Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki gün önceki konuşmasında şöyle demiş: "Faizi tek haneye indirdik, şimdi sıra enflasyonda." Haberler.Com (27 Kasım 2022).
Haber şöyle devam ediyor: "TCMB'nin faizi tek haneye indirmesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan bir sonraki hedef için kurmaylarına talimat verdi. Erdoğan'ın ekonomi kurmayları önümüzdeki Ocak ve Şubat aylarına düşük enflasyonla girilmesi için çalışacak."
Cumhurbaşkanı Erdogan'dan beklenen bir davranış. Baz etkisi nedeniyle zaten düşecek olan yıllık (aylık değil) enflasyon için "Cumhurbaşkanı talimat verdi, ekonomi kurmayları düşürdü" denecek. Bu zaten söyleniyordu, şaşırtmadı.
Şu soru kaçınılmaz; madem enflasyon talimatla düşecekti, neden şimdiye kadar beklediniz? Neden milyonlarca insanın yoksulluk ve açlık sınırı altına inmesine göz yumdunuz? Çok soruldu ama olsun: TCMB faizi 15 aydır düşüyor, enflasyonu düşürme etkisi neden şimdi olacak?
Bu yazıda önce, gelen bir soru üzerine, baz etkisi ile yıllık enflasyonun seyrini göstermeye çalışıyorum. Seçime kadar enflasyon için bir paket, bir program yok, biliyoruz. Bedeli bilinmeyen ve oradan, buradan alınan döviz borçları ve "talimatlar" var. Bu döneme kayıp dönem diyeceğiz.
Asıl soru şu; enflasyon, seçim sonrasında ne olacak? Yıkım sürecek mi? Bu soruya beklenti anketleri yoluyla bakıyorum. Bu anketlerde beklentiler iyimser değil. Bu sonuçta mutlaka seçim sonuçlarına ilişkin belirsizliğin de etkisi vardır. Seçim sonucu da, kimin ne yapacağı da belirsizdir.
Baz etkisinin nasıl işleyeceğini TÜFE enflasyonu ile gösterelim. Tablo 1'de ilk iki sütunda aylık ve yıllık TÜFE enflasyonları var. Tablonun üçüncü sütununda TCMB piyasa katılımcıları anketinden alınmış aylık beklentiler yer alıyor. Bu sütunun ilk yarısında beklenen enflasyonun aritmetik ortalaması, ikinci yarısında en yüksek beklenti bulunuyor.
(#) Ekim 2022 değerleri gerçekleşmiş değerlerdir.
(+) TCMB anketinde Kasım, Aralık, Ocak aylık beklentileri ile bu sonuçlar bulunuyor. Ankette yıl sonu için ortalama beklenti yüzde 68,41, en yüksek beklenti yüzde 75,70'dir.
(*) 2023 Şubat beklentisi, aşağıda şekilde belirttiğim TCMB iktisadi yönelim anketindeki kategorik satış fiyatı beklentisi kullanılarak türetilmiştir.
Tablonun dördüncü (son) sütununda aylık beklentilere dayanarak elde edilen yıllık beklentiler yer alıyor. Bu sütunun ilk yarısında yine beklentinin artitmetik ortalaması, ikinci yarısında en yüksek değeri var.
Tablodan, Kasım 2022'de baz etkisi ile yıllık enflasyonun az da olsa düşebileceği görülüyor. Şöyle ki, Kasım 2021'de enflasyon yüzde 3,51; Kasım 2022'de yüzde 3,14'e inecek diyelim. Bu durumda daha yüksek enflasyon taşıyan Kasım 2021 endeksi baz olacak, daha düşük enflasyon taşıyan Kasım 2022 endeksi ile yıllık enflasyon 84,85 olarak hesaplanacak.
Baz etkisiyle asıl düşüşler Aralık 2022'de ve Ocak 2023'te olacak. Çünkü bir yıl öncesinde bunlar enflasyonun en yüksek olduğu aylardır ve yıllık enflasyon hesaplamasında baz alınacaklardır. Beklenti ortalamasına göre, Aralık 2022'de yıllık enflasyon yüzde 68,14 (veya 68,41), TCMB'nin Enflasyon Raporundaki tahmini ise yüzde 65,2'dir.
Baz etkisi, elbette, beklenen enflasyona göre değil, gerçekleşen enflasyona göre belirlenecektir.
Burada kullandığım beklenen TÜFE aylık enflasyon değerleri gerçekleşen enflasyona yakın olursa baz etkisi buradaki açıklamalara uygun olacaktır.
Diğer yandan, Nisan 2023 sonrasında baz etkisi tersine dönecektir. Çünkü bu dönemde 2022'nin düşük enflasyonlu ayları baz olacak ve büyük olasılıkla Mayıs ve Haziran 2023'te yıllık enflasyon yükselecektir.
ÜFE enflasyon beklentisi iki nedenle önemli. Birincisi, TCMB tarafından imalatçı şirketlere uygulanan "İktisadi Yönelim İstatistikleri" başlıklı anketten elde ediliyor. Haliyle şirketler ÜFE endeksi içindeki maddelere yakındırlar.
