I. KANUN TEKLİFİ 31.03.2020
31 Mart 2020 tarihinde ağırlıklı olarak İnfaz Kanunu hakkında değişiklik teklifi kamuoyuna basın toplantısı ile açıklanmıştır.
Kamuoyuna açıklanarak tartışmaya açılan 9 ayrı Kanun vardır.
"Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi Yılında 31 Mart 2020 tarihinde TBMM Başkanlığı'na verilerek (27 Dönem 3. Yasama yılı 2/2762 Esas) verilerek Teklif Esas Komisyon olan Adalet Komisyonu'na gönderilmiştir.
Kanun Teklifi Adalet Kalkınma Partisi Denizli Milletvekili Cahit Özkan ve Milliyetçi Hareket Partisi mensubu Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül tarafından iki milletvekilinin (ilk imza sahipleri) imzasıyla Meclis Başkanlığına sunulmuştur.
Kanun Teklifi 65 AKP Milletvekili ile 1 MHP Millet vekilinin imzasını taşımaktadır.
Bu yazıda Adalet Komisyonunda tartışmalar sonuçlanmadan önce kamuoyuna dağıtılan teklif metnindeki 4675 Sayılı İnfaz Hakimliği Kanunu, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu, 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunu olmak üzere dört kanun değişiklikleri bilgisi yer almaktadır. Adalet Komisyonu'nun verdiği raporda herhangi bir değişiklik yapılmış ise bu değişiklikler bu dört kanun değişikliği teklifi bilgileri arasında yoktur.
II. ADALET KOMİSYONU RAPORU 3 NİSAN 2020
Adalet Komisyonu 3 Nisan 2020 tarihinde teklif konusundaki raporunu vermiştir.
Adalet Komisyonu toplantısında MHP Grup Başkanvekili Muhammed Levent Bülbül konuşmasında "Yargı Stratejisi Vizyon Belgesi ortaya çıktıktan sonra yargıda reform niteliğini taşıyacak çalışmaların başlaması ve yargı paketlerinin Meclis'e gelmesiyle birlikte Sayın Cumhurbaşkanımız ile Sayın Genel Başkanımız arasında oluşan fikir birliği çerçevesinde iki parti grubunun temsilcileri bir araya geldi. Toplumsal hassasiyetler ile milli manada müşterek kırmızı çizgiler göz önüne alınarak bir uzlaşma ortaya çıktı, Cumhur İttifakı olarak iki partinin de imzasıyla görüştüğümüz kanun teklifi Meclisimize sunuldu. Kalıcı ve geçici birtakım düzenlemeler getiren bu kanun teklifi, hiçbir şekilde bir af yasa teklifi değildir. Bu kanun teklifiyle infaz kanununda, infaz süreleri kalıcı olarak yeniden düzenlenmekte. Bu oranlar istisnaları da sayılmak suretiyle genel manada 1/2'ye çekilmektedir. İnfaz kanunumuzda, son derece olumlu gördüğümüz, cezaevi koşullarını iyileştirecek, cezaların infazını ve bu noktadaki adalet kaygılarını ortadan kaldıracak önemli düzenlemelerin olduğunu tespit ettik. Bu noktada ceza kanununun kalıcı düzenlemeleri, Türkiye'de ileriye dönük olarak uygulanacak, infaz sistemimize katkıda sağlayacak düzenlemelerdir" demiştir.
AKP Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya, teklifin bütünü üzerine yaptığı konuşmada her kanunun bir amacı bulunduğunu, 2005'te yürürlüğe giren kanunlarla çeşitli suçlardan cezaevinde bulunanların infaz sürelerinde artış olduğunu söyledi. Cezaevlerinde ciddi bir doluluk, kapasite artışı meydana geldiğini, bugün (3.4.2020) itibarıyla cezaevlerinde 300 bin civarında tutuklu ve hükümlü bulunduğunu, bunların yüzde 18'inin tutuklu, kalanının hükümlü belirtti.
İdare ve gözlem kurulları oluşturarak, hükümlünün her 6 ayda bir bu kurullara rapor vermesini, raporun da bir karne gibi değerlendirilerek, ne kadar iyiyse haklardan istifadesinin de o kadar kolay olmasına yönelik bir düzenleme yaptıklarını, bu sürecin tamamının da infaz hâkimlerinin denetiminde olacağını bildirdi.
Kişinin bütün süreçlerde iyi halli olması durumunda genel olarak üçte iki olan koşullu salıverme oranını, bir bölü ikiye indirdiklerini belirten Özkaya, şöyle konuştu:
"Bundan da dört bölü beşini eğer koşullu içeride geçirmişse, bir bölü beş oranındakini de denetimli serbestlik için dışarı, cezaevinden çıkarıyoruz. Bir kişinin denetimli serbestlikten yararlanabilmesi için açık cezaevinde olması lazım. Hem koşullu salıvermeden açığa hem de açıktan denetimli serbestliğe çıkma yeni dönemde infaz hâkimlerinin görevindedir. İnfaz hâkimlerinin de yetki ve görev alanlarını genişletiyoruz. Yeni dönemde her ilde o ilin coğrafi sınırlarına göre bir infaz hâkimliği kurulacak, gerekiyorsa büyük ilçelerin coğrafi sınırlarına göre infaz hâkimliği kurulacak. İnfaz hâkimlerine başka bir görev verilmeyecek."
Milletvekili Özkaya, Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlarda bir düzenleme yapılmadığını kaydetti ve "Zor ama önemli bir düzenleme yaptık. Cezaevindeki sayıyı dikkate alarak, Covid-19'u dikkate alarak Adalet Bakanlığı'mızın ciddi bir önerisiyle izin müessesini, kanuni bir izinle 31 Mayıs'a kadar, yaklaşık 2 ay izin veriyoruz. Ondan sonra da 2 ay daha pandemi devam ederse uzatılmasına izin veriyoruz. Bu kişiler kuralları ihlal ederse haklarında yakalama kararı çıkartılarak cezaevine dönüşleri sağlanacaktır." dedi.[1]
Meclis Haber web sitesinin haberinde yer alan bilgiye göre İnfaz Kanunun 62 maddesinde süreli ve süresiz yayınlardan yararlanma hakkı" konusundaki düzenlemede getirilen "Uluslararası Standart Süreli Yayın Numarası (ISSN) veya Uluslararası Standart Kitap Numarası (ISBN) almayan süreli ve süresiz yayınların" cezaevine alınmaması düzenlemesinden haberde bahsedilmemiş olmasından çıkarılabilecek sonucu göre bu teklifin Adalet Komisyonunda madde metninden çıkarıldığı ama "Basın İlan Kurumu aracılığıyla resmi ilan ve reklam yayınlama hakkı bulunmayan gazeteler, ceza infaz kurumuna kabul edilmeyecek. Yabancı dilde yayımlanmış gazete ve dergilerin ceza infaz kurumuna kabul edilmesinde Adalet Bakanlığı yetkili olacak." şeklindeki teklifin korunduğu anlaşılmaktadır.
Ayrıca Meclis Haber web sitesinin bilgisine göre;
"- Teklifteki 5 madde üzerinde değişiklik yapıldı
AK Parti milletvekillerinin önerisi ile teklifin 5 ayrı maddesi üzerinde değişiklik önerisi verildi.
Ceza infaz kurumlarına kabul edilmeyecek yayınlarla ilgili teklifte yer alan düzenlemede yapılan değişikle, Uluslararası Standart Süreli Yayın Numarası (ISSN) veya Uluslararası Standart Kitap Numarası (ISBN) almayan süreli ve süresiz yayınların ceza infaz kurumlarına kabul edilmeyeceğine ilişkin hüküm çıkarıldı.
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'da düzenleme yapılarak, özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlardan süreli hapis cezasına mahkûm olanlar hakkında üçte ikilik koşullu salıverme oranı muhafaza edildi.
Denetimli serbestlik uygulaması başladıktan sonra hakkında kamu davası açılan hükümlünün açık ceza infaz kurumlarına gönderilmesi kararını veren infaz hakimine takdir yetkisi tanınabilmesi amacıyla da teklifte düzenleme yapıldı.
İnfaz sistemi değişikliklerine bağlı olarak kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan iyi halli bazı hükümlülerin açık ceza infaz kurumlarına gönderilebilmesine imkân tanıyan düzenleme de kanun teklifine eklendi.
Önergeyle eklenen düzenlemeye göre, Türk Ceza Kanunda yer verilen devletin güvenliğine karşı işlenen suçlar, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı işlenen suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar hariç olmak üzere, toplam hapis cezası 10 yıldan az olanlar 1 ayını, 10 yıl ve daha fazla olanlar ise 3 ayını kapalı ceza infaz kurumunda geçirmiş olan iyi halli hükümlülerden ilgili mevzuat uyarınca açık ceza infaz kurumlarına ayrılmalarına, 1 yıl veya daha az süre kalanlar, talepleri halinde açık ceza infaz kurumlarına gönderilebilecek.
Bu hükümlüler, açık ceza infaz kurumlarında barındırılacak. İlgili mevzuat uyarınca açık ceza infaz kurumlarına ayrılmaya hak kazandıkları takdirde Covid-19 düzenlemesi kapsamında izinli sayılacaklar. Söz konusu sürenin tamamlanmasından sonra ise açık ceza infaz kurumlarına ayrılmaya hak kazanıp kazanmadıklarına bakılmaksızın Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun kapsamında izin hakkından yararlanacak. Bu hüküm, 31 Aralık 2020 tarihine kadar uygulanacak."
III. 5275 SAYILI CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZI HAKKINDA KANUN [2]
İnfazda temel ilke
Madde 2- (1) Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazına ilişkin kurallar hükümlülerin ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, doğum, felsefî inanç, millî veya sosyal köken ve siyasî veya diğer fikir yahut düşünceleri ile ekonomik güçleri ve diğer toplumsal konumları yönünden ayırım yapılmaksızın ve hiçbir kimseye ayrıcalık tanınmaksızın uygulanır.
(2) Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazında zalimane, insanlık dışı, aşağılayıcı ve onur kırıcı davranışlarda bulunulamaz.
İnfazda temel amaç
Madde 3- (1) Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı ile ulaşılmak istenilen temel amaç, öncelikle genel ve özel önlemeyi sağlamak, bu maksatla hükümlünün yeniden suç işlemesini engelleyici etkenleri güçlendirmek, toplumu suça karşı korumak, hükümlünün; yeniden sosyalleşmesini teşvik etmek, üretken ve kanunlara, nizamlara ve toplumsal kurallara saygılı, sorumluluk taşıyan bir yaşam biçimine uyumunu kolaylaştırmaktır.
Bu Kanunun; Geçici 1'inci maddesi 1 Ocak 2005 tarihinde yürürlüğe girdi. Yani, adlî para cezasının ödenmemesi hâlinde, hükümlüler bir gün yüz Türk lirası hesabı ile hapsedilirler.
Diğer hükümlerin yürürlüğe girme tarihi önce 1 Nisan 2005 idi, sonra 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girmesi hakkında kanun değişikliği yapıldı.
Yürürlüğe girmeden önce 9 maddesi değiştirildi.
6 kez Anayasa Mahkemesi tarafından çeşitli maddeleri iptal edildi.
23 kez Kanun değişikliği yapıldı üzerinde.
7 kez ki KHK’larla değiştirildi ve bunlardan 5 tanesi OHAL dönemi değişiklikleridir ve daha sonra kanunlaşmıştır
17 yıllık bir Kanun delik deşik… Felsefesi varsa bile artık yoktur.
Panik mevzuatı yaratan siyasetçilere terkedilmiş bulunan bu kanun ceza evlerinin sürekli kanayan sorunlarını bilmeyen, cezaevleri doluluk oranından kurtulmak isteyenlerin yaklaşımlarıyla yeni sorunlar yaratacaktır.
IV. YARGI REFORMU STRETEJİSİ / 30 MAYIS 2019
TUTUKLAMA VE İNFAZ HUKUKU
4. 1. 1. HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN DAHA ETKİN KORUNUP GELİŞTİRİLMESİ
Yargı Reformu Stratejisi güven veren erişilebilir bir adalet sistemini 2023 Vizyonu olarak ilke ve değerler olarak kabul ediyordu.
Bu ilke ve değerler aynı zamanda; 1 numaralı amaç ve hedef olarak "Hak ve Özgürlüklerin daha etkin korunup geliştirilmesi" olarak gösterilmiştir.
Amaç 1: "Hak ve Özgürlüklerin daha etkin korunup geliştirilmesi"
Bu başlık altında;
"a) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi hâlinde milletlerarası antlaşma hükümlerinin esas alınması,
h) Tutuklama tedbirine başvurulmasını zorlaştıracak düzenlemeler yapılması,
i) Hem yerel hem de genel seçimlerde her türlü propagandanın Türkçe’nin yanı sıra farklı dil ve lehçelerde de yapılabilmesinin sağlanması,
j) Ceza mevzuatımızda "eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz" düzenlemesine yer verilmek suretiyle ifade özgürlüğünün tahkim edilmesi"
sayılmıştır (Sayfa 26).
Bazı sonuçlar çıkarmak mümkündür.
YRS ile kabul edilen "h) Tutuklama tedbirine başvurulmasını zorlaştıracak düzenlemeler yapılması" amaçlanıp hedeflendiğine göre bu görüşü tersten okursak; demek ki "tutuklama" yargı kararlarıyla çok kolay uygulanabiliyor ki; zorlaştırılması hedefleniyor.
Seçim döneminde her türlü propaganda için Türkçe veya başka dillerin kullanılmasına olanak sağlanması hedeflendiğine göre; demek ki geçmiş seçim dönemlerinde herkesin kendi anadilinde propaganda yapmasında çıkan sorunlar olduğu ve Türkçe’den başka dillerde propagandanın önlendiği sonucunu çıkarmak da mümkün değil midir?
Diğer yandan "eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz" şeklindeki düzenleme 17.10.2019 kabul tarihli 7188 sayılı "Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" 24.10.2019 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak Terörle Mücadele Kanunun 7/2. Maddesi bu yönde değişikliğe uğradı.
Yine YRS için ilk paket olarak kabul edilen 17 Ekim 2010 kabul tarihli 7188 sayılı Kanunla (Madde 18) 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 102 inci maddesi "Tutuklulukta Geçecek Süre" değiştirildi. Yeni yapılan değişiklikle bu kez "soruşturma" evresindeki "tutukluluk süreleri" hakkında maddeye ekleme yapıldı. Ceza Muhakemesi Kanununun 102’nci maddesine aşağıdaki fıkralar eklendi:
"(4) Soruşturma evresinde tutukluluk süresi, ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işler bakımından altı ayı, ağır ceza mahkemesinin görevine giren işler bakımından ise bir yılı geçemez. Ancak, Türk Ceza Kanunu’nun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve toplu olarak işlenen suçlar bakımından bu süre en çok bir yıl altı ay olup, gerekçesi gösterilerek altı ay daha uzatılabilir.
(5) Bu maddede öngörülen tutukluluk süreleri, fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmamış çocuklar bakımından yarı oranında, on sekiz yaşını doldurmamış çocuklar bakımından ise dörtte üç oranında uygulanır."[3]
7188 sayılı Kanunun Geçici 5. Maddesine göre 5271 sayılı CMK eklenen 102 inci maddede yapılan düzenlemenin bu maddenin yayımlandığı tarihten itibaren üç ay sonra uygulanır.
Dolayısıyla 24 Ekim 2019 tarihinde 7188 sayılı Kanun yürürlüğe girdiğine göre 2020 yılının ocak ayından itibaren Cumhuriyet Savcılıkları tarafından yürütülen "soruşturmalarda" Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve toplu olarak işlenen suçlar bakımından tutuklulukta geçecek bu süre en çok bir yıl altı ay olup, gerekçesi gösterilerek altı ay daha uzatılabilir. Bir başka deyişle soruşturma süresince; tutuklulukta geçecek süre en çok 2 yıldır. Buna karşılık eğer ceza davası açılarak kovuşturma başlamışsa; süre 2 ila en çok 5 yıl arasında değişmektedir.
