Günlerden cumartesi, aylardan aralık, sabahlardan erken…
Günlerden cumartesi, aylardan aralık, sabahlardan erken… Gazeteleri bir yana atmış, televizyonu kapatmış, devasa bir yapbozu çözmekle uğraşıyorum, çaydanlık usul usul fokurdarken. Van Gogh’un ayçiçekleri önümde serilmemekte adeta ısrarlı; tüm parçalar sarının ayrı bir tonunu söylüyor. Aklım parçalar arasında karışıp bulandıkça, büyük resmi görmek gitgide imkânsızlaşıyor. Elim parçaları birleştirmekle, sıkılıp pes etmek arasında gelip giderken, zihnim bambaşka yapbozlara kayıyor. *** Yurt gündemi malum, her dem çarşamba pazarı gibi karmakarışık ve kalabalık. Balık bellekli bir toplum da eğitimsizlik, zorlu yaşam şartları vb nedenlerle, ne yazık ki oluşmuş olduğundan, haberlerin raf ömrü fazlaca değişken ve kısa oluyor. Bunun ötesinde, farklı ajandalarla gündemi sarsan haberleri tek tek tartışıp belleğimizin çekmecelerinde kaybetmek eğilimi içinde olduğumuzdan, yapbozun parçalarına bütünlük içinde bakmak her zamankinden de zor. Geçtiğimiz hafta ibreyi, temiz futbol operasyonundan, temiz televizyon operasyonuna çevirdik. Reyting baskınlarını kimimiz son derece manidar bulurken, kimimiz yozlaşmış olduğu apaçık medya düzeninin şeffaflaşması yönünde adımlar atılmasına övgüler dizdik. Büyük birader bizi izlemeyi sürdürürken, biz, “aferin çok iyi yapmışlar, kötü diziler yasaklansın!” ile “eyvahlar olsun, polis devletine bir adım daha yaklaştık!” kampları arasında gezdik. Sürecin, reklam pastasından pay kapmaya yönelik bir stratejik adım mı, bazı kesimlerin “ahlaksız” bulduğu yayın akışına yönelik bir denetim ve yıldırma süreci mi, muhafazakâr kanallara reyting kazandırmayı hedefleyen bir kurmaca mı, gerçekten şeffaflaşmayı ve medya sektöründe hakça bir düzeni getirecek olumlu bir plan mı olduğunu, zamanla göreceğiz. Ancak bu süreci de kendi içinde tartışıp, sündürüp eskitirken, büyük resmin parçalarından biri olduğunu görmeyi, korkarım yine erteleyeceğiz. Başlarda doğru bulup olumlandırdığımız, ancak daha sonra şirazesi kayan, amacını aşan, kabından taşan operasyonlar bütününün bir başka olası parçasını kendi haline bırakacak, yeni gündemlerin med-cezirine sürükleneceğiz. *** Utku Çakırözer, geçtiğimiz Perşembe günü Cumhuriyet’teki köşesinde Amerikan Uluslarası Cumhuriyetçiler Enstitüsü (IRI) tarafından Türkiye’de yaptırılan son kamuoyu yoklamasından önemli başlıklar verdi. Araştırmaya göre, Recep Tayyip Erdoğan dışındaki birinin yönetimindeki AKP’ye yeniden oy vermeyeceğini belirtenlerin oranı yüzde 46 düzeyinde. (Başka bir deyişle, seçmen algısı açısından, Erdoğan’ın lider profili, parti profilinin çok üzerinde.) Ergenekon soruşturmasının gidişatından tatmin olduklarını söyleyenlerin oranı son 1 yıl içinde yüzde 53’ten yüzde 40’a düşmüş durumda. AKP’nin ülkedeki demokratik muhalefeti kısıtlamak istediğini düşünenlerin oranı (yüzde 40) bu görüşe katılmayanlardan (yüzde 32) daha fazla. *** Reyting operasyonu için ölçüm şirketlerine ve yapımcı şirketlere eş zamanlı operasyonun yapıldığı sırada, AKP Genel Başkan Yardımcısı, Dış İlişkiler Başkanı, Adana Milletvekili Ömer Çelik, Twitter’da görüşlerini paylaştı; “Medya düzeni şeffaf olmadıkça, demokrasi hep eksik kalır. Reyting operasyonu gerçeklerin açığa çıkması bakımından önemlidir.” Operasyonun ilk haberlerinin ardından, gazetelerde ve sosyal ağlarda popüler dizilerin, ifşa edilmiş deneklerin ve birtakım magazinsel gümbürtülerin konuşulduğu sıradaysa, Sn. Çelik farklı bir notadan devam etti; “Medya, ‘darbelerin silahsız kuvveti’ olmaktan çıkıp, demokrasinin denetim mekanizması olarak kurumsallaştıkça, her şey yerli yerine oturacak.” *** Günlerden cumartesi, aylardan aralık, zamanlardan öğlen… Ayçiçeklerini bırakmış, başka bir yapbozu düşünüyorum, emektar tencere mis gibi çorba kokularını havaya salarken.