Özellikle kayıtdışı ekonominin azaltılması ve uluslararası ekonomik entegrasyonun hızlanması bakımından e-faturanın büyük etkileri olacak gibi görünüyor; ancak zorunluluk kapsamındaki işletmelerin de sisteme geçiş maliyetlerinin yüksekliği ve takvim sıkışıklığı ile ilgili ciddi kaygıları var. Bu kaygıların giderildiği bir geçiş süreci ile e-fatura uygulaması Türkiye’deki birçok ekonomik ve mali parametreyi olumlu etkileyecek gibi görünüyor.
Kapsama giren mükellefler için son başvuru tarihinin 1 Eylül olduğu, elektronik fatura (e-fatura) aslında tamamen yeni bir belge değil. E-fatura, elektronik ortamda oluşturulan, yine elektronik ortamda gönderilen ve saklanan faturayı ifade ediyor. Biraz daha açalım, e-fatura, Vergi Usul Kanunu’na (VUK) göre bir faturada yer alması gereken tüm unsurları içeren -bu yönüyle hukuki olarak “kâğıt” faturadan farkı olmayan- ve satıcı ile alıcı arasındaki iletiminin merkezi bir yapı üzerinden gerçekleştirildiği elektronik bir belge demek. Burada sözü edilen merkezi yapı/platform ise Gelir İdaresi Başkanlığı’nı (GİB) ifade ediyor.
E-fatura, son dönemlerde sürekli gündemde olmasına karşın aslında çok yeni bir kavram sayılmaz. Konu hakkında ilk düzenleme sayabileceğimiz 397 numaralı VUK Tebliği ile 2010 yılından beri Türkiye’de e-fatura uygulaması var. E-fatura sistemini GİB, uluslararası diğer uygulamaları da takip ederek, yönetiyor ve yürütüyor.
E-faturayı yaygınlaştırmak ve zorunlu hale getirmek Türkiye için oldukça önemli bir adım. Özellikle kayıtdışı ekonomi üzerinde ciddi etkileri olacağı iddia edilen e-faturanın başka birçok faydası olacağını da söylemek mümkün. E-fatura sayesinde;
listeyi uzatmak mümkün.
İlk başta sadece tüzel kişilerin e-fatura siteminden yararlanmaları mümkünken; 416 numaralı VUK Tebliği ile “gerçek kişiler” de e-fatura kullanabilir hale geldi. E-faturaya ilişkin en önemli adımlardan bir diğeri ise 421 numaralı VUK Tebliği ile atıldı. Bu Tebliğ ile birlikte;
1 Eylül 2013’e kadar GİB’e başvurmaları ve 31 Aralık 2013’e kadar da e-fatura’ya geçmeleri zorunlu hale getirildi.
Belirtelim, e-faturaya geçmesi zorunlu olmayanların da -gerekli sistemsel altyapıyı kurmaları ve GİB’den izin almaları şartıyla- e-faturaya geçiş yapmaları mümkün.
E-fatura uygulamasına geçiş için burada ayrıntılarına girmeyeceğimiz 3 yöntem var;
E-fatura’ya ilişkin en önemli noktalardan birisi de şu; e-fatura kesilmesi zorunlu olanlara kesilecek tüm faturaların mutlaka e-fatura olarak kesilmesi gerekiyor. Yani bunlara kesilecek faturaların bir kısmının “kağıt” olması mümkün değil; aksi halde bu kağıt faturalar hiç düzenlenmemiş sayılıyorlar. Belirtmekte yarar var, e-faturaya ilişkin zorunluluklara uymayanlar VUK’nun ceza hükümleriyle karşı karşıya kalabilirler.
Yukarıda da belirttiğimiz üzere, kapsama giren mükellefler için son e-fatura başvuru tarihi 1 Eylül. Bu tarihin kaçırılmaması büyük önem taşıyor.
Özellikle kayıtdışı ekonominin azaltılması ve uluslararası ekonomik entegrasyonun hızlanması bakımından e-faturanın büyük etkisi olacak gibi görünüyor; ancak zorunluluk kapsamındakilerin de sisteme geçiş maliyetlerinin yüksekliği ve takvim sıkışıklığı ile ilgili ciddi kaygıları var. Bu kaygıların giderildiği bir geçiş süreci ile e-fatura uygulaması Türkiye’deki birçok ekonomik ve mali parametreyi olumlu etkileyecek gibi görünüyor.