Halkımız Kahramanmaraş depreminin yaralarını sarmak için büyük bir dayanışma örneği sergiliyor. Bu dayanışma sınırları aştı, pek çok ülke yardıma koşuyor.
Özel sektör de gerek bizzat gerekse organize kurumlar üzerinden yaptığı ayni veya nakdi bağış ve yardımlarla katkıda bulunuyor.
Şirketler ayrıca çalışanlarına veya çalışanlarını depremde kaybeden yakınlarına birtakım yardımlar yapıyor. Aşağıda, bu yardımları alan kişiler nezdinde bu yardımların gelir vergisi karşısındaki durumu ile yardımda bulunan gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri tarafından bunların gider yazılıp yazılamayacağı konularını irdeleyeceğim.
Gelir Vergisi Kanunu (GVK)'na göre ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir (GVK Madde 61)
Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez. Görüldüğü gibi ücret geniş bir şekilde tanımlanmış bulunuyor.
Normal şartlarda ücret ödemeleri üzerinden işverenlerce gelir vergisi kesintisi yapılır ve belli şartlara bağlı olarak ücret gelirlerinin yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyanı gerekebilir.
Ancak ücretin vergi kesintisine tabi tutulması ve beyanı için GVK veya özel kanunlarla gelir vergisinden istisna edilmemiş olması gerekiyor.
Gelir Vergisi Kanunumuzda ölüm, engellilik, hastalık ve işsizlik sebepleriyle (işe başlatmama tazminatı dahil) verilen tazminat ve yapılan yardımlar gelir vergisinden istisna edilmiş bulunuyor (GVK Madde 25/1).
Yine Gelir Vergisi Kanunumuzda muhtaç olanlara belli bir süre için veya hayat kaydıyla yapılan yardımlar da gelir vergisinden istisna edilmiş durumda (GVK Madde 25/2).
Peki bu maddelere göre, depremde yakınlarını kaybeden çalışanlara yapılan ölüm yardımları ve yine çalışanın kendisi veya yakınları için yapılan engellilik ve hastalık yardımları ile deprem nedeniyle muhtaç duruma düşmüş yakınları için çalışanlara yapılan yardımlar gelir vergisinden müstesna mıdır?
Evet, söz konusu maddelere göre yapılan bu yardımlar gelir vergisinden müstesnadır. Özellikle kendisine veya yakınlarına bedenen bir zarar gelmese bile oturduğu evi kullanılamaz duruma düşen veya sağlamlık durumunu bilemediği için evine giremeyip dışarıda yatan veya yakınlarına sığınan bu insanların muhtaç durumda olduğunu ve bu çalışanlara yapılan yardımların gelir vergisinden istisna olduğunu kabul etmek gerekir.
Her ne kadar, bu tür yardımların zaten gelir vergisinin konusuna girmediğini, bu yardımların olsa olsa veraset ve intikal vergisine tabi bulunduğu, dolayısıyla GVK'nın bunları gelir vergisinden istisna eden maddesinin gereksiz olduğu yönünde görüşler varsa da günümüzde bu görüşlerin kabul görmediğini söyleyebiliriz. Nitekim Maliyenin özelgeleri de bu doğrultudadır. Örneğin 14/04/2014 tarihli bir Özelgede çalışanlara ana, baba, eş veya çocuğunun ölümü nedeniyle verilen tazminatların gelir vergisinden istisna edilmesi gerektiği belirtilmektedir. Görüldüğü gibi Maliye de bu tür yardımları vergiden istisna edilmiş ücret olarak değerlendirmektedir.
Çalışanların yakınlarına çalışanın ölümü nedeniyle yapılan yardımlar ücret olarak kabul edilemez, bunlar veraset ve intikal vergisine tabidir. İvazsız intikal olarak değerlendirilir ve ilgili yıl için geçerli istisna tutarının altında kalan yardımlar için veraset ve intikal vergisi de ödenmez.
Nitekim yukarıda belirttiğim Özelgede, çalışanların ölümü halinde, varislerine yapılan yardım ve ödenen tazminatların GVK'nın 2'nci maddesinde sayılan kazanç ve iratlardan hiç birinin kapsamına girmediği belirtilmektedir. Yani bu yardımlar gelir vergisine tabi değildir.
