Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump’la görüşmek için Washington’da…
Erdoğan, yola çıkmadan önce yaptığı açıklamada Trump’la ele alacakları konuları açıkladı. Ajandasında ilk sırayı Suriye sorunu alıyor. Bu kapsamda YPG’nin başındaki Ferhat Abdi Şahin’in nasıl eli kanlı bir terörist olduğunu belgeleriyle Trump’a anlatacağını söyledi. Fetullah Gülen’in iadesi konusunu gündeme getireceğini ekledi. Sonra da iki ülke arasındaki ticaret hacminin 100 milyar dolara çıkarılması konusunu görüşeceklerini duyurdu.
Erdoğan, daha önce, yanında götüreceği açıklanan Trump’ın nezaketsiz mektubunun iadesi konusuna girmedi.
Erdoğan’ın “ABD’ye gidip gitmeyeceğime daha karar vermedim” dediği günlerde ABD Temsilciler Meclisi, Ermeni soykırımı iddiasını ve Türkiye’ye ekonomik yaptırım uygulanması ile Cumhurbaşkanı ve ailesinin malvarlığının araştırılmasını öngören tasarıyı da kabul etmişti. Bu kararlar sonrasında Erdoğan’ın ABD’ye gitmemesi gerektiği yolundaki değerlendirmelere karşın Cumhurbaşkanı, Trump’la yaptığı telefon görüşmesinden sonra gitmeye karar verdiğini açıkladı.
Bu koşullar altında Erdoğan’ın ABD ziyaretinde gündeme getireceği konulara bakalım…
Erdoğan’ın, Suriye konusunda gündeme getireceği; PKK-YPG’ye desteğin kesilmesi, YPG’nin başındaki Mazlum Kobani takma isimli terörist Ferhat Abdi Şahin’e “general” muamelesi yapılmaması, muhatap alınmaması ve Türkiye’ye teslim edilmesi taleplerinin, ABD tarafından kabul edileceğini düşünmek gerçekçi olmaz.
ABD, Suriye’deki tercihini PKK-YPG’den yana kullandı. Suriye sorununda Türkiye’yi değil PKK-YPG’yi müttefik olarak gördü ve görmeye devam ediyor.
ABD’nin Suriye’deki varlığı için PKK-YPG gibi bir araca ihtiyacı var. Daha önce DAEŞ’le mücadele gerekçesiyle koruyup kolladığı PKK-YPG’yi bu kez Suriye’nin petrol bölgelerine el koymak için koruyup kollayacağını ve petrol gelirini de terör örgütüne bırakacağını açıkladı.
ABD’nin, güvenli bölge konusunda Türkiye’yi oyaladığı ve sonuna kadar PKK-YPG’nin yanında direndiği anımsanırsa, Washington’un Türkiye istiyor diye Suriye’deki politikasını değiştirmesi, YPG’ye desteği çekmesi beklenemez.
Bu konuda Türkiye’nin istediğini alması olasılığı yok denecek kadar azdır.
Bu durum Fetullah Gülen’in iadesi için de geçerlidir.
Fetullah Gülen, 1999 yılından bu yana ABD’de yaşıyor. ABD tarafından korunuyor ve destekleniyor. 15 Temmuz kanlı darbe girişiminden sonra bile Washington, Gülen ve FETÖ konusunda parmağını oynatmadı.
ABD, Türkiye yüzlerce dosya göndermesine karşın, Fetullah Gülen hakkında soruşturma bile açmadı.
Bu nedenle Erdoğan’ın Beyaz Saray’da dile getireceği Gülen’in iadesi konusunda sonuç alması da mümkün değil.
Erdoğan, yola çıkarken bu ziyareti “sisli” ve “sancılı” bir dönemde yaptığını da söyledi. Türk-Amerikan ilişkilerinin ağır krizden geçtiği bir ortamda Erdoğan’ın Beyaz Saray’dan bir “uzlaşma” ile çıkmayı hedeflediği kuşkusuzdur.
Erdoğan’la Trump’ın uzlaşabileceği tek alan ekonomik yaptırımlar ve malvarlığı konusudur. Ankara’nın yumuşak karnı ekonomidir. Trump’ın ekonomik tehditlerine gerektiği şekilde yanıt verilmeyişi ABD Başkanı’nın “Ekonominizi mahvederim, Brunson olayında yapmıştım” tehdidinin etkili olduğu anlaşılıyor.
Bu durum Ankara’nın Ermeni soykırımı kararından çok ekonomik yaptırım kararıyla ilgilenmesinden de belli.
Ancak, ekonomik yaptırımlar konusunda Erdoğan ile Trump’un uzlaşması, ABD tarafının kamuoyuna duyurduğu koşullara bağlı. ABD, Türkiye’nin S-400’den vazgeçmesi koşulunu ortaya attı. “Eğer Türkiye, S-400’leri kurmaz, çalıştırmaz ve bu durum ABD tarafından teyit edilirse, o zaman ekonomik yaptırımlar uygulanmaz” mesajı, ziyaretten önce Ankara’ya verildi.
Türk tarafının Beyaz Saray’dan belli bir uzlaşmayla çıkabileceği tek konu budur. Eğer Türk tarafı bu koşulu kabul eder ve S-400’ler konusunda ABD’yi ikna edecek bir yol bulursa ve buna karşılık Patriot satın alınması ve F-35 projesine dönüş gibi bir taahhüt alırsa, bunu büyük başarı sayacaktır.
İktidarın özellikle ekonomi konusunda Trump’la zıtlaşacak bir politika izlememesinden, tehditlerine hak ettiği yanıtı vermemesinden, mektubu sineye çekmesinden çıkan sonuç budur.