İkincisi, bu anketin örneklemi oldukça büyüktür; son anketlere 1600-1700 şirket katılıyor. 2010'lu yılların başlarında bu sayı 2100'ü geçiyordu. Anketin bir olumsuz yanı çok fazla soru içermesidir. Ankete katılım belki bu nedenle de düşüyor.
Önce sayısal olarak bilgi vereyim. Ekim 2022'de gerçekleşen ÜFE enflasyonu yüzde 157,7 iken, Ekim 2023 için beklenen enflasyon yüzde 91,9'dir. Kasım 2022'de beklenti yüzde 94,1'e yükseldi. Şekil'de sol tarafta en üstte gerçekleşen ÜFE enflasyonu, sağ tarafta yine en üstte beklenen ÜFE enflasyonu yer alıyor.
1) Şirketlerin ÜFE enflasyon beklentisi genellikle gerçekleşen enflasyondan düşük kalıyor. Yine de, 2022 sonundan 2023 ortasına kadarki dönemde beklentinin düşük kalmasının bir nedeninin baz etkisi olduğunu anlıyoruz.
2) Gerçekleşen enflasyonda olduğu gibi, beklenen enflasyonda da ÜFE ve TÜFE farkı düşmüyor, hatta bir miktar artıyor.
3) Eylül 2022'den bu yana ÜFE enflasyonu ile kur artışı arasındaki ilişki kopmuş, hatta tersine dönmüş durumda. Bu durum, TL'de değerlenme demektir ve mutlaka özellikle ihracatçı şirketleri olumsuz etkiliyor. Üstelik, zaten başta Avrupa bölgesinde görülen durgunluk, Türkiye'den ihracata talebi düşürürken, TL'deki değerlenme sonrası için bir risk unsuru oluyor.
4) Benzer bir durum beklentilerde var. ÜFE enflasyon beklentisi yüzde 100'e doğru artarken, kur değişmesi beklentisi (piyasa katılımcıları beklentisidir) yüzde 20-25 arasında yatay seyrediyor.
5) Burada asıl dikkat çeken ve orta vade için kaygı veren ÜFE enflasyon beklentisinin seçim sonrası için yüzde 80'den yüzde 100'e doğru çıkmasıdır. Öyleyse, şirketler seçim sonrasında enflasyonu düşürecek bir program beklemiyor, tersine enflasyon sorununun süreceğini bekliyor. 6). Şimdiki gibi enflasyonu önemsemeyen bir iktidarın göreve geleceği beklentisi de etkili olabilir. 7). Bu beklenti, seçim sonuçları ile ilgili önemli bir belirsizlik olduğunu da yansıtıyor. Ayrıca, iktidar da, muhalefet de enflasyon sorununu nasıl çözeceğini anlatamamış, bu konuda ikna edici olamamış görünüyor.
1) Şekilde görüldüğü gibi, TÜFE enflasyonu ile kur artışı arasındaki ilişki de kopmuş durumda. Ancak 2023 başında baz etkisi nedeniyle ikisi arasında aynı yönlü ilişki görülebilir.
2) TÜFE enflasyon beklentisini TCMB'nin yürüttüğü ve katılımcı kişi sayısı 40'ın da altına inmiş olan "Piyasa Katılımcıları" anketinden alıyoruz. Seçim sonrasında beklenen TÜFE enflasyonu ile beklenen kur artışı arasında bir ilişki var gibi görünüyor. Ancak burada enflasyon beklentisi yüzde 37-40 arasında seyrederken, kur artış beklentisi yüzde 20-25 arasındadır. Bu da yine TL'nin önemli ölçüde değerlenmesi demektir.
3) Acaba anket katılımcıları dışarıdan, belki IMF'den, bir döviz katkısı mı bekliyorlar?
4) TÜFE ve ÜFE enflasyon beklentileri arasındaki yüksek fark, ankete katılan iki grup arasındaki iyimserlik farkını da yansıtıyor olmalı. Şirketlerin, enflasyon konusunda daha kötümser olduğu anlaşılıyor.
5) Burada da TÜFE enflasyon beklentisinin seçim sonrası için yüzde 40 dolayında seyretmesi, Ekim ve Kasım 2023 için bir ölçüde artmış olması kaygı vericidir. Çünkü ankete katılanlar seçim sonrasında da enflasyonun sorun olarak süreceğini bekliyor.
6) Elbette burada da enflasyonu önemsemeyen bir iktidarın göreve geleceği beklentisi olabilir. Yine burada da, anlaşılan, iktidar da, muhalefet de enflasyon sorununu nasıl çözeceğini anlatamamış, bu konuda ikna edici olamamıştır.
7) Dünyadaki deneyim gösteriyor ki, yüzde 40 dolayında seyreden bir enflasyon orada kalıcı değildir, düşmediyse çıkacaktır. Ankete katılanlar da bunu biliyordur.
