Beş milyon kayıtlı Facebook kullanıcısı olan Mısır, Arap ülkeleri içinde en çok...
Beş milyon kayıtlı Facebook kullanıcısı olan Mısır, Arap ülkeleri içinde en çok Facebook kullanıcısı olan ülke. Facebook’ta gençlerin örgütlediği eylemler Tahrir Meydanı'nda başlamış, dalga dalga büyüyüp yayılarak üst düzey tüm hükümet yetkililerinin istifasıyla sonuçlanmıştı. Mübarek’in istifasından sonra, ülkeyi Facebook’a minnet ve teşekkür belirten grafitiler sardı. Mısır’da yayımlanan El Ahram gazetesinin haberine göre, 20’li yaşlarının başındaki Cemal İbrahim, devrimci gençlerin örgütlenmesini kolaylaştıran Facebook, Twitter gibi paylaşım ağlarına duyduğu şükranla, yeni doğan bebeğine “Facebook Cemal İbrahim” ismini verdi.
Bu haber tüm komikliği ve aykırılığıyla nice yoruma açık olsa da, sosyal iletişim platformlarının örgütlendirici gücüne saygı duymamak güç. Medya'nın içeriğini üretenler ile medyayı izleyenler arasındaki katı ayrımı ve kopukluğu ortadan kaldıran Sosyal Medya olgusunun, bu türden, daha pek çok toplumsal değişim sürecine el vermeyi sürdüreceği de aşikar. Yaşadığımız teknolojik iletişim çağında, her türden ileti bombardımanı ile tek yönlü olarak dopdolarken; modern yaşamın binbir koşturmacası içinde, “ileti-ş-im” yanı eksik kalan, zamanı dar, alanı dar, tahammülü daha dar dünyada, bu tip sosyal paylaşım ağlarının bunca hızla yayılıp tutulması, son derece anlaşılır. İnsanların, bırakın kitap okuma sabrını, blog ya da gazete köşesi okuma sabrı gösteremediği, 140 karaktere sığdırılmış Twitter iletilerinin en önemli bilgi platformlarından biri haline geldiği bir dünyada yaşıyor olmanın üzerine yapılabilecek farklı eleştiriler var, hiç kuşkusuz. Diğer yandan, sosyal medyanın demokrasi yolunda bu tip örgütlenmelere de olanak tanıması hiç de küçümsenemeyecek bir olgu. Geleneksel medyaya oranla denetimi çok daha zorlayarak bilgi ve haberleşmeyi yaymaya yönelik özellikleri de, baskıcı ve anti-demokratik yönetimler açısından ciddi bir tehdit oluşturup, onlar tarafından, son derece tehlikeli olarak görülmelerine yol açıyor. Sadık Facebook’cu Türkiye de, uzun, çok uzun süredir, George Orwell’in mükemmel bir kurguyla taa 1949’da yazdığı alegorik-politik romanı 1984’ü anımsatıyor. Gözümüzü hergün, içimiz şişerek, özel hayatın dinlenen telefonlarla, yerleştirilen gizli kameralarla, yasal olmadan edinilmiş bilgilerle istismarına; bu bilgilerin son derece ciddi yasal davalara dayanak olmasına; gazete baskınlarına ilişkin haberlere açıyoruz. Neredeyse, internette ardımızda bıraktığımız, hatta sildiğimiz iletilerde bile bıraktığımız izlerimizden korkar hale bile gelmişken, bir de üstüne, ileri demokrasi yanlısı AKP hükümetinin sosyal paylaşım sitelerini yakından izlediğini öğrendik. Facebook’ta, kendisine gelen “Tayyip’i üzmek Allah’ı üzmekmiş ” adlı videoyu yorum eklemeden paylaşan Kütahya-Gediz Devlet Hastanesi Müdürü Önder Kıcıroğlu, “Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı aleyhine yayın yaptığı” gerekçesiyle Domaniç Toplum Sağlığı Merkezi’ne “ayniyat saymanı” olarak sürülmüş Bu Facebook da hakkaten çok oluyor yani! Ya yazının başlığı? İki dilde eğitimi savunuyor olduğu iddiasıyla Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’ya seslenen bir MHP milletvekili, dört başı mamur, milletin vekiline pek yaraşır, hiç buram buram çaçaronluk ve eril iktidar kokmayan (!) bir açıklama yapmış ya, “Çift dilde eğitimmiş. Bakan bakan, senin o dilini koparırım!” diye; ben de oradan şey ettim işte!..