Hapis cezalarının ertelenmesi veya durdurulması hakkında yine 7188 sayılı Kanunla İnfaz Kanununda değişiklik yapılmıştır.
Yapılan değişiklikle; 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 17’nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 17/A maddesi eklenmiştir.
"Mahkemece infazın ertelenmesi veya durdurulması
MADDE 17/A- (1) Birlikte işlenmiş olup da 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 280 inci maddesinin üçüncü fıkrası ve 306’ncı maddesinin uygulanma olanağının bulunduğu hâllerde, hükmü veren ilk derece mahkemesinden infazın ertelenmesine veya durdurulmasına ilişkin karar verilmesi istenebilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmesi istenebilir. Karar, duruşma açılmaksızın verilir ve bu karara karşı itiraz yoluna gidilebilir. Erteleme veya durdurma talebinin kabulü, güvence gösterilmesine veya diğer bir şarta bağlanabilir."
Bir başka deyişle hükmü veren mahkeme tarafından infazdan önce veya infazdan sonra eğer infazın ertelenmesi veya durdurulması gibi bir durumla karşılaşılırsa bu konuda karar verme yetkisi hükmü veren ilk derece mahkemesinin görev ve yetkisindeydi.
Bu düzenleme 31.03.2020 tarihli Kanun teklifi ile değişiyor. 01.09.2020 tarihinden itibaren İnfaz Hakimliğinin görev ve yetkisi başlayacak. İnfaz Hakimlikleri bu tarihe kadar kurulmuş olacak
4. 1. 2. Hak ve Özgürlüklerin Daha Etkin Korunup Geliştirilmesi İçin Hedefler
"Hak ve özgürlüklere ilişkin standartları yükseltmek üzere mevzuat gözden geçirilecek ve gerekli değişiklikler yapılacaktır" hedeflerdir ilki budur. Bu amaç ve hedefin gerçekleşmesi için sayılan "Faaliyetler" arasında; gözaltı/tutukluluk ile ilgili olarak
"c) Özgürlük ve güvenlik hakkını etkileyen, gözaltı, tutuklama ve diğer koruma tedbirlerine ilişkin mevzuat ve uygulama gözden geçirilerek, ölçülü bir şekilde uygulanması yönünde değişiklikler yapılacak ve tedbirler alınacaktır" (1. Amaç. 1.1.Hedef. Sayfa 28)
Diğer Hedefler arasında "Faaliyet" olarak sayılanlar arasında duyarlılığın artırılması ve eğitim çalışmaları gösterilmektedir.
Hedef; "Yargı mensuplarının insan hakları konusundaki farkındalığı ve duyarlılığı artırılacaktır". Dolayısıyla bu hedef için gösterilen faaliyetler arasında;
"a) Hâkim ve Cumhuriyet savcısı kararlarının, AYM ve AİHM kararlarına uygunluğunun meslekte yükselme süreçleri ve denetimlerinde gözetilmesi sağlanacaktır.
b) İfade ve basın özgürlüğü başta olmak üzere insan hakları konusunda eğitim çalışmaları düzenlenecektir.
c) Başta tutuklamaya ilişkin olmak üzere kararların gerekçelendirilmesi hususunda eğitim çalışmaları düzenlenecektir" (1. Amaç 1.3.Hedef. Sayfa 29)
4. AMAÇ 7 / CEZA ADALETİ SİSTEMİNİN ETKİNLİĞİNİ ARTIRMAK
Bu başlık altında "cezasızlık" üzerine ilginç bir saptama yer almaktadır.
"Ceza yargısının etkinliği, yargılamaların makul sürede tamamlanmasına ve verilen cezanın kısa bir süre içerisinde uygulanmasına bağlıdır. Kısa süre içerisinde verilen ve tahsil edilen para cezası kimi zaman daha caydırıcı olabilmektedir. İnfaz mevzuatında yapılan bir kısım düzenlemeler düşük miktarlı hapis cezalarının adeta infaza hiç konu olmadığı algısını doğurmuştur. Bu nedenle Strateji Belgesi döneminde Türk Ceza Kanunu ve özel ceza kanunlarında düzenlenen yaptırımlar, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'da yer alan düzenlemelerle birlikte değerlendirilerek suç ve suçlu ile daha etkin bir mücadele amacıyla yeniden yapılandırılacaktır" (7. Amaç. Sayfa 76).
Yargı Reformu Stratejisinin bu amaçla ifade ettiği öncelikler arasında ise;
"Şiddet içermeyen bazı suçlardan hükümlü olan yaşlı, hamile ve çocukların cezalarının infazının elektronik izleme merkezi aracılığıyla evde gerçekleştirilmesine imkân tanınması, ağır hasta hükümlü ve tutuklulara ilişkin infaz süreçlerinin muhtemel mağduriyetlerin önlenmesi için yeniden yapılandırılması, bu alana ilişkin önemli çalışmalardan olacaktır. Bu bağlamda alternatif infaz yöntemlerinin geliştirilmesi bu dönemin öncelikleri arasında olacaktır."
YRS ile amaçlanan en önemli konulardan birisi; "cezasızlık" olarak algılanan bir durumun varlığıdır. Bunun nedeni ise İnfaz Sistemi açısından şartla salıverilme hakkını kazanan, şartla salıverilme hakkını kazanarak cezasının infazının tamamlanmasına 2 yıl kalan mahkûmun açık cezaevine alındıktan sonra denetimli serbestlik başvurusunun kabulü halinde tahliye olması veya kısa süreli hapis cezalarına mahkûm olanların hiç hapis yatmaması ve sanki cezaevine girdi çıktı yapılmak suretiyle infazın tamamlanmış sayılmasına karşı gösterilen tepki olduğu anlaşılmaktadır.
Bir diğeri ise "özel/alternatif infaz usulleri" olarak görülen infazların "evde/konutta" tamamlanması gibi alternatiflerdir. Mevcut infaz sisteminde ayrıca kısa süreli hapis cezaları için kamuya yararlı işte çalıştırma, konutta veya hafta sonları veya geceleri infaz gibi yöntemler uygulanmaktadır.
Hedef 7.2’ye göre; "Başta adil yargılanma hakkı olmak üzere hak ve özgürlüklerin korunması ilkesinin gözetilmesi suretiyle suç ve yaptırım dengesi bütünüyle gözden geçirilerek yeniden düzenlenecektir." İnfaz rejiminin gözden geçirilmesiyle ilgili olan bu Hedef başlığı altında gösterilen "Faaliyetler" şunlar olacaktır:
"a) Kısa süreli hapis cezasına seçenek oluşturan yaptırımların süre ve tür yönünden kapsamı genişletilecektir.e) Bazı suçlar yönünden toplumda oluşan cezasızlık algısının ortadan kaldırılması ve suçla etkin mücadele için ceza mevzuatındaki yaptırımlar ile infaz sistemi yeniden yapılandırılacaktır."
Demek ki; kısa süreli hapis cezalarında var olan alternatif infaz sistemleri ve değişiklikler hedeflenmektedir. Ayrıca suçla etkin mücadele amacıyla İnfaz sisteminin yeniden yapılandırılması amaçlanmaktadır. Bu amaçlar arasında İnfaz Hakimliğinin yetki ve görevlerindeki genişletilmesi düşüncesine dikkat çekmekte yarar vardır (YRS Sayfa 80)
Nitekim Hedef 7.3’e göre; "Mahkemelerin görev alanları yeniden düzenlenecek ve bazı basit fiillere ilişkin süreçlerin kısaltılması için yeni bir usul getirilecektir".
Bu başlık altında "d) İlâmın infazı aşamasına ilişkin kararların tümüyle infaz hâkimliklerinin görev alanına girmesi sağlanacaktır." (YRS Sayfa 78)
Bu düzenleme için 31.03.2020 tarihli Kanun Teklifi ile İnfaz Hakimlikleri kurulması ve yaşama geçirilmesi önerilmektedir.
Cezaların infazı alanında genel infaz usullerinin uygulanmasında sakınca bulunanlara
yönelik uygulamalar geliştirilecek ve güncel teknolojilerin sisteme entegrasyonu
sağlanacaktır.
FAALİYETLER
a) Şiddet içermeyen bazı suçlardan hükümlü olan yaşlı, hamile ve çocukların cezalarının, elektronik izleme merkezi aracılığıyla evde infazına imkân tanınacaktır.
b) Ağır hasta hükümlü ve tutuklulara ilişkin infaz süreçleri muhtemel mağduriyetlerin önlenmesi için daha yakından takip edilecektir.
c) Çocuk hükümlü ve tutukluların infaz süreçlerinde görev alan personele yönelik özel eğitimler geliştirilecektir.
d) Hükümlü ve tutukluların nakil işlemlerinde ailevi nedenler gibi hassasiyetlerin daha fazla gözetilmesi sağlanacaktır.
e) Teknolojik imkânların kullanılması suretiyle hükümlü ve tutukluların; yakınları ile görüntülü görüşmesi ve elektronik dilekçe arzı gibi yeni uygulamalar gerçekleştirilecektir.
f) Denetimli serbestlik hizmetlerindeki elektronik izleme kapasitesinin artırılması ve yükümlülerin takibinde biometrik imza gibi yeni yöntemlerin oluşturulması sağlanacaktır.
g) Ceza infaz kurumlarındaki sağlık birimlerinin kapasitesi ve teknolojik donanımları geliştirilecek, kurum dışı sağlık kuruluşları ile iş birliği ve koordinasyon güçlendirilecektir (YRS Sayfa 80).
Ceza infaz kurumlarının yönetim kapasitesi geliştirilecek, kurumlarda bulunanların topluma uyum süreçlerine yönelik ıslah önlemleri artırılacak ve koşullu salıverilme sistemi iyileştirilecektir.
FAALİYETLER
a) Ceza infaz kurumlarının denetim araçları ile hak ihlallerini önleyici mekanizmalar güçlendirilerek, infaz sisteminin saydamlığı artırılacaktır.
b) Sivil toplum kuruluşlarıyla infaz alanında iş birliği geliştirilecektir.
c) Koşullu salıverilme işleminin somut kriterlere dayalı olarak uygulanması sağlanacaktır.
d) Hükümlü ve tutuklular için öngörülen meslek edindirme programları geliştirilecek, hükümlülerin tahliye sonrası yeniden suç işlemelerinin engellenmesi amacıyla topluma uyum süreçlerine yönelik önlemler artırılacaktır (YRS Sayfa 81).
Sonuç olarak Yargı Reformu Stratejisi ile tutuklama müessesesinin zorlaştırılması hedefinden gerçekleştirilmesi yerine öncelikli hedef İnfaz Kanunu değişiklikleri Cumhuriyet Başsavcılıklarının İdare ve Gözlem Kurulunda etkinliği ve İnfaz Hakimliklerinin daha farklı görevlerle donatılarak tüm kararların onay merci, denetim ve itiraz merci haline getirilmesi tercih edilmiştir.
Kanun teklifi ile yapılmak istenen değişiklikleri özetlemek gerekirse;
Toplam 10 yıl ve daha fazla hapis cezasına mahkûm olanlar ile terör suçları, örgüt kurmak, yönetmek veya üye olmak suçları, örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar, kasten öldürme suçları, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar ve uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarından mahkûm olanların açık ceza infaz kuruma ayrılması infaz hakiminin onayına tabi tutulmaktadır.
I.KANUN
16.5.2001 KABUL TARİHLİ 4675 SAYILI İNFAZ HAKİMLİĞİ KANUNU
31.03.2020 DEĞİŞİKLİK KANUN TEKLİFİ
Madde 1 Değişikliği: Bu kanunun Amaç ve kapsamına göre ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde bulunan hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlere yönelik şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak görevi İnfaz hakimliğine aitti. Yapılacak olan değişiklikle "ya da Cumhuriyet savcısının ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazına ilişkin verdiği kararlara" yönelik şikayetleri inceleme yetkisi de İnfaz hakimliğinin kararı ile gerçekleştirilecek. Ayrıca ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazına ilişkin hâkim veya mahkeme tarafından verilmesi gerekli kararları almak, işleri yapmak ve kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak İnfaz Hakimliğinin görevi haline getiriliyor.
Madde 2: Yürürlükteki düzenlemeye göre "yargı çevresinde ceza infaz kurumu ve tutukevi bulunan ağır ceza mahkemeleri ile" yoğunluğa göre "ilçe asliye ceza mahkemeleri nezdinde" kuruluyordu. Yetki alanı ise; "kurulduğu yer ağır ceza veya asliye ceza mahkemesinin yetkisi ile" sınırlıydı. Gerektiğinde birden çok infaz hakimliği kurulması mümkündü.
Önerilen değişiklikle;
İnfaz hâkimliklerinin kuruluşu ve yetkisi
Madde 2- Bu Kanunla ve diğer kanunlarla verilen görevleri yerine getirmek amacıyla her il merkezi ile bölgelerin coğrafi durumları ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak belirlenen ilçelerde Hâkimler ve Savcılar Kurulunun olumlu görüşü alınarak Adalet Bakanlığınca infaz hâkimliği kurulur.
İş durumunun gerekli kıldığı yerlerde birden fazla infaz hâkimliği kurulabilir. Bu durumda infaz hâkimlikleri numaralandırılır. Müstakilen infaz hâkimliğine atanan hâkimler, adli yargı adalet komisyonlarınca başka mahkemelerde veya işlerde görevlendirilemez.
İnfaz hâkimliği bulundukları il veya ilçenin adı ile anılır.
İnfaz hâkimliğinin yargı çevresi, kuruldukları il merkezi ve ilçeler ile bunlara adli yönden bağlanan ilçelerin idari sınırlarıdır.
Ağır ceza mahkemeleri ile büyükşehir belediyesi bulunan illerde, büyükşehir belediyesi sınırları içerisindeki il ve ilçenin adı ile anılan infaz hâkimliğinin yargı çevresi, il veya ilçe sınırlarına bakılmaksızın Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Kurulunca belirlenir.
Coğrafi durum ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak bir infaz hâkimliğinin kaldırılmasına veya yargı çevresinin değiştirilmesine, Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Kurulunca karar verilir.
İnfaz hâkimliğinin yetkisi, hükmün infazına ilişkin işlemin yapıldığı yere göre belirlenir.
Ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde bulunan hükümlü ve tutuklular hakkında idarece yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlere ilişkin yapılan şikayetler bakımından işlemin yapıldığı veya faaliyetin gerçekleştiği ceza infaz kurumunun bulunduğu yer infaz hâkimliği yetkilidir.
Yürürlükteki 3. Maddede Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu yazılıydı. Madde değişikliği ile hakimlerin atanmasında yetkili kurul Hakimler Savcılar Kurulu olarak değiştiriliyor.
Yürürlükte bulunan Madde 4’e göre "İnfaz hâkimliklerinin görevleri şunlardır:
Kanunlarda başka bir yargı merciine bırakılan konulara ilişkin hükümler saklıdır.
Kanun teklifi ile önerilen Madde 4 değişikliği ise; (5) ve (6) fıkralar ekleniyor:
Cumhuriyet Savcısı tarafından ceza ve güvenlik tedbirleri hakkında verilen kararların tümü hakkındaki şikayetler İnfaz hakimliği tarafından incelenecek. Görüldüğü gibi mahsup kararı, ceza zamanaşımı ve hükümlünün ölümü halinde verilecek kararlar dahil; infaza ilişkin kararlar İnfaz Hakimliğinin görevleri arasında sayılıyor.
Yürürlükte bulunan hükme göre; "Madde 5 – Ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlerin kanun veya diğer mevzuat hükümlerine aykırı olduğu gerekçesiyle bu işlem veya faaliyetlerin öğrenildiği tarihten itibaren onbeş gün, herhalde yapıldığı tarihten itibaren otuz gün içinde şikâyet yoluyla infaz hâkimliğine başvurulabilir."
