Anayasa Mahkemesi, CHP Genel Başkanı Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Yaman Akdeniz ve Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Yard. Doç. Kerem Altıparmak'ın yaptığı bireysel başvuruyu oybirliği ile karara bağlarken, Türkiye'de internetin geleceği açısından çok önemli bir içtihad ortaya koydu.
Sosyal medya ve internetin ifade özgürlüğünün en temel alanlarından olduğunu kayda geçiren yüksek mahkeme, Twitter yasağını hem Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, hem Anayasa, hem 5651 sayılı internet yasasına, hem de mahkeme kararlarına aykırı buldu. Kararın tam metnini buradan okuyabilirsiniz...
Yüksek mahkemenin kararında, "ifade özgürlüğü ihlali, temel hakların özüne dokunulamayacağı" gibi genel ilkelere önemli vurgular var. Ancak kararda idarenin tutumuna ilişkin üç temel saptama var ki, bu noktalar Türkiye'nin kanun devleti olma vasfından bile ne kadar uzakta bir anlayışla yönetildiğini gösteriyor.
Birinci saptama şu: Anayasa Mahkemesi özetle diyor ki; Ankara 15. İdare Mahkemesi 26 Mart 2014 Çarşamba günü telafi edilmesi imkânsız zararlar doğuracağı gerekçesiyle Twitter yasağına ilişkin işlemin yürütmesini durdurdu. Bu karar idare tarafından hâlâ (8 gündür) neden uygulanmadı? Yürütmeyi durdurma kararlarına karşı idareye tanınan 30 günlük süre azami süredir, yargı kararını yerine getirmek için bu sürenin sonuna kadar beklemek gerekmiyor.
İkinci saptama şu: Anayasa Mahkemesi, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlarda İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun'a göre erişimin engellenmesinde temel ilkenin, sitenin tamamen kapatılması değil, şikâyet konusu içeriğin (URL) çıkarılması olduğuna vurgu yapıyor. Yüksek mahkeme, buradan hareketle Twitter'a erişimin neden tamamen engellendiğini sorguluyor.
Üçüncü saptama şu: Anayasa Mahkemesi, ikinci saptamayla bağlantılı olarak, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) ve Bilgi Teknolojileri İletişim Kurumu'nun (BTK) Twitter'ın tamamen engellenmesine gerekçe olarak açıkladığı mahkeme kararlarını incelediğini söyleyip, bu noktadaki skandalı kayda geçiriyor. Özetle diyor ki; mahkeme kararlarında sitenin tamamen engllenmesine yönelik bir hüküm yok!
Mahkeme kararının bu noktaya ilişkin 46. paragrafı aynen şöyle:
"Başvuru konusu olayda TİB’in bazı mahkeme kararlarını gerekçe göstererek twitter.com internet sitesine erişimi engellediği anlaşılmakta ise de dayanak gösterilen kararların incelenmesinden söz konusu kararların sadece belli URL adreslerine erişimin engellenmesine yönelik olduğu, derece mahkemelerince doğrudan twitter.com internet adresine erişimi engellemeye yönelik bir karar alınmadığı anlaşılmaktadır."
Bu saptama şu açıdan da önemli. Ankara 15. İdare Mahkemesi 26 Mart'ta yasağın yürütmesini durdurmaya hükmederken "TİB'e Twitter’a erişimi hangi yetkiye dayanarak engellediğinin sorulmasını" da kararlaştırdı. Ara kararda, TİB'den yasaklama işlemine dayanak gösterilen bilgi ve belgelerin gönderilmesini istedi. İşte Ankara 15. İdare Mahkemesi'nin TİB'den istediği "yasaklama işlemine dayanak gösterilen belgeler" Anayasa Mahkemesi'nin incelediği bu mahkeme kararlarından oluşuyor. Ve Anayasa Mahkemesi diyor ki; yasaklamaya gerekçe gösterilen mahkeme kararlarında Twitter'a erişimin tamamen kesilmesi yok!
Velhasıl; Twitter'ın tamamen erişime kapatılması ne Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne, ne Anayasa'ya, ne hükümetin idarenin yetkilerini artırdığı internet yasasındaki yeni düzenlemelere, ne de gerekçe gösterilen mahkeme kararlarına uygun...
"Yargı kararı olmadan yetki gaspıyla site kapatma neye uygun, TİB neye güveniyor" derseniz, daha önce bu köşede altı çizilen yeni internet düzeninin mimarisini hatırlayın:
Başbakan Tayyip Erdoğan: Twitter'ın kökünü kazıyacağız. Twitter'ın arkasında YouTube var. Bu Twitter, bu YouTube, bu Facebook aileleri kökünden sarstı.
İçişleri Bakanı Efkan Ala: Kapatın siteyi, gerekirse yasa yapar, sizin yaptığınızı suç olmaktan çıkarırız.
İnternet Yasası'na eklenen son değişiklik: TİB Başkanı'nın işlediği suçlar hakkında cezai soruşturma yapılması ilgili bakanın (hükümetin), TİB çalışanları hakkında cezai soruşturma yapılması TİB Başkanı'nın iznine bağlıdır!
Evet, bugünler düşünülerek TİB Başkanı'na göreviyle ilgili suçlarda soruşturma ve dava açılması hükümet iznine bağlandı, TİB çalışanlarına yargı dokunulmazlığı sağlandı...