Yapılan yardımların gelir vergisinin konusuna girdiği durumlarda (istisna edilmiş olsa bile) gelir veya kurumlar vergisi matrahından indirilebileceğini; buna karşılık gelir vergisine tabi olmayan, veraset ve intikal vergisinin konusuna giren yardımların ise gider yazılamayacağını (kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınması gerektiğini) düşünüyorum.
Diğer taraftan Borçlar Kanunu madde 440 uyarınca sözleşme, işçinin ölümüyle kendiliğinden sona erer. İşveren, işçinin sağ kalan eşine ve ergin olmayan çocuklarına, yoksa bakmakla yükümlü olduğu kişilere, ölüm gününden başlayarak bir aylık; hizmet ilişkisi beş yıldan uzun bir süre devam etmişse, iki aylık ücret tutarında bir ödeme yapmakla yükümlüdür. Bu hüküm gereğince yapılan ölüm yardımları kanunen yapılması zorunlu bir ödeme olduğundan, yardımların bu kapsamda da gider yazılabileceğinin kabulü gerekir.
Deprem nedeniyle çalışanlara yapılan yardımların bile gider yazılması konusunda tereddütler var. Bu nedenle başta bu yardımlar olmak üzere, depremden zarar gören çalışanlara veya bunların yakınlarına yapılan tüm yardımların gelir vergisi ve sigorta prim kesintisine tabi tutulmaksızın gider olarak indirilebilmesini sağlayan açık düzenlemelere ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Umarım gelecek hafta Mecliste görüşülmesi beklenen deprem düzenlemeleri arasında bu hükümler de yer alır.
Son günlerde deprem nedeniyle yapılan bağışların ve yardımların vergi matrahından indirilmemesi gerektiği yolundaki görüşleri şaşkınlıkla izliyorum. Bazı kişiler mükellefleri bu indirimleri yapmamaya çağırıyorlar.
Bu yaklaşımları doğru bulmuyorum, çünkü kanunlarla tanınmış bu indirim haklarını kullanmak yasal hakkınızdır. İndirimleri yapmakta etik olarak da sorun görmüyorum.
Bu indirimlerden yararlanarak daha fazla bağış veya yardım yapmanın neresi yanlış?
Erdoğan Sağlam kimdir?Erdoğan Sağlam Ankara'da doğdu, ancak nüfusta doğum yeri olarak Çorum görünüyor. Liseyi İstanbul Maliye Okulu'nda yatılı okudu. Böylece mesleğe çok erken bir giriş yaptı. Ardından Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat Bölümü'nü bitirdi. Üzerinde lise ve fakülteyi ikincilikle bitirmek gibi bir lanet vardır. En birinci ikincidir. Üniversiteyi bitirmesinin ardından Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanlığı Kurulu sınavını kazandı. Yedi yıl Hesap Uzmanı olarak çalıştıktan sonra 1994 yılında ayrılarak özel sektöre geçti. Bir yıl süreyle bir şirketler grubunun mali işler direktörlüğünü yaptı. İzleyen dönemde uluslararası danışmanlık ve denetim şirketlerinden BDO Türkiye'ye (Denet) katıldı. Halen ortak ve yönetim kurulu üyesi olarak faaliyetine devam ediyor. Eşini ve işini çok seviyor. Başta Vergi Konseyi ve TÜSİAD olmak üzere pek çok mesleki sivil toplum kuruluşunun vergi çalışmalarına katkıda bulunuyor. 2003 -2010 yılları arasında ve 2020 yılında Milliyet gazetesinde, çalışma hayatı boyunca mesleki dergilerde vergisel konularda çok sayıda makalesi yayımlandı. Mayıs 2020'den itibaren T24'te yazmaya başladı. Teknik bir kitap yazmak istemediği için henüz bir kitabı yok. İleride en azından bir şiir kitabı, bir de polisiye roman yazmak istiyor. Yeminli mali müşavirlik ve bağımsız denetçilik lisanslarına sahiptir. |