Kanun teklifi ile önerilen Madde 5 değişikliğine göre; "Ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlerin ya da Cumhuriyet savcısının ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazına ilişkin verdiği kararların kanun veya diğer mevzuat hükümlerine aykırı olduğu gerekçesiyle bu karar, işlem veya faaliyetlerin öğrenildiği tarihten itibaren onbeş gün, herhalde yapıldığı tarihten itibaren otuz gün içinde şikâyet yoluyla infaz hâkimliğine başvurulabilir.
Kanun teklifi 5. inci maddenin son fıkrasında değişiklik yaparak "verilen kararın" ibareleri ile "karar" ibarelerini madde metnine yerleştirmiş durumda. Madde 5 değişikliği ile önerilen son fıkra düzenlemesi:
Madde 5 son fıkra: Şikâyet yoluna başvurulması, verilen kararın, yapılan işlem veya faaliyetin yerine getirilmesini durdurmaz. Ancak, infaz hâkimi giderilmesi güç veya imkânsız sonuçların doğması ve karar, işlem veya faaliyetin açıkça hukuka aykırı olması koşullarının birlikte gerçekleşmesi durumunda karar, işlem veya faaliyetin ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
Şikâyet yoluna başvurulması kararın uygulanmasını durdurmuyordu. Sadece "giderilmesi güç veya imkânsız sonuçlar doğması" / "kararın işlem ve faaliyetin açıkça hukuka aykırı olması" koşulları birlikte gerçekleşmesi koşuluyla karar/işlem/faaliyetin ertelenmesine veya durdurulmasına "infaz hakimliği" karar veriyordu, şikâyet edilen kararlar için aynı düzenleme getirildi. Madde metninde işlem ve faaliyetlere "karar" kelimesi eklenmiş oldu.
6 Maddeye Kanun teklifi ile işlemlere/ faaliyetlere karşı yapılan şikayetlere "karar" kelimesi eklenmektedir.
Yürürlükte bulanan Madde 6 Kanun teklifi değişikliği ile; "Şikâyet başvurusu, 5 inci maddede yazılı sürenin geçmesinden sonra veya infaz hâkimliğinin görev ve yetki alanı dışında kalan bir karar, (karar kelimesi kanun değişiklik teklifi ile maddeye işlenmektedir) işlem veya faaliyete karşı ya da başvuru hakkı olmayan kimselerce yapılmışsa infaz hâkimi, başvuru dilekçesini esasa girmeden reddeder; şikâyet başvurusu başka bir yargı merciinin görevi içerisinde ise o mercie gönderir." Olarak düzenlenmektedir.
Yürürlükte olan Madde 6/4’te yer alan 4.4. 1929 tarihli ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü 4 fıkradan çıkarılarak yerine kanun teklifinde 6 ıncı madde 4 fıkra değişikliği şöyledir:
"İnfaz hâkimi, bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre inceleme ve işlemlerini yürütür ve kararını verir."
Yürürlükteki 6 ıncı madde 5 inci fıkrada yer alan "bir hafta" ibaresi ile "Ceza Muhakemeleri Usulü" ibareleri çıkarılarak Kanun Teklifinde yer alan 5 inci fıkra değişiklik teklifi şöyledir:
"İnfaz hâkiminin kararlarına karşı şikâyetçi veya ilgili Cumhuriyet savcısı tarafından, tebliğden itibaren yedi gün içinde Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre itiraz yoluna gidilebilir. Kanunlarda infaz hâkiminin onayına tabi olduğu belirtilen hususlarda da bu hüküm uygulanır."
Bu değişiklik çerçevesinde İtiraz merci olarak Kanun Teklifindeki değişiklik ise;
İtiraz, infaz hâkimliğinin (kurulduğu yer ibaresi madde metninden çıkarılıyor ve yerine) yargı çevresinde bulunduğu ağır ceza mahkemesine yapılır. İnfaz hâkimi aynı zamanda bu mahkemenin üyesi olduğu takdirde itirazla ilgili karara katılamaz.
KANUN TEKLİFİNDE YER ALAN GEÇİCİ MADDE 2
Geçici Madde 2- Bu Kanunun 6 ncı maddesinin beşinci fıkrası ile 5275 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinin beşinci fıkrası, 48 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi, 105/A ve 110 uncu maddeleri hariç olmak üzere, bu maddeyi ihdas eden Kanunla, İnfaz Hâkimliği Kanunu ve Türk Ceza Kanunu ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda infaz hâkimliğinin kuruluş, görev, yetki ve işleyişine ilişkin yapılan değişiklikler veya infaz hâkimliğine yeni görevler veren düzenlemeler, 1/9/2020 tarihinden itibaren uygulanır. Bu tarihe kadar; mevcut hükümlerin uygulanmasına devam olunur, infaz hâkimliklerine bu maddeyi ihdas eden Kanunla değişiklik yapmak suretiyle verilen görevler bakımından mahkemelerin mevcut görev ve yetkileri devam eder, belirtilen işler bu mahkemelerce sonuçlandırılır ve bu tarihe kadar yapılan şikâyet, başvuru ve talepler bakımından infaz hâkimliğinin görevine girdiğinden dolayı yetkisizlik veya görevsizlik kararı verilemez.
Bu maddeyi ihdas eden Kanunla infaz hâkimliğinin kuruluş, görev, yetki ve işleyişine ilişkin yapılan değişiklikler nedeniyle olağan veya olağanüstü kanun yolu incelemesinde bozma kararı verilemez.
Bu maddeyi ihdas eden Kanunla yapılan değişikliklerin uygulanacağı tarihe kadar, iş ve kadro durumu dikkate alınarak, 2’nci maddenin değiştirilen hükümlerine göre infaz hâkimlikleri kurulur ve faaliyete geçirilir.
KANUN TEKLİFİNİN GEÇİCİ MADDE 2 DÜZENLEMESİNE GÖRE
GEÇİCİ MADDE 2 İLE HARİÇ TUTULAN MADDELER
"Geçici Madde 2-
Bu Kanunun 6’ncı maddesinin beşinci fıkrası, (Kanun teklifinde yer alan)
"İnfaz hâkiminin kararlarına karşı şikâyetçi veya ilgili Cumhuriyet savcısı tarafından, tebliğden itibaren yedi gün içinde Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre itiraz yoluna gidilebilir. Kanunlarda infaz hâkiminin onayına tabi olduğu belirtilen hususlarda da bu hüküm uygulanır. (Madde 6/5)
5275 SAYILI KANUNUN
14’ÜNCÜ MADDESİNİN BEŞİNCİ FIKRASI,
(Yürürlükteki Kanunun 14. Maddesi 4 fıkradan ibarettir. Aşağıda Kanun teklifi ile değiştirilmesi önerilen ve maddeye eklenen 5 inci fıkra şöyledir:
(5) Doğrudan açık ceza infaz kurumuna alınanlar dahil olmak üzere bu kurumlarda bulunan hükümlülerden;
kapalı ceza infaz kurumlarına gönderilirler.
5275 SAYILI KANUNUN
48 İNCİ MADDESİNİN ÜÇÜNCÜ FIKRASININ (A) BENDİ,
(3) Disiplin cezalarının infazı;
5275 SAYILI KANUNUN
105/A MADDESİ
Denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazı
Madde 105/A- (1) Hükümlülerin dış dünyaya uyumlarını sağlamak, aileleriyle bağlarını sürdürmelerini ve güçlendirmelerini temin etmek amacıyla, koşullu salıverilme için ceza infaz kurumlarında geçirmeleri gereken sürenin beşte dördünü ceza infaz kurumunda geçiren ve açık ceza infaz kurumunda veya çocuk eğitim evinde bulunan iyi halli hükümlülerin talebi halinde, cezalarının koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmının denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazına, ceza infaz kurumu idaresince hazırlanan değerlendirme raporu dikkate alınarak, hükmün infazına ilişkin işlemleri yapan Cumhuriyet başsavcılığının bulunduğu yer infaz hâkimi tarafından karar verilebilir. Bu fıkra uyarınca denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infaz süresi üç yılı geçemez.
(2) Açık ceza infaz kurumuna ayrılma şartları oluşmasına karşın, iradesi dışındaki bir nedenle açık ceza infaz kurumuna ayrılamayan veya bu nedenle kapalı ceza infaz kurumuna geri gönderilen iyi hâlli hükümlüler, diğer şartları da taşımaları halinde, birinci fıkrada düzenlenen infaz usulünden yararlanabilirler.
(3) Yukarıdaki fıkralarda düzenlenen infaz usulünden;
koşullu salıverilme için ceza infaz kurumlarında geçirmeleri gereken sürenin beşte üçünü ceza infaz kurumunda geçirmeleri ve diğer şartları da taşımaları halinde yararlanabilirler. Ağır hastalık, engellilik veya kocama hâli, Adlî Tıp Kurumundan alınan veya Adalet Bakanlığınca belirlenen tam teşekküllü hastanelerin sağlık kurullarınca düzenlenip Adlî Tıp Kurumunca onaylanan bir raporla belgelendirilmelidir. Bu fıkra uyarınca denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infaz süresi dört yılı geçemez.
(4) (Değişik: 18/06/2014-6545/80md.) Adli para cezasının ödenmemesi nedeniyle, cezası hapse çevrilen hükümlüler yukarıdaki fıkralardaki infaz usulünden yararlanamazlar.
(5) Denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle cezasının infazına karar verilen hükümlünün, koşullu salıverilme tarihine kadar;
yükümlülüklerinden bir veya birden fazlasına tabi tutulmasına, denetimli serbestlik müdürlüğünce karar verilir. Hükümlünün risk ve ihtiyaçları dikkate alınarak yükümlülükleri değiştirilebilir.
(6) Hükümlünün;
hâlinde, denetimli serbestlik müdürlüğünün talebi üzerine, koşullu salıverilme tarihine kadar olan cezasının infazı için açık ceza infaz kurumuna gönderilmesine, denetimli serbestlik müdürlüğünün bulunduğu yer infaz hâkimi tarafından karar verilir.
(7) Hükümlü hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanmaya başlandıktan sonra işlediği iddia olunan ve cezasının alt sınırı bir yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suçtan dolayı kamu davası açılmış olması hâlinde, denetimli serbestlik müdürlüğünün talebi üzerine infaz hâkimi tarafından, hükümlünün açık ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar verilir. Kovuşturma sonucunda beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın reddi veya düşme kararı verilmesi hâlinde, hükümlünün cezasının infazına denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak devam olunmasına infaz hâkimi tarafından karar verilir.
(8) Denetimli serbestlik müdürlüğüne müracaat etmesi gereken sürenin bitiminden itibaren iki gün geçmiş olmasına karşın müracaat etmeyenler ile ceza infaz kurumuna iade kararı verilmesine rağmen iki gün içinde en yakın Cumhuriyet başsavcılığına teslim olmayan hükümlüler hakkında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 292’nci ve 293’üncü maddelerinde yazılı hükümler uygulanır.
(9) Yükümlülüklerin gereklerine ve denetim planına uygun davranan hükümlünün koşullu salıverilmesi hakkında denetimli serbestlik müdürlüğü tarafından hazırlanan gerekçeli rapor, 107’nci ve 108 inci maddeler uyarınca işlem yapılmak üzere ilgili mahkemeye gönderilir.
(10) Denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezaların infazına ilişkin esas ve usuller yönetmelikle düzenlenir.
5275 SAYILI KANUNUN
110 UNCU MADDELERİ HARİÇ OLMAK ÜZERE,
Özel infaz usulleri
Madde 110- (1) İnfaz hâkimi, hükümlünün talebi üzerine kasten işlenen suçlarda toplam bir yıl altı ay, taksirle öldürme suçu hariç olmak üzere taksirle işlenen suçlarda ise toplam üç yıl veya daha az süreli hapis cezasının;
a) Her hafta cuma günleri saat 19.00'da girmek ve pazar günleri aynı saatte çıkmak suretiyle hafta sonları,
b) Hafta sonları hariç, her gün saat 19.00'da girmek ve ertesi gün saat 07.00'de çıkmak suretiyle geceleri,
Ceza infaz kurumlarında çektirilmesine karar verebilir.
(2) Mahkûmiyete konu suç nedeniyle doğmuş zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesine dair hukukî sorumlulukları saklı kalmak üzere;
a) Kadın, çocuk veya altmışbeş yaşını bitirmiş kişilerin mahkûm oldukları toplam bir yıl,
b) Yetmiş yaşını bitirmiş kişilerin mahkûm oldukları toplam iki yıl,
c) Yetmişbeş yaşını bitirmiş kişilerin mahkûm oldukları toplam dört yıl,
veya daha az süreli hapis cezasının konutunda çektirilmesine infaz hâkimi tarafından karar verilebilir.
(3) Toplam beş yıl veya daha az süreli hapis cezasına mahkûm olan veya adli para cezası infaz sürecinde hapis cezasına çevrilen hükümlülerden 16’ncı maddenin üçüncü fıkrasında belirlenen usule göre maruz kaldığı ağır bir hastalık veya engellilik nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyeceği tespit edilenlerin cezasının konutunda çektirilmesine infaz hâkimi tarafından karar verilebilir.
(4) Doğurduğu tarihten itibaren altı ay geçen ve toplam üç yıl veya daha az süreli hapis cezasına mahkûm olan ya da adli para cezası infaz sürecinde hapis cezasına çevrilen hükümlü kadınların cezasının konutunda çektirilmesine infaz hâkimi tarafından karar verilebilir. Bu fıkra uyarınca talepte bulunulabilmesi için kadının doğurduğu tarihten itibaren bir yıl altı ay geçmemiş olması gerekir. Konutta infaza en geç bu süre sonunda başlanır. Konutta infaza karar verdikten sonra çocuk ölmüş veya anasından başka birine verilmiş olursa infaz hâkimi konutta infaz uygulamasına ilişkin kararını kaldırır.
(5) Cezanın özel infaz usulüne göre çektirilmesine karar verilenler hakkında tâbi oldukları infaz rejimine göre koşullu salıverilme hükümleri uygulanır. Ancak, 105/A maddesi hükümleri uygulanmaz.
(6) Cezanın özel infaz usulüne göre çektirilmesi kararı, infaza başlandıktan sonra da verilebilir.
(7) İnfaz hâkimi talep üzerine, cezanın özel infaz usulüne göre çektirilmesi sırasında bu usulün uygulanmasına son verebilir. Özel infaz usulünün gereklerine geçerli bir mazeret olmaksızın uyulmaması hâlinde ise bu usulün uygulanmasına son verilir ve bu halde infaza açık ceza infaz kurumunda devam edilir. Özel infaz usulüne göre geçirilen süre, infaz aşamasında mahsup edilir. Bu fıkranın uygulandığı hallerde 105/A maddesi hükümleri uygulanmaz.
(8) Bu madde hükümlerine göre verilen kararlara itiraz yolu açıktır.
(9) Üçüncü ve dördüncü fıkra hariç, bu madde hükümleri;
a) Terör suçları ile örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçlarından ya da örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlardan mahkûm olanlar,
b) Cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan mahkûm olanlar,
c) Adlî para cezası infaz sürecinde hapis cezasına çevrilenler,
d) Koşullu salıverilme kararının geri alınması nedeniyle cezası aynen infaz edilenler,
hakkında uygulanmaz.
(10) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir.
SONUÇ
İnfaz Hakimlikleri 1 Eylül 2020 tarihine kadar kurulacaktır.
Bu tarihi kadar Kanun Teklifi ile 4675 Sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunun bir maddesi ile 5275 sayılı İnfaz Kanununun 4 ayrı maddesi hariç tutulmuştur.
Hariç tutulan maddeler; Bu Kanunun 6’ncı maddesinin beşinci fıkrası ile 5275 sayılı Kanunun 14’üncü maddesinin beşinci fıkrası, 48 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi, 105/A ve 110 uncu maddeleridir.
İnfaz Hâkimliği Kanunu ve Türk Ceza Kanunu ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda infaz hâkimliğinin kuruluş, görev, yetki ve işleyişine ilişkin yapılan değişiklikler veya infaz hâkimliğine yeni görevler veren düzenlemeler, 1/9/2020 tarihinden itibaren uygulanır.
