Kıpkırmızı bir uçurtmadan İki kuş düştü gökyüzüne bu sabah, Biri beyaz biri siyahtı.Tam gökyüzünün kucağına Kırmızı bir uçurtmadan diyorum,Düştü iki kuş…Sorulmayan sorular havalandı,Söylenmemiş selamlar Kenar kağıtlarında yazılı kaldı. Gözyaşları notalara ilişmişti,Son bir türkü çağladı.
İki kuş Daha binlercesi için Süzüldü, sonsuza Sonsuzun mavisine Mavinin umuduna Umudun ateşineYüreklerin kederine yasına.O ateş düştü bugün, apağırca.
Bir çocuk çıktı dışarı ParmaklıklardanHiç, gözler bir aydınlık için kapanır mı?Diye sordu bize.Hiç, dudaklar bir umut için kapanır mı?Dedi bir bebekKundağından kalktı.Biz hiç birine cevap veremedik Başımızı yere eğdik.Büyüyünce üzülürsünüz, dedik Şimdi gidip uyuyun.
Onlar uyudu, Biz türkü dinledik. Biz sustuk, Sessizlik söyledi o gece.Sabah ışıklar açılınca hemen sorduk birbirimize:Hiç, bir umut için türkü dinlenir mi? Bir umut için dedik, türkü dedik. Ağıt dedik.
Radyoyu açtık."Ne kadar da ufalmış bedenin Gözyaşıma sığdın sen."Dingindi ama ağır.Radyoyu kapattık.
İki kuş düşündük,Bir uçurtmadan düşen iki kuş, Tam gökyüzünün kucağına.Aydınlık için dedi çocuk, kapanır mı gözler?Bir umut için dedik.Sustuk.Sessizlik söyledi o gece.Bir yine türkülere hazırlandık.