Bütçe’nin Mart gerçekleşme rakamlarına ilişkin Gerçekleşme Raporu 15 Nisan’da yayımlandı. Açıklanan verileri genel hatlarıyla pozitif olarak nitelendirmemiz çok zor. Genel bir resim ortaya koyacak olursak; yılın ilk üç ayında Bütçe’nin özellikle gelir kanadında pek olumlu sinyaller vermediğini söyleyebiliriz. Açıklanan verilere kısaca değinelim…
Ocak-Mart 2015’te “bütçe gelirleri” 2014’ün aynı dönemine kıyasla sadece %8,5 artışla 113,2 milyar TL olarak gerçekleşmiş. Bu rakamın geçen yıl %10,8 arttığını belirtmemiz, Bütçe’nin gelir tarafına ilişkin sıkıntıyı görmemizi kolaylaştırabilir. Özetle, bütçe gelirlerinin genel olarak 2015’e iyi başlamadığını söylemek mümkün. Bu dönemde “vergi gelirleri”nin de beklenen performansı henüz gösteremediğini belirtmemiz lazım. Vergi tarafında, %13,2’lik bir artışla 96,3 milyar TL’lik bir vergi geliri ile karşı karşıyayız. Genel gidişata bakılırsa, vergi gelirlerinin gelecek aylardaki performansının, iç ekonomik canlanmaya ve bu canlanmanın KDV ve ÖTV kanallarına yaratacağı hareketlenmeye bağlı olacağını söylemek mümkün. Gelir & Kurumlar Vergisi beyannamelerinin verilme ve tahakkuk eden vergilerin ödenme dönemleri olan Mart ile Temmuz arasındaki dönemde vergi gelirlerinde bir parça daha hareketlenme bekleyebiliriz.
Bu dönem ithalde alınan KDV %1,1 düşmüş durumda. Bu düşüşü, yılın ilk aylarında kurlarda yaşanan kararsızlığa ve dolardaki yukarı yönlü hızlı hareketine bağlamak mümkün. Ancak bu tablonun yılın geri kalan aylarında tekrar etmesi halinde, içeride bir üretim ve dolayısıyla ihracat düşüşü beklenebilir. Bu dediklerimizi biraz açalım… İthalde alınan KDV ile “dış ticaret açığı ve cari açık” ilişkisi malum; ithalde alınan KDV rakamındaki mevcut durum, dış ticaret dengesi ve cari açık bağlamında oldukça iyi bir işaret olarak düşünülebilir. Diğer taraftan, üretimimizin ham madde ve aramalı bakımından, ithalata olan bağımlılığının yüksek olduğunu düşününce; ithalde alınan KDV’nin Ocak-Mart dönemi verileri, iç ekonomik dinamizm ve ihracat performansımızın düşebileceğine dair kuvvetli bir işaret veriyor denilebilir. Bunun üzerine ihracatımızın kur etkisiyle -miktar olarak olmasa da- parasal hacim olarak daralacağını da ekleyebiliriz. Özetle; dış ticaret açısından da sıkıntılı bir döneme girme ihtimalimizin olduğu gözden uzak tutulmamalı.
“Dâhilde alınan KDV (%8,6 artış) ve ÖTV (%19,8 artış)” kanallarındaki gerçekleşmeler ise geçen yıla kıyasla oldukça iyi. Anlaşılan, bu yıl da Bütçe’nin amiral gemisi “bu iki vergi” olacak. Bu iki veriye bakarak, iç ekonomik dinamizm için tehlike çanları henüz çalmıyor diyebiliriz. Yılın geri kalanında, herhangi ciddi bir gelir sıkıntısı yaşanırsa, bu iki vergide yapılacak müstakbel artışların çözüm anahtarı olarak görülmemesini umalım.
Gider tarafına gelince; “bütçe giderleri” Ocak-Mart döneminde %12,1 oranında artmış ve 118,6 milyar TL olarak gerçekleşmiş durumda. Bu rakam geçen yıl aynı dönemde %13 civarında artmıştı. Henüz ciddi bir sıkıntı olduğunu söylemek zor; ancak yıl içinde gerçekleşecek genel seçimin de giderlere ilişkin hesapları alt üst edebileceği göz önünde tutulmalı. Kaldı ki; gelir performansında yaşanan zayıflık, Bütçe rakamlarını şimdiden sarsmış gibi görünüyor.
Faiz dışı fazla bu dönemde geçen yıla kıyasla %1,6 artmış ve 12,7 milyar TL olmuş. Bu göstergenin Ocak-Mart döneminde Bütçe’ye ilişkin en olumlu parametre olduğunu belirtmemiz lazım.
Bütçe’nin verdiği “açık” 2014 Ocak-Mart döneminde 1,5 milyar TL iken; 2015’in aynı döneminde tam 5,4 milyar TL’ye yükselmiş durumda. Bütçe açığında henüz yılın başında meydana gelen bu ciddi bozulma, yılın geri kalanına ilişkin olarak ciddi endişeler yaratıyor.
Mali disiplinin sürdürülmesinin Türkiye için kıymeti düşünülünce -içerisinde bir genel seçim de yaşayacağımız- 2015’in, Bütçe için çetin bir yıl olacağını şimdiden söylemek mümkün görünüyor.
(*) Bu makale www.KPMGvergi.com adresinde yayımlanmıştır.