Sonuç; yukarıda yer alan maddeler haricinde İNFAZ HAKİMLİĞİ KANUNUNDA yapılan değişiklikler 1 Eylül 2020 TARİHİNDEN İTİBAREN UYGULANACAKTIR.
Bu tarihe kadar; mevcut hükümlerin uygulanmasına devam olunur, infaz hâkimliklerine bu maddeyi ihdas eden Kanunla değişiklik yapmak suretiyle verilen görevler bakımından mahkemelerin mevcut görev ve yetkileri devam eder, belirtilen işler bu mahkemelerce sonuçlandırılır ve bu tarihe kadar yapılan şikâyet, başvuru ve talepler bakımından infaz hâkimliğinin görevine girdiğinden dolayı yetkisizlik veya görevsizlik kararı verilemez.
1 Eylül 2020 tarihine kadar mevcut hükümler uygulanacaktır. Mahkemelerin mevcut görevleri ve yetkileri devam edecektir. Yetkisizlik veya Görevsizlik kararları verilemeyecek.
1 Eylül 20020 tarihine kadar;
"Bu maddeyi ihdas eden Kanunla infaz hâkimliğinin kuruluş, görev, yetki ve işleyişine ilişkin yapılan değişiklikler nedeniyle olağan veya olağanüstü kanun yolu incelemesinde bozma kararı verilemez.
Bu maddeyi ihdas eden Kanunla yapılan değişikliklerin uygulanacağı tarihe kadar, iş ve kadro durumu dikkate alınarak, 2’nci maddenin değiştirilen hükümlerine göre infaz hâkimlikleri kurulur ve faaliyete geçirilir."
5237 SAYILI TÜRK CEZA KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ 31.03.2020
TCK Madde 50 değişiklik teklifine göre 50 maddenin 6 fıkrasındaki yürürlükteki halinde yer alan (hükmü veren mahkeme) ibaresi madde metninden çıkarılarak yerine (infaz hakimliği) ibaresi getirilmektedir. 1 Eylül 2020 tarihinden itibaren uygulanacaktır.
(6) Hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi halinde, hükmü veren mahkeme (ibaresi madde metninden çıkarılmaktadır) kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verir ve bu karar derhal infaz edilir. Bu durumda, beşinci fıkra hükmü uygulanmaz.
Kanun Teklifine Göre Değişiklik; 6) Hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi halinde, infaz hakimliği kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verir ve bu karar derhal infaz edilir. Bu durumda, beşinci fıkra hükmü uygulanmaz.
Yürürlükteki kanunda yer alan Madde 50 Fıkra 5: “Uygulamada asıl mahkûmiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen adlî para cezası veya tedbirdir.”
50 maddede yer alan ikinci değişiklikle (infaz hakimliği) madde metnine işlenmektedir:
Yürürlükte olan (7) Hükmedilen seçenek tedbirin hükümlünün elinde olmayan nedenlerle yerine getirilememesi durumunda, hükmü veren mahkemece (ibaresi madde metninden çıkarılmaktadır) tedbir değiştirilir.
Kanun Teklifi Değişikliği; 7) Hükmedilen seçenek tedbirin hükümlünün elinde olmayan nedenlerle yerine getirilememesi durumunda, infaz hakimliğince tedbir değiştirilir.
TCK 51 maddede yapılan değişiklik 1 Eylül 2020 tarihinde yürürlüğe girecek olan İnfaz Hakimliği Kanunun değişikliği çerçevesinde hakimlik kelimesi yerine “infaz hakimliği” ibaresi madde metnine işlenerek değişiklikler yapılmıştır.
Kanun Teklifi ile TCK Madde 51 Fıkra (2) de yapılan değişiklik:
2) Cezanın ertelenmesi, mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi koşuluna bağlı tutulabilir. Bu durumda, koşul gerçekleşinceye kadar cezanın infaz kurumunda çektirilmesine devam edilir. Koşulun yerine getirilmesi halinde, (yürürlükte düzenlemede yer alan hâkim kelimesi yerine) infaz hâkimi kararıyla hükümlü infaz kurumundan derhal salıverilir.
Kanun Teklifi ile TCK Madde 51 Fıkra (5) de yapılan değişiklik:
(5) Mahkeme, denetim süresi içinde hükümlüye rehberlik edecek bir uzman kişiyi görevlendirebilir. Bu kişi, kötü alışkanlıklardan kurtulmasını ve sorumluluk bilinciyle iyi bir hayat sürmesini temin hususunda hükümlüye öğütte bulunur; eğitim gördüğü kurum yetkilileri veya nezdinde çalıştığı kişilerle görüşerek, istişarelerde bulunur; hükümlünün davranışları, sosyal uyumu ve sorumluluk bilincindeki gelişme hakkında üçer aylık sürelerle rapor düzenleyerek (yürürlükte düzenlemede yer alan hâkim kelimesi yerine) infaz hakimine verir.
Kanun Teklifi ile TCK Madde 51 Fıkra (5) de yapılan değişiklik:
(7) Hükümlünün denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere, (yürürlükte düzenlemede yer alan hâkim kelimesi yerine) infaz hakiminin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi halinde; ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine (ek ibare) infaz hakimliğince karar verilir.
“Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma” düzenlemesinin yer aldığı Türk Ceza Kanunun Madde 53 maddesinin (3) fıkrasının yürürlükteki hali ile kanun teklifi değişikliği aşağıda gösterilmiştir:
Yürürlükte olan TCK 53/3 fıkra:
(3) Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen hükümlü hakkında birinci fıkranın (e) bendinde söz konusu edilen hak yoksunluğunun uygulanmamasına karar verilebilir.
Kanun teklifi ile değişik TCK 53/3
(3) Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezası infaz edilen ya da koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezası infaz edilen ya da koşullu salıverilen hükümlü hakkında birinci fıkranın (e) bendinde söz konusu edilen hak yoksunluğunun uygulanmamasına karar verilebilir.
TCK 53/3 maddede yer alan uygulanmamasına karar verilecek olan (e) bendi şöyledir:
“e) Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten,”
Türk Ceza Kanunun Madde 86’da düzenlenmiş olan kasten yaralama suçunun 3 fıkrasına göre:
(3) Kasten yaralama suçunun;
a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,
b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Silahla,
İşlenmesi halinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Kanun teklifi ile TCK Madde 86’ya “canavarca hisle” yaralama hali eklenmekte ve bu durumda cezanın yarı oranında artırılması yerine bir kat artırım oranı getirilmektedir. Buna göre değişiklik yürürlükteki maddenin (e) bendinden sonra gelmek üzere:
Kanun Teklifi ile TCK Madde 86 (Kasten yaralama) değişikliği:
“f) Canavarca hisle,
İşlenmesi halinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında,
(f) bendi bakımından ise bir kat artırılır.
Kanun Teklifi ile Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Yaralama suçu için Madde 87 değişikliği
4) Kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmişse, yukarıdaki maddenin birinci fıkrasına giren hallerde sekiz yıldan oniki yıla kadar, üçüncü fıkrasına giren hallerde ise oniki yıldan (yürürlükteki düzenlemede onaltı yıl artırılarak) onsekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Kanun teklifi ile 220 inci maddede cezaların artırımı yönünde değişiklik önerilmektedir:
Madde 220- (1) Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt kuranlar veya yönetenler, örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olması halinde, (yürürlükte olan maddede yer alan iki yıl yerine) dört yıldan (yürürlükte olan maddede yer alan altı yıl yerine) sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, örgütün varlığı için üye sayısının en az üç kişi olması gerekir.
(2) Suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olanlar, (yürürlükte olan maddede yer alan bir yıl yerine) iki yıldan (yürürlükte olan maddede yer alan üç yıl yerine) dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(Silahsız) Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma suçu Kanun teklif haline gelmeden önce kamuoyunda yapılan taslak tartışmalarında ve verilen bilgi notunda yer almayan bir suç tipidir.
Bu suçun cezaları örgüt kurma suçu için iki yıl ile altı yıl arasında değişirken; dört yıl ile sekiz yıl olarak değiştirilmektedir. Örgüte üye olmak suçunun cezası yürürlükteki düzenlemeye göre bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıdır. Kanun değişikliği ile iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası olarak artırılmaktadır.
Yürürlükte olan TCK’nun 241 inci maddesindeki Tefecilik suçu:
Madde 241- (1) Kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
Kanun Teklifine göre TCK 241 madde değişiklik:
Tefecilik
Madde 241- (1) Kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis ve beşyüz günden beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Suçun bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde verilecek ceza bir kat artırılır.
Böylece Tefecilik suçunda (Madde 241) Bu maddede ceza oranları değiştirilmekte ve cezalarda artırımına gidilmektedir. İki yıldan beş yıla kadar olan ceza iki yıldan altı yıla kadar hapis şeklinde değiştirilmekte ve adli para cezasının beşyüz günden başlamak üzere beşbin güne kadar olmak üzere değiştirilmektedir. Ayrıca maddeye (2) bir fıkra eklenerek suçun bir örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde verilecek cezanın bir kat artırılması teklif edilmektedir.
Tefecilik suçu Kanun teklif haline gelmeden önce kamuoyunda yapılan taslak tartışmalarında ve verilen bilgi notunda yer almayan bir suç tipidir.
[1] ADALET KOMİSYONUNDA İNFAZ DÜZENLEMESİNE İLİŞKİN KANUN TEKLİFİ KABUL EDİLDİ ERİŞİM 5 Nisan 2020
[2] 13.12.2004 kabul tarihlidir ve 29.12.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanmıştır.
[3] Değişiklik sonrasında CMK Md 102 17.10.2019 tarihinden sonraki yürürlükte bulunan son hali:
Tutuklulukta geçecek süre
Madde 102 – (1) (Değişik: 6/12/2006 – 5560/18 Md.) Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde tutukluluk süresi en çok bir yıldır. Ancak bu süre, zorunlu hallerde gerekçeleri gösterilerek altı ay daha uzatılabilir.
(2) Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, tutukluluk süresi en çok iki yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda beş yılı geçemez (Bakınız Not ).
(3) Bu maddede öngörülen uzatma kararları, Cumhuriyet savcısının, şüpheli veya sanık ile müdafinin görüşleri alındıktan sonra verilir.
(4) (Ek:17/10/2019-7188/18 Md.) Soruşturma evresinde tutukluluk süresi, ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işler bakımından altı ayı, ağır ceza mahkemesinin görevine giren işler bakımından ise bir yılı geçemez. Ancak, Türk Ceza Kanunu’nun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve toplu olarak işlenen suçlar bakımından bu süre en çok bir yıl altı ay olup, gerekçesi gösterilerek altı ay daha uzatılabilir.
(5) (Ek:17/10/2019-7188/18 Md.) Bu maddede öngörülen tutukluluk süreleri, fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmamış çocuklar bakımından yarı oranında, on sekiz yaşını doldurmamış çocuklar bakımından ise dörtte üç oranında uygulanır.
(NOT: 15/8/2017 tarihli ve 694 sayılı KHK’nin 141 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan "üç yılı" ibaresinden sonra gelmek üzere ", 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda beş yılı" ibaresi eklenmiş, daha sonra bu hüküm 1/2/2018 tarihli ve 7078 sayılı Kanunun 136 ncı maddesiyle aynen kabul edilerek kanunlaşmıştır)
IV. KANUN
5275 SAYILI CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZI HAKKINDA KANUN HAKKINDA TEKLİF 31.03.2020
AÇIK CEZA İNFAZ KURUMLARI / (MADDE 14)
1.1.Yürürlükte bulunan 14. Madde:
Açık ceza infaz kurumları
Madde 14- (1) Açık ceza infaz kurumları, hükümlülerin iyileştirilmelerinde, çalıştırılmaları ve meslek edindirilmelerine öncelik verilen, firara karşı engelleri ve dış güvenlik görevlisi bulunmayan, güvenlik bakımından kurum görevlilerinin gözetim ve denetimi ile yetinilen kurumlardır. Açık ceza infaz kurumları ihtiyaca göre ayrıca;
a) Kadın açık ceza infaz kurumları,
b) Gençlik açık ceza infaz kurumları,
Şeklinde kurulabilir.
(2) Hükümlülerin açık cezaevlerine ayrılmalarına ilişkin esas ve usuller yönetmelikte gösterilir.
(3) İlk kez suç işleyen ve iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına hükümlü bulunanların cezaları doğrudan açık ceza infaz kurumlarında yerine getirilebilir.
(4) Açık ceza infaz kurumunda bulunan hükümlülerden kınamadan başka bir disiplin cezası alanlar ve hükümlü oldukları suçtan başka bir fiilden dolayı haklarında tutuklama kararı (…) olanlar ile yaş, sağlık durumu, bedensel veya zihinsel yetenekleri bakımından çalışma koşullarına uyum sağlayamayacakları saptananlar, kurum yönetim kurulunun kararı ile kapalı ceza infaz kurumlarına geri gönderilirler. Bu karar, infaz hâkiminin onayına sunulur.
Anayasa Mahkemesi’nin 9/4/2014 tarihli 14. Maddenin (4) fıkrasında yer alan “…veya soruşturma konusu olan suçun kanunda öngörülen cezasının üst sınırı yedi yıldan az olmayan bir başka suçtan soruşturması veya böyle bir suçtan tutuksuz yargılaması devam etmekte…” ibaresi iptal edilmiştir.
1.2. Kanun Teklifi Değişikliği Madde 14
Kanun teklifi ile 14 Maddenin (2), (3) ve (5) fıkralarında yer alan aşağıdaki düzenlemelerde değişiklik önerilmektedir:
(2) Hükümlülerin açık cezaevlerine ayrılmalarına ilişkin esas ve usuller yönetmelikte gösterilir. (Madde metninden çıkarılması)
(3) İlk kez suç işleyen ve iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına hükümlü bulunanların cezaları (Madde metninden çıkarılması) doğrudan açık ceza infaz kurumlarında yerine getirilebilir.
(4) Açık ceza infaz kurumunda bulunan hükümlülerden kınamadan başka bir disiplin cezası alanlar ve hükümlü oldukları suçtan başka bir fiilden dolayı haklarında tutuklama kararı (…)
(1) olanlar ile yaş, sağlık durumu, bedensel veya zihinsel yetenekleri bakımından (Madde metninden çıkarılması) çalışma koşullarına uyum sağlayamayacakları saptananlar, kurum yönetim kurulunun kararı ile kapalı ceza infaz kurumlarına geri gönderilirler. Bu karar, infaz hâkiminin onayına sunulur. (Madde metninden çıkarılması)
Kanun Teklifine göre 14 Madde yeniden düzenlenmektedir. Buna göre;
Açık ceza infaz kurumları
Madde 14- (1) Açık ceza infaz kurumları, hükümlülerin iyileştirilmelerinde, çalıştırılmaları ve meslek edindirilmelerine öncelik verilen, firara karşı engelleri ve dış güvenlik görevlisi bulunmayan, güvenlik bakımından kurum görevlilerinin gözetim ve denetimi ile yetinilen kurumlardır. Açık ceza infaz kurumları ihtiyaca göre ayrıca;
a) Kadın açık ceza infaz kurumları,
b) Gençlik açık ceza infaz kurumları,
Şeklinde kurulabilir.
(2) Aşağıdaki hallerde hükümlüler hakkında verilen cezalar doğrudan açık ceza infaz kurumlarında yerine getirilir:
a) Terör suçları, örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçları ile örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar ve cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan mahkûm olanlar ile ikinci defa mükerrir olanlar ve koşullu salıverilme kararının geri alınması nedeniyle cezası aynen infaz edilenler hariç olmak üzere, kasıtlı suçlardan toplam üç yıl veya daha az hapis cezasına mahkûm olanlar.
b) Taksirli suçlardan toplam beş yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm olanlar.
c) Adlî para cezası infaz sürecinde hapis cezasına çevrilenler.
d) 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu gereğince tazyik hapsine tabi tutulanlar.
(3) Hükümlülerin kapalı ceza infaz kurumundan açık ceza infaz kurumuna ayrılmalarına 89 uncu madde uyarınca yapılan değerlendirme sonucunda karar verilir.
