Enflasyon muhasebesi şartlarının[1] 2021 sonu itibariyle oluşacağının anlaşılması üzerine mükellefler meraklı bir bekleyiş içine girdiler.
Vergide enflasyon muhasebesinin geleceği ne olacak?
Son birkaç aydır yeniden hatırladığımız enflasyon muhasebesi (düzeltmesi) hepimizi (mali müşavirler, mükellefler ve hatta Maliye'yi) hazırlıksız yakaladı!
Şimdi soru ve cevaplarla konuyu biraz tartışalım isterseniz…
Şartların oluştuğunun kesinleşmesi durumunda uygulama yapılacak mı?
Evet, yasal düzenleme yapılmazsa uygulama zorunlu olarak yapılacak.
Uygulanmaması için ne yapılması gerekir?
Şartlar oluştuğunda, enflasyon muhasebesinin uygulanmaması ancak yasal düzenleme yapılması ile mümkün olabilir.
Yasal düzenleme, şartlar oluşsa bile geçici bir süre uygulamanın yapılmaması, kalıcı olarak düzenlemenin kaldırılması veya şartlarının değiştirilmesi şeklinde yapılabilir.
Bence düzenlemenin tamamen kaldırılması doğru olmaz. Her ne kadar yeniden değerleme müessesesi kalıcı olarak getirilmiş olsa da aynı sonucu sağlamadığı için düzenlemenin tamamen kaldırılmasına gerekçe oluşturmaz.
İleride enflasyon muhasebesinin uygulanmasına ihtiyaç duyabiliriz, bu durumda yeni bir düzenleme ile zaman kaybetmemek için yasal düzenlemenin korunması isabetli olacaktır.
Peki, düzenleme korunarak uygulamanın yapılmaması nasıl sağlanabilir?
Bu birkaç şekilde mümkün olabilir:
Hayır, birkaç nedenle uygun değil.
Öncelikle uygulama son kez 17 yıl önce yapıldı. Deneyimi olan uygulamacı sayısı çok az. Eğitim ve hazırlık için zaman çok ama çok yetersiz.
Hadi 2021 dördüncü geçici vergi döneminde yetki kullanılarak uygulatılmadı, kurumlar vergisinde 2022 Nisan ayı sonuna kadar olan süre hazırlık ve uygulama için yeterli olacak mı? Bence yeterli olmaz.
İkincisi şirketlerimiz derin bir ekonomik krizin içinde, pandeminin etkisi henüz tam olarak atlatılamadı. Böyle bir ortam, önemli muhasebe ve vergi uygulamalarını hayata geçirmek için uygun bir zaman değil. Örneğin borcu çok öz sermayesi zayıf mükellefler mevcut ekonomik ortamda hayatta kalma mücadelesi verirken üstüne bir de enflasyon düzeltme farkı üzerinden kurumlar vergisi ödetmek çok makul görünmüyor.
Maalesef halihazırda tartışılan bu konu bile enflasyon muhasebesi için teknik altyapıya henüz tam olarak sahip olmadığımızı gösteriyor. Biz daha en temel konuda dahi anlaşmakta zorlanıyoruz.
Vergi Usul Kanununun tartışmaya konu maddesi (mükerrer 298/A-7) aynen şöyle:
"Enflasyon düzeltmesi uygulanmayan bir hesap döneminden sonra enflasyon düzeltme şartlarının yeniden oluşması halinde; enflasyon düzeltmesi yapılan en son dönemden başlamak üzere enflasyon düzeltmesi yapılır. Bu şekilde belirlenen geçmiş yıl kârı vergiye tâbi tutulmaz, geçmiş yıl zararı zarar olarak kabul edilmez. Ancak, matrahın tespitinde geçmiş yıl malî zararları mukayyet değerleri ile dikkate alınır. Birikmiş amortismanlar, ait oldukları kıymetin bilanço tarihindeki değerinde düzeltme sonrasında ortaya çıkan artış oranı dikkate alınarak düzeltilir.
Bu işlemlerden doğan pasif kalemlere ait fark hesapları için (5) numaralı bendin beşinci paragraf hükmü uygulanır."
