İngiltere’de yeni bir seçim ve solda yeni fenomen: Corbynmania.
İşçi Partisi yeni liderini seçecek. Ama bu seçim İşçi Partisi’nin bir iç meselesi olmaktan çıkıp birden bütün toplumun ilgisini çeken bir olay haline geldi.
66 yaşında solcu bir İşçi Partisi Milletvekili olan Jeremy Corbyn aday olduktan sonra, onu destekleyenler de karşı çıkanlar da çıldırmış gibi görünüyor.
Corbyn yeni bir sol, özellikle gençlere ilham veren bir solun temsilcisi oldu. Buna karşı medya onun için “deli”, “moron”, “İşçi Partisi’ni felakete götürecek” gibi manşetler atıyor.
Mayıs 2015 genel seçimlerinde İşçi Partisi yenilgiye uğradı. İşçi Partisi lideri Ed Miliband yenilgi sonrasında istifa etti.
Genel seçimde İşçi Partisi en kötü yenilgisini İskoçya’da aldı. İskoçya, İşçi Partisi’nin doğduğu yer ve son seçime kadar İskoçya’nın milletvekillerinin ezici çoğunluğu İşçi Partisi’ndendi. Ancak 2015 seçiminde partilerin milletvekili dağılımı tam anlamıyla altüst oldu.
İskoçya’da Milletvekili sayıları
Yıl |
İşçi Partisi |
İskoçya Ulusal Partisi |
Liberal Demokrat |
Muhafazakâr Parti |
---|---|---|---|---|
2010 |
41 |
6 |
11 |
1 |
2015 |
1 |
56 |
1 |
1 |
Milli duygulardan çok İskoçya Ulusal Partisi’nin bu şaşırtıcı başarısının kaynağı sol ve radikal söylemleriydi. Beş senedir Muhafazakâr / Liberal Demokrat koalisyon hükümeti Britanya’nın refah devletine saldırıyor. Sağlık hizmetleri, eğitim ve kamu hizmetleri özelleştiriliyor, işsizlere, engellilere, gençlere verilen devlet desteği kesiliyor. Bunun adı “austerity” - yani 2007-2008 finansal krizinin faturasını yoksullara çıkartmak. İşçi Partisi bu programın mantığını kabul edip sadece uygulanma yöntemini eleştiriyor. İskoçya Ulusal Partisi ise çok daha radikal bir söyleme sahip. İskoçya’nın özerk parlamentosu bazı konularda özelleştirme programına karşı direnebildi. Örneğin İngiltere’de devlet üniversitelerinin ücretleri artık Türkiye’deki pahalı bir vakıf üniversitesininki kadarken, İskoçya’da üniversite eğitimi hala ücretsiz. Evde yaşlılara sunulan sosyal hizmetler için de benzer bir durum söz konusu. Eğitim ve sağlık hizmetleri, çevre, nükleer silah gibi bir dizi konuda İskoçya Ulusal Partisi, İşçi Partisi’nden daha sol bir söyleme sahip. Böyle bir alternatif sunulduğunda, seçmen yoksulları savunan politikayı tercih etti.
Nedense İşçi Partisi’nin Blaircileri seçim yenilgisini liderleri Ed Miliband’ın “fazla sol” olmasına bağladılar. Seçim sonrası Miliband istifa etti. Harriet Harman geçici parti lideri oldu.
Koalisyona mecbur kalmamış olan Muhafazakâr Parti hemen saldırıya geçti. Parlamentoya 12 milyar sterlinlik bir kesinti paketi sundu. İşsizlere, gençlere, engellilere ve düşük maaşla çalışanlara verilen para desteği ve hizmetler kesilecekti. İşçi Partisi’nin Blaircilerine göre “finansal sorumluluk” göstermek gerektiği için bu pakete karşı hayır oyu kullanmak doğru değildi. Harriet Harman milletvekillerine çekimser oy kullanmalarını emretti. Parlamentodaki oylamada sadece bir avuç isyankâr İşçi Partisi milletvekili, İskoçya Ulusal Partisi milletvekilleri ve parlamentodaki Yeşil milletvekilleri karşı oy kullandılar. Ana muhalefet partisi muhalefet etmedi.
