Sanki "zamanın eli" dediğimiz o soyut kavram cisme büründü ve iki eliyle bizi kıskıvrak yakaladı.
Yaşamlarımızı elinden geri almak için, onu oyalamak zorundayız.
Anladık ki "zaman" tavla atmaktan pek hoşlanmıyor, niyeti satranç oynamak gibi, o da sabrımızı, yetimizi aşıyor.
Benim üniversite yıllarımda, dersten, evdeki işlere yardımdan arta kalan zamanlarda oyalanacak fazla bir seçeneğimiz yoktu
Ankara Tıp Fakültesi, Cebeci Kampüsü'nün bulunduğu yerleşkede neredeyse tüm ara sokaklarda serpiştirilmiş kahvehaneler bulunurdu.
Eve dönmeden önce ya da öğle aralarında uğrar, duruma göre bir "briç" masası ya da daha sıklıkla bir "king" oyun masası bulur otururduk. Ödül ve ceza ellerinin sırayla oynanıldığı, King oyununun en zor eli olan "el almaz" ise en gönülsüz oynadığımızdı. Ödüllü ellerde en büyük kağıt el alırken, bu el için amaç hiç el almamaktır. Eline büyük kağıt geldiğine sevinemezsin, elin kazanacak kadar küçük mü hiç bilemezsin.
Pandeminin, bizimle birlikte devirdiği zamanın yıldönümünde, elimizde ödüllü el oynayacak kadar büyükçe iskambil kağıtları ile "koz" oynamaya hazırlanıyorduk ki virüs bize muzip muzip göz kırptı.
Anlaşıldı ki sıra, el almaz oyununda.
Bu yüzyılda yaşadığımız bu ilk pandemiyi, bir önceki yüzyılın "grip pandemisi"ne benzetmek dahil tüm başarısızlıklarımız ve başarılarımızı gözden geçirmek için, zamanı oyalamaya bir ara verip, zamanı oyalamaya durduğumuz bu masadan kalkmak durumundayız.
Pandeminin, 2021 başındaki hızlı seyri, geçirdiğimiz yaz mevsiminden arta kalmışlığımızı silkelemek zorunda olduğumuzu anlatıyor bize.
Yaş alan pandeminin artık "popülasyon genetiği" evresindeyiz. Bu kavramın teknik bilimsel anlamından öte kastetmek istediğim hem virüs hem de bugüne kadar hastalanan ve hastalanmayan insan popülasyonu artık doğrusal olmayan, çok katmanlı çevresel ve genetik farklılaşmaların etkisindedir.
Özetle ne virüs, ne çevresel koşullar ne de biz pandeminin başladığı gibiyiz.
Virüs, farklı varyantlar ile bulaşma hızını artırmış görünüyor.
Salgının kontrolü, bilinmezlerle dolu başlangıç döneminden daha güç görünüyor.
Erken ve etkin önlemlerin ne denli önemli olduğu ise bugünlerde daha da belirginleşiyor.
Pandeminin başlangıcında, daha önce o kıtalarda yaşanılan salgınların derslerini arşivleyerek, yangın alarmlarını doğru çalıştıran Tayvan, Vietnam, Güney Kore gibi ülkeler, pandeminin bu çok değişkenli yeni evresini de ya yangın başlamadan, sinyalleri tarayarak ya da ilk kıvılcımı var güçleriyle söndürerek bertaraf edecekler.
Tayvan, salgının başlangıç yeri olan Çin'e yakınlığı nedeniyle, ilk olgusunu hemen başlangıçta, Ocak 2020'de gören bir ülke. Toplam 23 milyon nüfusu ve nüfus yoğunluğu 652 kişi /km2 olan ülkede, salgın Nisan 2020'de elimine edildi.
Haziran başında, birinci dalga nedeniyle ağır kayıplar ile kapanmak zorunda kalan pek çok ülkenin aksine, hiç karantina uygulamaksızın, toplam 443 olgu ve 7 ölümle hem hastalık eliminasyonunu sağlayan hem de ekonomik göstergeleri en iyi olan ülke olmayı başardı.
Tayvan, erken, proaktif ve yöntemsel yaklaşımı ile dünyayı kasıp kavuran bir solunum yolu enfeksiyonu ile karantina yapmaksızın, aşı ile başarmak istediğimiz eliminasyonu sağladı
Başarısını, 2002 yılındaki SARS epidemisinden sonra, aktif olarak olası salgın senaryolarına hazır tutulan, Hastalık Kontrol Merkezi, Ulusal Hastalık Yönetim Merkezi gibi adanmış kurumlara, sınırlarda etkin tarama ve kontrole, salgının erken döneminde yalnızca bulguları olanların taranmasının yetmeyeceğini keşfederek, temaslı taraması ve karantinasına, çok sayıda test yapmasına, bireysel değil toplum temelli müdahelelere, erken ve etkin maske kullanımının sağlanılması gibi pek çok önlemin, koordine bir şekilde erken uygulanması ve izlenmesine borçlu.
Eliminasyonu başaran bir diğer ülke olan Yeni Zelanda ise 5 milyon nüfusu ve 18.4 kişi /km2 nüfus yoğunluğu ile başlangıçtaki "hafifletme "stratejisini hızla yenileyerek, başlangıçta, salgını diğer Avrupa ülkeleri gibi, geçmişteki "grip pandemisi hazırlık" planları ile karşılamaya çalışırken, geçtiği "eliminasyon" stratejisi ile ancak sonradan haftalar süren kapanmalarla salgını kontrol etmeyi başardı.
