Mevcut gelir vergisi sistemimize göre, yıllık beyanname ile beyan edilen gelirler üzerinden yıl içinde kesilmiş olan vergiler (stopajlar) hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilerek (indirilerek) ödenecek gelir vergisi hesaplanıyor. Eğer yıl içinde ödenen vergiler hesaplanan vergiden yüksekse mahsuptan arta kalan verginin (stopajın) mükellefe iade edilmesi gerekiyor.
Kanuna göre vergi dairesi, beyanname verildikten sonra, dönem içinde ödenen stopajın (peşin verginin) beyanname üzerinden tahakkuk ettirilen gelir vergisinden (asıl vergiden) fazla olduğunu gördüğünde, stopaj fazlasını (yani iadesi gereken vergi tutarını) mükellefe bildirmek ve mükellefin tebliğ tarihinden itibaren 1 yıl içinde müracaat etmesi halinde kendisine bu fazlalığı iade etmek zorunda. Ancak uygulamada vergi daireleri bildirimde bulunmuyor, bu durum tabii ki mükellef lehine, çünkü beyannamenin verilmesinden itibaren 1 yıl geçse bile mükelleflerin iade talebini yerine getirmek zorunda kalıyorlar. Ayrıca neden mükellefin müracaatı bekleniyor anlamıyorum. Beyanname verildiği anda fazla ödendiği anlaşılan bu verginin mükellefin başvurusu beklenmeden derhal iade edilmesi gerekir.
Maliye, gelir vergisi beyannamesinde hesaplanan verginin yıl içinde ödenen stopajdan düşük olması durumunda mahsuptan arta kalan stopajın (fazla ödenen verginin) nasıl iade edileceğini 252 seri no'lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile düzenlemiş bulunuyor.
Detaylara geçmeden önce, ödenmesi gereken gelir vergisine mahsuben yıl içinde stopaj yoluyla ödenen peşin verginin beyan üzerine ödenmeyeceği anlaşıldıktan sonra hiçbir sorgulama yapılmadan derhal iade edilmesi gerektiğini tekrarlamak istiyorum. Beyan esası geçerli olduğuna göre, mükellefin beyanı üzerine bu iadenin derhal yapılması gerekir. Sonra 5 yıllık zamanaşımı süresi içinde idare bu iadenin doğru olup olmadığını elbette inceleyebilir. Ancak mevcut sistem Maliyenin tahsil ettiği vergiyi öyle kolay kolay iade etmeyeceğini gösteriyor.
252 no.lu Gelir Vergisi Tebliği ile düzenlenen mevcut iade sistemini şöyle özetleyebilirim:
* Stopaj yoluyla ödenen vergilerin beyanname üzerinde hesaplanan vergilere mahsubundan arta kalan stopajların başka vergi borçlarına mahsubu, tutarına bakılmaksızın inceleme raporu ve teminat aranılmadan yerine getiriliyor. Başka bir deyişle diğer vergi borçlarına mahsup taleplerinin sınırsız olarak inceleme raporu ve teminat aranmaksızın yerine getirilmesi mümkün. Mahsup talebine ilişkin olarak verilmesi gereken dilekçenin örneği 252 no'lu Tebliğ ekinde yer alıyor. Mahsubun ileride doğacak borçlara yönelik olarak yapılması da mümkün.
