Suriye’de Esad rejimine karşı yabancı askerlerin savaştığı artık bir sır değil. Bu yabancı “savaşçıların” büyük kısmı Esad’a karşı “cihat” inancıyla çarpışıyor. Bu grupların bir bölümü için arzulanan hedef, Esad sonrasında Suriye’de İslami bir devlet kurmak.
“Sınır Tanımayan Doktorlar” örgütünün kurucularından Fransız Doktor Jacques Beres’in Reuters’ta yayımlanan Suriye izlenimleri bölgedeki cihatçı grupların durumuna ışık tutuyor.
Suriye’de tedavi ettiklerinin yarısının Suriyeli olmadığını söyleyen Beres, ülkedeki cihatçılarla ilgili olarak şunları not ediyor:
“Gerçekten çok ilginçti. Açık olarak Beşar Esad rejiminin düşmesiyle ilgilenmediklerini söylüyorlar. Tek düşündükleri Esad sonrasında gücü ele geçirip şeriata dayalı İslami bir devlet kurmak.”
Londra merkezli Quilliam adlı düşünce kuruluşunun “Suriye Devrimi’ndeki Cihatçı Ağlar” başlıklı raporu da, Suriye’deki yabancı savaşçılar hakkında geniş bilgilere yer veriyor.
Quilliam, Hizbul Tahrir’in eski üst düzey üyeleri tarafından kurulan ve İslami gruplar üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan, ancak radikal İslamcılığa mesafeli duran bir kuruluş. İngiltere’nin dış politikası ile örtüşen bir çizgisi var.
Raporun yazarlarından, Quilliam’ın başkanı Noman Benotman, özellikle El Kaide başta olmak üzere diğer İslamcı gruplarla güçlü bağları olan biri. Quilliam’ın internet sitesinde yer alan biyografisine göre Libya kökenli olan Benotman, 1980’lerde radikal bir İslamcıydı. Libya’da İslami hareketi örgütleyen isimlerin başında geldi. 1994’te Sudan’da yaşayan El Kaide yöneticileri Usame Bin Ladin ve Eymen El Zevahiri (örgütün şu anki lideri) ile yakın ilişkiler kurdu. Benotman 11 Eylül sonrasında radikal İslam ile arasına mesafe koydu. Fakat hâlen İslami gruplar ile bağlantısı var. Benotman’ın bu özellikleri, kaleme aldığı Suriye Raporu’nu daha da önemli kılıyor.
Quillam’ın raporuna göre, Suriye’de Esad’a karşı savaşan güçler üçe ayrılıyor: Birincisi; Suriye’de bir Kürt devleti kurmak için savaşan Kürtler gibi yerel gruplar.
İkincisi; Özgür Suriye Ordusu’nda örgütlenen Suriyeliler ve son olarak da cihatçılar.
Rapor, Suriye’deki iç savaşla beraber güçlenen cihatçıların Irak, Türkiye, Libya, Katar, Suudi Arabistan, Kuveyt, Fransa, Belçika ve İngiltere gibi ülkelerdeki Selefi İslamcı gruplarla bağlantıları olduğunu savunuyor. Yabancı medyada çıkan haberler de bu ülkelerden gelen radikal İslamcıların Suriye’de savaştığı yolunda. Quilliam'in tahminlerine göre, Suriye'de 1200 ile 1500 arası yabancı savaşçı var.
Suriye’deki en güçlü radikal İslami grupların başında Jabhat al Nusra ya da diğer adıyla Jabhat al Nusra li Ahal Şam (Suriyelileri Koruma Cephesi) geliyor. Jabhat al Nusra, El Kaide’nin Suriye kolu olarak biliniyor.
BBC Arapça’nın İslami Grup Analisti Murat Batal el Şişhani’nin örgütün sorumluluğunu üstlendiği saldırılardan derlediği araştırmasına göre, Mart ve Haziran arasında Suriye’deki 128 saldırı bu örgüt tarafından gerçekleştirildi.
Jabhat al Nusra’nın kendi yayın organı el-Manara el-Baida’ya (Beyaz Minare) göre, örgütün amacı Allah’ın nizamının geri getirilmesi için çalışmak. Quilliam, örgütün El Kaide’nin katı ideolojisine sahip olduğunu belirtiyor. Her ne kadar Suriye rejimi ve ordusuna saldırmak örgütün ana hedefi de olsa, Nusayriler gibi farklı gruplara karşı da saldırı gerçekleştiriyorlar. Örgütün üyeleri arasında Irak, Afganistan, Libya gibi ülkelerde savaşmış tecrübeli cihatçılar var.
