişi Çin'den Hong Kong'a kaçak olarak göçmeye çalıştı. Bunlardan 89.700'ü yakalanarak iade edildi. John P. Burns, Immigration from China and the Future of Hong Kong, Asian Survey, Cilt. 27, Sayı. 6 (Haziran 1987), s. 664, University of California Press
[4] Joseph Torigian, Xi Jinping's Tiananmen Family Lessons, Foreign Policy, 4 Haziran, 2020
[5] What Xi Jinping Learned—And Didn't Learn—From His Father About Xinjiang, The Diplomat, 26 Kasım 2016
[6] Evan Osnos, Born Red, New Yorker, 30 Mart 2015
Cevdet Kadri KırımlıCevdet Kadri Kırımlı, İzmir'de doğdu. Yurtiçinde ve yurtdışında farklı şirketlerde yöneticilik yaptı. Çin'de ve Hong Kong'da yaşadı. |