Tarih bilgisi ve bilinci siyasetle ilgilenenler için çok önemlidir.
Tarih bilgisinin eksikliği ve bilinç yetersizliği siyasileri çok sık sıkıntıya sokar, zor durumda bırakır. Özellikle dış politika alanında çalışıyorsanız, hele dışişleri bakanlığı gibi bir görev yürütüyorsanız, başarılı olmanız için önce kendi tarihinize hakim olmanız, yere sağlam basmanız gerekir.
Bu açılardan baktığımızda Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, televizyonda, Lozan’la ve Meis Adası ile ilgili yaptığı açıklama talihsiz bir açıklamadır.
Son dönemde Yunanistan’ın Meis Adası üzerinden çıkardığı sorunla uğraşan ve henüz bir sonuç alamamış olan Çavuşoğlu şöyle dedi:
"Meis'i İtalyanlara vermişiz, onlar da Yunanistan'a vermiş. Yanı başımızda, vermişiz... Geçmişteki anlaşmaları büyük başarı öyküsü diye ders kitaplarında, ilkokulda anlatmaya çalıştılar bizlere ama maalesef işte görüyoruz."
Bu ifadede hem Lozan gibi tarihin en parlak diplomasi zaferlerinden birini küçükseme hem Meis Adası'nın Yunanistan’a nasıl verildiği konusunda çok ciddi bir bilgi eksikliği var.
Önce Meis’e bakalım…
Değerli tarihçi Dr. Sinan Meydan’ın her fırsatta anımsattığı gibi İsmet İnönü, Lozan'a giderken 12 Ada İtalyan, Ege adaları Yunan, İstanbul, Boğazlar İngiliz işgalindeydi. Lozan'da Türk heyeti Meis'i isteyince Fransızlar, Meriç sınırını tartışmaya açtı, İtalyanlar müttefik tazminatlarını masaya getirdi.
İsmet Paşa ve heyeti, Trakya ve Anadolu’daki kazanımlardan ödün vermemek, işgal altındaki İstanbul’u riske atmamak için Meis’i bırakmayı tercih etti ve doğrusunu yaptı.
Lozan’a burun kıvıranların eksik bilgiyle veya tarihi gerçeği çarpıtarak söyledikleri gibi 12 Ada da Atatürk ve İnönü tarafından Yunanistan’a verilmiş değildir.
Adalar Ulusal Kurtuluş Savaşı’ndan çok daha önce, Birinci Dünya Savaşı başlamadan Osmanlı yönetimi tarafından geçici olarak İtalyanlara bırakılmış ve geri alınamamıştır. Yıl 1912’dir. Adalar Lozan Barış Antlaşması'yla değil, Lozan'ın bir semti olan Uşi’de, 1912 yılında yapılan anlaşmayla kaybedilmiştir. Türk-İtalyan Savaşı 18 Ekim 1912 tarihinde İsviçre’deki Lozan kentinin Ouchy semtinde imzalanan ve Ouchy-Uşi Antlaşması olarak bilinen anlaşma ile sona ermiştir. Buna göre Osmanlı Devleti Libya’daki askerlerini geri çekecek, bölge özel bir statüye kavuşacak karşılığında İtalyanlar da işgal ettikleri 12 adayı geri verecekti. Ancak, Uşi Antlaşması sonrası gelişmeler farklı oldu. İtalyanlar Trablus’daki mahalli güçlerin arasında hâlâ bazı Osmanlı subayları bulunduğu bahanesiyle bu adaları bırakmadılar. Osmanlı Hükümeti de konunun bu şekilde sürüncemede kalmasına göz yumdu.
12 adanın İtalya’ya ve Yunanistan’a kaybedilmesinin Atatürk ve İnönü ile bir ilgisi yoktur.
İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna doğru faşist Almanya ve İtalya’nın, adaları Türkiye’ye vermek istedikleri ancak İsmet Paşa’nın reddettiği bilgisi de eksik bilgidir. Almanya’nın ve İtalya bu teklifi, İkinci Dünya Savaşı’nı kaybedecekleri anlaşılınca Türkiye’yi kendi yanlarında savaşa sokmak karşılığında yapmışlardır. İsmet İnönü, bu gerçeği bildiği için teklifi reddetmiş ve savaşı kazanacağı belli olan müttefik ülkelerden yana tavır almış. Almanya ve İtalya’nın Türkiye’yi savaşa sürükleme planlarına karşı, Almanya ve Japonya’ya savaş açmış ve kazanan cephede kalmıştır.
Türkiye’nin tapu belgesi olan Lozan Antlaşması ise Atatürk ve İnönü’nün büyük zaferidir.
Öyle, "Meis'i İtalyanlara vermişiz, onlar da Yunanistan'a vermiş. Yanı başımızda, vermişiz" diyecek bir antlaşma değildir. Hele, tarihi gerçekler karşısında, "geçmişteki anlaşmaları büyük başarı öyküsü diye ders kitaplarında, ilkokulda anlatmaya çalıştılar bizlere ama maalesef işte görüyoruz" denilebilecek bir antlaşma hiç değildir.
Böyle bir basit bir yorum ancak bilgi eksikliği ve tarihin çarpıtılmasıyla yapılabilir.
Lozan’da İsmet Paşa’nın karşısında oturan İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curson, "Lozan’da mağlup olduklarını" kabul ve beyan etmiştir. İngiltere eski Başbakanı Llyod George, Lozan’ı "Türkiye’nin zaferi" olarak ilân etmiştir. Yunan basını Lozan’dan "Türk zaferi" diye söz etmiştir.
Lozan’da masanın karşı tarafında oturanlar 8 ay süren müzakerelerin Türkiye’nin zaferiyle sonuçlandığını kabul ederken, Türkiye’de bugün iktidar mensubu siyasilerin Lozan’ı başarısızlık olarak görmeleri anlaşılabilir, kabul edilebilir bir durum değildir.
Hele bu yaklaşımı, Yunanistan’a "Sakız Ada'sını silahlandırıyorsunuz bu Lozan’ın ihlalidir" diyerek uyarı yayınlayan hükümetin Dışişleri Bakanı benimsiyorsa, bindiği dalı kesiyor demektir.
Tarih bilgisi ve bilincine dayanmayan dış politika başarısızlığa mahkûmdur.