Kurulmasın beklenen partilerden ilki kuruldu.
Ahmet Davutoğlu liderliğindeki Gelecek Partisi, resmen Türk siyasi hayatına girdi.
Davutoğlu, partisinin kuruluşunu ilan ettiği basın toplantısında yaptığı konuşmada Gelecek Partisi’nin programını da ana hatlarıyla açıkladı.
İktidar yanlısı medyada hemen hemen hiç yer bulamayan Gelecek Partisi, yer aldığı iktidarın kontrolünde olmayan sınırlı sayıdaki medya organında ve sosyal medyada ise Davutoğlu’nun AK Parti hükümetlerinin icraatlarından sorumlu olduğu ve kadrosunun heyecan yaratacak yeni bir kadro olmadığı eleştirileri ön plandaydı.
Elbette Ahmet Davutoğlu bagajı sıfır olan bir siyasetçi değil. Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün danışmanı olduğu dönemde de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın danışmanı olduğu dönemde de Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlığı döneminde de politika kurucu bir isimdi. Bu nedenle AK Parti hükümetlerinin doğru politikalarında da yanlış politikalarında katkısı ve sorumluluğu olduğu bir gerçektir. Zaten Davutoğlu da bu gerçeği hiçbir zaman inkâr etmedi. Davutoğlu’nun sevabıyla, günahıyla altında imzası bulunan her kararın sorumluluğunu üstleneceğinden kuşku duyulmamalı.
Davutoğlu’nun Başbakanlık görevini üstlenmesi sırasında ve bu görevi yürüttüğü sürede üç önemli kararı dikkat çekicidir.
Birincisi Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı süresinin bitimine doğru Erdoğan’ın parti kongresini öne alıp Gül’ün partinin başına geçmesi ve başbakanlık görevini üstlenmesinin önünü kapatması sürecinde Davutoğlu’nun başbakanlık görevini kabul etmesidir. Davutoğlu’nun bu kararı, Gül ile arasının açılmasında en önemli etkendir. Nitekim parti kurma sürecinde Gül ve onun desteklediği Ali Babacan’ın Davutoğlu’na uzak davranmaları ve birlikte parti kurma önerisini geri çevirmelerinin altında yatan da bu karardır.
İkincisi Davutoğlu’nun Başbakan olarak bu görevin taşıdığı yetkileri Anayasa’nın çizdiği çerçevede kullanmaya çalışmasıdır. Başbakan ve AK Parti Genel Başkanı olarak bir liderlik inşa etmeye yönelmesi ve başkanlık sistemine geçişte isteksiz davranmasıdır. Bu kararı da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la arasının açılmasına neden olmuştur.
Üçüncüsü ise bir genel merkez darbesiyle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından görevden alınmasına o gün karşı koymayıp rıza göstermesidir. O işlemi kabul etmeyip, muhalefet bayrağını açıp direnmemiş olması bugün kendisine yöneltilen eleştirilerin başında geliyor.
Liderlik iddiası taşıyan her siyasetçi gibi bu kararlar da Davutoğlu açısından her zaman tartışılacaktır. Davutoğlu da yeri geldikçe bu eleştirileri yanıtlayacaktır. Bu siyasetin doğasında vardır.
Davutoğlu’nun bu önemli kararlarının yanısıra, bir özelliğini de belirtmek gerekir. Erdoğan’ın aksine, Davutoğlu, demokrasinin gereği olarak iktidar görevini de muhalefet görevini de, tek başına hükümet kadar koalisyon hükümetlerini de normal karşılayan ve içine sindirmiş bir siyasetçidir
Gelecek Partisi’nin kurucu lideri olarak Ahmet Davutoğlu’nun verdiği mesajlara gelince…
Davutoğlu’nun konuşmasının bütününe bakıldığında bir demokratikleşme programı açıkladığı söylenebilir. Vaat ettiği politikaların tümü bugün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a ve AK parti iktidarına yöneltilen eleştirilerin tamamını kapsar niteliktedir.
Parlamenter sisteme dönüş, ifade ve basın özgürlüğü, şeffaflık, siyasi etik yasası, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, bağıran, çağıran, korkutan, asık yüzlü değil yumuşak ve tebessüm eden siyaset üslubu, Atatürk ilke ve devrimlerine, Avrupa Birliği’ne ve NATO’ya bağlılık, özgürlükçü laiklik, anadilde eğitim gibi vaatlerinin tümü doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ak Parti’ye yöneltilen eleştiri konularıdır.
AK Parti’nin 2000’li yıllardaki kuruluş değerlerinden uzaklaştığını düşünen Davutoğlu, bu programıyla Gelecek Partisi’ni, "kuruluş değerlerine dönmüş bir AK Parti" olarak tasarladığı söylenebilir.
Davutoğlu liderliğindeki Gelecek Partisi’nin, bugünkü koşullarda, AK Parti’nin kuruluş yıllarında gösterdiği başarıyı yakalamasını beklemek elbette gerçekçi değildir.
Ancak 31 Mart ve 23 Haziran İstanbul yenileme seçimleriyle yükselişe geçen ve yerel yönetimlerde büyük ölçüde iktidar olan muhalefetin yükselişte, AK parti iktidarının özellikle ekonomi ve dış politika alanında inişte olduğu bir dönemde Gelecek Partisi’nin de siyasete tutunma ve barajın altında bile kalsa iktidar değişiminde Ali Babacan’ın kuracağı parti ile birlikte belirleyici bir rol oyması mümkündür.
Yeni süreçte AK Parti’nin bileşenlerine ayrılması gibi bir aşamaya gelinmesi ve AK Parti kökenli kararsız oyların büyümesi halinde Gelecek Partisi ile Babacan’ın kuracağı partinin siyasete tutunması ve kalıcı olması şansını artıracaktır.