Bu faciadan sonra İskoçya Ulusal Partisi’nden milletvekili seçilen 20 yaşında bir kadın milletvekili olan Mahri Black, parlamentodaki ilk konuşmasında durumu şöyle izah etti: “Ben geleneksel bir İşçi Partisi ailesinden geliyorum. Yoksulluğun, işsizliğin doruk noktasında olan bir bölgeden seçildim. Ben İşçi Partisi’ni bırakmadım. İşçi Partisi beni terk etti. İşçi Partisi’ni bizimle beraber muhafazakârlara karşı muhalefet etmeye davet ediyorum.”
İşçi Partisi sendikalar tarafından kurulmuş bir parti. Sendikalar önemli derecede partiyi finanse etmeye devam ediyorlar. Ancak Tony Blair ve müritleri İşçi Partisi’ni daha sağ bir çizgiye taşımak için sürekli sendikaların parti içindeki etkisini azaltmaya çalıştılar. Bu çabanın sonucu olarak iç tüzük bir kaç defa değiştirildi. Sonunda parti liderinin sendikaların egemen olduğu parti kongresinde değil, tüm İşçi Partisi üyeleri tarafından doğrudan seçileceği bir değişiklik yapıldı. “Yanlış” sonuçları önlemek için tek bir şart konuldu: lider adayı olabilmek için belli bir sayıda İşçi Partisi milletvekilinin imzasını almak.
Seçim süreci başlayınca İşçi Partisi’nin sol milletvekillerinden biri, Jeremy Corbyn, “Bu sefer solun adayı olma sırası bana geldi” diyerek adaylığını açıkladı. Kendisi dâhil hiç kimse yeterli sayıda milletvekili imzası toplayabileceğini düşünmüyordu. Son başvuru saatine 5 dakika kala bir kaç milletvekili “bir yarış olsun” diye imzalarını eklediler ve Corbyn resmi aday olabildi.
Dört aday seçime girdi. Üçü az çok Tony Blair çizgisinde ve diğeri Jeremy Corbyn.
Corbyn “seçilemez” aday olarak yarışa başladı. Ancak dört adayın katıldığı ilk televizyon programından itibaren Corbyn’in farkı ortaya çıkmaya başladı. Diğer üç aday muhafazakârların yoksullara saldırı paketi için çekimser oy kullanmıştı. Corbyn, parti liderinin emrini görmezlikten gelerek hayır oyu kullandı. Bu Corbyn için bir ilk değildi. 32 senelik milletvekilliği sırasında parti liderlerinin emirlerine rağmen ilkelerine bağlı kalarak parlamentoda oy kullanmıştı.
Bundan sonraki her tartışmada Corbyn bir taraftaydı, diğer üç aday öbür tarafta. Corbyn’in popülerliği kamu yoklamalarında da yükselmeye başladı.
Ardından “Corbynmania” başladı. Corbyn nereye toplantı yapmaya giderse, en küçük kasabada bile, salonlar dolup taşıyordu.
Londra’nın Camden Belediyesi’ne geldiğinde, belediyenin 1100 kişilik en büyük salonu, belediye binasının diğer iki salonuyla birlikte doldu. Yine de herhangi bir salona giremeyen yüzlerce kişi sokakta kaldı. Corbyn’i desteklemek için gelen itfaiyecilerin getirdikleri itfaiye kamyonundan Corbyn sokakta kalanlara da bir konuşma yaptı.
