Konu bedenimiz, uzun yaşam reçeteleri ve kilolar olunca, tüm karmaşık gündem maddelerini unutup...
Konu bedenimiz, uzun yaşam reçeteleri ve kilolar olunca, tüm karmaşık gündem maddelerini unutup, “ne atom bombası, ne Londra konferansı” bir ruh haline bürünmeye meylimiz cümleten yüksektir bilirsiniz! Daha dün, Hülya Avşar’ın son ayrılığından sonra kendini yenileyip spor ve diyetle kilo verdiği haberi, T24’de en çok yorumlanan haberler arasında CHP karmaşasının bile üzerindeydi. Şablon mesajları iletmeyi sevmem ama, ben de geçenlerde elime ulaşan İngilizce bir e-postayı, Cumartesi eğlencesi niyetine elden geldiğince çevirerek aktarıyorum; “Kısa bir süre önce, Avustralya’da bir spor salonu, vitrinine üzerinde yanık tenli, ince ve genç bir kadın resmi bulunan bir poster astı. Posterde şöyle diyordu: BU YAZ BİR DENİZKIZI MI OLMAK İSTERSİNİZ, YOKSA BİR BALİNA MI? Orta yaşlı, fiziki özellikleri posterdeki kadına hiç uymayan bir kadın, bu ilana şöyle bir yazılı cevap vermiş; Sayın İlgili, Balinalar inanılmaz yaratıklardır. Aktif bir seks yaşamları olduğu gibi, hamile kalabilir ve tatlı balina bebekler doğururlar. Yunuslarla birlikte, tıka basa karideslerle beslendikleri keyifli zamanlar geçirirler. Denizlerde yüzer ve oynar, Patagonya, Arktik Okyanusu, Polinezya’daki mercan kayalıkları gibi harika yerler görürler. Balinalar muhteşem şarkıcılardır ve hatta kayıtlı albümleri bile vardır. Dünyada neredeyse herkes tarafından sevilir ve korunurlar. Denizkızları gerçekte yoktur. Eğer gerçekte var olsalardı bile, kimlik bunalımı şikayetiyle psikologların kapısında sıralanırlardı. Denizkızlarının çocukları ve seks hayatları olmaz, çünkü öncelikle kendilerine yaklaşan adamları öldürdükleri söylenir, ayrıca, kocaman kuyruklarıyla nasıl seks yapabilirler ki? Balıkçı tezgahı gibi kokan bir kızla yakınlaşmayı da kimse istemez. Seçimim net ve açık; bir balina olmak istiyorum. Öyle bir çağda yaşıyoruz ki medya hepimizin kafasına sadece incecik insanların güzel olduğunu sokuyor. Oysa ben çocuklarımla dondurma yiyebileceğim, beni kadın gibi hissettiren bir adamla güzel bir yemek yiyebileceğim ve arkadaşlarımla öğle yemeği programı yapabileceğim bir hayat istiyorum. Yaş ilerledikçe kilo alıyoruz, çünkü bilgi düzeyimizi artırıp olgunlaştıkça beynimize sığmayan bu bilgiler bedenimize de dağılıyor. Yani sadece ağır değil, kültürlü, eğitimli ve mutluyuz. Bugünden başlayarak, aynada basenlerime ve popoma baktığımda şöyle düşüneceğim: Tanrım, ne kadar da akıllı görünüyorum!” *** Medya şişirmeleri de sağolsun, Ebru Şallı’nın gebeliğinde aldığı yetersiz kilolar memleket meselemiz haline gelmiş, Doktor Mehmet Öz’ün sağlıklı yaşam reçeteleri çarşaf çarşaf ortalığa serilmiş, uzmanlar yumurtanın ve kırmızı şarabın dost mu düşman mı olduğuna yüz elli yıldır karar verememişken, sıfır beden tartışmaları da pişirilip pişirilip önümüze konmayı inatla sürdürüyor.Sağlıklı yaşam, düzenli spor yapmak, dengeli beslenmek müthiş güzel şeyler mutlaka...Bu konuda “ya hep ya hiç/ battı balık yan gider” yaklaşımı yerine, “zararın neresinden dönülse kardır/ tatilde keyfimce yer içer ama dönüşte kilolar yerleşmeden diyet yapıp spora gitmeye çalışırım” yaklaşımlarını benimsemek en güzel ve en uygulanası çözüm gibi... Burada 40 yıllık diyetisyen edalarına, çok konuşulup tartışılmış anoraksiya nevroza dramlarını yeniden anlatmaya gerek yok. Yemek de, spor da, yazı ve hayat da tadında güzel...Üstelik, etine dolgun bir kadının kendine güvenli duruşuyla kocaman kahkahası ya da pek formunda olmayan bir adamın güzel giyimi ve gülümsemesi, her yanından kas fışkırarak asık suratla ortada dolaşan bir adam ya da incecik ama somurtuk bir kadından çok daha çekici olabiliyor. Bana sorsanız, birazcık denizkızı, birazcık da balina olmak istiyorum!