Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan, derneğin 12. Ekonomi Başarı Ödülleri töreninde konuşurken, temel eğitimin kesintili hale getirilmesine ilişkin yasa teklifi konusundaki görüşlerini açıkladı.
Vardan'a göre, temel eğitimin 4'er yıllık üç aşamada 12 yıla çıkarılmasına ilişkin yasa teklifi üzerinde “anlamsız fırtınalar” koparılıyor. Vardan'ın, teklife ilişkin görüşlerini şöyle özetleyebiliriz:
- Bu (anlamsız) fırtınalar 8 yıllık kesintisiz eğitim konuşulduğu zaman neden kopmadı? Bizler işadamları olarak 8 yıllık kesintisiz eğitimden dolayı öğrencilerin meslek liselerini tercih etmemeleri nedeniyle ortaya çıkan tabloda en muzdarip kesimlerden biriyiz.
- Aynı şekilde düz liseye gitmek zorunda kalıp da iş bulamadıkları için mesleksiz olarak ortada kalan gençlerimizin durumu da ortada. Biz bunları bir araya getiremiyoruz. Bir yandan bu kardeşlerimiz iş bulamazken, öte yandan biz işadamları olarak da ara ve teknik eleman bulamamak gibi bir sorunla karşı karşıya kalıyoruz. Bunların düzeltilmesiyle ilgili ortaya atılan bir formülün eksikleri varsa düzeltilmesi yönünde çalışma yapmak gerekirken, 'kızlar bu sistemde okula gitmeyecek şöyle yapılmayacak, böyle yapılmayacak' diye bizce tamamen ideolojik ve siyasi bir kavga çıkarılmış durumda.
- Peki bu tartışma bu kız çocuklarımız başörtülü oldukları halde o gün okula gitmek istediklerinde gidemedikleri durumda niye çıkarılmadı? Veya bir şekilde bu kızlarımız okullarını yurt dışında hallederek gelip burada çalışmak istediklerinde iş bulamadıklarında niye ses çıkarılmadı?
- Demek ki burada olay kız çocuklarının okula gidip gitmemesi değil. Kusura bakmayın biz yutmayız. Kimse de yutmaz. Sonuçta bizim ülkemizin hedefleri var. Hepimiz bu hedeflere kilitlenmek durumundayız. Bu hedefe ulaşmak üzere yapılması gereken her işi birer birer yapmak durumundayız. Ülkemizin kaynaklarını potansiyelini görüp ona göre çözümler getirmek durumundayız.
Vardan'ın dile getirdiği (14 Mart 2012) görüşleri böyle. Yaklaşık 20 yıl önce ağırlıklı olarak muhafazakâr dünya görüşüne sahip esnaf ve işadamları tarafından kurulan MÜSİAD, 4+4+4 teklifi konusunda TÜSİAD'ın aksi yönde düşünüyor. MÜSİAD'ın çizgisiyle tutarlı bu durumun şaşırtıcı bir yanı yok. Bir sivil toplum kuruluşu olarak MÜSİAD, yasa teklifine ilişkin görüşlerini açıklayarak kendi bulunduğu yerden katkısını sunuyor.
TÜSİAD ise, teklife temelde üç noktada eleştiri yöneltmişti. Birincisi;AKP milletvekillerinin hazırladığı yasa teklifinin ilk halinde yer alan ilk 4 yıldan sonra temel eğitimi dışardan bitirme olanağıydı ki, kız çocuklarının okuldan uzaklaştırılabileceklerine ilişkin iddia bu kapsamda dile getiriliyordu.
TÜSİAD'ın ikinci eleştirisi; mesleki yönlendirme için 4. sınıfın erken olduğuydu. Çocuklar için 9-10 yaşlarında mesleki yönlendirme yapmanın ciddi sakıncalar yaratabileceği kaygısını TÜSİAD da paylaşmıştı.
Nihayet TÜSİAD, yasa teklifiyle, çıraklık yaşanın 11'e kadar düşürülmesinin hem çocuk işçiliğin yaygınlaşması, hem de uluslararası sözleşmeler kapsamında Türkiye'nin taahhütleri açısından sorunlu olduğunu dile getirmişti.
Başbakan Tayyip Erdoğan, “TÜSİAD işine baksın” diyerek bu eleştirilere tepki gösterdi. “Biz patronların hükümeti değiliz” dedi, TÜSİAD'ı “kör ideolojik saplantılar” içinde olmakla suçladı.
Başbakan'ın, daha çok büyük sermayeyi temsil eden TÜSİAD bünyesindeki işadamlarını paylamanın seçmen üzerinde pozitif etki yarattığı düşüncesinden hareket ettiği anlaşılıyor. Zira Başbakan bir yandan TÜSİAD'ı paylarken, diğer yandan TÜSİAD'ın üç eleştirisinden ikisini dikkate aldı ve yasa teklifi değiştirildi.
Böylece temel eğitimi dışardan bitirme, yani açık ilköğretim olanağı, ilk 4 yıldan ikinci dört yıla çekildi. Teklif böylece yasalaşırsa ilköğretime başlayan çocuklar 8 yıldan önce okuldan alınamayacaklar. Teklifte, çıraklık yaşı da yukarı çekildi ki, metnin ilk hali Uluslararası Çalışma Örgütü'nün Türkiye'nin de taraf olduğu 138 sayılı temel sözleşmesine açık bir aykırılık oluşturuyordu.
Başbakan'ın yasa teklifine TÜSİAD eleştirisi konusundaki tepkileri, teklifin TBMM Milli Eğitim Komisyonu'nda muhalefetin söz hakkı kısıtlanarak, kavga-gürültü arasında uygulanan “kabul edenler-etmeyenler-edilmiştir” modeliyle geçirilmesi sizin de yeni anayasa konusundaki umutlarınızı tüketti mi? Bu havada “toplum sözleşmesi” diyebileceğimiz bir anayasa yapılabilir mi?
Bir Başbakan düşünün ki, yeni anayasaya katkı konusunda bütün sivil toplum kuruluşlarına çağrı yapsın... Aynı Başbakan, bırakın yeni anayasayı, bir yasa konusunda görüşlerini dile getiren bir sivil toplum kuruluşunu “Sen işine bak” diye paylasın.
Ve bir medya düşünün ki, haklı-haksız TÜSİAD'ı eleştirirken, diğer yandan Başbakan'a “bir sivil toplum kuruluşunun eleştirisine tahammül edememesini” sorunlu bulmasın, ateşe hep bir taraf için odun atsın.
MÜSİAD Başkanı Ömer Cihad Vardan'ın TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner ile medeni bir ilişki içinde olduğunu biliyoruz. Ama, medyada olduğu gibi iş dünyasında da korku dağları bekliyor. Bunu da biliyoruz.
Gönül isterdi ki MÜSİAD, TÜSİAD'a karşı görüşlerini dile getirirken onun söz hakkını da savunabilsin.
Ama savunmaz, savunamaz.
Savunursa, MÜSİAD'ın da “işine bakması” gerekir!