2016 Amerikan Başkanlık Seçimleri
Yevgeni Prigojin'in, ülkesinin Amerikan seçimlerine müdahalesiyle ilgili olarak geçen yıl yaptığı açıklamaları, yaklaşan seçimler öncesinde içimizde hâlâ bir ürperti uyandırıyor. Kolay değil. İşi yapan enerjide bağımlısı olduğumuz, savunmada bile neredeyse iç içe girdiğimiz kuzey komşumuz Rusya olursa ve yönetime yakın bir insan bu şekilde konuşursa, tedirgin olmamak elde değil.
Açıklamasında, "Rusya'nın bunu yapmaya devam edeceğini" çekinmeden ifade eden Prigojin "Amerikan seçimlerine müdahale ettik, ediyoruz ve müdahale etmeye devam edeceğiz. Nasıl yapılacağını bildiğimiz gibi dikkatli, doğru, cerrahi bir şekilde ve kendi yöntemlerimizle…" vurgulamasını yaparken, müdahale sürecinin kapsamını oldukça açık bırakıyor. Belli ki hedefi sadece Amerika değil. Bu tutum, yaklaşan seçimler öncesinde sadece ülkemiz için değil, birçok demokratik ülke için ciddi bir tehlike arz ediyor.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in "Yemek Şefi" olarak da bilinen Prigojin 1961 St. Petersburg doğumlu. Rus Bağımsız Basın Grubu Meduza'ya göre, 1981 yılında silahlı saldırı ve soygun, sahte evrak düzenleme gibi adi suçlardan 13 yıla mahkûm olur. SSCB'nin dağıldığı günlerde cezasının 9 yılını çekerek tahliye edilir. Yıllar sonra, 2016 seçimleriyle ilgili konuşmalarından sonra ABD yönetimi tarafından ülkenin iç siyasetini etkilemeye çalışan Rus merkezli "Trol Çiftliklerine" sponsor olmakla suçlanır.
Aynı yıl, Donald Trump ile Hillary Clinton arasındaki Başkanlık yarışında Rusya merkezli onlarca şirketle seçime müdahale ettiği için hakkında ABD mahkemelerinde iddianame hazırlanan Yevgeni Prigozhin, Ukrayna'nın işgaliyle başlayan savaşta ülkesinin en görünür savaş yanlısı isimlerinden biri olarak ön plandadır. Kurduğu Wagner şirketi özel paralı asker eğitip, yetiştirerek bir çok Ukrayna şehrinin kontrol altına alınmasında önemli bir rol oynamıştır.
Putin'in doğrudan yönettiği ileri sürülen, Lakhta Projesi olarak da bilinen çalışmada, 2016 yılı ABD Başkanlık seçimlerinde adaylardan Hillary Clinton'un olabildiğince zarar görmesi, diğer Başkan adayı Trump'ın sonuna kadar desteklenmesinin amaçlandığı iddia edilir. Bu proje başlamadan önce, St. Petersburg orijinli Internet Research Agency (IRA) şirketi bir trol şirketi olarak kurulmuş, binlerce sosyal medya hesabı yaratılmıştır. IRA dışında, Rus Askeri İstihbarat Servisi de bu süreçte Demokrat Parti Seçim Kampanyasına katılan siyasi gruplar ve çalışanları üzerinde çalışmalarını yoğunlaştırmıştır.
Ruslar, daha sonraları bu çalışmaların hepsini inkâr etmiş; 2018 yılında Helsinki'de yapılan zirvede kendisine soru sorulan Putin ise suçlamaları reddetmekle birlikte, kendisinin Rus-Amerikan ilişkilerinin normale dönmesi için şahsen Trump'ın kazanmasını çok istediğini söylemekle yetinmiştir.