Kaynaklar
Haberler.Com (27 Kasım 2022) "Faizi tek haneye indirdik, şimdi sıra enflasyonda."
https://www.haberler.com/ekonomi/faiz-tek-haneye-indi-cumhurbaskani-erdogan-bir-15456104-haberi/
Ercan Uygur kimdir?Türkiye'nin önde gelen ekonomistleri arasında yer alan Prof. Dr. Ercan Uygur, 1960'ların ikinci yarısında ODTÜ'yü bitirdi. Mezuniyetinin ardından Devlet Planlama Teşkilatı'nda (DPT) ‘uzman yardımcılığı' sınavına girdi. Ancak, Uygur'un da aralarında olduğu sınavda başarılı olan dört kişi göreve başlatılmadı. Uygur, daha sonra sınavına girdiği Maliye Bakanlığı'nda göreve başladı. Bir yıl sonra iki yıllık lisansüstü öğrenim bursu için OECD'ye yaptığı başvuru, davet edildiği mülakatın ardından kabul edildi. İngiltere Warwick Üniversitesi'nde yüksek lisans eğitimi aldı. Doktorasını East Anglia Üniversitesi'nde yaptı; bu sırada bir yıl ‘ekonometri' dersi verdi. 1977 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (Mülkiye) İktisat ve Maliye Bölümü'ndeki ‘ekonometri' kürsüsünde asistanlık sınavına girdi; aynı yıl bu kürsüde göreve başladı. Doçentlik çalışmaları için 1981'de dokuz aylık Norveç Hükümeti bursu ile bu ülkeye gitti, Prof. Dr. Leif Johansen ile çalıştı. Türkiye'deki doçentlik sözlü sınavının yapılacağı gün, 1402 Sayılı Sıkıyönetim Kanunu ile iki jüri üyesi, Prof. Dr. Tuncer Bulutay ve Prof. Dr. Nuri Karacan üniversiteden uzaklaştırılınca yapılamayan jüri toplantısı yedi ay sonra gerçekleştirilebildi. 12 Eylül 1980 darbesini izleyen süreçte üniversiteden uzaklaştırılan Türkiye'nin önde gelen iktisatçılarından Prof. Bulutay'ın "Bizleri temsilen Mülkiye'de kalacaksın" dediği Uygur, 1983'te ‘doçent' unvanını aldı. 1988'de Fulbright bursu ile ABD'ye gitti, Prof. Dr. Lawrence Klein ile LINK projesinde çalıştı. 1989'da ‘profesör' unvanını aldı. 1994-2012 döneminde Koç Üniversitesi'nde yaz dersleri verdi. Mülkiye'den 2010 sonunda erken emekli oldu. Mülkiye'de öğretim üyesiyken şu kurumlara danışmanlık yaptı: - İslam Ülkeleri İstatistik, Ekonomik ve Sosyal Araştırma ve Eğitim Merkezi (1986-1994) - Wharton Econometric Forecasting Associates (1988-1991) - T. C. Merkez Bankası (1988-1993 ve 1997-1998) - Devlet İstatistik Enstitüsü, TÜİK (1990-1996) - ILO / Uluslararası Çalışma Örgütü (proje danışmanı, 1990) - T. C. Hazine Müsteşarlığı (proje danışmanı, 1992-1993 ve 1997-1999) - Dünya Bankası (proje danışmanı, 1999, 2002, 2009, 2010-2011) - Birleşmiş Milletler ECE (proje danışmanı, 1999-2000) - Third World Network (2009) Yeni Yüzyıl gazetesinde köşe yazarlığı (1995-1998), Mülkiye'de İktisat Bölümü Başkanlığı (1996-2008), Ankara Üniversitesi Bilim Kurulu üyeliği (2002-2010), Türkiye Ekonomi Kurumu Başkanlığı (2003 -2019), Ekonomi-Tek dergisi editörlüğü (2012-2020), Uluslararası Final Üniversitesi Rektör Yardımcılığı ve İİBF Dekanlığı (2016-2021) yaptı. 2011'de Uluslararası Ekonomi Birliği (IEA) Danışma Kurulu üyeliğine seçildi, bu görevi halen devam ediyor. 2012'de Kyoto Ödülü Danışma Kurulu üyeliğine davet edildi; editörlüğünü yaptıkları dahil olmak üzere Türkçe ve İngilizce 12 kitabı yayımlandı, 50'nin üzerinde bilimsel makale yazdı. Eylül 2021'den itibaren, Mülkiye'den öğrencilerinin kurup yönettiği T24'te köşe yazısı yazıyor. Prof. Dr. Ercan Uygur, 38 yıllık üniversite hayatını; 18 Mayıs 2017'de davet edildiği Mülkiyeliler Birliği Çarşamba Söyleşileri'nde Prof. Dr. Tuncer Bulutay'ın konuşması için koyduğu başlıkla özetliyor: "ODTÜ'de Öğrenci, Mülkiye'de Hoca…" |