Sendikalar da Corbyn’i destekliyorlar. En büyük sendika Unite (1.4 milyon üyeye sahip), ikinci büyük sendika Unison ( 1.3 milyon üyeye sahip), beşinci büyük sendika Communications Workers Union (200 bin üyeye sahip) ve itfaiyeciler dâhil bir dizi daha küçük sendika Corbyn’i desteklediklerini açıkladılar.
Genel seçimden bu yana İşçi Partisi’ne yeni katılan 190 bin üye ve resmi destekleyiciler sayesinde, İşçi Partisi’nin üye sayısı neredeyse iki katına çıkmış durumda.
Medyada Corbyn için korkunç bir karalama kampanyası yürütülüyor. Corbyn lider olursa İşçi Partisi’nin bir daha seçilemeyeceğini yazıyorlar. Tony Blair’in kendisi, “Kalbin Corbyn’e oy ver diyorsa, sana bir kalp nakli lazım” dedi.
66 yaşındaki Corbyn ilkelerine bağlı yaşıyor. Arabası yok. Her yere toplu taşıt ya da bisikletle gidiyor. “Yoga dersine giden bir coğrafya öğretmeni” gibi giyindiği yazılıyor. Uzun süredir ilerici kampanyaların sadık katılımcısı. Nükleer silah karşıtı, Filistin ile dayanışma, mülteci hakları, Güney Afrika’daki ırkçı rejim karşıtı, savaş karşıtı kampanyalar, katıldığı kampanyalar arasında.
Demiryollarını yeniden kamulaştırmak,
Enerji şirketlerini yeniden kamulaştırmak,
Sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesini durdurmak,
Şirket vergilerinde %1’lik bir artış yaparak devlet üniversitelerini yeniden ücretsiz haline getirmek,
Üniversite öğrencilerine verilen bursları geri getirmek,
Sendikal örgütlenme haklarını garantilemek,
“Sıfır saat” geçici çalışma sözleşmelerini yasaklamak,
Israil’e silah ambargosu koymak,
Irak Savaşı’na girdiği için Tony Blair’in savaş suçları için yargılanması,
Suriye’yi bombalamamak,
Sürdürülebilir enerjiye geçiş için bir milyon “çevre işi”nin yaratılması,
Silah sanayilerinde çalışan insanlara yeni, insanlığa faydalı, teknolojik becerilerine uygun istihdam olasılıkları yaratmak,
Britanya’nın Trident nükleer silahlı denizaltılarının yenilenmesini iptal edip aşamalı olarak nükleer silahlardan vazgeçmek,
Herkese uygun ücretsiz eğitim sağlamak için Ulusal Eğitim Hizmet Kurumu’nun kurulması,
Oy hakkı yaşını 16’ya indirmek,
Mültecileri günah keçisi yapmamak,
Ev kiralarını kontrol altına almak,
Yüksek gelirlilerin vergi oranlarını yükseltmek.
Son yapılan kamu yoklamasında Corbyn İşçi Partisi üyeleri arasında %53’lük desteğe sahip. Blairciler panik halinde seçimi durdurma ya da sonucu iptal etme yollarını arıyorlar. Oylama posta aracılığıyla yapılacak, 14 Ağustos’ta başlayıp 14 Eylül’de sona erecek. Corbyn kazanırsa İşçi Partisi’nde yeni ve çok ilginç bir dönem başlayacak. Kazanamazsa Corbyn bütün bu enerjiyi muhafazalara karşı parlamento dışındaki direnişlere döndürmeye söz verdi.
İşçi Partisi yüz binlerce çoğu genç yeni üye kazandı. Ancak bir sonraki genel seçim beş yıl sonra, 2020 yılında yapılacak. Blairciler Corbyn’i engellemeye çalışıyorlar. 2020’de Corbyn İşçi Partisi lideri olarak seçime girip iktidar olursa önerdiği politikalarını uygulayıp uygulamayacağı tamamen önümüzdeki beş sene içinde bu politikalar için ne kadar toplumsal desteğin harekete geçirilmiş olduğuna bağlı olacak.