İsrail ile Türkiye arasında ilişkilerin normalleşmesi, diplomatik ilişkilerin yeniden tesis edilmesi veya Türkiye’nin Gazze’ye şeker, un göndermesi, hastane yapmasıyla sonuçlanmayacak. Böyle olsaydı, zaten şu anda iki ülkede birbirinden “hazzetmeyen iki hükümet” böyle bir anlaşmaya yanaşmazdı. İki ülke, ekonomik ve siyasi nedenlerle ilişkileri normalleştirmeye zorlanmış durumda.
Ticari ilişkiler, diplomatik ilişkilerin koptuğu dönemde dahi hız kesmedi. 2010’dan bu yana ticaret hacmi iki kat artarak 5 milyar doları aştı. İş dünyası iki ülke arasında turizmden petro-kimyaya, inşaat sektöründen sanayiye büyük bir potansiyel bulunduğunu ve ilişkilerin normal seyretmesi halinde 5 yıl sonra ticaret hacminin 10 milyar doları aşabileceğini, bu hesaplara doğalgazın dahil edilmediğine dikkat çekiyor. İsrail gazı için yakın ve istikrarlı tek pazar Türkiye. Bu durum halkın ekonomik beklentilerini karşılamakta zorlanan İsrail hükümetinin yanı sıra Türk yatırımcıları da işbirliği için heyecanlandırıyor.
Her ne kadar da Doğu Akdeniz’deki enerji kaynakları iki ülke ilişkilerini normalleştiren katalizör olarak görülse de, siyasi etkiler bunun gölgesinde kalmayacak kadar önemli. Arap ayaklanmasının ardından başta IŞİD olmak üzere zemin bulan radikal örgütler ve kaosa sürüklenen Ortadoğu’daki gelişmeler her iki ülkeyi de zorluyor.
İran, nükleer programıyla ilgili uluslararası toplumla yaptığı anlaşmaya rağmen halen İsrailli siyasetçiler ve güvenlik yetkilileri tarafından en büyük tehdit olarak görülüyor. Türkiye’nin de İran’ın başta Suriye ve Yemen gibi ülkelerde izlediği politikalardan rahatsız olduğu sır değil. Özellikle İsrail, İran’a karşı istihbarat işbirliğinin artırılmasına büyük önem veriyor.
İsrail, Mısır’daki Sisi yönetimi ile son derece iyi ilişkiler içinde. Normalleşme anlaşmasının Mısır’ın tepkisini çekecek unsurlar içermemesi için oldukça dikkatli bir süreç izlediler. Zira Mısır, Gazze ile kara sınırı olan İsrail dışındaki tek ülke ve o sınırı İsrail’in de talepleri doğrultusunda Sisi yönetimi tamamen kontrol ediyor. İsrail, Gazze üzerinde Mısır’ı devre dışı bırakmak istemiyor. İki ülke arasında Sina yarımadasındaki radikal hareketlerle ilgili asker ve istihbarat işbirliği de mevcut İsrail'le ilişkilerin normalleşmesinin önümüzdeki dönemde Türkiye-Mısır ilişkilerine de olumlu yansıması sürpriz olmaz.
İsrail ve Türkiye’nin Suriye’de tek ortak hedefi Esad yönetimin gitmesi. İsrail, özellikle İran’la ve Hizbullah’la yakınlığı, İran’ın Suriye’de artan nüfuzu nedeniyle Esad yönetiminin devrilmesinden yana. İki ülke arasında bu yönde bir istihbarat işbirliği de kimseyi şaşırtmamalı.
İsrail’i diğer ülkelerden ayıran unsurlardan biri de ABD ile ilişkileri ve Washington’daki etkisi. Her ne kadar da Obama döneminde bu etkinin azaldığı söylense de, Türkiye İsrail’in kartlarının farkında. Gerek ABD yönetiminin gerekse ABD’deki Yahudi lobisinin normalleşmeyi destekleyen tutumu da, son dönemde zaman zaman gerilen Ankara-Washington ilişkilerine de olumlu etki edebileceğini gösteriyor.
İsrail ile enerji işbirliğinin en verimli şekilde gerçekleşmesi, doğalgazın boru hattıyla Türkiye’ye ulaşması için Kıbrıs sorunun da çözülmesi gerekiyor. Hem boru hattının inşası, hem de İsrail’in en büyük rezervlerinin bulunduğu Leviathan ile Rum Kesimi’ndeki Afrodit sahasının birlikte değerlendirilmesi açısından bu önemli. İsraille varılan anlaşmanın Kıbrıs sorunun çözümünü garanti edeceği söylenemez. Ancak bu aşamadan sonra Ada’daki taraflar üzerinde, bu konunun daha büyük bir baskı unsuru olacağı aşikar.