Bu madde, enflasyon düzeltmesi uygulandıktan sonra, enflasyon düzeltmesi uygulanmayan bir veya birkaç hesap döneminden sonra yeniden enflasyon düzeltme şartlarının oluşması halinde geçmiş döneme ilişkin düzeltmenin nasıl yapılacağını düzenliyor.
Bunu bendin sonundaki "Bu işlemlerden doğan pasif kalemlere ait fark hesapları için (5) numaralı bendin beşinci paragraf hükmü uygulanır." ifadesinden de anlıyoruz. Çünkü şartların oluştuğu döneme ilişkin düzeltme zaten maddenin önceki bentlerinde düzenlenmiş bulunuyor.
Öncelikle belirtelim, enflasyon düzeltmesi yıllık bazda uygulanan bir düzeltme işlemi ve bu işlemden doğan enflasyon kâr veya zararı vergiye tabi kurum kazancını etkiliyor. Enflasyon düzeltmesi uygulanmayan bir hesap döneminden sonra enflasyon düzeltme şartlarının yeniden oluşması halinde, şartların oluştuğu döneme ilişkin düzeltme işlemlerinin sağlıklı bir şekilde yapılabilmesi için öncelikle geçmiş dönemi düzeltmek gerekiyor. Tabii ki bu düzeltme sonucunda hesaplanan geçmiş yıllara ilişkin düzeltme kârları vergilenmez ve düzeltme zararları ise vergiye tabi kazancın tespitinde indirim konusu yapılamaz. Bu düzeltme sadece düzeltmeye konu parasal olmayan kıymetlerin değerlerinin güncellenmesi ve bu değerlere maliyet olarak itibar edilmesi yoluyla vergisel etki yapar.
Vergi Usul Kanununun mükerrer 298/A-7. maddesinin enflasyon düzeltmesine yeniden başlanan yıldan önce düzeltme yapılmayan yıllara ilişkin toplu bir düzeltme olduğunu, maddede geçen "geçmiş yıl kârı vergiye tâbi tutulmaz, geçmiş yıl zararı zarar olarak kabul edilmez" ifadesi de açıkça ortaya koyuyor. Çünkü düzeltme şartlarının oluştuğu dönem için hesaplanan enflasyon kâr veya zararı geçmiş yıl kârı veya zararı olarak değerlendirilemez!
Bu açıklamalar çerçevesinde, en son 2004 yılı için enflasyon düzeltmesi yapıldıktan sonra ilk kez 2021'de şartların oluştuğunu varsayarsak, 2021 yılı için iki düzeltme yapılması icap eder. Önce mükerrer madde 298/A-7 uyarınca 31.12.2020 tarihine kadar olan "geçmiş dönem düzeltmesi", sonra 2021 yılına ilişkin "cari dönem düzeltmesi" ...
Önceki uygulamada geçmiş dönem için geçici 25. madde ile özel bir düzenleme yapılmıştı. Mevcut mükerrer 298. maddenin A fıkrasının 7 numaralı bendi bu geçici maddenin öngördüğü düzenlemeyi hükme bağlıyor. 2021 yılına ilişkin düzeltme ise ilgili fıkranın diğer bentlerindeki (1-6) esaslara göre yapılmak zorunda.
Eğer enflasyon düzeltmesi yapılmak zorunda kalınırsa, bu konunun ateşli bir tartışmaya konu olacağını bugünden söyleyebilirim. Buna bir de 2021 yılında Vergi Usul Kanunu'nun Geçici 31. maddesindeki yeniden değerleme imkanından yararlananların durumunu eklediğimizde olası tartışmaların boyutu kestirilebilir.
[1] Vergi Usul Kanununun mükerrer 298. maddesine göre, Türkiye İstatistik Kurumunca Türkiye geneli için hesaplanan Yİ-ÜFE'deki artışın, içinde bulunulan dönem dahil son 3 hesap döneminde yüzde 100'den ve içinde bulunulan hesap döneminde yüzde 10'dan fazla olması halinde enflasyon düzeltme şartları oluşuyor.