Türkiye haftalardır mafya-siyaset-ticaret üçgeninde ağır suçlamalar, iddialar, ithamlar, itiraflarla yaşıyor.
Ortaya dökülen iddialara bakılırsa Türkiye'nin, bir zamanların İtalya'sından çok farklı olmadığı izlenimi doğuyor. Mafya-siyaset-para ilişkilerini konu alan tartışmalarda, faili meçhul cinayetler, çökmeler, adam kaldırmalar, yok etmeler, cinayetler, suikastler havada uçuşuyor.
İtalya bu kirlilikten savcı Antonio Di Pietro'nun yürüttüğü temiz eller operasyonuyla kurtulmuştu. Bu, siyasi iradenin savcının arkasında durmasıyla mümkün olmuştu.
Türkiye'de de benzer iddiaları soruşturmak için Pietro gibi bir savcının ortaya çıkması gerekiyor. Tabii bu savcının görevini layıkıyla yapması için siyasi iradenin de onu desteklemesi.
Türkiye'de ise ne böyle bir siyasi irade ne de kendiliğinden soruşturma açacak bir yargı var.
Yapılması gereken böyle bir iradenin gösterilmesi, cesur bir savcının çıkması ve tuğlayı çekmesidir.
Ancak anlaşılıyor ki Türkiye'de siyasi iradenin böyle bir niyeti yok.
Konu yine "bayrak inmeyecek, ezan susmayacak, vatan bölünmeyecek" duvarına çarpıp kapatılmaya çalışılacak.
Türkiye'de iktidar her eleştiriyi ve suçlamayı, "bayrak, ezan, vatan" üçlemesiyle karşılayıp susturuyor.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, suç örgütü lideri Sedat Peker'in gündeme getirdiği iddiaları soran gazetecilere yanıt verirken, "çok başarılı Türkiye'nin parçalanmak istendiğini, çok başarılı Cumhurbaşkanı'nın enterne edilmeye çalışıldığını" söyledi. "Hedef Türkiye'dir, hedef Cumhurbaşkanı Erdoğan'dır" diyerek, iktidarın gelenek haline getirdiği gibi konuyu "milli meseleye" bağladı.
Bunu yaparken Mehmet Ağar'dan girip Mehmet Eymür'ün, Korkut Eken'in, Cevat Öneş'in siyasete girmelerine ve konuşmalarına karşı olduğundan çıktı. Bir dönem önemli görevlerde olan bürokratların siyasete girmelerini doğru bulmadığını da sık sık vurguladı. Kabinede en yakın çalıştığı bakanın bir önceki Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar olduğunu unutarak.
Soylu kendinden önceki içişleri bakanlarını da sorumlu tutmaktan kaçırmadı. Peker'e polis korumasının kendinden önceki dönemde verildiğini belirterek şu anda AK Parti Genel Başkan Yardımcısı olan Efkan Ala'yı adres gösterdi.
Daha önceki bakan Muammer Güler'e yaptığı gönderme ise daha ağırdı. Güler'i kastederek "önceki İçişleri Bakanı'nın oğlunun evinde para sayma makinesi çıkan bakan" ifadesini kullandı. Böylece, "o paraları, para makinelerini oraya FETÖ'cü polisler koydu" tezini boşa çıkardı.
Suç örgütü lideri Sedat Peker'in, 2 Mayıs'ta başlattığı videolar dizisi boyunca İçişleri Bakanı Soylu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, AK Parti yöneticileri, diğer bakanlar, milletvekilleri, iktidar yanlısı medyadan beklediği desteği göremedi. Habertürk'ün dünkü canlı yayınında, "'herkesin ipi elimde' diyen deli karşısında sessizlik hakim" diyerek sitemi de yansıttı. "Yalnız mı hissediyorsunuz?" sorusuna, "Yalnız olup olmadığımı göreceksiniz" karşılığını verdi.
Özelikle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın bu süreçte sessiz kalması, Bakan Soylu'yu zor konumda bıraktı, yıprattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu satırların yazıldığı saate kadar Soylu'yu destekleyen bir açıklama yapmamıştı.
Soylu'nun beklediği destek MHP lideri Devlet Bahçeli'den geldi. Bahçeli, MHP'nin dünkü grup toplantısında Soylu'ya şu sözleriyle güçlü bir destek verdi:
"İkazen diyorum ki, hiç kimse Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanı'nın boynuna tasma geçiremeyecek, hiçbir alçağın gücü ve nefesi yetmeyecektir. Hiç kimse, TSK'nın onurlu komuta heyetine çamur atamayacaktır. Terörle mücadelede destan yazan hükümetin, kahraman TSK'nın ve İçişleri Bakanı'nın yalnız olmadığını ifade ediyorum."
Bahçeli, bu sözleriyle hem Soylu'ya hem de Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Arif Çetin'e sahip çıktı.
Bahçeli'nin bu sözleri ve duruşu dün itibariyle Soylu'yu güçlendirdi.
İstifa etmeyi hiç düşünmediğini söyleyen Soylu, Bahçeli'nin bu desteğiyle yerini sağlamlaştırırken karar Cumhurbaşkanı Erdoğan'a kaldı. Soylu, daha önce de "Benim işim bir gece yarısı kararnamesine bakar" diyerek, "Ben istifa etmem alırsa Cumhurbaşkanı görevden alsın" mesajı vermişti.
Şimdi gözler Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'da…
Bugün partisinde yapacağı konuşma çok önemli. Erdoğan da bugünkü grup toplantısında Bahçeli gibi Soylu'ya açık destek verirse, kamuoyu tatmin olmamış olsa bile Soylu görevini sürdürecek ve yargı harekete geçecektir.
Eğer Erdoğan, bu konuya girmez Bahçeli gibi Soylu'nun arkasında durmazsa kararını ertelediği anlamı çıkacaktır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'la MHP lideri Bahçeli'nin birbirleriyle ters düşmemeye özen gösterdikleri ve birbirlerine çok saygılı oldukları hatırlanırsa, Erdoğan'ın Bahçeli'nin tersine bir konuşma yapma olasılığı çok zayıf, benzeri bir duruş sergileme olasılığı çok yüksektir. Aksi halde Cumhur İttifakı ağır yara alır. Erdoğan'ın Cumhur İttifakı'nı çatlatacak bir pozisyon alması yok denecek kadar az bir olasılıktır.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu gibi suç örgütü lideri Sedat Peker de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı yere göğe sığdıramıyor. Herkesi suçlarken "Tayyip Abi'nin etrafını sarmışlar" diyerek O'nu ayrı tutuyor.
Bu da gösteriyor ki, "hakem" konumunda olan tek karar verici Cumhurbaşkanı Erdoğan.