Bir adam, çocuğunun ona baba dememesinden hoşnut. Baba kelimesinin ast-üst ilişkisi ve hiyerarşi kurduğundan bahsediyor.
Kızı ona adıyla hitap ettiği için yakın olduklarını düşünüyor.
Anneler, babalar, size soruyorum:
Çocuğunuzun size adınızla hitap etmesi güzel olur muydu?
Samimiyet mi bu? Kankalaşmak mı? Arkadaşlık ilişkisi mi? Yoksa zırvalık mı dersiniz?
Siz ne dersiniz bilmiyorum ama, ben yanlış diyorum.
Çocukların ömür boyu bir takım arkadaşları olacak, bazıları kısa süre kalacak hayatlarında, bazıları onları üzecek. Bazısı ise, bir ömür yanında olmasından mutlu olduğu insanlar olacak. Bazısı ile ilişkisi bir kopacak, bir yakınlaşacak.
Bu çocuklar aşık olacak, gözleri aşk ile coşacak, sizi görmeyecek, dünyayı görmeyecek. Belki birileri onlara yüz vermeyecek, belki o deli dolu aşık olduğu, ömür boyu hayalleri kurduğu insan onu apansız terk edecek, kedere boğulacak.
Bir dostu onu sırtından vuracak, acı çekecek. Dostun ihanetinin ne olduğunu öğrenecek.
Bir arkadaşını kıskanacak, öykünecek. Arkadaşı hasedinden çatlayacak.
Bu çocukların eğitim hayatı boyunca öğretmenleri de olacak. Bazı öğretmenlerine bağlanacak, bazılarından nefret edecek.
Bu çocuklar aşkı, sevgiyi, acıyı, nefreti, kavgayı, barışı öğrenecek.
Bu çocuklar büyüyecek. Ne kadar büyürlerse büyüsünler, hep sığınıcak bir limanları olduğunu bilmek isteyecekler. Böyle ulvi bir görev ile donatılmışken, arkadaşlık da nedir?
Her çocuğun bir anneye, bir babaya ihtiyacı vardır. Siz ebeveyn olun. Sizin yokluğunuzu dolduracak kimse olmayacak. Bırakın arkadaşları, dostları, aşıkları ve diğerleri olsun. Bir insanın en çok ihtiyaç duyduğu şey anne ve babadır.
Kankalar zaten hali hazırda bekliyor olacak. Her aldığı darbede gözyaşlarını koyverecek bir kucak için size geri dönecekler. O minicik yürekler sizin elinizde büyüyecek, zaten onu sizden iyi bilen olmayacak.
Bırakın dışarıyı dışarıda yaşasınlar, dönecekleri liman kaç yaşında olursanız olun, yine siz olacaksınız.
Kendini çocukların gelişimi ve eğitimine adamış arkadaşım Zeynep Ellialtıoğlu, yıllar önce bana anne rahimdir, baba ise dış dünya, dediğinde çok idrak edememiştim.
Zamanla anladım ki, bir çocuk babasıyla dış dünyaya daha güvenli açılıyor. Anne ile duygularını, benliğini tanımaya daha kolay ilerliyor.
Baba güçtür. Sokağa çıktığınızda sırtınızın yere gelmeyeceğini bildiğiniz, sizi destekleyendir, koruyandır. En güçlü baba sizin babanızdır.
Anne topraklayandır. Fazla elektrik akımını sizden alan ve nötr hale getirendir. Her türlü çöpünüzü ona boşaltabilirsiniz. İnanılmaz bir çöp öğütücüdür.
Bizim kız daha sekiz yaşında. Şimdiden başladı, arkadaşlarına beni feda etmeye. Ne zaman bir sorun yaşasa, ilk kum torbası ben oluyorum. Çok mu üzüldü, gelince koyveriyor, gözyaşlarını. Çok mu öfkeli, en büyük kaprisi ben çekiyorum.
Bence anne-babalığın en büyük ikilemi ve zor yanı ise, bunu yakın çevreme hep söylüyorum: İzlemek.
Her ne konuda olursa olsun, bir çocuğun yaşamına tanıklık etmek, yaşadıklarını izlemek ve sadeceihtiyaç duyduğunda destek sunmak. O kadar zor ki.
Kızımı üzen biri olduğunda içimden dünyanın en kötü, en agresif canavarı çıkmak istiyor. Her ebeveyn gibi. “Ama benim çocuğum bunu hak etmiyor” diyorum için için.
Çocuk diyor ki:
“Bu benim meselem, haydi herkes kendi işine” Yapacak bir şey yok, benim canavar kuyruğunu kıstırıp yuvasına dönüyor.
Bu çok büyütülecek bir şey değil aslında, ama yürek paramparça oluyor. Dişçiden korkan bir çocuğu dişçi koltuğuna oturtmaya ikna etmek ve oradaki acının onu iyileştirdiğine inanmak gibi.
Deneyecek, yoklayacak, üzülecek, sevinecek.
Yaşamın içinde olacak kısaca. Bilmek isteyeceği tek şey ise, elinin altında kocaman iki yüreğin onu koşulsuz, sınırsız desteklemesi olacak.
Velhasıl ebeveynlik zor zanaat. Bizler ebeveyn olmayı başarabildiğimizde, bir çocuğun yaşamının temeli olacağız zaten ve tüm dünyanın temelini oluşturacağız.
Çocuklarınızın size “anne”, “baba” diye seslenmesi yerine adınızla hitap etmelerini istiyorsanız, altında bir çok kaygınız vardır. Bunları modernlikle, devrimcilikle, ilericilikle bağdaştırmaya çalışmayın.
Her çocuk, istisnasız her çocuk, pozitif disipline, istediğinde aşabileceği koruyucu duvarlara ve koşulsuzca her haliyle sevilmeye ihtiyaç duyar. Kendi kaygı ve korkularınızla çocuklarınızı bundan mahrum etmeyin.