Quillam’ın araştırmasına göre Suriye’deki diğer radikal İslami gruplar, yapıları ve özellikleri şöyle:
- Liva el-Ummah (Ümmetin Tugayları): Libyalı komutan Mehdi el-Harati’nin liderliğindeki örgüt, çok sayıda Libyalı cihatçıyı bünyesinde barındırıyor. Harati ve arkadaşları Özgür Suriye Ordusu ile beraber savaşmak için Suriye’ye geldi. Facebook sayfalarındaki ifadelerine göre, Liva el-Ummah örgütünün de amacı İslamcı bir rejim kurulması için diğer gruplarla işbirliği yapmak. Genellikle askeri birliklere saldıran örgüt, İslami bir rejim altında yaşamak şartıyla diğer din, mezhep ve grupların varlıklarını sürdürmesini kabul ettiğini söylüyor. Örgütün 6 bine yakın savaşçısı olduğuna inanılıyor.
- Sukur al-Şam (Şam’ın şahinleri): Suriye içinde ortaya çıkan cihatçı grupların en güçlülerinden biri. Örgütün sözcüsü Ebu Zein. Özellikle Suriyelilerin savaştığı örgütte diğer Arap ülkeleri ile Fransa ve Belçika’dan gelen savaşçılar bulunuyor. Örgüt, amacının İslam ümmetini Esad’dan korumak olduğunu söylüyor. İdeolojik olarak Liva el-Ummah ile aynı çizgide duruyor.
- El Davla el-İslamiye (İslamcı Devlet): Liderliğini ünlü Suriyeli cihatçı Dr. Ebu Muhammed el-Suri’nin yaptığı örgütte İngiliz cihatçılar da yer alıyor.
- Ahrar Al-Sham (Suriye’nin Özgür Adamları): Suriye’de İslamcı bir yönetim kurmaya çalışan örgüt ağırlıklı olarak Kürtlerden oluşuyor. Ülke çapında örgütlenmiş grubun en güçlü olduğu yer İdlib kenti.
Suriye’deki İslami radikal gruplar en çok kent merkezlerinde etkinler. BBC Arapça’nın araştırmasına göre cihatçı grupların saldırılarının yüzde 54’ü başkent Şam, yüzde 20’si Halep, yüzde 17’si Dera ve yüzde 6’sı da Deir El-Zour’da gerçekleşti. Kalan yüzde 3’lük kısmı diğer bölgelerde meydana geldi.
Guardian gazetesine konuşan Suriye Özgür Ordusu komutanlarından Salem Ebu Yasir de cihatçıların Suriye’de etkin bir şekilde çarpıştığını doğruluyor. Fakat Ebu Yasir, cihatçıların oldukça acımasız olduğunu söylüyor:
“Cihatçıların infaz konusunda sorunları var. Bir askeri ele geçirdikleri zaman hiç çekinmeden öldürebiliyorlar. Bizim dini mahkemelerimiz var. Suçluları, cihatçılar infaz etmeden önce orada yargılamaya çalışıyoruz.”
Suriye’deki cihatçıların sayısı her geçen gün giderek artıyor. Robert Fisk’in geçtiğimiz haftalarda Independent gazetesi için kaleme aldığı makalede belirttiği gibi birçok Selefi İslamcı, Müslümanların Suriye’deki cihatçı harekete katılması için çağrıda bulunuyor. Bu çağrıya kulak verenlerin arasında Suriye’de öldürülen El Kaide üyesi Baki Yiğit ya da Suriye’de El Kaide ile birlikte hareket ettiği iddiasıyla tutuklanan Cuma Öztürk gibi Türkler de var.
Gölge CIA olarak gösterilen Stratfor’un Ağustos ortasında yayımladığı analiz, Esad sonrası Suriye konusunda Türkiye ile ABD arasında fikir ayrılıkları olduğunu gösteriyor. Radikal İslamcı gruplar bu ayrılıkların en önemlileri arasında bulunuyor. Stratfor Türkiye’nin Suriye’de hızlı bir geçiş istediğini, ancak ABD’nin Irak’taki gibi bir iç savaştan ya da “terör örgütlerinin” güçlenmesinden kaygı duyduğunu belirtiyor.
New York Times gazetesi de ABD’deki istihbarat çevrelerinin, Irak’taki El Kaide güçlerinin Suriye’ye kaydığını düşündüğünü yazmıştı. El Kaide lideri Zevahiri’nin “başta Irak, Ürdün, Lübnan ve Türkiye’deki cihatçıları Suriye’deki kardeşleri için harekete katılmaya” çağırması da New York Times’ın iddiasını güçlendiriyor.
Suriye’deki cihatçılar ABD dışındaki Batılı devletler için de büyük kaygı konusu. Bu kaygıların başında, Esad rejiminin elindeki kimyasal silahların, Batılı devletler tarafından terör örgütü olarak kabul edilen radikal İslamcı grupların eline geçmesi geliyor.
Quilliam raporu da Suriye’de son aylarda radikal İslami grupların giderek güçlendiğini ve Suriye krizinde daha etkin rol oynadıklarını belirtiyor. Quilliam’a göre Suriye krizi daha radikal bir evreye giriyor.
Bu radikal evre başta Suriye olmak üzere bölgedeki ülkeleri derinden etkileyebilir. Cihatçılara ev sahipliği yapmakla suçlanan ya da Suriye’ye girişlerine göz yuman Türkiye’nin de bu süreçten olumsuz etkilenmesi sürpriz olmaz.