Şike dediysem, temiz futbol operasyonuna uzaktan bir selam...
Şike dediysem, temiz futbol operasyonuna uzaktan bir selam çakmak dışında, o konudan söz etmiyorum. Keza futbolla ilişkim oldukça kısıtlı. Bizim lig derbilerinde, uluslararası kupa maçlarında filan ara sıra keyifle maçları seyreyleyip; bir şekilde öğrendiğim tek pozisyon olan ofsaytı her karşı atağa yapıştırmak, gerekli gereksiz tüm anlarda faul diye zıplayıvermek ve hele ki söz konusu maç bir Real Madrid-Barcelona El Clasico’suysa kameramanın Guardiola ile Mourinho’yu göstermesini beklemek dışında pek bir futbolsal aktivitem yok. Hakeza futbolun mafyayla dar alanda kısa paslaşmalar üzerine kurulu (olduğu söylenen) maç dışı düzeni konusunda da bilgisizim. Hal böyle olunca, gündeme damga vuran (hem de yeni kabineyi, yemin krizini, her tarafı ayrı dingildeyen tüm gündem maddelerini unutturmuşçasına/ adeta unutturmak üzere yapılmışçasına), gümm diye vuran şike krizinde söylenecek pek fazla kelamım yok. Bugünlerde, bugünlerde de ne demek, belirli aralıklarla, türlü haberler ışığında önüme serilip tepemin tasını gelecek perşembeye attıran şey, seks ve çağrışımları konusundaki eğreti, bir dudağı yerde bir dudağı gökte durumumuz. Bir nevi, şike-sever namusumuz... Türk’ün Memeyle İmtihanı Magazin haberlerinden belki vakıf, belki değilsinizdir; günlerdir tüm sosyal medya ekürisi olarak, Hilal Cebeci denen bir medya maymunu hanımefendinin memelerinden söz ediyoruz. Hangi aklı evvel sosyal medya uzmanının öğütleriyle ilerlediğini henüz bilmediğimiz bu “seksi” hanımkişi, bir haftadır “pampişlerine” (takipçi’nin Hilal’cesi) Twitter üzerinden gönderdiği yarı çıplak fotoğraflarıyla “Seks satar” mottosuna oynuyor; takipçi sayısından, gazete haberlerinden, köşe yazılarından görüldüğü kadarıyla da amacına kısa yoldan ulaşıyor. Gelgelelim, kendisi bu durumdan aldığı doğal hazzı ve gazı daha fazla saklayamayarak, siyaset kavgalarını ve şike haberlerini unutturarak memleketin gündemini değiştirmekten çok memnun olduğunu açıklayıverdi! Doğru söze ne denir; şike operasyonunun bile bir gündem makaslama hamlesi olabileceğinin konuşulduğu ortamda, bu da bir nevi “derin-meme operasyonu” olabilir. Anlaşılmayacak bir şey yok; seks satar. Seks’i genelde tabulu kapılar ardında, kaç-göç olarak, eğreti resimler ve kekremsi ucuz deneyimler içinde öğrenen Türkler için hele, daha da çok satar. Anlayamadığım şu; bir yanda seks açlığı almış yürüyor, öte yanda sekse, aşka ve insana dair güzel olan birçok özgürlüğe karşı bir düşmanlık dört koldan besleniyor. Bu ortamın yanıbaşında ise, Türkiye’de en çok yapılan rekonstrüktif “müdahale”lerden birinin Hymenoplasti (bekaret zarı dikimi) olduğu açıklanıyor. Talep çok yüksek olduğu için Çin’den kaçak olarak getirtilen kolilerce “yapay kızlık zarı kanı”, Antalya Gümrük Muhafaza Müdürlüğü ekiplerince geçen günlerde yakalanıyor. Bu çağdışı, acayip, çapraşık ikilemler arasında kadın bedeni, aç erkekler ve ataerkil düzenden beslenmeyi seçen kadınlarca gün günden daha da metalaştırılıyor. Yanılsamalar ve kolay unutuşlar dünyasında şike yapmak işten bile değil. Bu ortamda gündem de, spor da, üç kuruşluk yalanlara dayanan bazı sığ ahlak anlayışları da, tüm hayatlarımızla birlikte yanılsamalar burgacına kapılıyor.