(4) Toplam on yıl ve daha fazla hapis cezasına mahkum olanlar ile terör suçları, örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçları, örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar, kasten öldürme suçları, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar ve uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarından mahkûm olanların kapalı ceza infaz kurumundan açık ceza infaz kurumuna ayrılmalarına ilişkin idare ve gözlem kurulu kararları, infaz hâkiminin onayından sonra uygulanır.
(5) Doğrudan açık ceza infaz kurumuna alınanlar dahil olmak üzere bu kurumlarda bulunan hükümlülerden;
a) Firar edenler veya başka bir fiilden dolayı haklarında tutuklama kararı verilenler idare ve gözlem kurulu kararıyla,
b) Kınamadan başka bir disiplin cezası alıp, bu cezası kesinleşmiş olanlar veya asayiş ve düzenin sağlanması amacıyla disiplin cezası kesinleşmemiş olsa bile eylemi kurum düzeni ya da kişi güvenliği bakımından tehlike oluşturanlar idare ve gözlem kurulu kararıyla,
c) Açık ceza infaz kurumu şartlarına veya çalışma koşullarına uyum sağlayamayacakları saptananlar idare ve gözlem kurulunun kararı ve infaz hâkiminin onayıyla, kapalı ceza infaz kurumlarına gönderilirler.
(6) Hükümlülerin, suç ve ceza türlerine göre, açık ceza infaz kurumlarına ayrılıp ayrılmamalarına, açık ceza infaz kurumlarında geçirecekleri sürelere, kapalı ceza infaz kurumlarına gönderilmelerine, doğrudan açık ceza infaz kurumlarına alınmalarına, doğrudan açık ceza infaz kurumlarına alınanların kapalı ceza infaz kurumlarına gönderilmelerine ve diğer hususlara ilişkin usul ve esaslar yönetmelikte gösterilir.
1.3. Madde 14 ve Açık Ceza İnfaz Kurumları
Yürürlükte bulunan 5275 sayılı Kanunun 14.Maddesi ile “Açık ceza İnfaz Kurumları” düzenlenmiştir. Tanımı 14.Maddenin (1) fıkrasında yapılmıştır.
Tanıma göre; “Açık ceza infaz kurumları, hükümlülerin iyileştirilmelerinde, çalıştırılmaları ve meslek edindirilmelerine öncelik verilen, firara karşı engelleri ve dış güvenlik görevlisi bulunmayan, güvenlik bakımından kurum görevlilerinin gözetim ve denetimi ile yetinilen kurumlardır.” İhtiyaca göre Kadın / Gençlik açık ceza infaz kurumları kurulabilir.
1.4. Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği
02.09.2012 tarihli 28399 sayılı Resmî Gazetede yayımlanmış olan “Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği” Kanun teklifinin kanunlaşması halinde yürürlükten kalkması gerekmektedir.
Bu Yönetmelikte neredeyse 2014 yılından itibaren her yıl olmak üzere ve 2018 yılı hariç 2014-2019 yılları arasında 6 kez değişiklik yapılmıştır.
Bu Yönetmelik, 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 14’üncü maddesinin ikinci fıkrası ile 2/7/2012 tarihli ve 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun geçici 3’üncü maddesinin ikinci fıkrasına dayanılarak hazırlanmıştır.
Bu Yönetmeliğin İkinci Bölümünde “Açık Kuruma Alınacak veya Ayrılacak Hükümlüler” başlığı altında yapılan bir düzenleme vardır.
İKİNCİ BÖLÜM
Açık Kuruma Alınacak veya Ayrılacak Hükümlüler
Doğrudan açık kuruma alınacak hükümlüler
MADDE 5 – (1) Terör suçları, örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar ile cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar hariç olmak üzere;
a) Kasıtlı suçlardan toplam üç yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm olanların,
b) Taksirli suçlardan toplam beş yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm olanların,
c) Adlî para cezası hapis cezasına çevrilenlerin,
ç) 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu gereğince tazyik hapsine tabi tutulanların,
cezaları doğrudan açık kurumlarda yerine getirilir.
Kapalı kurumdan açık kuruma ayrılacak hükümlüler
MADDE 6 – (1) Hükümlülerden;
a) (Değişik: RG-22/8/2015-29453) Toplam (Değişik ibare: RG-22/2/2017-29987) cezaları on yıldan az olanlar bir ayını, on yıl ve yukarı olanlar ise onda birini kurumlarda infaz edip, iyi hâlli olan ve koşullu salıverilme tarihine yedi yıl veya daha az süre kalanlar,
b) Müebbet hapis cezasına mahkûm olup, koşullu salıverilme tarihine beş yıl veya daha az süre kalanlar,
c) Cezaları yüksek güvenlikli kapalı kurumlar veya diğer kapalı kurumların yüksek güvenlikli bölümlerinde infaz edilenlerden toplam cezalarının üçte birini bu kurumlarda iyi hâlli olarak geçiren ve koşullu salıverilme tarihine üç yıl veya daha az süre kalanlar, açık kurumlara ayrılabilir.
(2) Açık kurumlara ayrılabilmek için, ayrıca;
a) (Değişik: RG-18/8/2016-29805) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142, 148, 149, 188 ve 190 ıncı maddeleri ile 1/3/1926 tarihli ve mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 403, 404, 491/3-4, 492, 493, 494, 495, 496, 497, 498 ve 499 uncu maddelerinden mahkûm olanların koşullu salıverilme tarihine beş yıldan az süre kalması,
b) (Değişik: RG-18/8/2016-29805) 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 102 ve 103’üncü maddeleri ile eşe karşı işlenen 82/1-d, 86/3-a ve 96/2-b maddeleri ve 1/3/1926 tarihli ve mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 414, 416/1, 418/1 maddeleri ile eşe karşı işlenen 449/1, 456 ve 457/1 maddelerinden mahkûm (Değişik ibare: RG-11/4/2019-30742) olanların koşullu salıverilme tarihine üç yıldan az süre kalması,
c) 29/7/2003 tarihli ve 4959 sayılı Topluma Kazandırma Kanunu, 30/7/1999 tarihli ve mülga 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleri ile Mücadele Kanununun 14’üncü maddesi ve 5237 sayılı Kanunun 221 inci maddesinden yararlananların koşullu salıverilme tarihine iki yıldan az süre kalması,
ç) Terör ve örgütlü suçlardan hükümlü olup, mensup oldukları örgütten ayrıldıkları idare ve gözlem kurulu kararıyla tespit edilenlerin koşullu salıverilme tarihine bir yıldan az süre kalması, şartı aranır.
(3) Birden fazla cezanın toplanarak infazı hâlinde, açık kuruma ayrılmada esas alınacak suç, koşullu salıverilme tarihine en az sürenin arandığı suçtur.
(4) Açık kuruma ayrılma süresini dolduranlar hakkında altı aylık deneme süresinin tamamlanması beklenmeden açık kuruma ayrılma kararı alınabilir.
1.5. MADDE 14 / (2) FIKRA DEĞİŞİKLİK TEKLİFİ- AÇIK CEZA İNFAZ KURUMU
Teklif; “Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği” hükümlerinin kanun maddesi haline dönüştürülmesi ve Yönetmeliğin yürürlükten kaldırılmasıdır.
Kanun teklifinde 14. Maddenin tanım ve ihtiyaç karşılığında kurulacak olan açık ceza infaz kurumlarında bir değişiklik yoktur. Yürürlükte olan ve kaldırılması önerilen 14. Maddenin (2) fıkrasında yer alan “Hükümlülerin açık cezaevlerine ayrılmalarına ilişkin esas ve usuller yönetmelikte gösterilir.” düzenlemesi madde metninden çıkarılmaktadır.
Hedeflenen değişiklik aslında Yönetmelik hükümlerinin Kanunla yeniden düzenlenmesidir.
Ayrıca suçlar arasında bir ayırım yapılarak sayma yoluyla hangi suçların cezalarına kapalı infaz sistemi uygulanmayıp “doğrudan” açık ceza infaz” kurumlarında çektirileceği ayrıntılarıyla düzenlenmiştir. Bir başka deyişle Yönetmelikle yapılan düzenleme yerine kanuni düzenleme yolu seçilmiştir.
“Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği” Madde 5 ve 6 düzenlemeleri içinden yapılan seçmelerle Kanun değişikliğine gidilmektedir. Yönetmelikler kanunlara uygun olarak çıkarılmalıdır. Seçilen yöntem ise 2012 yılında çıkarılmış ve üzerinde 6 kez değişiklik yapılmış Yönetmelik hükümlerini kanun maddesine çevirerek kanun değişikliği yapmaktır.
AÇIK CEZA İNFAZ KURUMUNA DOĞRUDAN AYRILMA HAKKINDAKİ SUÇ VE CEZA AYIRIMLARI
Hangi suçlar ve suçlular doğrudan açık ceza infaz kurumlarına gönderilemez?
Hangi miktarda hapis cezaları doğrudan açık ceza infaz kurumlarında çekilebilecektir?
Bu sorunun yanıtı Kanunun 14. Maddesinde yapılan değişiklikle verilmektedir:
Soruların yanıtı Kanun Teklifine göre 14 maddenin 2. Fıkrasında yapılan değişikliklerdedir
Önce acaba hangi suçlar için böyle bir “doğrudan” yararlanma hakkı yoktur ve açık ceza infaz kurumlarında cezalarını çekemeyeceklerdir ve hariç tutulacaklardır ve kimlerin yararlanabileceği hakkındaki (a) bendine bakalım.
“a) Terör suçları, örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçları ile örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar ve cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan mahkûm olanlar ile ikinci defa mükerrir olanlar ve koşullu salıverilme kararının geri alınması nedeniyle cezası aynen infaz edilenler hariç olmak üzere, kasıtlı suçlardan toplam üç yıl veya daha az hapis cezasına mahkûm olanlar.
Açık Ceza İnfaz Kurumuna doğrudan gönderilmek suretiyle cezası açık cezaevinde infaz edilemeyecek olanlar
Açık Ceza İnfaz Kurumuna doğrudan gönderilmek suretiyle cezası açık cezaevinde infaz edilemeyecek olanlar
Hariç kabul edilenler 5 ayrı kategoride gösterilmiştir.
Yürürlükte olan Yönetmelik Madde 5, fıkra (1) de sayılan “Terör suçları, örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar” ibaresi 14. Madde değişikliğinde aynen korunmuştur. Ayrıca bu kez 14. Madde (2) fıkrasına Yönetmelikte bulunmayan “örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçları” ibareleri eklenmiştir.
Her ne kadar “terör suçları” olarak ifade edilmiş olsa da uygulamada “terör suçlusu” sık kullanılmaktadır. 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu Madde 2 ile “Terör Suçlusu” başlığı altında yer alan düzenlemeye göre:
(1) Birinci maddede belirlenen amaçlara ulaşmak için meydana getirilmiş örgütlerin mensubu olup da bu amaçlar doğrultusunda diğerleri ile beraber veya tek başına suç işleyen veya amaçlanan suçu işlemese dahi örgütlerin mensubu olan kişi terör suçlusudur".
(2) Terör örgütüne mensup olmasa dahi örgüt adına suç işleyenler de terör suçlusu sayılır.”
TMK 2. Maddenin 2 inci fıkrasının eski halinde “Terör örgütüne mensup olmasa dahi örgüt adına suç işleyenler de terör suçlusu sayılır (ve örgüt mensubu gibi cezalandırılır)” şeklindeki düzenlemeden parantez içinde yer alan (örgüt mensubu gibi cezalandırma) ibaresi 02.07.2012 kabul tarihli 6352 sayılı Kanunla madde metninden çıkarılmıştır.
3713 sayılı Kanunun 2’nci maddesinde “terör suçlusu” tanımı yer almış, Kanunun 3’üncü maddesinde ise terör suçları tek tek saymak suretiyle belirtilmiştir. Yine Kanunun 4.üncü maddesinde, suç işlemek üzere kurulmuş bir terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlendiği takdirde, terör suçu/terör suçlusu sayılacak suçlar tek tek sayılmak suretiyle belirtilmiştir
Terörle Mücadele Kanunun gözden geçirilmesi gerekirken açıklanan kavramlarla “terör” / “terör suçu” tartışmalarının İnfaz Kanunu uygulamalarında ile yeniden gündeme geleceği kuşkusuzdur. Ayrıca “örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçları” madde metnine eklenmek suretiyle muhtemel tartışmaların önlenmesi istenmektedir. Suç tipi TCK’nin 220. Maddesinden yararlanılarak suçlar somutlaştırılmaktadır.
Ayrıca İnfaz Kanunu değişikliğine gidilirken ayrıca Türk Ceza Kanunun 220 maddesindeki “suç işlemek için örgüt kurma” suçunun cezalarının artırılması yoluyla “torba kanun” anlayışıyla Kanun Teklifi içine TCK, CMK ve İnfaz Hakimliği değişiklikleri de dahil edilmiştir. Türk Ceza Kanundaki cezaların artımı ve yeni suç tiplerinin yaratılmasında yapılacak olan tartışmaların virüs salgını döneminde ve “af” olarak algılanan infaz sürelerinin değişimi sırasında yapılması kanunların ihtiyaçlara cevap verebilmesi için değiştirilmesi amacı ve felsefesine uygun değildir. Bu düzenleme gerekçeyle ve madde gerekçesinde belirtilen amaçla uyuşmamaktadır.
Türk Ceza Kanunun Madde 220’de yer alan “silahsız olarak” kanunun suç saydığı fiilleri” işlemek amacıyla “örgüt kuranlar” / “veya yönetenler” / “örgüte üye olanlar” için “doğrudan” Açık Ceza İnfaz Kurumunda cezanın infazı yolu kapalıdır.
Neden kapalı olduğu üzerinde tartışılması gereken Terörle Mücadele yöntemi ve mevzuatın insan hakları ve hukukun koruduğu temel haklar açısından gözden geçirilmelidir. Asıl yapılması gerekenin torba yasalar yoluyla panik mevzuatına dönüştürülmesi kabul edilemez.
Yönetmeliğin 5. Maddesinde yer alan “cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar” nedeniyle haklarında mahkûmiyet kararı verilenlerin cezalarını doğrudan açık ceza infaz kurumlarında çekmemeleri ve bu suçların hariç tutulması Kanun Teklifinin 2 maddesinin (a) bendine alınmıştır.
Kanun teklifine göre; ilk defa mükerrir olanlar değil ama “ikinci defa mükerrir olanlar” ve koşullu salıverilme kararının geri alınması nedeniyle cezası aynen infaz edilenler” hakkındaki cezalar doğrudan açık ceza infaz kurumlarında çektirilemez. Bu suçlular hariç tutulmuştur.
“Suçta tekerrür ve özel tehlikeli suçlar” başlığı altında Türk Ceza Kanunun 58 inci maddesinde düzenlenmiş olan tekerrür (yineleme / tekrarlama) tanımına göre önceden işlenen suçtan dolayı verilen kişi hakkında verilen hüküm kesinleştikten sonra yeni bir suçun işlenmesi halinde tekerrür hükümleri uygulanır. Bunun için cezanın infaz edilmiş olması gerekmez.
İnfaz hukuku uygulaması açısından “mükerirlere” ve bazı suç faillerine özgü infaz rejimi ve denetimli serbestlik” başlığı altında 5275 sayılı İnfaz Kanunun 108 maddesinde “mükerrirlere özgü infaz rejimi” bir nevi “özel tehlikeli suçlar” olarak cezaların infazı ağırlaştırılmıştır. Kanun Teklifinde 108 madde için de değişiklik önerilmektedir.
Yönetmeliğin “Açık kuruma ayrılamayacak hükümlüler” başlığı altında düzenlenen 8 inci maddesinin (1) fıkrasının (b) bendine göre; kapalı infaz kurumlarında, kapalı cezaevlerinde bulunan hükümlüler arasında “Haklarında ikinci defa tekerrür hükümleri uygulananlar” açık ceza infaz kurumlarına geçemezler. Yine aynı Yönetmeliğin 8 inci maddenin (2) inci fıkrasının (a) bendinde yer alan “Koşullu salıverilme kararı geri alınanların, geri alınan cezalarının tamamı” infaz edilmeden açık ceza infaz kurumlarına geçemezler.