Şimdi filmi biraz daha gerilere, yüz on yıl kadar öncesine kadar saralım. Büyük Cihan Savaşı daha patlamamıştır. "Düvelli Muazzama'nın" yani zamanının büyük güçleri "İngiltere, Fransa, Rusya ve Almanya'nın" içindeki ittifakların açıklık kazanmasına daha vakit vardır. İşte o günlerde, 1913 yılında Fransa, Sosyal Demokrat hümanist lider Caillaux ile Merkez Sağ Demokratik Halk İttifakı lideri Poincare arasındaki amansız bir siyasi mücadeleye şahit olur. Sosyalistler, savaşı hedefleyen "Üç yıl Zorunlu Askerlik Yasasına" karşıdırlar. Bu yasayı engellemek için ellerinden geleni yaparlar.
1871 savaşı sonrasında Alman işgalinde kalan Alsas-Loren doğumlu Poincare 1913 yılında Cumhurbaşkanlığı yarışına katılacaktır. Doğum yerinin hâlâ işgal altında olması, Poincare'in siyasi çizgisinin merkez sağın daha da ilerisine taşınmasına, ihtiraslı bir Alman düşmanı olmasına yol açar. Raymond Poincare bu süreçte, doğduğu yeri işgal eden ulusa olan nefreti nedeniyle Rusya'ya daha da yanaşır. Dışişleri Bakanı olduğu günlerde 1912 yılında Rusya'yı ziyaret eder. Askeri bağları daha da güçlendirmeyi hedeflemektedir. Ziyareti Fransız solunu ve demokratları çok kızdırır. Sosyalistler Rusları hiç sevmezler. Geri kalmış, işçi düşmanı ve gayrimedeni bir ülke olarak bilirler ve işbirliğine karşı çıkarlar.
Raymond Poincare'in 1912 yılında, Başbakanlık dönemiyle başlayan siyasi hayatında Fransız dış politikası tam onun istediği gibi gelişir. Bu arada, Rusya ile ilişkileri biraz farklı yönde gelişmeye başlar. Bu ilişkiler, Cumhurbaşkanlığı seçimi de dahil olmak üzere ona çok şey kazandırır. 1913 yılı Cumhurbaşkanlığı zaferinde, yakın dostu Rusya'dan havale edilen "iki milyon frank" ilaç gibi gelir, çok etkili olur. O zaman için çok büyük bir meblağ olan iki milyon franklık siyasi rüşvet seçim sonucunu etkilediği gibi dünya tarihinin de yön değiştirmesine neden olur.
Rusya'nın o dönem Fransa Büyükelçisi Alexander Izvolsky seçim sonrasındaki günlerde Paris'te çok meşguldür. Cumhurbaşkanlığı ve Dışişleri konutlarının müdavimi olur. Rus Dışişleri Bakanı Sergei Dmitriyevich Sazanov'a, Cumhurbaşkanı seçilen Poincare'e sağlanan büyük destek ertesinde bir mektup gönderir. Mektubunda; "Ekselansları, biz bundan sonraki yedi yıl için kendimizi artık tam anlamıyla güvende hissediyoruz…" ifadesini kullanarak, kendi başarısıyla gurur duyduğunu patronuna iletir. Büyükelçi Izvolsky, ilerde Rusya için büyük tehlike gördükleri Caillaux'un artık siyasi geleceğinin kalmadığını da müjdeleyerek, yapılan müdahalenin başarıyla sonuçlandığını adeta ilan eder. Planı henüz tamamlanmamıştır. Caillaux'un defterden silinmesi için küçük bir operasyona daha ihtiyacı vardır.
Sovyet devriminden yaklaşık üç yıl sonra, 1920 yılında Fransız Komünist Partisi yayın organı L'Humanite, Bolşeviklerden kendilerine gönderilen Çarlık dönemine ait dosyalar arasında ilginç bir belgeye rastlar. Hemen yayınlar. 1912 yılı sonlarında, dönemin Maliye Bakanı M. Klotz'un bilgisi dahilinde gelen mali yardımlar arasında iki milyon franklık bir kayıt bulunmuştur. Ruslar, yeni bir demiryolu inşaası için destek amacıyla Cumhurbaşkanı adayı Raymond Poincare'e bir ödeme yapmışlardır. Onun hem Başbakan hem de Cumhurbaşkanı olarak yaptığı hizmetlere karşılık olarak. Bu haberin yayımlanmasından sonra bir Toulouse Gazetesi "Fransa Cumhuriyetçi mi , yoksa Cossack mı"? şeklinde bir başlık atar. Caillaux'un dava arkadaşı Sosyalist lider Jean Jaures de bu haberleri duyduktan sonra Poincare için "Rus'tan daha Rus" ifadesini kullanacaktır.
