Yaratıcılıkla mesleki inançlar arasındaki bağlılıklara ve hayatta kalmak için seçilen yollarda insanların başına gelenlerin toplamına baktığımızda çok farklı seçeneklerle atılan adımları görüyoruz.
Zihinsel olarak kendi yaratıcılık alanlarına sadakat göstererek yürünen yollar meşakkatli. Bir okuyucu için edebiyat olgusu ile kitap yazmak ile, köşe yazarı olarak günlük konu yazmak arasındaki farklar, yorumlayıcının algısına hitap edebilmek; yazar, yapıt ve okuyucu arasında gidip gelen üçlüde etkin bir denge kurabilmek belirli koşulların bütünlüğü içinde olabilir.
Bu bir resim, bir heykel, bir sanat objesi olarak mermer bir çanak ve kenarında bronz heykelleri olan çok özel ve ruh konulmuş bir eser de olabilir. Bütün bu işler /üretimler yapılırken yaratı ön plandadır ama estetik algı hep öndedir. Duygusallıkla yaratılan her notada, her taşın yontulmasında, her bakır parçanın dövülerek şekillendirilmesinde, her çamurun şekillenmesinde estetik algı önde. Sanat ifadesinde estetik algı olmadan yaratıcılık tek başına bir olgu değil.
Akılcı bakarsak, doğayı bilme isteği ile çıkılan yolda insan aklı giderek insanı bilime ve ve doğayı değiştirip güncele yaklaştırmaya doğru itmiştir. Doğayı değiştirme isteği sanata doğru giden yoldur. Bir insan "Güzel bir müzik dinledim!" derken, beğeni yargısını somut hale getirir. Ama bunun arka planında, sosyal ve kültürel koşullar, estetik algı, içinde bulunulan dönem ve duygu halleri de etkin olur. Yaşanan koşullar farklı ve psikolojik algı biçimleri de farklı olduğundan beğeniler de farklılık gösterir.
Birbirinden çok ayrı yerlerde yaşamış, eğitilmiş, farklı eğitimler görmüş ve birbirinden farklı toplumsal çevrelerde yetişmiş insanların seçimleri de farklı olacaktır. Sadece yaratıcıklarını ortaya koymaya direnen ve bunun için birçok şeyi feda edebilenler ayrıcalıklı kişiler olup tarihsel dönemler içinde yer edinirler.
Mesleki inancını gerçekte inanmadığı şeylerin hizmetine sunarak etik değerlerini kaybederek yola devam etmek arasında gidip gelen insan olmak da sorgulanacak bir özel durum.
Bu konu hassas. Çünkü meslek olarak seçilmiş yaratıcılık farklı bir durum içinde olmayı, inancını ve bilgisini iş yaşamındaki değerlere sunarak ayakta kalma çabası farklı bir durumun koşullarını yaratıyor olabilir.
Bu alana uzak durarak, insan aklının mutluluğa ve huzura yaklaşmak için yaratıcılık ile ulaştığı temel değerlere bakmayı daha anlaşılır ve varolmayan gerçeküstü bir düşünce ve hayal gücü ile orantılı kısmında kalmayı tercih ediyorum.
En değerli olan, yaratıcı çalışma ile özgür düşüncenin paralel yürümesi. Kitaplara dağılmış ve çok sayıda ifade biçimi olan ve her disipline yayılmış olan, uygarlıkların en başından günümüze gelen çakmaktaşı da, en çağdaş sanat eseri de aynı yollardan geçerek geliyor.
Truva Müzesi'nde duran neredeyse yapraktan ince altın taç da bu akıldan ve yaratıcılıktan çıkmış olduğunu, tüm insan yapımı ve insanın ortaya koyduğu ürünlerin ve insan başarılarının yaratıcılık tarafının bir tinsel-tarihsel ufuk ve bilinç içinde yer aldığını görüyoruz. Kültürün oluşumu da tarihsel bilinçle örtüşür.
Bir portre yapılırken, sanatçı o kişinin sadece biyolojik varlığını değil, tüm insani kavranmış halini resmine aktarır.
İçsel evrenle ilgili gözlemlerimiz akar üretilen sanatsal işlere. Kendimizi bilmek konusunda vardığımız o ilk yalın ve sezgisel görüşten ''Neler biliyorum?'' sorusu doğar ve akılcılıkla bu sezgiler içeriden iç gözlem ile, dışardan da bilim ile çalışmayı gerçek kılar.
"Bil öyleyse ve bırakma işini Tanrı'ya. İnsan ise üzerinde çalışacağın, bakacağın da yine insandır, unutma."
Alexander Pope
Esmer Erdem Esmer Erdem, sanat tarihçi bir anne ile ressam bir babanın kızı olarak Ankara'da doğdu. Sanatsal projeler ve sanatsal üretim alanında yoğunlaştı. Hayatında iz bırakan en önemli dönemi, “Urart Okulu” denilebilecek sistem ve Mehmet Kabaş'a borçlu olduğunu vurgular. Müze replikaları ve özel tasarım ürünlerle markaların üretiminde çalıştı, uzun süre DÖSİMM (Kültür Bakanlığı Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü) için heykel, takı ve sanatsal obje üretti; dünya turizm fuarlarında 300 parçalık Eski Hitit'den günümüze kadar gelen Anadolu Uygarlıkları Replika Koleksiyonu'nu sergiledi. Armaggan mağazalarının kuruluş, markalaşma ve konsept sürecinin belirlenmesinde yer aldı, "luxury handcraft" akımının Türkiye'de başlatılmasının öncülerinden oldu. Tüm atölye ve tasarım-üretim ekibinin oluşumu, Hereke tezgâhlarında Osmanlı kumaşları dokumasına kadar giden kültürel süreci kurdu. Gaziantep Tasarım Mağazası ile ‘kutnu kumaş'ın kullanım alanlarını genişleterek dünyaya tanıtılmasında rol üstlendi. Edirne Tasarım, Zeugma Müzesi koleksiyonu, Cumhurbaşkanlığı özel hediyeleri, Ankara CSO tasarım mağazası, Atatürk Kültür Merkezi tasarım mağazası ile birçok kurum ve kuruluşta statü hediyeleri üretimi gibi iş ve sanat projelerinde yer aldı. Esmer Erdem Sanat Tasarım Üretim Şirketini kurdu, çalışmalarına İstanbul ve Bodrum'da sürdürüyor. |