Eliminasyon; hastalığın toplumsal yayılımın durdurulması ve bunun için tüm kontrol önlemlerini hızlı bir şekilde alması demek. Tüm kontrol önlemleri arasında, sınır kontrolünü ısrarlı ve etkin biçimde sürdürmek çok önemli.
Eliminasyon stratejisinin, baskılama ya da hafifletme stratejilerinden en önemli farkı hastalığın yayılımına hiç izin vermemek üzere yola çıkılması böylece ölümlerin önlenilmesi ve hastalık kontrolünün tümüyle sağlanılması için kontrolün sürekli sürdürülmesi.
Karşılaştırma yapılması gerekirse, Ağustos 2020'de İngiltere ve Belçika'da, sırasıyla 621.3/milyon ve 860.9/milyon ölüm olmuşken, Tayvan ve Yeni Zelanda'da 0.3/milyon ve 4.7/milyon ölüm oldu.
Eliminasyonu sağlamayı başarmış iki ülke arasındaki en önemli fark, Tayvan'ın bunu karantinasız başarmış olması.
Her iki ülkenin başarısı da, ekonomik olanlar dahil salgının yıkıcı etkilerinin nasıl önlenilebileceğini göstermek bakımından çok önemli. Tayvan'ın başarısı, salgın derslerini iyi çalışarak önceden hazırlıklı olmak ve kültürel ögeler gibi nedenlerden dolayı başka ülkeler tarafından kolay uygulanabilir gibi görünmese de, karantinasız sağlanılmış olan bu başarı, önemli bir örnek olarak değerlendirilmelidir.
Bundan sonra gelişebilecek tehditlerde hangi epidemiyolojik yöntemlerin seçileceğini göstermek bakımından da bu örnekler çok önemlidir.
Pandemi için modellemeler yapan, salgın izleminde genetik epidemiyoloji biliminin iyi uygulayıcısı olan İngiltere'de başlayan ve "Endişe Verici Varyant" (VOC: Variant of Concern) olarak tanımlanan, hızla yayıldığı ve daha bulaşıcı olduğu anlaşılan yeni varyant önümüzdeki aylarda bir kartopu etkisi yaparak üçüncü dalgayı başlatabilir.
Bu esnada, elimizdeki en büyük koz olan "aşı" doğru ve etkin bir strateji ile varyant bize yetişmeden ülke nüfuslarının büyük bölümüne çok hızlı yapılmak zorundadır.
Ama ironi şu ki, strateji ve bilim ile aşıyı bulan, ön alımlarını yapan ülkelerde, aşılamayı bu hızda sürdürebilecek insan gücü sorunu bulunmaktadır.
İnsan gücü olan bizim gibi ülkelerin ise yeterli aşı ön alımı yapabilecek, bugün dünyada başlamış olan aşılamada ön sıralara yerleşebilecek stratejisi bulunmamaktadır.
En çok aşılayan ülkelerin, İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn planlama ve nüfus başına aşı uygulama, aşılama hızı bakımından, Mart sonu aşı ile erişilmesi hedeflenen kitle bağışıklığına ulaşabileceği düşünülmektedir.
Bahar bu ülkelerde gelecek gibi ve bu ülkelerin durumu hâlâ aşılanmaya başlayamamış olan bizlere umut verecek gibi duruyor.
Salgında en yüksek ölümlerin görüldüğü, aylardır taktiksel önlemleri yöntemsel olanlara yeğleyen, Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere ise hedefledikleri aşılamaya da ulaşmakta geç kalacak gibi görünmektedir.
İngiltere'de Eylül başında ortaya çıkan, yakın izlenen B.117 varyantının, İngiltere'den uçuşlarla çoktan dünyada pek çok ülkeye dağıldığı düşünülüyor.
Yapılan bir modelleme çalışmasına göre bu varyant eğer yüzde 50 daha hızlı bulaşıyorsa bir ay sonra vaka sayısının 7,5 kat artacağı, ondan sonraki her hafta da birikmeye başlayarak kartopu etkisi yapabileceği öngörülmektedir.
Salgından daha fazla hasar almadan çıkabilmek için en az on milyon kişiyi mümkün olan en kısa sürede, kalan otuz - kırk milyon kişiyi de önümüzdeki aylar içinde, varyant bize yetişmeden aşılamak durumundayız.
Biz ise gün bitiminde, bir kahvehanede elinde aşı kozu ile el almaz oynamaya çalışan, bir iskambil oyuncusu gibi sıramızı beklerken can sıkıcı bir oyalanma halindeyiz.
Pandeminin bu zamanı, "zaman" oyalanmaktan sıkılmış gibi ve ürkütücü görünüyor.
Son yedi günde, beş milyon yeni olgu ve doksan bin ölüm oldu.
Bir noktada her şey kontrolden çıkabilir mi diye korkmamak, endişelenmemek mümkün olmasa da, şimdi pes etmenin sırası değil.
Bu yazı için yararlandığım kaynaklar:
"Jan Dhaene and Fatih Tank , B.1.1.7: How to avoid a snowball effect1? https://feb.kuleuven.be/public/u0014274/2021-Dhaene-Tank.pdf "
"Michael G Baker, Nick Wilson, Tony Blakely. Elimination could be the optimal response strategy for covid-19 and other emerging pandemic diseases . BMJ 2020;371:m4907. http://dx.doi.org/10.1136/bmj.m4907"
"Jennifer Summers , Hao-Yuan Cheng, Hsien-Ho Lind,Lucy Telfar Barnardf , Amanda Kvalsvigf , Nick Wilsona , Michael G Baker , Potential lessons from the Taiwan and New Zealand health responses to the COVID-19 pandemic. The Lancet Reginal Health. https://doi.org/10.1016/j.lanwpc.2020.100044"