Haziran 1914 ayına yaklaşılırken, Poincare bu defa Cumhurbaşkanı olarak, Çar II'nci Nikola ile daha büyük bir işbirliği yapmayı planlamaktadır. Rusya da bu durumu farkederek heyecanlanır. Fransa'ya daha da yakınlaşır. Her iki ülkenin ilk Cihan Savaşında müttefik olmaları için gereken altyapı neredeyse hazır hale gelmiştir. İngiltere, İrlanda'daki büyük Ulster isyanın üstesinden gelmeye çalışırken, Avrupada kapıların açılış yönü çoktan değişmeye başlamıştır.
12 Nisan 2020 günü T24'te yayımlanan "İki Mermi, İki Suikast ve Birinci Dünya Savaşı'na Bağlanan Berlin-Bağdat Demiryolu" başlıklı yazımda, Fransa'daki beklenmedik bir olayın muhtemel bir savaşın yönünü nasıl etkilediğine değinmiştim. Le Figaro Editörü Gaston Calmette'nin, dönemin Maliye Bakanı Joseph Caillaux ile eşi Henriette'yi, özel aşk mektuplarını yayınlamakla tehdit etmesi Fransız siyasetinde herşeyi altüst edecektir. Sonunda Henriette kararını verir. 16 Mart 1914 günü akşam saatlerinde Calmette'yi Le Figaro'daki ofisinde Browning marka tabancasıyla öldürür. Fransa'da yıllarca konuşulacak bu cinayet, sosyal demokratların yönetime geçmeleri şansını yok ederek, Başbakan olmasına kesin gözle bakılan Caillaux'un siyasi geleceğini bitirir. Almanya ile savaşa bilenmiş milliyetçilerin Fransa'da yönetimi ele geçirmesiyle, Avrupadaki dengeler tamamıyla değişmiştir.
Le Figaro gibi ciddi bir gazetenin koyu bir Poincare hayranı, çıkarcı editörünün, muhtemelen Ruslar tarafından satın alınarak, Poincare'in siyasi ikbali için kullanılması tarih çizgisini başka yere çevirir. Rusya yaptığı bu akıl almaz hamlelerle, özgürlük ve devrimin temsilcisi Fransız siyasetinde belirleyici bir rol oynamayı başarır. Fransa ile Almanya arasında muhtemel bir savaşın önündeki bütün engelleri kaldırır. Sırp devrimci Gavrilo Princip'in 28 Haziran 1914 günü Saraybosna'da tetiklediği diğer Browning son görevi tamamlayarak, fitili ateşlemeye yeterli olmuştur.
Rusya, yetmiş yıllık kapalı bir dönem olan Sovyetler Birliği'nin dağılması ertesinde, eski dostlarını tekrar toparlama hırsıyla yeni projelerin peşine düşer. Yeni dönemde, eski Sosyalist ülkelerin neredeyse hepsi ağır bir ekonomik çöküş süreci yaşarken ani ve beklenmedik bir hamle yapar. 8 Aralık 1991 günü sekiz eski sosyalist blok ülkesi ile Bağımsız Devletler Topluluğu anlaşmasını imzalar. Üye ülkeler arasında serbest ticaret bölgesi kurulması, mal ve hizmet ticaretinde sınırlamaların kaldırılarak, ortak gümrük ve ticaret politikalarının uygulanması hedeflenmektedir. Proje tutmaz. Durumu farkeden Rusya boş durmayıp, eski dostlarına siyasi ve askeri müdahalelere başlayınca hedefteki ilk iki ülke, Gürcistan ve Ukrayna birlikten ayrılırlar. Kalanlar bölgesel işbirliği gibi amacı belirsiz, zayıf ve gevşek bağlara dayanan birlikteliği zar zor devam ettirmeye çalışırlar.
