AKP'nin 3. olağan kongresinde öne çıkan iki nokta; Kürt sorunu konusundaki açılım politikasının “partiye de onaylatılan bir karar” haline getirilmesi ve Merkez Karar Yönetim Kurulu'na (MKYK) giren yeni isimler oldu.
AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın “tek adam” olarak damgasını vurduğu kongreye ilişkin izlenimlerimizi şöyle sıralayabiliriz:
- AKP, 14 Ağustos 2001'de kurulduktan 16 ay sonra elde ettiği iktidarı tam yedi yıldır koruyor. 3 Kasım 2002 genel (yüzde 34.26), 28 Mart 2004 yerel (yüzde 42.18), 22 Temmuz 2007 genel (yüzde 46.58) ve 29 Mart 2009 yerel (yüzde 38.83) seçimlerinin birinci partisi AKP oldu. “İktidarda yıpranma” realitesine karşın üst üste dört seçimi kazanan AKP'nin oyları 29 Mart 2009 yerel seçimlerinde yüzde 38.83'e düştü. Ancak güç kaybını ortaya koyan bu oranın, AKP'yi iktidara getiren 3 Kasım 2002 genel seçimlerindeki yüzde 34.26'lık desteğin dört puan üzerinde olduğunu anımsatalım.Alternatifsiz, eleştirisiz, tek listeli kongre- Erdoğan, 3. Olağan Kongre'ye, dört seçimde “kitle partisi” olduğunu kanıtlamış AKP'nin muzaffer lideri olarak damgasını vurdu. Kongrede öne çıkan “tek adam” görüntüsünün en önemli yansıması, başka bir aday bulunmaması, alternatif bir görüş dile getirilmemesi, hiçbir eleştirinin seslendirilmemesi ve en önemlisi partinin üst organı MKYK seçimleri için delegelere tek liste sunulması oldu. Alternatif aday ve liste bulunmaması nedeniyle “heyecansız” geçen kongrenin, katılım ve profesyonel organizasyon nedeniyle “hareket”li olduğunu söyleyebiliriz.Davutoğlu ilk kez 'siyasi' oldu
- Erdoğan'ın 416 delegenin imzasıyla tek aday olduğu ve 1362 geçerli oyla genel başkanlığa seçildiği kongrede 50 kişilik MKYK'ya giren yeni isimler üzerinde durmak gerekiyor. Bülent Arınç, Hüseyin Çelik, Ahmet Davutoğlu, Kürşad Tüzmen, Salih Kapusuz, Zeynep Karahan Uslu, Mehmet Müezzinoğlu, Mazhar Bağlı ve Suat Kınıklıoğlu MKYK'ya giren yeni isimler. Bugüne kadar “siyasi bir kişilik” olmadığı vurgusuyla “siyaset yapan” Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun ilk kez MKYK üyesi olduğunun altını çizelim.'Çok kültürlü vatandaşlık' yazarı MKYK'da
- MKYK'ya girmesi sürpriz sayılabilecek diğer isim, Dicle Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyelerinden Doç. Dr. Mazhar Bağlı oldu. Kürt sorunu üzerinde de çalışan Bağlı'nın yaptığı çalışmalardan (Ertan Özensel ile birlikte) birinin “Çok Kültürlü Vatandaşlık” adı altında yayımlandığını belirtelim. Diyarbakır'ın kentsel gelişimi üzerinde de çalışmaları bulunan Bağlı'nın, AKP'nin Kürt açılımına ilişkin çalışmalardan hareketle MKYK'ya alındığını tahmin etmek zor değil.Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e yakın isimlerin de yer verildiği MKYK'da bir denge gözetildiği anlaşılıyor. Gül gibi Kayserili olan Salih Kapusuz'un yeni dönemde Genel Başkan Yardımcısı olması düşük bir olasılık değil.Yeni MYK'ya kimler girecek?- MKYK üyeleri arasından seçilecek Merkez Yürütme Kurulu (MYK) için yapılacak seçimin partiyi yönetecek çekirdek kadronun belirlenmesi açısından büyük bir önem taşıyor. Son revizyonda kabine dışında kaldıktan sonra “danışman” olarak Erdoğan'a en yakın ekibe giren Hüseyin Çelik'in de Genel Başkan Yardımcısı olması bekleniyor. MYK için MKYK'da yapılacak seçimler hem AKP'nin Kürt ve Ermeni açılımı gibi konularda kendisini daha iyi ifade etmesi, hem de genel ve yerel seçimlerin yanı sıra Cumhurbaşkanlığı seçimlerine de bu yönetimle gidilecek olması açısından kritik bir önem taşıyor. Sonuç olarak MYK, 29 Mart yerel seçimlerinde yaşanan oy kaybından sorumlu görülen isimlerin kızağa alınmaları ve muhtemelen Çelik, Kapusuz gibi yeni isimlerle şekillenecek.Dengir Fırat: Erdoğan için tüzük derhal değişir, ama...
