Kendilerini nasıl tanımlarlarsa tanımlasınlar; önce Emin Çölaşan’ı götürdüler, sonra Bekir Coşkun’u, sonra Ertuğrul Özkök’ü...
Önce komünistleri götürdüler...Sonra sosyalistleri...Sonra sosyal demokratları...Sonra tarafsızları...Ezbere biliyoruz değil mi bu sıralamayı?Biliyoruz da neden unutuyoruz?Kendilerini nasıl tanımlarlarsa tanımlasınlar; önce Emin Çölaşan’ı götürdüler, sonra Bekir Coşkun’u, sonra Ertuğrul Özkök’ü...Götürülenler, nasıl götürüldüklerini bile söyleyemediler. Emin Çölaşan perde önünü yazdı, ama perde arkasında dönenleri o da bugüne kadar öğrenemedi.Şimdi sırada kimler var?“Sıra bize gelmez” diyenler yanıldıklarını sıra onlara gelince anlayacaklar.AVCI KAPLAN HİKÂYESİBir avcıyla bir kaplan aynı ormanda yaşıyorlar. Avcı kaplanı vuruyor, öldüremiyor. Sizce avcı kaplanı yaralı bırakır mı?Yaralı bırakırsa, o kaplan iyileştiğinde, o avcının peşine düşmez mi?Sonuçları biliyoruz, ama nedense unutarak kendimizi rahatlatıyoruz.“Biz bir yolunu bulur, kurtuluruz” varsayımıyla diyetler veriliyor.Avcı ava çıkmış, bugün kaplanları vuracak, yarın tilkileri. Aksi mümkün mü? Belki mümkün.Avcı belki de kendisi gibi gözükaralarla savaşa girerse duraksar, ormanın hayvanları karşısına yekvücut çıkarsa belki uzlaşma yolları arar.Avcı da biliyordur herhalde, ormanda vuracak dikbaşlı, yiğit hayvan tükendiğinde, o da takati tükenmiş, attığını sektiren yaşlı avcılara benzer.Avcı tavsiyeleri dinlemekten uzak da görünse akıllıdır, sağduyulu, cesur seslere en azından kulak verir. Buna rağmen avcının aklına seslenmek yerine, avcıyı her tetiği çekişinde alkışlayanlar, yarın kendilerini hedef tahtasında bulacaklar. Avcı vuracağı büyükbaşlar tükendiğinde, küçükbaşları da vuracak.Bir gün sıra vurulanları seyredenlere gelecek.HAZİN SUSKUNLUKLARBugün gidenlerin o nedenden, bu nedenden, nasıl gittiklerini, nasıl götürüldüklerini açıklayamayışı bile hazindir.Böylesine hazin susuşlara son birkaç yıldır çoğumuz gömülmek zorunda bırakıldık.Susturulanların kimi kovuklarda, kimi mağaralarda, kimi ağaç tepelerinde duruyor. Ormandaki hayvanların elele tutuşup, avcının karşısına dikilip, yaşamak için birbirimize ihtiyacımız olduğunu anlatma ihtimali de görünmüyor. Çıkış yolu yok mu? Yazık ki çıkış yolunu yine avcı gösteriyor.Türkiye’ye başkanlık sistemi geliyor. Ormanların kralı şimdiden belli. ”Kral çok yaşa, kral çok yaşa” diye bağıranlara, kral biraz daha uzun ömür bahşedecek, ama o ömürler de bitecek. Bir gün gelecek; güçten yana değil, doğrudan yana taraf olanlar ayakta kalacak. Dün söylediklerinden yarın pişman olmayacaklar, dün yaptıklarından yarın pişmanlık duymayacaklar ayakta duracak.