AKP'nin, siyasi çıkarları için attığı adımları, ülke yararına gibi göstermesi kendi tarihiyle yaşıttır. 2023 seçimleri yaklaşırken de bu yaklaşımın örnekleri yoğunlaşarak artıyor.
Başörtüsüyle ilgili -referandum kozu içeren Anayasa değişikliği-, zeytin sahalarını yeniden termik santral patronlarına açan kanun değişikliği, 6 yaşında istismara uğrayan çocuğun davasında altı ay sonraya verilen ilk duruşma tarihinin kamuoyu baskısı ile öne çekilmesi (iyi ki) sadece son iki günde gördüğümüz üç adım.
Öte yandan AKP'nin mutfağında pişirilmiş hukuk alanındaki metinlere baktığımızda; hemen hepsinde uçsuz bucaksız bir pragmatizm, belirsizlik, ince mühendislik ve muğlaklık görmemiz de tesadüf değil, aynı yaklaşımın bir sonucu.
Enerji Bakanlığı, bundan on ay önce, kanun değişikliği gerektiren bir konuyu, hukuku göz göre göre çiğneme pahasına yönetmelik maddesiyle düzenlemişti. Maden yönetmeliğine bir madde eklenerek, termik santral işletilmesi için gerekli kömür sahasına rastlayan zeytinliklerin yok edilmesinin önü açılmak istendi. Oysa tam 83 yıldır "Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkında Kanun" adlı bir yasa yürürlükteydi. Görmezlikten gelindi.
"Bu yasa orada dururken yönetmelikle yapamazsın" diyenler dinlenmedi. Muhtemelen kanun çıkarmak için gerekli "zahmetler" göze alınmadı. Beklemek istenmedi. Sonuçta yönetmelik dediğiniz idari bir işlemdi, görece kolaydı. Ek madde yazıldı ve Resmi Gazete'de yayımlandı. Duruma itiraz eden gazeteci, hukukçu ve hak savunucularının üzerine sosyal medyada troller salındı.
Hukukun işlediği ender davalardan biri olarak iptalle ilgili davada, yönetmelik değişikliği Danıştay'dan geri döndü. Ama iktidarın bir yargı kararı çıktı (!) diye yolundan döneceğini sananlar fena halde yanılıyordu. Sözleşmeler yapılmış, santraller işletmeye alınmış, taahhütler verilmişti. Linyit sahaları da zeytinliklerle iç içe olmaya devam ediyordu.
Peki hangisi daha az maliyetli? Ve hangi seçenek daha kolay? Kömüre dayalı termik santral politikasında köklü değişiklik yapmak mı, yoksa enerji ithalatını biraz olsun düşürmek için zeytinlikleri ortadan kaldırıp yok etmek mi? Tabii ki ikincisi ve bunun için kanun çıkarmak gerekirse çıkarılır, direnen köylüler dipçiklenir, kadınlar sürüklenir, hak savunucuları güvenlik güçleri tarafından "süpürülür."
Aslına bakılırsa, meseleye "beşli çete" diye bakmak asıl büyük fotoğrafı eksik tarif etmek oluyor. Çünkü o şirketler, o faaliyetlerinde yola yalnız çıkmadı… Onlarla farklı sözleşme ve taahhütlerle mali bağımlılık ilişkisi içine giren AKP iktidarının ta kendisi. Dolayısıyla zeytinliklerin "taşınma" diye bir icatla kesilip biçilebilmesi için güvenlik güçlerinin seferber edilmesi, sadece o şirketlerin haklarını korumakla kalmayıp iktidarın kendi bekası için de aldığı bir "önlem"e dönüşüyor.
Bugün TBMM Enerji Komisyonu'nda zeytinlikleri, kömür santrallerine feda ettirecek yasa değişikliğinin de yer aldığı yeni torba kanun görüşülecek. İktidar, zeytinlikleri koruyan 83 yaşındaki o kanuna gözlerini yine kapatmış. Tercihini madencilik kanunundan yana kullanmış. Torba yasadaki düzenlemeyle maden Kanunu'na bir madde eklenerek zeytinliklerin fedasına yeniden zemin hazırlanıyor. Bu madde, on ay önce yönetmelikle yapılmak istenen maddeye çok benziyor.
TBMM'ye gönderilen kanun teklifinin gerekçesine baktığınızda, "yeni ekonomik ve sosyal gelişmelerle birlikte ülkenin artan elektrik ihtiyacının öncelikle yerli kaynaklardan karşılanması amacıyla" ifadesi dikkat çekiyor. Buradan kastedilenin, Rusya'nı Ukrayna'ya açtığı savaş sonrası değişik enerji dengeleri ve maliyetleri olup olmadığı kanun teklifi görüşmelerinde dile gelecektir. Ama gerekçe bu bile olsa zeytinlikleri santrallere feda etmek, yoksul zeytin köylüsünü, değerli bir tarım ürününü harcamak anlamına gelmektedir ve meşruluğu tartışmaya açıktır.
Çiğdem Toker kimdir? Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı.Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990-1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti.Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı.2013-2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında ‘küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor.Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi.Kitapları- Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008- "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018- Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019 Ödülleri- İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995)- Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997)- Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000)- Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001)- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti-TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005)- European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015)- Halkevleri "Basın Ödülü" (2016)- Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016)- İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019)- TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019)- Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017)- ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017)- ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018)- Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018)- Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası-(2018)- Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019)- Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019)- TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020)- Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020)- Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021)- TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021)- İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021)- SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021)- Alanya Gazeteciler Cemiyeti -Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021) |