Kanun Teklifi ile “Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği” Madde 8 düzenlemesinin yasa teklifi olarak gündeme getirilmesidir.
Sonuç olarak Kanun Teklifinin 14. Madde hakkındaki değişiklik önerilerinin (a) bendinde yer alması düşünülen düzenlemeler “Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği” 5 inci ve 8 inci maddelerinin yasada yer almasından ibarettir.
Bu durumda 14. Maddenin (a) bendinde içinde bulundukları suçlardan hükümlüler bakımından yukarıda sayılan kategoriler içinde sayılanlar cezalarını “doğrudan” açık ceza infaz kurumalarında çekemeyeceklerdir.
Hangi miktarda hapis cezaları doğrudan açık ceza infaz kurumlarında çekilebilecektir?
Kanun Teklifinin 14. Madde için önerdiği (a) bendine göre önce hariç suç ve cezalar sayıldıktan sonra önerilen değişiklik bakımından; Madde 14 (2) Fıkra (a) bendine göre; sayılan ve hariç olan hükümlüler dışında “kasıtlı suçlardan üç yıl veya daha az hapis cezasına mahkûm olanlar” ve haklarındaki mahkûmiyet cezaları kesinleşenler kapalı ceza infaz kurumları yerine cezalarını doğrudan açık infaz ceza kurumlarında çekebileceklerdir.
Kanun teklifinde ayrıca;
b) Taksirli suçlardan toplam beş yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm olanlar.
c) Adlî para cezası infaz sürecinde hapis cezasına çevrilenler.
d) 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu gereğince tazyik hapsine tabi tutulanlar.
Cezalarını doğrudan açık ceza infaz kurumlarında çekebileceklerdir.
Zaten (2012) Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliğinin “Doğrudan açık kuruma alınacak hükümlüler” başlığı altında düzenlenmiş olan 5 maddeye göre;
a) Kasıtlı suçlardan toplam üç yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm olanların,
b) Taksirli suçlardan toplam beş yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm olanların,
c) Adlî para cezası hapis cezasına çevrilenlerin,
ç) 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu gereğince tazyik hapsine tabi tutulanların, cezaları doğrudan açık kurumlarda yerine getirilir.
Yönetmeliğin 5. Maddesi Kanun Teklifinin 14 maddesi olarak yeniden düzenlenmiştir.
Doğrudan açık kuruma gönderme kararı
Doğrudan açık kuruma gönderme kararı ise; Ağır ceza merkez veya mülhakat Cumhuriyet başsavcılıkları, bağlı bulundukları ağır ceza merkezi yargı çevresinde açık kurum bulunması hâlinde, Yönetmeliğin 5 inci madde kapsamında kalan hükümlülerin doğrudan o yerde bulunan açık kurumlara gönderilmesine karar verir. Eğer Ağır ceza merkezi yargı çevresinde açık kurum bulunmayan merkez veya mülhakat Cumhuriyet başsavcılıkları ise 5 inci madde kapsamında kalan hükümlülerin Bakanlıkça belirlenen listedeki açık kurumlardan birine gönderilmesine karar verir.
Kanun teklifinde yer alan 4675 sayılı İnfaz Hakimleri Kanunu 1.9.2020 tarihinden itibaren uygulamaya girince tüm bu işlemler ve kararlar İnfaz Hakimliği tarafından verilebileceği gibi diğer kanunlarla verilmesi gereken karar, işlem ve faaliyetlerde İnfaz Hakimliğinin denetim ve onayından sonra uygulanacaktır. Bu tarihten itibaren Ağır Ceza Mahkemeleri mahkumların cezasını çekmesi için doğrudan açık cezaevine gönderme kararı veremeyecek.
Sonuç olarak Madde 14/2. Fıkra (b), (c), (d) değişiklikleri Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliğinin “Doğrudan açık kuruma alınacak hükümlüler” başlığı altında düzenlenmiş olan 5 maddeden ibarettir.
1.7 KAPALI CEZA İNFAZ KURUMUNDA OLANLARIN AÇIK CEZA İNFAZ KURUMLARINA GEÇİŞ HAKKINDA İYİ HALLİ OLMA KOŞULU
Kanun teklifinin 14. Maddesi ile doğrudan cezalarının infazlarının açık ceza infaz kurumlarında çekecekler için yapılan düzenleme 14. Maddenin 2 inci fıkrasının (a) bendinde önerilmektedir.
Kapalı ceza infaz kurumlarında cezaları infaz edilirken hükümlü acaba ne zaman açık ceza infaz kurumuna geçmeye hak kazanabilecektir?
Bu sorunun yanıtı 14 Madde 3. Fıkra ile verilmektedir.
Kanun Teklifine göre (Madde 14) / (3) Hükümlülerin kapalı ceza infaz kurumundan açık ceza infaz kurumuna ayrılmalarına 89 uncu madde uyarınca yapılan değerlendirme sonucunda karar verilir.
İnfaz Kanunun Altıncı Bölümü “Salıverilme İçin Hazırlama” başlığını taşımaktadır. Bu başlık altındaki ilk madde 89’uncu maddedir. Başlıktaki salıverilme için hazırlama dönemi olarak kabul edilir. Cezasını çekmek üzere kapalı feza infaz kurumlarına alınan mahkumlar için Cumhuriyet Savcılığı tarafından düzenlenen müddetnamede ceza süresi ve türü yazılıdır. İnfaz türü 5275 sayılı İnfaz Kanunun iki maddesinde Madde 107 ve Madde 108’de “Koşullu Salıverilme, Mükerrirlere Özgü İnfaz Rejimi ve Denetimli Serbestlik” başlığı altında “infaz türü” düzenlenmiştir. Müddetnameye infaz türü Kanunun madde numarası yazılarak belirtilmektedir. Müddetnamede Cezaevine giriş tarihi yazılır. Müddetnamede mahkumlar ve ceza evi idaresi bakımından en önemli olan Cezaevine Giriş Tarihi/ Hak ederek Tahliye Tarihi/ Koşullu Salıverilme Tarihi bölümüdür. Bir mahkûmun ne zaman koşullu salıverileceği Müddetnamede gösterilir.
İnfaz Kanunun 89 uncu maddesi ise; Kanunun Altıncı Bölümünde “Salıverilme İçin Hazırlama” başlığı altında yer alır.
89 madde düzenlemesine göre; mahkumların koşullu salıverilmeyi hak edebilmeleri iyi hâlin saptanmasına bağlıdır.
89. maddeye göre mahkûmun “iyi halli” kabul edilebilmesi için;
Ancak bu sayılan koşullara uygun görülen hükümlüler iyi halli sayılacak ve kapalı infaz ceza kurumundan açık infaz ceza kurumuna geçmeye hak kazanmış, koşullu salıverilmeyi hak etmiş olacaklardır.
Yürürlükte bulunan ama değişiklik teklifi inde yer alan İnfaz Kanunun Koşullu salıverilme hakkını düzenleyen 107. Maddesinin (1) fıkrasına göre; “Koşullu salıverilmeden yararlanabilmek için mahkûmun kurumdaki infaz süresini iyi hâlli olarak geçirmesi gerekir.” ilk koşuldur. Maddenin (2) fıkrasına göre; Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm edilmiş olanlar otuz yılını, müebbet hapis cezasına mahkûm edilmiş olanlar yirmidört yılını, diğer süreli hapis cezalarına mahkûm edilmiş olanlar cezalarının üçte ikisini infaz kurumunda çektikleri takdirde, koşullu salıverilmeden yararlanabilirler.
Kanun Teklifinde 107. Madde için değişiklik ayrıca önerilmektedir.
Kanun Teklifi Madde 14 / (3) ve İnfaz Kanunun 89 ve 107 inci maddeleri birlikte değerlendirildiğinde; kapalı cezaevi kurumundan cezası infaz edilmekte olan hükümlünün açık ceza infaz kurumuna geçebilmesi için; bir başka deyişle “koşullu salıverilmeyi” hak edebilmesi iyi halli olmak zorundadır.
İyi halli olup olmadığının saptanması ise 107. Maddede sayılan 16 ayrı fıkrada sayılan düzenlere uygun olabilmelidir. Öncelikle 107/ (3) fıkra başlığı altında “Koşullu salıverilme için infaz kurumunda geçirilmesi gereken süre” geçirilmiş olması, cezaevinde belirtilen sürülerde yatmış olması şartı getirilmiştir.
Sonuç olarak Kanun Teklifinin 14. Maddesinin (3) fıkrasında yer alan düzenlemeye göre kapalı ceza infaz kurulundan açık ceza infaz kurumuna geçebilmek; ancak ve ancak iyi halli olma koşuluna bağlı olarak ve hem disiplin kurulu ve hem de cezaevi idare kurulu (burada kastedilen kurulacak olan idare ve gözlem kurulu olduğu anlaşılıyor) tarafından verilecek bir Raporla saptanması gerekmektedir.
Çok uzun ve detaylı bir sınırlandırma olduğu, her İnfaz Kanunu Madde 89 ve Madde 107 ile birlikte değerlendirilmesi gerektiği düşünülürse anlaşılması güç ve uygulamada birçok sorun çıkaracağı ve Kanun teklifinin gerekçesine aykırı olduğu anlaşılmaktadır.
1.8. İDARE VE GÖZLEM KURULUNUN KAPALI CEZA İNFAZ KURUMUNDAN AÇIK CEZA İNFAZ KURUMUNA AYRILMA KARARI VEREBİLİR VE İNFAZ HAKIMİNİN ONAYI İLE UYGULANABİLİR
Kanunun 14. Maddesinin (4) fıkrasında yer alan düzenleme ile cezaevi idare ve gözlem kurulu kararı ile kapalı ceza infaz kurumundan açık ceza infaz kurumuna geçilebilecektir.
Kapalı ceza infaz kurumlarından açık cezaevine İdare ve Gözlem Kurulu kararı ile geçebilecekler bakımından suç tipleri ve ceza süreleri sayılarak Kurul tarafından verilecek “ayırma kararı” İnfaz Hakiminin kararından sonra uygulanabilecektir.
Kanun Teklifine göre Madde 14 / (4) Toplam on yıl ve daha fazla hapis cezasına mahkum olanlar ile terör suçları, örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçları, örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar, kasten öldürme suçları, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar ve uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarından mahkûm olanların kapalı ceza infaz kurumundan açık ceza infaz kurumuna ayrılmalarına ilişkin idare ve gözlem kurulu kararları, infaz hâkiminin onayından sonra uygulanır.
Koşullara bakılırsa;
için İdare ve Gözlem Kurulu tarafından açığa ayrılma kararı verilebilecek ve bu karar İnfaz Hakimliğinin onayı ile uygulanabilecektir.
Kanun Teklifinin 14/ (1) a fıkrasına göre terör suçları, örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçları ile örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar ve cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan mahkûm olanlar ile ikinci defa mükerrir olanlar ve koşullu salıverilme kararının geri alınması nedeniyle cezası aynen infaz edilenler hakkında “doğrudan açık infaz cezaevi kurumuna ayrılma” ve doğrudan açık cezaevine gönderilme hakkı tanınmamaktadır.
Bu kısıtlama ve sınırlandırmaya karşılık Kanunun 14. Maddesinin (4) fıkrasına göre bu suçlara “uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarından mahkûm olanları” kasten öldürme ve cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçları da dahil ederek açık ceza evine geçme hakkı bakımından cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu karar vermeye yetkili ve İnfaz Hakimliği bu kararı onaylarsa uygulanabilirliğine dair düzenleme yapılması çelişkilidir.
Terör suçları, kasten öldürme, cinsel dokunulmazlık, uyuşturucu madde imal ve ticareti bakımından İdare ve Gözlem Kurulu açık ceza infaz kurumlarına ayrılma kararı verebilecektir. Bu nedenle Kanun teklifinde yer alan bu Kurulun oluşumu ve İnfaz Hakimliğinin onay verir mercii olarak kabulü yeniden ve bu madde ile birlikte değerlendirilmelidir.
1.8. AÇIK CEZAEVİNE AYRILMA KARARI VERİLEREK AÇIK CEZAEVİNE AYRILMIŞ OLANLARIN KAPALI CEZAEVİNE GERİ GÖNDERİLMESİ
Kanun Teklifinin 14 Maddesinin (5) fıkrası olarak şöyle düzenlenmiştir:
Kanun Teklifi Madde 14 / (5) Doğrudan açık ceza infaz kurumuna alınanlar dahil olmak üzere bu kurumlarda bulunan hükümlülerden;
a) Firar edenler veya başka bir fiilden dolayı haklarında tutuklama kararı verilenler idare ve gözlem kurulu kararıyla,
b) Kınamadan başka bir disiplin cezası alıp, bu cezası kesinleşmiş olanlar veya asayiş ve düzenin sağlanması amacıyla disiplin cezası kesinleşmemiş olsa bile eylemi kurum düzeni ya da kişi güvenliği bakımından tehlike oluşturanlar idare ve gözlem kurulu kararıyla,
c) Açık ceza infaz kurumu şartlarına veya çalışma koşullarına uyum sağlayamayacakları saptananlar idare ve gözlem kurulunun kararı ve infaz hâkiminin onayıyla,
kapalı ceza infaz kurumlarına gönderilirler.
Madde 14/ (5); (a), (b) ve (c) Bentleri ile Teklif Edilen Kapalı Cezaevine İade Halleri:
a) Firar edenler veya başka bir fiilden dolayı haklarında tutuklama kararı verilenler
Yapılan düzenlemeye cezalarını açık ceza infaz kurumlarında çekenler firar ederse kapalı ceza evi infaz kurumuna geri gönderilecektir.
“Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği” (2015 yılında değişik) Madde 12’de “Kapalı kuruma iade” başlıklı düzenlemeye göre; Açık kurumlarda cezası infaz edilmekte olan hükümlülerden; haklarında 5271 sayılı Kanunun 100’üncü maddesine göre tutuklama kararı verilenler, firar edenler, kınamadan başka bir disiplin cezası alıp disiplin cezası kesinleşenler kapalı cezaevine geri gönderileceklerdir.
b) Kınamadan başka bir disiplin cezası alıp, bu cezası kesinleşmiş olanlar veya asayiş ve düzenin sağlanması amacıyla disiplin cezası kesinleşmemiş olsa bile eylemi kurum düzeni ya da kişi güvenliği bakımından tehlike oluşturanlar idare ve gözlem kurulu kararıyla,
Kanun teklifindeki 14 Madde (5) fıkra düzenlemesinde “Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği” 12. Madde düzenlemesinden farklı düzenlemeler önerilmektedir.
Örneğin Yönetmelik Madde 12’ye göre kınamadan başka bir disiplin cezası alıp disiplin cezası kesinleşenler kapalı cezaevine geri gönderilecekleri düzenlenmişti.
Kanun Teklifi Madde 14 fıkra (5) de ise; kınamadan başka bir disiplin cezası alıp kesinleşmiş olanlar dışında “veya” denilerek;
İdare ve Gözlem Kurulu kararıyla yani, kişinin cezasının infazı sırasında yukarıda açıklanan “asayiş ve düzeni bozma” nedeni ile disiplin cezası “kesinleşmemiş” bile olsa İdare ve Gözlem Kurulu bu kişiyi kapalı cezaevine iade edebilecek karar verebilir ve bu karar İnfaz Hakimliği tarafından onanırsa uygulanacaktır. Oysa örneğin disiplin cezaları bakımından Kanun teklifinde yapılan değişiklikler gözetildiğinde (ki bu değişiklikle birlikte düşünülmelidir) “disiplin cezası kesinleşmeden” Kurul kararı verilmesi ikinci bir cezalandırmadır, hukuka ve Anayasaya aykırıdır. İdare ve Gözlem kurulunun kararının onanması için İnfaz Hakimliğine gönderildiği sırada; infaz hakimliği önünde aynı disiplin suçundan dolayı verilmiş aynı fiilden kaynaklanan hükümlünün kendisi hakkında verilmiş bir disiplin cezası itirazının incelenmesi söz konusu olabilir.
