Ergenekon savcılarının, AKP hükümetine müdahale girişimleri nedeniyle dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı...
Ergenekon savcılarının, AKP hükümetine müdahale girişimleri nedeniyle dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman, Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim Fırtına ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek'i ifade vermeye çağırmalarıyla yeni bir döneme girmiş bulunuyoruz. Örnek'e ait bilgisayardan çıkan günlüklerden hareket eden soruşturmayla başlayan yeni dönemin en önemli sonucu, darbe girişimi-hükümete müdahale konularında sivil yargının geliştireceği içtihad olacak.Darbe eğilimi taşıyan bazı generallerin “AKP'li, dinci, molla” ifadeleriyle andıkları dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün “tanık” olarak ikinci kez ifade vermesini gerektirebilecek gelişmelere de sahne olabilecek yeni dönemin eşiğinde altı çizilmesi gereken noktaları şöyle sıralayabiliriz:Darbe savunması ifade özgürlüğüne girmedi- İfade için dönemin kuvvet komutanlarına yapılan ve bir “ilk” özelliği taşıyan tebligat, Ergenekon sürecine özgü tuhaf bir tartışmaya yanıt niteliği de taşıyor. Ergenekon savcıları, bu tebligatla, “darbeyi savunmak da ifade özgürlüğü kapsamında bir görüştür” iddiasını, en azından kuvvet komutanları söz konusu olduğunda reddetmiş bulunuyorlar.Örnek'in günlükleri için yeni sayfa- Soruşturma, Nokta Dergisi Genel Yayın Yönetmeni'yken yayımladığı darbe günlükleriyle Özden Örnek'e hakaret ettiği ve iftira attığı iddiasıyla yargılanan Alper Görmüş'ün beraat ettiği davada yarım kalan bir meselenin sonuçlanmasını sağlayabilir. Halen Taraf'ta köşe yazan Görmüş, Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen o davada “günlüklerle ilgili yayının gerçeğe uygun” görünmesi nedeniyle Nisan 2008'de beraat etti. Ancak mahkeme, Görmüş'ün “günlüklerin Örnek'in bilgisayarından çıktığını tespit eden bilirkişi raporunun istenmesi ve soruşturmanın genişletilmesi” talebini reddetmişti. Hâkim Rüveyda Kaner, bu kararı, “davada darbe söylemlerinin değil, iftira ya da hakaret suçunun işlenip işlenmediğinin anlamaya çalışıldığı” görüşüyle gerekçelendirmişti.- Ergenekon savcıları “darbe girişimlerini” soruşturduklarına ve ifadeye çağrılan Özden Örnek darbe günlüklerini bir kez daha reddedeceğine göre, bu konuda yeni bir sayfa açılmasını bekleyebiriz. Darbe günlüklerinden hareket eden bir soruşturmada günlüklerin kaynağını tartışma konusu olmaktan çıkaracak derin bir soruşturmaya girişilmemesi düşünülemez. Ancak bu sürecin de, “ıslak imza” sürecine benzer tartışmalara gebe olduğunu söyleyebiliriz. Darbe günlüklerinin sadece bilgisayar çıktılarına dayandığını... Ve Genelkurmay Başkanlığı'nın, elinde bu konuda hiçbir belge bulunmadığını açıkladığını da not edelim.Özkök'ten 'muhtıra teklifi yok, muhtıra görüşü var' mesajı- Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz, 25 Nisan 2009'da “tanık” olarak ifadesini almak üzere gittiği İzmir'de Özkök'e “Genelkurmay Başkanlığı yaptığınız dönem içerisinde görev yapan kuvvet komutanlarından dönemin yürütme organına yönelik muhtıra verilmesi yönünde telkin ya da teklifte bulunan oldu mu? Oldu ise kimler tarafından, ne amaçla ve nasıl oldu” sorusunu yöneltti. 3. Ergenekon iddianamesine geçen yanıtına göre Özkök, “kimsenin kendi yanında muhtıra verme şeklinde bir teklifte bulunamayacağını, kendisinin de böyle bir şeye fırsat vermeyeceğini, görevde bulunduğu dönem ve daha sonraki dönemlerde de bu şekilde bir teklif gelmediğini” söyledi.