Son otuz yıl Rusya'nın Gürcistan ve Ukrayna'ya yönelik bölgesel, belirli noktaları hedefleyen saldırıları ile geçer. Gürcistan'ın iki bölgesi artık Rusya'nın kontrolündedir. Merkezi hükümet seçimlerine yapılan müdahalelerin fiyasko ile sonuçlanması ve Gürcistan'ın sağlam durması Rusya'nın daha ileri gitmesini engeller. Hemen hedef değiştirir. Önce Kırım, arkasından Şubat 2022'de başlayan savaşla Ukrayna'yı yok etme girişimini başlatır.
Rusya'nın kendi bölgesi dışında da atakları olur. Avrupa'da, AB üyesi olan ülkelerde milliyetçi akımları destekler. İtalya'yı neredeyse bölecek bir siyasi hareketi hararetle desteklemekle işe başlar. Macaristan ve Polonya, Rusya'nın kaşımaları ile Avrupa Birliği'nin hiç istenilmeyen, sürekli uyarılarına uğrayan iki üyesi haline gelirler. İngiltere'de, Avrupa Birliğine üyelik ertesinde artan göçmen dalgasıyla kabaran ayrılıkçı eğilimler, yine Rusya'nın desteği ile ciddi boyutlara ulaşır. İngiltere sonunda Brexit'le Avrupa Birliği'nden ayrılır. AB'de dengeler değişir. Avrupa Birliği'nin son durumu pek bir birlik görüntüsü vermemektedir.
Ukrayna'yı işgal sürecinde kendisine ambargo uygulayan ülkeleri petrol ve doğal gaz tehditi ile ayrıştıran Rusya, sonunda Federal Almanya'yı bile Avrupa Birliği politikaları çizgisi dışına çıkarabilecek tuzaklar kurar. Kara kışın soğuğunda doğal gaz kesintisi tehlikesi yaşayan ülkelerin en büyük kabusu artık Rusya olmuştur.
Bir çalışmaya göre Rusya, 2014 yılından bu yana yirmiden fazla ülkedeki seçimlere müdahale ederek, seçimlerde yarışan kendi desteklediği adaylara ve siyasi partilere yüz milyonlarca dolar mali yardım yapmıştır. Söylentilere göre, bir Asya ülkesinde görev yapan Rus Büyükelçisi, yüz yıl önce Paris'teki Büyükelçi Alexander Izvolsky'nin yolunu izleyerek, seçimde yarışan Başkan adayına milyonlarca dolar mali destekte bulunmuştur.
Balkanlarda da boş durmayan Rusya, Arnavutluk'ta 2017 yılında yapılan seçimlerde merkez sağ Demokratik Parti'den bir adayı desteklemek için mali destekte bulunmuş, hızını alamayarak Karadağ, Bosna-Hersek ve Afrika'da Madagaskar seçimlerinde yakın adayları ve partileri finanse etmiştir.
Dış politika ve uluslararası ilişkilerde yaşanan tekrarlar, karşılaşılan tesadüfler ve devam eden alışkanlıklar tüm demokratik ülkeler için zaman zaman tehlike sinyalleri verebilir. Sosyal medyanın gücünü düşünün. Hepimiz biliyoruz, içinde yaşadığımız bilgi çağında sosyal medya toplumsal iletişimi yayıp, hızlandırarak seçimlerin belirlenmesinde oldukça etkili bir rol oynuyor. Bunu iyi kullanan tecrübeli oyuncular "Nasıl yapılacağını bildiğimiz gibi dikkatli, doğru, cerrahi bir şekilde ve kendi yöntemlerimizle…" ifadesini korkusuzca kullanarak bu işe soyunduklarını açıkça ilan ediyorlar.
Tarih tesadüfleri sevdiği kadar, tekrar eden olayları afişe eder, gün içine çıkarır. Bizim görevimiz ülkemizin çıkarlarına, ulusal güvenlik ve demokratik haklarına karışılma olasılığının bulunduğu bu dönemde tekrarlara karşı uyanık kalarak, gerekli önlemlerin alınmasını sağlamak. Cumhuriyetimizi ve demokrasimizi sinsice yapılması olası müdahalelere karşı korumak ve kollamak.
