Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek ile Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay’a atfedilen günlükler, ikinci Ergenekon iddianamesinin ağırlık noktalarından biri olarak görünüyor. Örnek’in, Nokta dergisinin 29 Mart-4 Nisan 2007 tarihinde yayımlanan 22. sayısında açıkladığı günlüklerin kendisine ait olmadığını açıkladığı biliniyor. Daha sonra yayınına son veren Nokta’nın Genel Yayın Yönetmeni Alper Görmüş, Özden Örnek’in kendisi hakkında açtığı “iftira ve hakaret” davasında beraat etti. Günlüklerin Örnek’in bilgisayarından çıktığını kanıtlayabileceklerini açıklayan Görmüş’ün, soruşturmanın bu yönde geliştirilmesi talebi ise reddedildi. İkinci Ergenekon iddianamesi, Örnek’e atfedilen günlükler konusunda önemli bir ifade taşıyor. İddianameyi hazırlayan savcılar, günlüklerin Özden Örnek tarafından tutulduğunun “sabit olduğunu” öne sürüyor. Özkök ‘darbe girişimi oldu’ derse… Günlüklerin iddianamenin odağına yerleşmesi Ergenekon davasının “darbe girişimi” iddialarına yoğunlaşacağı yolunda beklentilere yol açtı. Savcıların, “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yüksek komuta kademesinde darbe eğilimi taşıyan generalleri dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün durdurduğu” yolundaki görüşünün de iddianameye yansıtıldığının altını çizelim. Mustafa Balbay’a atfedilen günlüklerin Tempo24’te yayımlanmasının ardından Milliyet’te Fikret Bila’ya açıklamalar yapan Hilmi Özkök, mahkeme davet ederse Ergenekon davasında ifade verebileceğini açıkladı. Özkök’ün yine Fikret Bila’ya verdiği demeçteki (Milliyet – 9 Temmuz 2008) “Darbe girişimi var da demem, yok da demem” sözlerini de anımsatarak soralım: - Özkök, tanık olarak mahkemeye çağrılır da, ikinci Ergenekon iddianamesindeki görüşü teyit ederek “Evet bir darbe girişimi oldu, ama önledim” derse ne olur? Bu durumda Hilmi Özkök, önemli bir soruyu daha yanıtlamak durumunda kalacaktır: - Darbe girişimini önlediğiniz generaller hakkında idari ve/veya cezai bir soruşturma başlattınız mı? Bildiğimiz kadarıyla darbe eğilimi taşıdığı yolunda haklarında kuvvetli iddialar bulunan bazı isimler için başlatılmış bir soruşturma bulunmuyor. Bu durumda, suçlanan generaller için soruşturma izni verebilen tek makamda oturan Hilmi Özkök’ün, amacına ulaşmasını önlediği bir suç konusunda soruşturma açmayarak kusur işlediği, görevini ihmal ettiği gibi iddialar ortaya çıkabilecektir. Kullandığı ifadelere gösterdiği özen konusunda da dikkat çeken Özkök’ün, kendisini tanık sandalyesinden sanık sandalyesine oturtabilecek açıklamalardan uzak duracağını tahmin ediyoruz. Özkök, tartışılan süreçte kamuoyuna yansımamış bir inceleme veya soruşturma açtırmışsa sürpriz olacaktır. Ülkü Azrak: Gereğini yapmamışsa soruşturmaya uğrayabilir Tartıştığımız konuda Türkiye’nin önde gelen idare hukukçularından Prof. Dr. Ülkü Azrak’ın yorumunu da almak istedik. Prof. Azrak’ın, bizim dikkat çektiğimiz noktada Hilmi Özkök’ün olası durumuna ve genel olarak Ergenekon sürecine ilişkin aşağıdaki tespitleriyle noktalayalım: - Sayın Hilmi Özkök, varlığı iddia edilen darbe girişimlerini bildiği halde askeri idare ve ceza hukuku açısından girişimde bulunmamışsa sorumlu olabilir. En azından her sene yapılan Yüksek Askeri Şura toplantılarında tasfiye yoluna başvurulabilirdi, diye düşünülebilir. Bu yola gidilse de ardından da askeri ceza hukuku gereğince soruşturma başlatılması gerekebilir. - Gerek görülürse kendisine önce “tanık” olarak başvurulabilir. Bu durumda, o dönemdeki gelişmelerden neler algıladığı, nelere tanık olduğu, tanıklığının hangi derecede olduğu sorulabilecektir. - Eğer, bu ve benzeri sorulara “Darbe girişimi vardı, önledim” karşılığını verirse Sayın Özkök’e “bu girişimler konusunda neler yaptığı” sorulabilecek ve vereceği cevaplara göre hakkında soruşturma açılabilecektir.