Sanat ve sanatsal disiplinler ancak özgür olduğunda yaratıcı olabiliyor.
Yaratıcılık da özgürlükle besleniyor... Bu özgürlük, parasal rahatlık ile malzemeyi doğru ve bol kullanabilmekten başlayıp üretebilme alanlarına kadar giden doğru orantılı elemanlar. Paranız az ise altın varak kullanarak resim yapamazsınız. Atölyeniz uygun boyutta değilse kurallar var demektir.
Ürettiğinizi satamıyor iseniz, başa dönüp iyi malzeme alamaz ve yeni şeyler yapamadığınızda tükenirsiniz.
Bulunduğunuz dönemim koşulları sizi özgür beyinler olarak yaşatmaya uygun değilse de üretemez sınırlar içinde kalırsınız.
Ülkemizde sanatı koruyan, sanatçıyı kollayan, müzeler açan ve koleksiyonlar satın alıp galeriler ile bunu destekleyen büyük ve vizyoner aileler hep oldu… Koç Ailesi, özellikle Sevgi Gönül'ün Sadberg Hanım Müzesi kurulurken ki istek ve emekleri, Ömer Koç'un koleksiyonu, Sabancı Müzesi ve Nazan Ölçer ile birlikte yürüdüğü yol, Çiğdem Simavi'nin Osmanlı sanatına olan ilgisi, sergileri, sonraları Can Elgiz Müzesi, insanlık tarihinin en önemli olaylarından bütün bu ailelerin desteklediği uluslararası projeler, basılan yayınlar, yapılan sergiler, her birisi ayrı ayrı üzerinde sayfalarca kitap yazılacak kadar değerli…
Dünyada da sanat, kilise ve aileler tarafından desteklenmiş ve sanat tarihinin en önemli olaylarından Rönesans yaşanmıştır... Rönesans tarihini batı dillerinden çevrilmiş kaynaklardan okuyanlar konunun sadece Batı ve Orta Avrupa'da ve sadece bölgenin iç dinamikleri ile başlayıp bittiğini düşünürler. Oysa Halil İnancık'ın Ankara Üniversite'sinde okuttuğu "Rönesans Tarihi'' derslerini izleyen veya bilenler Osmanlı Türklerinin bu sürecin parçası olduğunu gözlemler. Rönesans Avrupası bu derslerin kitaplaştırılması ile ortaya çıkan bir kitap. Fatih Sultan Mehmet'in İtalya ve hümanizm öncüleri ile yakın ilişkisi, Batılılaşmanın Osmanlı İmparatorluğu'nda denizcilik ve topçuluk gibi alanlara etkileşimi, Lale Devri ile Batı üstünlüğünün kabulü...
İnsanlık tarihinin en önemli olaylarından birisidir.
Bu hareketin devam ettiği iki yüz yıl boyunca, ruhsal sosyal ve inanç alanlarında önemli değişiklikler yaşanmış, aynı zamanda Avrupa'da feodalite baş göstermiş, büyük keşifler yapılmış, İspanya ve Portekiz dünyada çok önemli bir güç ve hükümranlık kurmak için yola çıkmışlar, Türkler İstanbul'u almış, aynı süreçlerde din savaşları ile Avrupa altüst olmuş iken, böyle bir dönemde sanat da yeni hamleler peşindedir.
Rönesans İtalya'da başlar. Çünkü İtalya Roma İmparatorluğunun yıkılmasından sonra antik sanatla ilişkisini kesmemiş, Roma harabelerinde ve Antik şehirlerinde, ilk Hristiyan Bazilikalarında antik sanatın anıları ile yaşamış, dışardan gelen tüm etkilere kendisini kapatmış ve içerde bir sanatsal güç oluşturmuştur. Roma Sanatı İtalya'da büyük bir önem taşır. Gotik üslup tamamen yerleşemez ve Gotiğe karşı ilk reaksiyon da İtalya'da başlar.