- AKP Tüzüğü'ndeki “seçimle gelinebilecek makamlara üç kezden fazla aday olamama” kuralı değiştirilmezse, Erdoğan son kez genel başkanlığa seçilmiş bulunuyor. Ancak, bir ekip tarafından yazıldığı belirtilen 48 sayfalık konuşma metni eşliğinde iki saati aşkın bir süreyle partililere hitap eden Erdoğan'ın hiçbir ifadesi “veda” tonu taşımıyordu. Erdoğan'ın tekrar seçilmesi için AKP Tüzüğünü'nü değiştirmek işten bile sayılmaz, ancak bu konuda Dengir Mir Mehmet Fırat'ın, kongre sırasında NTV'ye yaptığı şu açıklamayı not edelim: “Veda konuşması değildi. Sayın Başbakan'ın 'Bir daha aday olmayacağım' sözü tüzükten kaynaklanıyor. Tüzüğe göre üçüncü kezden sonra seçilmek mümkün değil. Ak Partililer elbette Sayın Erdoğan'ın devamını ister ve tüzük de derhal değişebilir. Ama Sayın Başbakan prensiplerinden vazgeçmez.”(Sayın Tarhan Erdem, AKP Tüzüğü'nün 75. maddesinin “aynı kişi, kurucu genel başkanlık hariç, en fazla olağan dört dönem genel başkan seçilebilir” hükmünü taşıdığını, dolayısıyla Erdoğan'ın 4. Kongre'de de Genel Başkan adayı olabileceğini belirten bir uyarı gönderdi. Sayın Erdem, "belediye başkanları ve milletvekilleri, en fazla üç dönem aday gösterilebilir” hükmünü taşıyan 132. madde ile 75. maddenin karıştırıldığının altını çiziyor. Erdem'e saygılarımızı sunarak hatamızı düzeltiyoruz).AKP, kongrenin onayladığı 'açılım'a angaje oldu- Kongre ile Erdoğan'ın Kürt açılımı projesi AKP tabanına açılmış oldu. Açılım trafiğini yürüten İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın öncülüğündeki bir komisyon tarafından hazırlanan kısa, somut bir politika adımı içermeyen rapor delegelere onaylatıldı. Erdoğan'ın böylece AKP'yi, bir “parti kararı” haline getirdiği Kürt açılımı politikasına angaje ettiğini söyleyebiliriz. Parti yönetimi, açılım konusunda Anayasa değişikliği gerektirmeyen değişiklikleri, “AKP tabanının da iradesi” olarak uygulamaya koyabilecek. Ancak tabanın iradesinin, delegelere tek liste dışında alternatif sunulmamasıyla sakatlandığını belirtelim.- CHP dışındaki partilerin, bu arada iki temsilciyle DTP'nin AKP kongresine katılmasını aşırı ifadelerle yorumlamak doğru olmaz. Sonuçta, AKP kongrelerine daha önce de temsilci gönderen DTP de, CHP de sürpriz olmayan tutumlar sergiledi. Bu noktada, açılım konusunda AKP'ye “ihanet”e varan düzeyde suçlamalar yönelten MHP'nin esnek bir tutum sergilediğini vurgulayalım.- Salona hakim olan bir türbanlı-çarşaflı görüntüsünün olmaması, kadınlar ve erkekler için harem-selamlık gibi ayrı yerler düzenlenmemesi de kongre notlaramız arasında bulunuyor.
Şerhli 'Said Nursi' selamı- Başbakan, Necip Fazıl'dan Yunus Emre'ye, Ahmet Kaya'dan Aşık Veysel'e bir dizi şiirle konuşmasını süsledi. Erdoğan'ın, bugün en büyük kolunu Fethullah Gülen'cilerin oluşturduğu nurculuk akımının öncüsü Said Nursi'yi “seversiniz sevmezsiniz, beğenirsiniz beğenmezsiniz, görüşlerini kabul edersiniz etmezsiniz” ifadeleriyle kayıt koyarak anması dikkat çekiciydi. Bir dönem Gülen cemaatinin müdahaleci tutumuna karşı mesafe koyduğu konuşulan Erdoğan'ın bu mesajını aktararak noktalayalım: “Seversiniz sevmezsiniz, beğenirsiniz beğenmezsiniz, görüşlerini kabul edersiniz etmezsiniz... Ahmedi Hanisiz, Bitlisli Said Nursisiz bir Türkiye'nin maneviyatı noksan kalır.”