Döviz kurlarındaki güçlü artışın kontrol altına alınabilmesi amacıyla Cumhurbaşkanı önemli açıklamalar yaptı.
Kurdaki dalgalanmayı durduracak yeni araçların devreye alınacağını söyledi. Bu yeni finansal araç, kur artışının TL mevduatın getirisinin üstünde olması halinde farkın yüzde 0 (sıfır) stopajla ödeneceğini garanti ediyor.
Böylece vatandaşlarımızın mevduatını TL'den dövize geçirmesine ihtiyaç kalmayacağı açıklandı.
Bu açıklamayı bankalardaki TL mevduatın dövize endeksleneceği şeklinde yorumlamak mümkün. Halen mevduatın yüzde 63’ü döviz cinsindendi, böylece bir anlamda yüzde 100’ü döviz cinsinden veya dövize endekslenmiş olacak.
Diğer taraftan bu durum TL mevduat faizinin dolaylı/örtülü olarak artırılması demektir. Bu da faizin azaltılacağı şeklindeki söyleme ters.
Açıklamadan bu yatırım aracının (ürünün) gerçek kişilerin yanında tüzel kişiler için de geçerli olup olmayacağı anlaşılmıyor. Eğer bu garanti sadece gerçek kişiler ile sınırlı tutulacaksa amaçlanan sonucun gerçekleşmeyeceği kanaatindeyim. Gerçek kişilerin bile bu garantiye rağmen TL'ye geçişi belirsizken, tüzel kişiler neden böyle bir garanti verilmediği halde TL'ye geçsin? Böyle bir ayırım anlamlı değil.
Açıklamadan bu desteğin ve açıklama metninin Maliye tarafından hazırlanmadığı sonucunu çıkarıyorum. Çünkü Maliye hazırlamış olsaydı, açıklamada “Bu kazanç stopaj vergisinden de muaf tutulacak” ifadesine yer verilmezdi. Çünkü stopaj bağımsız bir vergi değil, oran indirimi de “muafiyet” olarak nitelenemez. "Kazanç" ifadesi de doğru değil, doğrusu "getiri"dir!
Yapılması planlanan düzenlemelerin sürpriz bir şekilde ve bu içerikle açıklanması yeterli hazırlığın yapılmadığını gösteriyor. Sanırım planlanan düzenlemelerin etki analizi de yapılmamış.
2021 yılı için yapılan bir yasal düzenleme ile yıl başında yüzde 22’den yüzde 20’ye düşen kurumlar vergisi yüzde 25’e yükseltilmişti. Yapılan açıklamaya göre bu oranın ihracat ve sanayi şirketleri için 1 puan indirilerek yüzde 24’e düşürülmesi planlanıyor.
Kurumlar vergisi oranının 2021 yılı için daha önce yüzde 25’e yükseltilmiş olması, oranın yüzde 25 artırılması anlamına geliyordu. Kriz ortamında bu artışın çok yüksek olduğunu defalarca yazmıştık. Şimdi bu oranın yüzde 24’e düşürülmesi olumlu, ancak yetmez. Çünkü bu kriz ortamında vergiyi hâlâ yüzde 20 artırmak demektir.
Açıklamada belirtilmemiş olsa da bu indirimin 2021 yılından itibaren başlamasını umuyorum.
Oran indiriminin genel kurumlar vergisi oranında indirim şeklinde yapılmayacak olması bence önemli bir eksiklik. Özellikle dövizdeki artıştan olumlu etkilenen ihracatçı şirketlere indirim sağlanması diğer kurumlar açısından hiç adil değil.
Kasım bütçe gerçekleşmelerine göre kurumlar vergisi tahsilatında ciddi bir artış var. Kasım itibariyle yıllık hedef aşılmış bulunuyor. İndirime bu artışın ilham verdiği anlaşılıyor.
Tahminime göre vergi tahsilatındaki bu artış, kurumların döviz varlıklarının yarattığı kur farkı gelirlerinden kaynaklanıyor.
Kurumları başka vergi teşvikleri ile desteklemek varken, kurumlar vergisinde oran indirimi tabii ki değerli, ancak bence öncelikli değildi. Yani bu indirim doğru bir tercih olmamış. Çünkü kriz ve borç yükü nedeniyle kurumlar vergisi mükelleflerinin çoğunda zarar olduğu için bu indirimden sınırlı bir mükellef kitlesi yararlanabilecek. Üstelik bu avantajdan döviz cinsinden varlıkları nedeniyle kur farkı geliri elde eden kurumların yararlanacak olması çok savunulabilir değil.
Tüm mükellefiler kapsayan genel bir teşvik çok daha isabetli olacaktır.
Kurumların gerçek kişi ortaklara kar dağıtımında halen yüzde 15 kar dağıtım stopajı yapılıyor. Bu stopaj kar dağıtımının yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi halinde hesaplanacak gelir vergisinden indiriliyor.
Yapılan açıklamaya göre bu oran yüzde 10'a indirilecek. Eğer gelir vergisinde bir indirim düşünülmüyorsa, bu indirimin nihai anlamda bir avantaj sağladığı söylenemez. Sadece beyan sınırının altındaki kar payları için bir avantaj söz konusu olabilir. Çünkü kurumların dağıtacağı kar payından kesip vergi dairesine ödeyeceği bu vergi 5 puan azaltılırsa, geçek kişilerin gelir vergisinden bu miktarda vergi mahsup edilemeyeceği için nihai olarak bu vergiyi gerçek kişi ortaklar yıllık beyanname ile beyan edip ödeyecek demektir. Yani yapılacak düzenleme, verginin muhatabını değiştirmek dışında bir sonuç yaratmaz. Bu nedenle söz konusu indirimi gelir vergisinde sağlanacak indirimle kalıcı hale getirmek gerekir.