Enflasyonu konuşmadan, yazmadan olmuyor. Çünkü enflasyon, göreli fiyatlar yoluyla ekonominin tüm değişkenlerini ve tüm davranışları etkiliyor. Ayrıca, sosyal ve siyasal yapıya, uluslararası ilişkilere, jeostratejik değerlendirmelere yön veriyor.
Göreli fiyatlar aslında göreli gelirleri belirliyor; gelir dağılımı ve bölüşüm konusunda önemli bilgiler içeriyor. Bu yazının konusu gelir dağılımı değil. Ancak çok açıkça görülüyor ki, ücretini veya fiyatını yeterince değiştiremeyenler yüksek enflasyon altında sürekli eziliyorlar.
Yeni açıklanan Haziran ayı enflasyon verileri zaten var olan bazı özellikleri daha da öne çıkarıyor. Enflasyonun dinamiği konusunda da önemli bilgiler veriyor. Burada önce, son dönemdeki göreli fiyat değişmelerine TÜFE’de yer alan mal ve hizmet grupları çerçevesinde bakıyoruz.
Sonra konumuz enerji fiyatları. Enerji fiyatları tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yükseldi ve yükselmeye devam ediyor. Bu ateşi, düşük faiz, yüksek para ve kredi büyümesi ile körüklemek yerine enflasyonu sınırlayan adımlar atılamaz mıydı?
İlerlemeden şu vurgulamayı yapalım; bu körükleme yangını o kadar büyüttü ki, artık sürdürülebilir değil. Faizleri düşürelim derken faizler yükseliyor. Krediler de hızla sınırlanıyor. Gelelim yukarıdaki soruya. Enflasyonun etkisi, örneğin mali politikalarla düşük ve sabit gelirliler için sınırlanabilirdi. Bunu yapan ülkeler var, bazılarına bakıyoruz.
Şekilde TÜFE enflasyonu ile birlikte toplam 9 harcama grubunun yıllık enflasyon oranları yer alıyor. Bu mal ve hizmet grupları içinde benzin, mazot ve yağlar gibi yakıtların fiyat artışlarının çok açık ara yüksek olduğu görülüyor.
Hemen peşinden yine bir enerji grubu, hanelerde ve işyerlerinde tüketilen elektrik, gaz ve diğer enerji maddeleri geliyor. Bu gruba, yüksek enflasyonu ile, gıda grubu (içinde içecekler yok) eşlik ediyor. Bu gruplarda yer alan maddeler barınma, beslenme ve ısınma için gerekli temel maddelerdir.
Diğer yandan giyim, sağlık, haberleşme, eğitim fiyatlarının çok az arttığı ve bunların göreli fiyatlarının ortalama enflasyonla karşılaştırıldığında önemli ölçüde düştüğü görülüyor. Ancak bu durum sürdürülebilir değildir ve bu grupların fiyatlarının da önümüzdeki dönemde artması beklenir. İşte burada enflasyon dinamiğinin bir özelliği ortaya çıkıyor.
Enflasyon yüksek de olsa fiyat intibakları (uyum sağlama süreci) aynı dönemde olmuyor ve bir süre gecikmeli olsa da en uygun zamanı bekliyor. Yüksek enflasyon böylece bir atalet kazanıyor. Bir grup fiyat yükselirken, diğer bir grup bu sürece katılmayabiliyor.
Fiyatları görece az artmış olan eğitim, haberleşme, sağlık ve giyim gibi sektörlerin fiyat artışlarının Temmuz – Eylül döneminde olacağı bilgisi vardır.
Şekilden izlemek kolay değil ama kira için ayrı bir not düşmemiz gerek. Kira, şekilde yer alanlar içinde en düşük enflasyonun olduğu kalemdir. Bu konuyu daha önce de açıkladık; kira enflasyonu TÜİK tarafından yanlış ölçülüyor. Bu yanlıştan geri dönülmelidir.
Türkiye’de ve tüm dünyada enerji enflasyonu çok yüksek seyrediyor. Bu soruna nasıl yaklaşmak gerekir? Ağırlıklı yaklaşım şudur; hükümetler enerji fiyatlarına belirli bir sübvansiyon verebilmelidir. Ayrıca, ihtiyacı olanlara ek olarak katkı yapmalı ve bir ısınma, barınma ve ulaşım sorunu olmamalıdır.
IMF, yakın zamanda yaptığı bir çalışma ile hükümetlerin enerji fiyatlarına fazla müdahil olmamasını, tüketicilerin de bütçesine karışmamasını öneriyor, buna karşılık yoksul ve ihtiyaçlı kesime subvansiyon verilmesini uygun buluyor. Amaglobeli, Hanedar, Hong, Thevenot (7 Haziran 2022)
Birçok ülkede enerji fiyatlarına müdahale olabiliyor, sübvansiyonlar da veriliyor. Hangi ülkelerin ne ölçüde enerji sübvansiyonu sağladığını anlayabilmek adına şöyle bir yol izledik. Önce Türkiye gibi enflasyonu görece yüksek ülkelerde yakıt enflasyonlarını OECD’den derledik.
Sonra her ülkenin yakıt enflasyonunu döviz kurundaki ve ham petrol fiyatındaki artışları dikkate alarak reel hale getirdik. Burada eksi reel değerler sübvansiyon verildiğini, artı reel değerler ise tersine fiyata ekleme yapıldığını gösteriyor.
Şekilde Türkiye, Şili, Meksika, Macaristan, Kolombiya ve ABD’yi içeren 6 ülkenin reel yakıt fiyatları yer alıyor. Bu 6 ülke içinde yakıt fiyatlarına sübvansiyon vermeyen ama vergi geliri için ekleme de yapmayan tek ülke ABD görünüyor.
Diğer yandan Kolombiya, Meksika, Macaristan ve Şili yakıt fiyat artışlarını dizginlemek üzere bir ölçüde de olsa sübvansiyon uyguluyor. Türkiye ise 2021 yılında sübvansiyon uygularken, 2022 yılında yakıt fiyatı artışına vergi tahsilatı amaçlı ekleme yapıyor. Şekilde Türkiye’nin reel yakıt enflasyonu diğer ülkelerinkinden ayrışmış görünüyor.
Benzer bir reel fiyat artış hesaplamasını elektrik ve gaz için de yaptık. Şekilde bu hesaplamanın sonucu, aynı 6 ülke için görülüyor. Burada, ABD ve Meksika elektrik fiyat artışlarını dizginlemek için bir sübvansiyon uygulamıyorlar. Türkiye ve Macaristan ise sübvansiyon uyguluyor. Ancak bu çok yüksek bir sübvansiyon değildir.
Şunu söyleyebiliriz; Türkiye yakıt enflasyonunu ve böylece enflasyonun kendisini dizginlemek üzere en azından bir süre yakıt için sübvansiyon uygulayabilirdi. Bunun genel enflasyonu dizginlemede önemli etkisi olurdu. Üstelik bunun bütçe maliyeti de KKM uygulamasından daha az olabilirdi.
Amaglobeli, David; Emine Hanedar, Gee Hee Hong; Celine Thevenot (/ Haziran 2022)