KAYNAKÇA:
JULY 1914 -COUNTDOWN TO WAR, Sean McMEEKIN,
THE NEW SILK ROADS, THE PRESENT AND FUTURE OF THE WORLD, Peter FRANKOPAN,
THE LOST HISTORY OF 1914, RECONSIDERING THE YEAR THE GREAT WAR BEGAN, Jack BEATTY,
TARİH TESADÜFLERİ SEVER, "BERLİN-BAĞDAT DEMİRYOLU", Enver GÜNEY
https://tr.wikipedia.org
Enver Güney kimdir?Enver Güney 1956 yılında Kars'ta doğdu. Ankara Bahçelievler Deneme Lisesi'ni 1973 yılında tamamladı. 1977 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü'nden mezun oldu. 1978 yılı Nisan ayında çalışmaya başladığı Maliye Bakanlığı'nda 1988 yılı sonlarına kadar Maliye Müfettişi ve Maliye Başmüfettişi olarak görev yaptı. Amerika Birleşik Devletleri Vanderbilt Üniversitesi'nde ekonomi üzerine yaptığı yüksek lisansını tamamlamasının ardından Ahmet Kurtcebe Alptemoçin'in Maliye Bakanlığı döneminde Bakan Özel Danışmanı olarak atandı. 1988-1991 yılları arasında Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğü'nde Daire Başkanı olarak çalıştı. İzleyen dönemde, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı'nda Serbest Bölgeler Genel Müdür Yardımcılığı (1991-1993), Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü (1993-1994) görevlerini yürüttü. Bu görevi sırasında ‘Türk Serbest Bölge modeli'ni yeniden yapılandırdı. Müsteşarlığın ikiye ayrılmasından sonra, Hazine Müsteşarlığı Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü'ne atanarak 1994-1997 yılları arasında üç yıl Genel Müdür olarak görev yaptı.Kamuda çalıştığı dönemde OECD Mali İşler ve Çokuluslu Şirketler-Uluslararası Yatırımlar komitelerinde Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı'nı temsil etti. Bu dönemlerde, çevre ile ilgili konuların uluslararası maliye ve muhasebe literatürüne girdiği ilk kurum olan Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi Muhasebe Standartları Komitesi'nde iki dönem Türkiye'yi temsilen daimi üye olarak görev yaptı. Hazine'yi temsilen Enerji Bakanlığı Enerji Fonu Kurulu üyesi olarak da görev aldı. Özelleştirme öncesinde Sümerbank (bankacılık) Yönetim Kurulu üyeliği ve Soma Elektrik A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürüttü.Özel sektöre geçtikten sonra 1997 ile 2001 yılları arasında Denizbank Yönetim Kurulu üyeliği ve Zorlu Holding - Vestel'de Dış İlişkiler Koordinatörlüğü görevlerinde bulundu. Kısa bir süre yeminli mali müşavir / proje ve yatırım danışmanı olarak çalıştı; 2005-2007 yılları arasında Türkiye Barolar Birliği Sosyal Yardım ve Dayanışma Fonu Yönetim Kurulu üyeliği yaptı. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu "DEİK" bünyesinde yer alan Türk-ABD, Türk-Kanada, Türk-Letonya, Türk-Arjantin, Türk-İngiliz ve diğer ülkelerle kurulan iş konseylerinde yürütme kurulu üyesi ve başkanı olarak uzun yıllar çalıştı.2005-2019 yılları arasında Uni-Mar Enerji Yatırımları A.Ş.'de Genel Müdür ve Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yaptı."An Empirical Study of the Ratchet Effect on Money Demand for Selected Countries" başlıklı kitabı 1993 yılında Hazine ve Dışticaret Müsteşarlığı Ekonomik Araştırmalar ve Değerlendirmeler Genel Müdürlüğü tarafından yayımlandı.Enerji, vergi, dış ticaret ve yatırım politikaları, tarih ve uluslararası ilişkiler üzerine çeşitli dergi ve gazetelerde çeviri ve yazıları yayımlandı. 2020 yılından itibaren T24 Haftalık'ta yazan Enver Güney evli ve iki çocuk babası. |