13. yüzyıl ve sonrası, bazı sanatçılar geçmişe dönmeye çalışsalar da Dante Boccaccio, Petrarca gibi hümanistler Latince ve Yunancadan yaptıkları çevirilerle, entelektüel sınıfı antik dönemlere doğru çekmektedirler.
İnsan zekasının yarattığı en önemli merkez olarak kabul edilen Floransa, büyük aile Medici'ler tarafından yönetilmektedir. Cosmo Medici, Lorenzo Medici, önemli hümanistlerdir ve sanat destekçisi olarak, bilim ve sanatta koruyucu olmuşlardır. İlk Rönesans eserleri de Medici Bankası kurucusu Cosimo de' Medici döneminde doğmaya başlamış, ve 16. yüzyılda sanat merkezi Roma olmuştur. Medici ailesinin sahiplenmesi ile de en yüksek Rönesans Dönemi yaşanmıştır.
Papa Onuncu Leone ve yedinci Clemente de Rönesans sanatını desteklemiştir.
Bir moda akımı gibi Avrupa'ya yayılan Rönesans, her ülkede farklı dönemler içinde oluşmuş, en erken etkisi Fransa olmak üzere, Almanya, Hollanda ve Belçika daha geç dönemde, İngiltere ise daha sonraları görülmüştür.
Sanat Tarihinin en büyük olayını XIII. ve XIV. yüzyıllarda üç bölüme ayırmak ve bakmak doğru olacaktır.
Mimaride, heykeltraşlık ve resimde...
Hepsinde Bizans etkisi görülür...
Müzeler, kiliseler, şapeller dönemin en müthiş eserleri ile doludur. Çıplak veya tanrısal heykellerle dolu müzeler olduğu gibi, Ortaçağ sanatı sübjektiftir ve objektif görüşlere dayanmaz... Burada önemli olan en değerli konu, sanatçının kendi hissettikleri ve kendi duygu dünyasını dışarıya nasıl yansıtacağıdır.
Önemli olan sanatçının bu gün ne yaptığı ve geleceğe nasıl bir hikâye bırakarak "okunacağı'' değil midir.
Rönesans alıntısı: Mesut Erdem, Sanat Tarihi
Esmer Erdem Esmer Erdem, sanat tarihçi bir anne ile ressam bir babanın kızı olarak Ankara'da doğdu. Sanatsal projeler ve sanatsal üretim alanında yoğunlaştı. Hayatında iz bırakan en önemli dönemi, “Urart Okulu” denilebilecek sistem ve Mehmet Kabaş'a borçlu olduğunu vurgular. Müze replikaları ve özel tasarım ürünlerle markaların üretiminde çalıştı, uzun süre DÖSİMM (Kültür Bakanlığı Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü) için heykel, takı ve sanatsal obje üretti; dünya turizm fuarlarında 300 parçalık Eski Hitit'den günümüze kadar gelen Anadolu Uygarlıkları Replika Koleksiyonu'nu sergiledi. Armaggan mağazalarının kuruluş, markalaşma ve konsept sürecinin belirlenmesinde yer aldı, "luxury handcraft" akımının Türkiye'de başlatılmasının öncülerinden oldu. Tüm atölye ve tasarım-üretim ekibinin oluşumu, Hereke tezgâhlarında Osmanlı kumaşları dokumasına kadar giden kültürel süreci kurdu. Gaziantep Tasarım Mağazası ile ‘kutnu kumaş'ın kullanım alanlarını genişleterek dünyaya tanıtılmasında rol üstlendi. Edirne Tasarım, Zeugma Müzesi koleksiyonu, Cumhurbaşkanlığı özel hediyeleri, Ankara CSO tasarım mağazası, Atatürk Kültür Merkezi tasarım mağazası ile birçok kurum ve kuruluşta statü hediyeleri üretimi gibi iş ve sanat projelerinde yer aldı. Esmer Erdem Sanat Tasarım Üretim Şirketini kurdu, çalışmalarına İstanbul ve Bodrum'da sürdürüyor. |