Yönetmeliğin 12. Maddesinde aynı ve benzer bir düzenleme (ç) bendinde yer almıştır.
“Kurum düzeni veya kişi güvenliğinin tehlike altında olması halinde asayiş ve düzeni sağlamak için hükümlünün disiplin cezasının kesinleşmesi beklenmeden tedbiren kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesine kurum yönetim kurulu tarafından karar verilebilir.”
Verilecek olan bu kararın “tedbir” niteliğinde olacağı belirtilmektedir. Ayrıca “asayiş ve düzeni sağlamak için” tedbiren kapalı cezaevine hükümlünün gönderilmesi hali benimsenmiştir.
Öte yandan eylemin “kurum düzeni” bakımından tehlike oluşturup oluşturmadığının takdirinde İdare ve Gözlem Kurulu tarafından verilecek kararların devleti kutsayan ve insan hakkı ihlali yaratabilecek gerekçeler olması kuvvetle olasıdır. Kimse işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz ve suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.
Bu nedenle “kurum düzeni” ve “tehlike” kavramlarının birlikte takdiri yerine öncelikle disiplin suçu / cezası olarak değerlendirilmesi ve bu kararın kesinleşmesi beklenmelidir.
İkinci kez hak ihlallerinin önlenmesinde izlenebilecek böyle bir yöntem “Disiplin Kurulu/ Disiplin Cezaları” hakkındaki Kanun Teklifi değişiklikleri ile birlikte değerlendirilmelidir.
Herkes Anayasanın 19. Maddesine göre kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkına sahiptir. Devletin kendisi bu hakkı ihlal etmeyecektir ve üçüncü kişilerin bir başkasının güvenliğini tehdit etmesini önlemekle yükümlüdür. Açık ve kapalı cezaevlerinde güvenliğin sağlanması başta Devletindir “kişi güvenliği bakımından tehlike oluşturanlar” nedeniyle öncelikle tedbir almalıdır.
c) Açık ceza infaz kurumu şartlarına veya çalışma koşullarına uyum sağlayamayacakları saptananlar idare ve gözlem kurulunun kararı ve infaz hâkiminin onayıyla,
Kanun Teklifinin 14. Maddesinin (5) fıkrasını değiştiren; c) Açık ceza infaz kurumu şartlarına veya çalışma koşullarına uyum sağlayamayacakları saptananlar idare ve gözlem kurulunun kararı ve infaz hâkiminin onayıyla kapalı cezaevine geri gönderilebilecektir.
“Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği” 12. Maddesinin (ç) bendinde ise doğrudan açık kurumlara gönderilenler hariç olmak üzere; yaş, sağlık durumu, bedensel veya zihinsel yetenekleri bakımından çalışma koşullarına uyum sağlayamayacakları tespit edilenlerin ve iş temin edildiği halde çalışmayanlar veya iş düzenine uyum sağlayamayanların Kurum yönetim kurulu kararı ile kapalı kurumlara iade edileceğine ve bu kararın derhâl infaz hâkimliğinin onayına sunulacağı düzenlenmiştir.
Kanun teklifinde yer alan düzenleme ise; “Açık ceza infaz kurumu şartlarına” veya “çalışma koşullarına” uyum sağlamak olarak iki kritere bağlanmıştır. Oysa Yönetmelik 12. Maddede “doğrudan açık kurumlara gönderilenler hariç olmak üzere” yaş, sağlık durumu, bedensel veya zihinsel yetenekleri bakımından çalışma koşullarına uyum sağlayamayacakları tespit edilenler olarak hükümlülerin içinde bulunduğu öznel koşullarının da değerlendirilmesine değinmektedir.
Kanun teklifindeki “Açık ceza infaz kurumu şartlarına” denilmesi çok geniş bir kavramdır ve Kanuni düzenleme ile daraltılması gerekir. Aksi takdirde geniş takdir yetkisi veren böyle bir düzenleme ile getirilen “uyumsuzluk” hali sübjektif değerlendirmelere ve “kapalı cezaevine gönderilme baskısına” dönüşebilecek niteliktedir.
1.9. YÖNETMELİK DÜZENLENMESİ
Kanun teklifinde 14 Maddenin 5 inci fıkrasının (6) numaralı bendi Yönetmelik çıkarılması hakkındadır.
(6) Hükümlülerin, suç ve ceza türlerine göre, açık ceza infaz kurumlarına ayrılıp ayrılmamalarına, açık ceza infaz kurumlarında geçirecekleri sürelere, kapalı ceza infaz kurumlarına gönderilmelerine, doğrudan açık ceza infaz kurumlarına alınmalarına, doğrudan açık ceza infaz kurumlarına alınanların kapalı ceza infaz kurumlarına gönderilmelerine ve diğer hususlara ilişkin usul ve esaslar yönetmelikte gösterilir.
Kanun koyucu Kanun teklifinin 14. Maddesinde yer alan değişikliklerin uygulanmasıyla ilgili olarak yeniden yönetmelik çıkarılmasını önermektedir.
Çıkarılacak olan Yönetmelik 5275 sayılı İnfaz Kanunun 14. Maddesinde düzenlenen Açık Ceza İnfaz Kurumlarını doğrudan ilgilendiren bir yönetmeliktir. Bu yönetmelik hükümleri düzenlenirken İnfaz Kanunun koşullu salıverilmede iyi halin saptanması hakkındaki 89., suç türleri ve mükerrirlere özgün özel infaz hakkındaki 107., 108. Maddeler ile İdare ve Gözlem Kurulu, Disiplin Kurulu düzenlemeleri ve teklifin değişiklikleri de dikkate alınmalıdır.
2- İNFAZIN ERTELENMESİ, ARA VERME VE YAKALAMA / (MADDE 16)
2.1. HAPİS CEZASININ İNFAZININ HASTALIK NEDENİ İLE ERTELENMESİ
Madde 16: Hapis Cezasının İnfazının Hastalık Nedeni ile Ertelenmesi
5275 sayılı İnfaz Kanunun 16 maddesinde hastalık nedeniyle cezanın “ertelenmesi” 6 ayrı fıkra olarak düzenlenmiştir.
Akıl hastalığına tutulan hükümlünün cezasının infazı geriye bırakılır ve hükümlü, iyileşinceye kadar Türk Ceza Kanunu’nun 57 inci maddesinde belirtilen sağlık kurumunda koruma ve tedavi altına alınır. Sağlık kurumunda geçen süreler cezaevinde geçmiş sayılır (Fıkra 1)
Türk Ceza Kanunun 57 inci maddesine göre; fiili işlediği sırada akıl hastası olan kişi hakkında, koruma ve tedavi amaçlı olarak güvenlik tedbirine hükmedilir. Hakkında güvenlik tedbirine hükmedilen akıl hastaları, yüksek güvenlikli sağlık kurumlarında koruma ve tedavi altına alınırlar. Yerleştirildiği kurumun sağlık kurulunca düzenlenen raporda toplum açısından tehlikeliliğinin ortadan kalktığının veya önemli ölçüde azaldığının belirtilmesi üzerine mahkeme veya hâkim kararıyla serbest bırakılabilir. Sağlık kurulu raporunda, akıl hastalığının ve işlenen fiilin niteliğine göre, güvenlik bakımından kişinin tıbbi kontrol ve takibinin gerekip gerekmediği, gerekiyor ise, bunun süre ve aralıkları belirtilir.
İnfaz Kanunun 16. Maddede diğer hastalıklarda cezanın infazına, resmî sağlık kuruluşlarının mahkûmlara ayrılan bölümlerinde devam olunacağını ancak bu durumda bile hapis cezasının infazının, mahkûmun hayatı için kesin bir tehlike teşkil ediyorsa mahkûmun cezasının infazı iyileşinceye kadar geri bırakılabilir. Geri bırakma kararı, Adlî Tıp Kurumunca düzenlenen ya da Adalet Bakanlığınca belirlenen tam teşekküllü hastanelerin sağlık kurullarınca düzenlenir ve Adlî Tıp Kurumunca onaylanacak rapor üzerine, infazın yapıldığı yer Cumhuriyet Başsavcılığınca verilir. Cumhuriyet Başsavcılığınca, geri bırakmanın devam edip etmeyeceğine kanundaki düzenlemelere ve sağlık raporu denetimlere bağlı olarak karar verilir. Yükümlülüklere aykırı hareket edilmesi hâlinde geri bırakma kararı, kararı veren Cumhuriyet Başsavcılığınca kaldırılır. Bu karara karşı infaz hâkimliğine başvurulabilir.
2.2. GEBE KADINLAR İÇİN SÜRENİN UZATILMASI
İnfaz Kanunun 16 maddesinin (4) fıkrasında) gebe olan veya doğurduğu tarihten itibaren ne kadar süre ile cezasının infazının geri bırakılabileceği düzenlenmiştir.
(4) Hapis cezasının infazı, gebe olan veya doğurduğu tarihten itibaren altı ay geçmemiş bulunan kadınlar hakkında geri bırakılır. Çocuk ölmüş veya anasından başka birine verilmiş olursa, doğumdan itibaren iki ay geçince ceza infaz olunur.
Kanun Teklifine göre 16 maddenin (4) fıkrasında yer alan “altı aylık süre”; bir yıl altı ay olarak uzatılmaktadır. Teklife göre (4) fıkra:
(4) Hapis cezasının infazı, gebe olan veya doğurduğu tarihten itibaren bir yıl altı ay geçmemiş bulunan kadınlar hakkında geri bırakılır. Çocuk ölmüş veya anasından başka birine verilmiş olursa, doğumdan itibaren iki ay geçince ceza infaz olunur.
5275 sayılı İnfaz Kanunun 16. Maddesinde yer alan ve “gebelik” hali ile ilgili yürürlükteki düzenlemeye göre bazı sürelerle ilgili değişiklik teklifi yoktur.
Örneğin bu düzenlemelere göre; kapalı ceza infaz kurumuna girdikten sonra gebe kalanlardan koşullu salıverilmesine altı yıldan fazla süre kalanlar ile eylem ve tutumları nedeniyle tehlikeli sayılanlar hakkında dördüncü fıkra hükümleri uygulanmaz. Bu kişilerin cezasının dördüncü fıkrada öngörülen kısmı, ceza infaz kurumlarında kendileri için düzenlenen uygun yerlerde infaz olunur (Madde 16/ (5) Ek: 24/1/2013-6411/3 Md.)
Yine 16. Madde (6) fıkra düzenlemesine göre; maruz kaldığı ağır bir hastalık veya engellilik nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyen ve toplum güvenliği bakımından ağır ve somut tehlike oluşturmayacağı değerlendirilen mahkûmun cezasının infazı (Madde 16 üçüncü fıkrada belirlenen usule göre) iyileşinceye kadar geri bırakılabilir (Ek: 24/1/2013-6411/3 Md.)
Sonuç olarak Kanun Teklifinde 16 madde ile ilgili olarak önerisine göre hapis cezasının infazı, gebe olan veya doğurduğu tarihten itibaren (bir yıl altı ay geçmemiş) bir buçuk yıl geçmemiş bulunan kadınlar hakkında geri bırakılır
(MADDE 17)
Kanun Teklifi ile İnfaz Kanunun 17. Maddesinde değişiklik önerilmektedir:
Kanunun 17. maddesinde hükümlünün talebiyle “erteleme” veya / “infaza ara verme” koşulları 6 ayrı fıkra halinde gösterilmiştir. Buna göre
(1) Kasten işlenen suçlarda üç yıl, taksirle işlenen suçlarda ise beş yıl veya daha az süreli hapis cezalarının infazı, çağrı üzerine gelen hükümlünün istemi üzerine, Cumhuriyet Başsavcılığınca ertelenebilir.
(2) Erteleme, her defasında bir yılı geçmemek üzere en fazla iki kez uygulanabilir.
(3) Erteleme süresi içinde, hükümlü hakkında kasten işlenen bir suçtan dolayı kamu davası açılması hâlinde, erteleme kararı kaldırılarak ceza derhal infaz olunur.
İnfaza ara verme koşulları nelerdir?
Ertelemenin dışında ayrıca infaza ara vermek Cumhuriyet Savcılığının kararı ile mümkündür.
Yürürlükte olan İnfaz Kanunu Madde 17/4 fıkraya göre; Hükümlünün yükseköğrenimini bitirebilmesi, ana, baba, eş veya çocuklarının ölümü veya bu kişilerin sürekli hastalık veya malullükleri nedeniyle ailenin ticari faaliyetlerinin yürütülebilmesinin veya tarım topraklarının işlenebilmesinin imkânsız hâle gelmesi veya hükümlünün hastalığının sürekli bir tedaviyi gerektirmesi gibi zorunlu ve çok ivedi hâllerde Cumhuriyet Başsavcısı hapis cezasının infazına 6 ayı geçmeyen sürelerle cezanın infazına ara verebilir. Bu ara vermeler iki defadan fazla olamaz.
Kanun Teklifinde önerilen değişikliğe göre “hükümlünün eş veya çocuklarının sürekli hastalık veya malullükleri nedeniyle bakıma muhtaç olmaları” hali 17 maddenin (4) fıkraya eklenmekte ve infaza ara verme süresi bir yıla çıkarılmaktadır.
Kanun Teklifine göre önerilen değişiklik gereğince ‘4) fıkra:
(4) Birinci fıkrada belirtilen hapis cezalarının infazına başlanmış olsa bile, hükümlünün yükseköğrenimini bitirebilmesi, ana, baba, eş veya çocuklarının ölümü veya bu kişilerin sürekli hastalık veya malullükleri nedeniyle ailenin ticari faaliyetlerinin yürütülebilmesinin veya tarım topraklarının işlenebilmesinin imkânsız hâle gelmesi veya hükümlünün eş veya çocuklarının sürekli hastalık veya malullükleri nedeniyle bakıma muhtaç olmaları ya da hükümlünün hastalığının sürekli bir tedaviyi gerektirmesi gibi zorunlu ve çok ivedi hâllerde, Cumhuriyet Başsavcılığınca bir yılı geçmeyen sürelerle hapis cezasının infazına ara verilebilir. Ancak bu ara verme iki defadan fazla olamaz.
Bu durumda maddenin birinci fıkrasında sayılan kasten işlenen suçlardan dolayı üç yıllık, taksirle işlenen suçlarda ise beş yıllık hapis cezasının veya daha az süreli hapis cezalarının infazına başlanmış olsa bile 4 fıkrada sayılan koşullar arasına “hükümlünün eş veya çocuklarının sürekli hastalık veya malullükleri nedeniyle bakıma muhtaç olmaları hali “infaza ara” verilmesi için teklif edilmiş ve sürenin altı aydan bir yıla çıkarılması önerilmiştir.
Yürürlükte bulunan İnfaz Kanunu 17 madde hükmüne göre “Erteleme isteminin kabulü, güvence gösterilmesine veya diğer bir şarta bağlanabilir” (5 fıkra)
2.4. HANGİ MAHKUMLAR “İNFAZIN ERTELENMESİ” VEYA “İNFAZA ARA VERİLMESİ” TALEBİNDE BULUNAMAZ?
Yürürlükte bulunan 52725 sayılı İnfaz Kanunun 17 maddesinin son fıkrasına göre;
(6) Bu madde hükümleri;
a) Terör suçları, örgüt faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlar ve cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan mahkûm olanlar,
b) Mükerrirlere özgü infaz rejimi uygulanmasına karar verilenler,
c) Disiplin veya tazyik hapsine mahkûm olanlar,
hakkında uygulanmaz.
Cezaevlerinde sorun olan başka bir durum 5275 sayılı 18. Maddeye göre; hapsedilme ve diğer nedenlerden kaynaklanan akıl hastalığı dışında ruhsal rahatsızlıkları bulunup da ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinde tutulmaları gerekli görülmeyerek infaz kurumlarına geri gönderilenlerin cezaları, belirlenen infaz kurumlarının mahsus bölümlerinde infaz edilir. Bu cezalarının infazı için belirlenen infaz kurumlarının ihtiyaç duyduğu uzman ve diğer tıp görevlileri, Sağlık Bakanlığınca karşılanır.