* Stopaj yoluyla ödenen vergilerin beyanname üzerinde mahsubundan arta kalan tutarın 10 bin TL’yi aşmaması halinde nakit iade talebi, inceleme raporu ve teminat aranmaksızın yerine getiriliyor. Ancak bunun için, yıl içinde yapılan vergi kesintilerine ilişkin Tebliğ ekindeki formata uygun tablo ile birlikte,
* Ücret ve gayrimenkul sermaye iradına ilişkin olması halinde, ücretlere ilişkin olarak işveren tarafından verilen ve kesintinin yapıldığını gösteren yazının, gayrimenkul sermaye iradına ilişkin olarak kira kontratının,
* Menkul sermaye iradına ilişkin olarak kesintiyi yapan bankalar, özel finans kurumları, aracı kurumlar ve diğer kurumlar tarafından düzenlenen ve vergi kesintisinin yapıldığını gösteren belgenin,
* Serbest meslek kazancına ilişkin olarak vergilerin sorumlu adına tahakkuk ettiğini gösteren ilgili saymanlık yazısının,
* Ticari kazançlar ve zirai kazançlara ilişkin olarak tevkif yoluyla kesilen vergilerin vergi sorumlusu tarafından ilgili vergi dairesine ödenmiş olduğuna ilişkin belgenin ilgili kurumca onaylanan bir örneğinin dilekçeye eklenmesi şart.[1]
* Mahsuptan arta kalan tutarın 10 bin TL’yi aşması halinde, aşan kısmın iadesi prensip itibariyle vergi inceleme raporuna istinaden yapılıyor. 10 bin TL’yi aşan kısım için teminat mektubu verilerek inceleme raporu beklenmeksizin iadenin alınması mümkün. Bu takdirde teminat mektubu, vergi inceleme raporuna istinaden çözülüyor.
* Yeminli Mali Müşavir ile süresinde tam tasdik sözleşmesi düzenlemiş bulunan mükelleflerde 100 bin TL’ye kadar olan nakit iade talebinin tam tasdik raporuna istinaden yerine getirilmesi mümkün. İade talebinin 100 bin TL’yi aşması halinde, aşan kısım vergi müfettişlerince düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden iade ediliyor.
Yukarıda açıkladığımız iade sistemi defter tutan / sürekli vergi mükellefiyeti bulunan tüccar, serbest meslek erbabı ve kurumlar gibi vergi mükellefleri için kurgulanmış. Bu nedenle ücret geliri gibi 2020 yılından itibaren çok sayıda kişinin beyanname vereceği ve dolayısıyla çeşitli nedenlerle iade talep edeceği bir yapıya kesinlikle uygun değil.
Şimdi tek işverenden 600 bin TL’yi aşan ücret geliri elde ettiği veya birinci işverenden sonraki işverenlerden aldığı ücretlerinin 49 bin TL’yi geçtiği için 2020 yılına ilişkin beyanname veren ve 10 bin TL’yi aşan iade talep eden mükelleflerin, bu iade taleplerinin yerine getirilebilmesi için vergi müfettişlerine incelemeye sevk edildiğini düşünelim. Defter tutulmadığı için beyanname ve belge üzerinden çok kolay bir şekilde yapılabilecek bu incelemenin vergi müfettişlerine yaptırılması tam bir kaynak israfıdır.
Maliye Bakanlığı bu yeni durumu dikkate alarak stopaj iade sistemini revize etmelidir. Bu konudaki önerilerimi şöyle özetleyebilirim:
* İncelemesiz ve teminatsız 10 bin TL’lik iade sınırı bugün için son derece yetersizdir. Cömert bir şekilde artırılması gerekir.
* Stopaj fazlasının serbest muhasebeci mali müşavir veya yeminli mali müşavir raporuyla iade edilmesi sağlanmalıdır. KDV iadesi bu meslek mensuplarının raporu ile yapılıyor, neden daha düşük stopaj iadesi bunların raporu ile yerine getirilmesin.
* Sürekli mükellefiyeti olmayan (defter tutmayan) gelir vergisi mükelleflerinin (ücret, kira geliri vs.) iade taleplerinin vergi müfettişlerine gönderilmeden vergi dairelerince yapılması düşünülmedir. Vergi müfettişlerinin mesaisi böylece daha verimli bir şekilde planlanabilecektir.
[1] 252 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği uyarınca tevkif yoluyla ödenmiş vergilerin nakden iadesinde istenilen bilgilerin, E-VDO merkezi sorgulama ekranından tespit edilebilmesi durumunda, bu bilgilere ilişkin belgelerin mükelleflerden ayrıca kağıt ortamında aranılmayacağı, dilekçe ile verilen yıl içinde yapılan stopajlara ait tablonun yeterli olacağı 79 sayılı GV Sirküleri ile açıklanmış bulunuyor.