- Ancak Özkök'ün, komutanların sorgulanacağı yeni dönem için önem taşıyan sözleri, savcı Öz'e verdiği ifadeyi bir meslektaşımıza anlatırken yaptığı açıklamada yer alıyor. Özkök'ün, Murat Yetkin ile konuşmasına (Radikal- 6 Ağustos 2009) ilişkin şu satırları birlikte okuyalım: Soru: İddianamede görevde bulunduğunuz sırada generaller ile yaptığınız toplantıda, Özden Örnek’e atfedilen günlüklerde söylendiği gibi muhtıra teklif eden olmadığını söylediğiniz yazılı. Muhtıra teklif edilmedi, konuşulmadı mı?Özkök: Böyle bir teklif gelmediği doğru. Soru “teklif geldi mi” şeklinde sorulmuştu. Ama teklif başka, görüş başkadır. O toplantıda ben görüşleri aldım.Soru: Yani muhtıra verilmeli görüşü dile getirildi, ama bu teklif sayılmaz mı demek istiyorsunuz?Özkök: Yorum yapmayacağım. Ben sizin daha iyi değerlendirmeniz açısından teklif ve görüşün iki ayrı şey olduğunu söylüyorum.- Aynı söyleşide “tanık olarak sadece sorulan sorulara yanıt verdiğini, kanaat oluşturmanın kendisinin değil, savcıların işi olduğunu” vurgulayan Özkök'ün sözlerini, darbe günlüklerinin kritik bölümünün en üst düzeyde teyidi olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü Özkök, “kendisine muhtıra teklifi verilmediği, ancak muhtıra verilmeli görüşünün dile getirildiği” mesajını kuşkuya yer bırakmayacak şekilde dile getiriyor. (Alper Görmüş'ün 25 Ağustos 2009'da Taraf'ta yayımlanan yazısı, bu konuda ayrıntılı bir analiz içeriyor).Hilmi Özkök tekrar ifade verebilir- Radikal'de yayımlanan sözleri Özkök'ün ikinci kez ifadesine başvurmayı gerektirebilir. Bu yola gidilirse Özkök'e bu kez, kendisine sorulmadığını vurguladığı soru sorulur: Darbe günlüklerinde geçen sizin başkanlığınızdaki (3 Aralık 2003) toplantıda hükümete muhtıra verilmesi görüşü dile getirildi mi, getirildiyse kimler tarafından dile getirildi?Günlüklerde geçen çok sayıda general ifadeye çağrılabilir- Özkök'ün “muhtıra görüşü de dile getirildi” mesajı verdiği 3 Aralık 2003'teki toplantı için Örnek'in bilgisayarından çıkan günlüğe düşülen kayıtlar, darbe soruşturmasının sadece dönemin üç kuvvet komutanıyla sınırlı kalmayabileceğini gösteren bir liste içeriyor. 3 Aralık 2003 toplantısında söz alan, bir bölümü hükümete karşı eyleme geçilmesi görüşünü dile getiren orgenerallerin listesi günlükteki sıraya paralel olarak şöyle: Faruk Cömert, Yener Karahanoğlu, Orhan Yöney, Şükrü Sarıışık, Fethi Tuncel, Fevzi Türkeri, İlker Başbuğ (günlükte 2. Başkan olarak geçiyor), Oktar Ataman, Hurşit Tolon, Şener Eruygur, Yaşar Büyükanıt, İbrahim Fırtına, Özden Örnek, Aytaç Yalman).Balbay'ın 'trilyonluk' notu- Yeni dönemin sürpriz konusu, Özden Örnek için Mustafa Balbay'ın günlüklerine düşülmüş bir kayıt olabilir. Balbay'ın notlarında, Özden Örnek'in hükümete müdahale eğiliminden geri çekilmesinin kaynağı olarak düştüğü notu hatırlatalım: “Örnek Abinin durumu da biraz karışık. Kendisinden üç defa mal bildirimi istenmiş. Birincisini beğenmemiş tepedeki, ikincisini göndermiş sonra bir defa daha göndermiş. Durum trilyon. O da bu nedenle bir ölçüde geri çekilmek durumunda olabilir...”TSK İç Hizmet Kanunu savunmalara dayanak olacak mı?- Yeni dönem, “orduya Cumhuriyet'i koruma ve kollama görevi” veren ve darbelerin temel dayanağı olan Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesini de gündeme getirebilir. Bu maddenin bazı savunmalara hangi ölçüde dayanak olabileceğini ilk kez göreceğimiz bir dönem yaşayabiliriz. Diğer yandan yaşadığımız gelişmeler yıllardır tartışılan 35. maddenin değiştirilmesi/kaldırılması yönünde bir siyasi birikim de yaratabilir. Süleyman Demirel'in “Bu madde durduğu sürece Türk Silahlı Kuvvetleri hükümete de, parlamentoya da sormadan 'laiklik elden gidiyor' diyerek resen el koyar” sözlerini hatırlatarak noktalayalım.