Madem Fenerbahçe maça taraftarlarının;
“Yaz kızım. 2010-11 Şampiyonu Fenerbahçe, 8.’si Galatasaray... Game Over (Oyun bitti)” koreografisiyle başladı; biz de yazıya oradan devam edelim.
Dün Fenerbahçe’de Divan Kurulu toplantısı vardı. O toplantının en büyük özelliği yeniden yargılamadan sonra yapılan ilk toplantı olması.
Boş verin sokaktaki genci, çocuğu, cahili... Orası Fenerbahçe’nin en yaşlılarının olduğu yer... Onların hayata farklı bakması gerekir. 3 Temmuz 2011’den bu yana Fenerbahçeliyi ne diye kandırdılar?
“Dava kumpas; tapeler gerçek değil.”
Fenerbahçe’ye yeniden yargılama güzelliğini yapan 13. ACM bile “Kumpas değil” diyor. Geriye ne kaldı?
Tapeler...
Fenerbahçe avukatlarının talep ettikleri tek şey vardı; “tapeler delil olmasın!”
Neden?
Tapeler delil olmaktan çıkarılmazsa Fenerbahçe ak’lanamazdı da ondan!
Peki siz dün Fenerbahçe divan üyelerinden tek bir tanesinin çıkıp da;
“Sayın başkan... Mahkeme beraat dedi de... Kumpas yokmuş, tapeler gerçekmiş... Siz bizi 4 yıldır nelerle kandırmışsınız” dedi mi?
Yaşlı başlı Fenerbahçeliler bile şu detayları (!) umursamıyorsa; o zaman bize de “2010-11 şampiyonluğu Fenerbahçe’ye hayırlı olsun!” demek düşer.
Mayıs’ta (Yargıtay kararından sonra) bırakacağını açıklayan Aziz Yıldırım 2011-12’de “statlarında kupa kaldırdılar diye” (!) Galatasaray’la artık dost olmadıklarını söyledi.
Yıldırım bazen öyle saçmalıyor ki; onun hakkındaki en iyi hükmü “ergen çocuk” benzetmesiyle Beşiktaş başkanı Fikret Orman’ın yaptığını düşünüyoruz.
Yanılıyorsun sayın Başkan...
Galatasaray ve Fenerbahçe ezeli rakiptir; ebedi de dost!
Çünkü sporun amacı bu; düşmanlığı körüklemek değil!
Anlatmaya çalıştığımız işte bu...
Uzun süreli başkanlık sürecinde Aziz Yıldırım olayı öyle farklı mecralara çekti ki; Türk futboluna 1 faydası olduysa 10 tane de zararı oldu!
Ben kendi arşivimden bulamadım. Spor basınına hizmet eden tüm foto muhabirlerinin arşivini kullanmanız serbest. Bana (Aziz Yıldırım’ın başkan olduğu yıllarda) Fenerbahçe-Galatasaray ya da Fenerbahçe-Beşiktaş maçı öncesinde Yıldırım’la medeni bir şekilde yan yana oturabilen, gülümseyerek görüntü verebilen büyük kulüp yöneticisi gösteremezsiniz!
Ne oluyor arkadaş?
Savaş mı bu?
Sahada gerekirse gırtlak gırtlağa gelen futbolcular son düdükle birlikte sarmaş dolaş olabiliyorken; yöneticilerdeki bu gerginlik neden? Aziz Yıldırım işte “en çok da bu yüzden” artık statlardan el ayak çekmeli!
Galatasaray Fenerbahçe karşısına Benfica önünde kazanan 11’yle çıktı.
Fenerbahçe’de de sorun adam RvP ilk 11’de, Gökhan Gönül sağ bekte, inişli çıkışlı bir grafik sergileyen Diego Ribas da Topal-Souza önliberolarının önündeydi.
Nani ve Markoviç Fenerbahçe’yi (Caner ve Gökhan’la birlikte) rakip sahaya taşıyacak isimlerdi.
3 haftadan bu yana bu maçı özenle geren, Cüneyt Çakır’a onca laf ettikten sonra bu maçı onun yönetmesine imkan bırakmayan Aziz Yıldırım, derbiyi mecburen Fırat Aydınus’a havale etti. Aslında eskiden olsa Aydınus tam bu maçların hakemiydi. Ancak geçen sene oynanan ve Fenerbahçe açısından hayati önem taşıyan Beşiktaş maçında formasını çıkarıp gitmeye kalkan Emenike’yi (yardımcı hakemi ‘at’demesine rağmen) “Sen işine bak” diyen Aydınus o maçtan bu yana hakemlik yapmıyor; resmen kafasındaki tilkilerle maçları idare ediyor!
Nitekim ilk yarıda bunun etkileri de görüldü.
