TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu, Tansu Çiller’in dinlendiği oturumda “Susurluk çetesinin üzerine gidilseydi 28 Şubat’ın olmayabileceğini” de konuşmuş.
Peki, komisyon meselenin üzerinde gidebilmiş mi?
42 sayfalık tutanaklara göre, hayır. O kadar ki, Ömer Lütfi Topal’ın öldürülmesi gündeme gelmiş, ancak Susurluk’taki kirli ilişkileri tek başına bünyesinde barından bu olay hakkında Çiller’den cevap beklenmemiş.
Hatırlayalım; “Kumarhaneler Kralı” Topal, “Yeşil”den tehdit alınca devletin “gizli” elemanı ülkücü “Reis” Abdullah Çatlı’dan yardım istediği konuşulurken yok edildi. 28 Temmuz 1996’da çapraz ateşe tutularak öldürüldü. Katiller, kullandıkları iki kalaşnikofu bırakarak kaçmışlardı.
Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Kemal Yazıcıoğlu’nun TBMM Susurluk Komisyonu’na 27 Aralık 1996’da verdiği bilgilere göre, cinayeti üç özel timcinin işlediğini içeren ihbar üzerine Ayhan Çarkın, Oğuz Yorulmaz ve Ercan Ersoy gözaltına alındı.
Gözaltıların ardından arayan ilk isim, DYP milletvekili, “korucubaşı” Sedat Bucak’tı. Bucak, “polislerin neden gözaltına alındığını” soruyordu. Yazıcıoğlu “Bilmiyorum” diye geçiştirecek, ardından defalarca arayan Bucak’ın telefonlarına çıkmayacaktı.
Olayı soran ikinci isim, dönemin İçişleri Bakanı Mehmet Ağar oldu. İstanbul’a gelen Ağar, Yazıcıoğlu’na havaalanında “Mesele nedir, delil var mı” diye sordu. Henüz “delil” yoktu, zira olay yeni soruşturuluyordu. Ağar “Bu arkadaşlara bir de biz Ankara’da bakalım. Bir mahzuru var mı” diye sorunca Yazıcıoğlu “Yok” dedi, “ama siz yazılı bir talimat verin.”
Ağar “Hallederim” dedi ve ayrıldılar. Akşam İstanbul’a gelen Özel Harekât Daire Başkan Vekili İbrahim Şahin’e teslim edilen özel timciler Ankara’da bırakıldılar!
Susurluk Komisyonu’nda “Karineler vardı” deyince “Nedir, anlatın” karşılığını alan Yazıcıoğlu, “Anlatamıyorum. Anlatabilsem... 10-15 gün zaman verilse aydınlatabilirdik, özel timciler cinayeti itiraf etme noktasına gelebilirdi” cevabını verdi. Yazıcıoğlu, aynı bilgileri dönemin Cumhurbaşkanı Demirel ile Başbakanı Erbakan’a da verdiğini komisyonda vurguladı.
Yazıcıoğlu’nun atladığı halka; Susurluk skandalıyla istifa eden Ağar’ın yerine İçişleri Bakanı olan DYP’li Meral Akşener ile o sırada Başbakan Yardımcısı olan DYP lideri Çiller olmuştu. İstanbul’a dönerken telefonu çaldı, Akşener görüşmek istiyordu. Buluştular, Akşener de aynı soruyu sordu; “Elinde belge, delil var mı?”
Henüz yoktu, ama “Olabilir” dedi Yazıcıoğlu ve birkaç saat sonra görevden alındı!
Derken, özel timciler serbest bırakıldıktan hemen sonra, “bakan onayıyla” Bucak’ın “korumalığına” atandılar. İki hafta sonra da, yani 3 Kasım 1996’da Susurluk’taki kazada Sedat Bucak, polis şefiHüseyin Kocadağ ve sözüm ona aranan Çatlı’nın yan yana yolculuk yaptığı ortaya çıkacaktı.
Bu arada cinayette kullanılan kalaşnikoflardan birinde çift şarjörü yapıştıran bantta Çatlı’nın parmak izleri saptandı! Çiller’in “Devlet için kurşun atan da, yiyen de bizim için şereflidir” diye sahiplendiği Çatlı için Yazıcıoğlu “Topal cinayetinin içinde olduğu kesindir” diyordu.
22 Aralık 1996’da Köşk’te yapılan Susurluk zirvesinde, “Kumarhaneler Kralı”nı öldürmekle suçlanan polisleri sahiplenen Bucak’ın “kumarhanelerden haraç topladığı” iddiası da tutanaklara geçti!
Ağar’ın Çatlı’ya belge düzenlemekle suçlandığı ve Özel Harekât’çı Şahin’in Çatlı ile göbek attığını gösteren fotoğraflar da malum...
Beraat edenler arasında Çatlı’nın yönettiği Bahçelievler katliamının tetikçisi Haluk Kırcı da vardı. “Yanlışlıkla” tahliye edildikten sonra “aranırken” Erzurum’da düğün yapan Kırcı’nın nikâh tanığı kimdi, hatırlayın. O sırada Erzurum Valisi olan Ağar.
İşte bu cinayet, tutanaklara göre, Darbeleri Araştırma Komisyonu’nda CHP’li üye Mehmet Şekertarafından gündeme getiriliyor. Ancak araya giren komisyon başkanı Nimet Baş “Çok fazla milletvekilimiz soru sormak istiyor... Eksik kalan hususlar olursa yazılı olarak versin” diyor ve konu kapanıyor!
Baş, görüşmeyi sonlandırırken “kadın başbakan” olarak “bedel ödetildiğini” öne sürdüğü Çiller sayesinde “Türkiye’de kız çocuklarının başbakan olma hayalleri kurabildiğini” anlatıyor.
Meclis’te durum bu. Bakalım Çiller, Topal dosyasını 15 yıl sonra tekrar açan savcılığa davet edilecek mi?
(Taraf - 22 Kasım 2012)