Öne geçene kadar “Fırat Aydınus desteğiyle” Fenerbahçe 12 kişiydi. Nitekim gelen gol de ofsayttandı!
Şayet maç o ofsayt golle Fenerbahçe galibiyetiyle bitse Aydınus önümüzdeki hafta içini hiç de rahat geçiremezdi!
Golün ofsayt olduğunu devrede öğrenmiş olmalı ki; 2. yarıya kafasındaki tilkileri bırakarak çıkmıştı.
Fenerbahçe’nin bu seneki en büyük sıkıntısı yeteneği sınırlı “düz” oyuncularla oynamaya çalışması.
Buna kolay sakatlıklar ve üst üste maçlar da eklenince Fenerbahçe 90 dakikayı çıkaramaz hale geliyor.
Galatasaray da Şampiyonlar Ligi yorgunuydu ama; onlar Fenerbahçe’ye nazaran 24 saat daha dinlenikti. Buna rağmen (özellikle yaşlı Bilal Kısa) ve Selçuk İnan’ın oyunun yönüne hükmedemeyişi yüzünden 90 dakikayı organize gelişmiş bir atakla tamamlayamadı. Galatasaray böyle bir oyunla golü 2 şekilde bulabilirdi:
1- Penaltıdan;
2- Korner ya da frikik gibi bir duran toptan.
Bu statta hakemin penaltı vermeye yüreği yetmeyeceğine göre geriye tek seçenek kalıyordu ve Olcan da golü kornerden gelen bir top sonucunda attı.
Olcan demişken;
Son Benfica maçında Yasin’in yerine Olcan’ı alınca Hamza hocaya “Aslında Olcan’a ihtiyaç çok. Keşke eskisi gibi oynasa... Ama bu haliyle Olcan oyuna girince taraftar üzerinde ‘Sabri Sarıoğlu etkisi’yapıyor” demiştik.
Olcan Adın (altyapısından yetiştiği Fenerbahçe’ye) Galatasaray adına çok hayati bir gol attı.
4 maçta alınan 12 puan Kadıköy deplasmanıyla daha da anlamlı hale geldi.
Umarız bu gol Olcan’ı Galatasaray’a kazandıran maç olur. Çünkü ona da epey masraf edildi. O paranın karşılığı alınmalı!
Bugün 16 sene doldu. Galatasaray tam 16 sezondur Kadıköy’de galip gelemiyor! Ama Fenerbahçe onca para harcadıktan sonra bunun ne anlamı var?
Bugün yüzü gülen biri varsa o Galatasaray. Hatta ondan da çok yüzü gülen; Beşiktaş...
2 ondan, 2 diğerinden, şayet Beşiktaş kendi maçını kazanırsa haftanın en karlısı olacak!
Yazıya biraz “maç dışı” başladık; gene öyle bitirelim.
Fenerbahçeli yöneticiler bir yandan siyasetle kucak kucağa; ama dilleri de “Bizi siyasete alet etmeyin” diyor.
Diyor da...
Dün taraftarlar stada akın akın giderken stat ekranlarında gene AKP’nin miting görüntüleri vardı.
Fenerbahçeli yöneticiler bu görüntüleri normal mi karşılıyor bilmem. Ama yeniden yargılama işinde “bedel” haftaya ödetilecek!
Fenerbahçeli taraftarlar hep diyor ya; “Sandığa çubuklu formamızla gideceğiz. Oy’umuzu kime verdiğimizi kimse bilmeyecek. Ama kime vermediğimizi herkes bilecek”...
Birileri (!) uzun zamandan bu yana Fenerbahçelinin oy’una oynuyor. Bakalım Fenerbahçeli o oy’u kime verecek, yeniden yargılama kıyağının ne kadar etkisinde kalınacak; haftaya göreceğiz!
Bitiriyorum...
Fenerbahçe’nin stadı 52 bin kişilik. Rakip Galatasaray ve son yılların en pahalı takımı kurulmasına rağmen en büyük rakibinle oynanan maça 45 bin kişi geliyor!
5 ila 7 bin arasındaki eksik hiç de az değil!
Bu demektir ki; Fenerbahçeli “Aziz Yıldırım’ın Fenerbahçesiyle” hala barışamıyor!
Galatasaray’dan Muslera ve Chedjou;
Fenerbahçe’den de ilk yarıda Caner ve Kjaer arkadaşlarından daha iyi bir görüntü sergiledi.
1-0’ken atabileceği pozisyonlar olmasına rağmen Fenerbahçeli bile bu maç için beraberliğin en adil sonuç olduğunu düşünüyor.
Bize de;
Fenerbahçe ve Galatasaray oynadı;
Maçı Beşiktaş kazandı demek düşüyor!