2.5 YAKALAMA EMRİ / (MADDE 19)
Yürürlükte bulunan 5275 sayılı İnfaz Kanunun 19. Maddesinde “Yakalama Emri” üç fıkra halinde aşağıdaki gibi düzenlenmiştir:
Yürürlükte olan 19 Madde düzenlemesine göre hapis cezasının infazı veya güvenlik tedbirinin uygulanması için C. Savcısının gönderdiği çağrı yazısına hükümlü uymaz ve on gün içinde gelmeyerek kaçarsa veya kaçağına dair bir şüphe doğarsa Cumhuriyet savcısı yakalama emri çıkarabilir. Kasten işlenen suçlarda üç yıl, taksirle işlenen suçlarda ise beş yıldan fazla hapis cezasının infazı için doğrudan yakalama emri çıkarılır. Adlî para cezasından çevrilen hapsin infazında hükümlüye öncelikle çağrı kâğıdı gönderilir.
Kanun Teklifi ile 5275 sayılı İnfaz Kanunun 19. Maddesine aşağıdaki 4 fıkra eklenmesi önerilmektedir:
(4) Hakkında yakalama emri çıkarılan hükümlünün yakalanabilmesi amacıyla gerektiğinde konutta, işyerinde ve kamuya açık olmayan kapalı alanlarda arama yapılabilmesi bakımından Ceza Muhakemesi Kanununun 119 uncu maddesi hükümleri uygulanır. Hâkim tarafından verilecek arama kararları sulh ceza hâkimi tarafından verilir.
CMK 119 maddesi “arama kararı” başlıklı düzenlemedir. Bu düzenlemede arama karanının hâkim kararına bağlı olduğu, acele hallerde ise Cumhuriyet Savcının Cumhuriyet Savcına ulaşılamadığı hallerde “kolluk amirinin” yazılı emri ile kolluk görevlilerinin arama yapabileceği hakkındaki düzenlemedir.
Ancak konutta, işyerinde ve kamuya açık olmayan kapalı alanlarda arama hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet Savcısının yazılı emri ile yapılabilir. Kolluk amirinin yazılı emri ile yapılan arama sonuçları Cumhuriyet Başsavcılığına derhal bildirilir.
Bu Kanun teklifi ile İnfaz Kanunun 19. Maddesindeki düzenleme aşağıdaki gibi önerilmektedir:
Yakalama emri
Madde 19- (1) Hükümlü, hapis cezası veya güvenlik tedbirinin infazı için gönderilen çağrı kâğıdının tebliği üzerine on gün içinde gelmez, kaçar ya da kaçacağına dair şüphe uyandırırsa, Cumhuriyet savcısı yakalama emri çıkarır.
(2) (Değişik: 24/1/2013-6411/5 Md.) Kasten işlenen suçlarda üç yıl, taksirle işlenen suçlarda ise beş yıldan fazla hapis cezasının infazı için doğrudan yakalama emri çıkarılır.
(3) (Ek: 24/1/2013-6411/5 Md.) Adlî para cezasından çevrilen hapsin infazında hükümlüye öncelikle çağrı kâğıdı gönderilir.
(4) Hakkında yakalama emri çıkarılan hükümlünün yakalanabilmesi amacıyla gerektiğinde konutta, işyerinde ve kamuya açık olmayan kapalı alanlarda arama yapılabilmesi bakımından Ceza Muhakemesi Kanununun 119 uncu maddesi hükümleri uygulanır. Hâkim tarafından verilecek arama kararları sulh ceza hâkimi tarafından verilir.
3. KURUM DIŞINDA ÇALIŞTIRMA / (MADDE 30)
İnfaz Kanunu 30 maddesi ile düzenlenmiş olan “kurum dışı çalıştırma” düzenlemesine (5) fıkra olarak ek yapılmakta olup (6) fıkrada ise “uygulanmayacak kısıtlayıcı hükümlerin” Cumhurbaşkanınca çıkarılacak Yönetmelikte gösterileceği düzenlenmiştir.
Buna göre;
Madde 30- (1) Açık ceza infaz kurumlarında bulunanlar ile kapalı ceza infaz kurumlarında bulunup da açık ceza infaz kurumlarına ayrılmaya hak kazanmış hükümlüler, kurum dışındaki iş alanlarında çalıştırılabilirler.
(2) Açık ceza infaz kurumlarında bulunanlar ceza infaz kurumu görevlileri gözetiminde, kapalı ceza infaz kurumunda bulunanlar ise iç ve dış güvenlik görevlilerince alınacak tedbirler altında çalıştırılırlar.
(3) Çocuk eğitim evlerinde bulunan hükümlülerin, kurum dışında çalıştırılmaları sırasında kurum görevlilerinin gözetimi ve muhafazası aranmaz.
(4) İş alanlarına sahip kuruluşların hükümlü çalıştırmaları teşvik olunur.
(5) Açık ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlüler, ceza infaz kurumu görevlilerinin denetiminde, kamu kurum ve kuruluşlarının iş alanlarında, geceleyin bu kurum ve kuruluşlar tarafından barındırılmak suretiyle çalıştırılabilirler. Bu şekilde çalıştırılan süre, azami süre sınırına bakılmaksızın 105/A maddesi uyarınca denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infaz edilecek süreye ilave edilir.
(6) Hükümlülerin kurum dışında çalışma esasları ile beşinci fıkra kapsamında çalıştırılacak hükümlülere uygulanmayacak kısıtlayıcı hükümler Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikte gösterilir.
Dolayısıyla açık ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlüler, ceza infaz kurumu görevlilerinin denetiminde, kamu kurum ve kuruluşlarının iş alanlarında, geceleyin bu kurum ve kuruluşlar tarafından barındırılmak suretiyle çalıştırılmaları hakkında yeni bir düzenleme getirilmektedir. Bu şekilde çalıştırılan hükümlüler bakımından; çalıştırılan süre, azami süre sınırına bakılmaksızın 105/A maddesi uyarınca denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infaz edilecek süreye ilave edilecektir.
Kanun Teklifindeki 30. Madde gerekçesine göre; maddeye “yeni bir fıkra eklenerek, açık ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlülerin kamu kurum ve kuruluşlarının iş alanlarında, ceza infaz kurumu görevlilerinin denetiminde olmak üzere geceleyin bu kurum ve kuruluşlar tarafından barındırılmak suretiyle çalıştırılabilecekleri kabul edilmektedir. Böylelikle, hükümlülerin kurum dışında çalıştırılması uygulamasını geliştirmek ve hükümlüleri çalışmaya özendirmek amaçlanmaktadır.
Düzenlemeye göre, hükümlünün bu şekilde çalıştırıldığı süre, 105/A maddesi uyarınca denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infaz edilecek süreye ilave edilecektir. Başka bir ifadeyle, hükümlülerin bu şekilde çalıştıkları süre, faydalanacakları denetimli serbestlik süresine ilave edilecek ve böylelikle daha erken denetimli serbestliğe ayrılmaları sağlanmış olacaktır. Örneğin hükümlü açık ceza infaz kurumunda bulunduğu süre içinde bu madde uyarınca kamu kurum ve kuruluşlarının iş yerlerinde iki ay süre ile çalıştığı takdirde bir yıllık denetimli serbestlik süresi, bir yıl iki ay olarak uygulanacak ve hükümlü koşullu salıverilmesine bir yıl iki ay kala denetimli serbestliğe ayrılacaktır. Ayrıca, 105/A maddesinde düzenlenen denetimli serbestlikten faydalanılacak azami süre de aşılabilecektir. Bu hükümlülere bulundukları alan veya durum gereğince uygulanmayacak kurallar yönetmelikle belirlenecektir.
“Kamuya yararlı bir işte çalıştırma” başlıklı İnfaz Kanunun 105 inci maddesine göre Türk Ceza Kanunu’nun 50 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde yer alan kısa süreli hapis cezasının yaptırım seçeneklerinden kamuya yararlı bir işte çalıştırma; hükümlünün, ücretsiz olarak bir kamu kurumunun veya kamu yararına hizmet veren bir özel kuruluşun belirli hizmetlerinde çalıştırılmasıdır.
Madde 105/A ise; Denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazını düzenlemektedir.
(1) Hükümlülerin dış dünyaya uyumlarını sağlamak, aileleriyle bağlarını sürdürmelerini ve güçlendirmelerini temin etmek amacıyla;
a) Açık ceza infaz kurumunda cezasının son altı ayını kesintisiz olarak geçiren,
b) Çocuk eğitim evinde toplam cezasının beşte birini tamamlayan,
koşullu salıverilmesine bir yıl veya daha az süre kalan iyi hâlli hükümlülerin talebi hâlinde, cezalarının koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmının denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazına, ceza infaz kurumu idaresince hükümlü hakkında hazırlanan değerlendirme raporu dikkate alınarak, infaz hâkimi tarafından karar verilebilir.
3. DİSİPLİN CEZALARININ NİTELİĞİ VE UYGULAMA KOŞULLARI
(MADDE 37)
Yürürlükte bulunan İnfaz Kanunu Madde 37: (1) Hükümlü hakkında kurumda, düzenli bir yaşamın sürdürülmesi, güvenliğin ve disiplinin sağlanması bakımından kanun, yönetmelikler ile idarenin uyulmasını emrettiği veya gerekli kıldığı davranış ve tutumları, kusurlu olarak ihlâl ettiğinde, eyleminin niteliği ile ağırlık derecesine göre Kanunda belirtilen disiplin cezaları uygulanır.
Kanun Teklifine göre 37 inci madde (1) fıkraya bir cümle eklenmektedir: “Hükümlünün duruşma, sağlık, eğitim ve çalışma gibi nedenlerle geçici olarak kurum dışında bulunduğu yerler de bu fıkranın uygulanması bakımından kurum olarak kabul edilir.”
(2) Suç oluşturan eylemlerden dolayı açılan kamu davası, disiplin soruşturması yapılmasını ve cezanın uygulanmasını engellemez.
Maddenin birinci fıkrasına yapılan ekleme Madde gerekçesinde şöyle açıklanmıştır:
“Maddeyle, 5275 sayılı Kanunun 37’nci maddesinin birinci fıkrasına hüküm eklemek suretiyle, hükümlünün duruşma, sağlık, eğitim ve çalışma gibi nedenlerle geçici olarak ceza infaz kurumu dışında bulunduğu yerlerde gerçekleştirdiği disipline aykırı eylem ve sözleri nedeniyle de disiplin yaptırımlarının uygulanabilmesine imkân tanınmaktadır. Örneğin, hastanede bulunduğu sırada kamu görevlilerine karşı gerçekleştirdiği disiplin cezası gerektiren eylemlerinden dolayı da hükümlü hakkında disiplin cezası uygulanabilecektir. Böylelikle, hükümlülerin geçici olarak ceza infaz kurumu dışına çıkarıldıklarında da düzenli bir yaşam sürdürmesi ile güvenliğin ve disiplinin sağlanması amaçlanmaktadır.”
Bu düzenleme ile; hükümlü hakkında kurumda düzenli bir yaşamın sürdürülmesi, güvenliğin ve disiplinin sağlanması bakımından kanun, yönetmelikler ile idarenin uyulmasını emrettiği veya gerekli kıldığı davranış ve tutumları, kusurlu olarak ihlâl ettiğinde, eyleminin niteliği ile ağırlık derecesine göre Kanunda belirtilen disiplin cezaları uygulamasının “uygulama mekanları” ve alanı genişletilmektedir.
Hükümlünün sağlık, eğitim veya çalışma gibi bir nedenle geçici olarak açık veya kapalı ceza infaz kurumları dışındaki fiilleri nedeniyle tıpkı ceza infaz kurumunda bulunduğu sırada “idarenin uyulmasını emrettiği veya gerekli kıldığı davranış ve tutumları, kusurlu olarak ihlâl ettiğinde, eyleminin niteliği ile ağırlık derecesine göre” hakkında disiplin soruşturması açılarak disiplin cezası verilebilecektir.
Hükümlüler için ayrıca devam eden bir başka ceza davası nedeniyle yargılanıyor olmaları mümkündür. Gerekçede sadece hastane örneği verilmiş ve “kamu görevlilerine karşı gerçekleştirdiği disiplin cezası gerektiren” eylem örneklenmiştir.
Madde değişiklik metninde özellikle “duruşma” kelimesi eklenmiştir. Bu durum karşısında hükümlünün bir başka davası sürerken SEGBİS yoluyla cezaevi içinde SEGBİS odalarında yapılmasına karar verilen davaya duruşmaya katıldığı celselerde sorgu veya savunması sırasında Mahkeme ile olan konuşma veya disiplin suçu olarak değerlendirilecek bir fiilden dolayı hakkında soruşturma açılıp disiplin cezası verilebilecektir. Ayrıca hükümlünün “geçici olarak kurum dışında bulunduğu yerler” arasında duruşma sayıldığına Mahkeme salonlarındaki tutum ve davranışları yüzünden Mahkemeye ve/veya “kamu görevlilerine karşı gerçekleştirdiği disiplin cezası gerektiren eylem” olarak nitelendirilecek bir olay nedeniyle disiplin cezası alabileceklerdir.
Bir başka deyişle infaz kurumları Mahkemeleri, hastaneleri, duruşma salonlarını, adliye binalarını, çalışma yerlerini, eğitim merkezlerini “hapishane” gibi “kurum mekânı” gibi kabul ederek uygulama yapmanın yolu açılmaktadır.
Düzenlemede “hükümlü” yazılıdır. Bir başka deyişle sadece hükümlülere uygulanacağı ileri sürülse bile bir davadan hükümlü, bir başka davadan tutuklu olan kişi hakkında bu hükmün uygulanıp uygulanmayacağı ve/veya tutuklular için geçici olarak Kurum dışında bulunduğu zaman uygulama yapılıp yapılmayacağı sorun yaratacaktır.
Ne yazık ki İnfaz hukukunda geçmiş dönem Savcılık itirazları ve infaz hakimliği kararlarında örneğin TMK Madde 7/2 maddesisin terör suçu olup olmadığı konusunda; “uygulama böyle” görüşüyle terör suçu olarak kabul etmeyi tercih etmiştir.
CMK’nun 203 maddesine göre; duruşmanın düzeni mahkeme başkanı veya hâkim tarafından sağlanır. Duruşmanın düzenini bozan kişinin savunma hakkını engellememek koşuluyla salondan çıkarılabilir. Hatta dirençle karşılaşılırsa çocuklar hariç verilecek bir kararla dört güne kadar disiplin hapsi uygulanabilir. CMK 204 maddede davranışları nedeniyle duruşmanın düzenli olarak yürütülmesini tehlikeye sokacağı anlaşıldığında sanık duruşma salonundan çıkarılabilir. Mahkeme, sanığın duruşmada hazır bulunmasını dosyanın durumuna göre savunması bakımından zorunlu görmezse, duruşmayı/oturumu sürdürebilir.
Eğer bir kimse, duruşma sırasında bir suç işlerse, mahkeme tutacağı tutanağı yetkili makama gönderir ve gerek görürse failin tutuklanmasına karar verir.
Ceza Muhakemesi Kanununda “duruşmanın düzen ve disiplini” hakkında yer alan bu düzenlemelerin yanında ayrıca Ceza İnfaz Kurumlarına ikinci bir ceza anlamına gelen “disiplin cezası” verilmesine olarak sağlayan böyle bir düzenleme kabul edilemez. Duruşma disiplini Mahkeme Başkanına veya hâkime aittir. Ayrıca Cezaevi Disiplin Kurulunun disiplin cezası vermesine olanak sağlayan böyle bir düzenleme ile aynı fiilden bir cezai işlem yapılarak ve ayrıca disiplin suç olduğu kabul edilerek disiplin cezası verilmesi adalet ve hukuka aykırı olan ölçüsüz cezalandırmadır.
5. HABERLEŞME VEYA İLETİŞİM ARAÇLARINDAN YOKSUN BIRAKMA VEYA KISITLAMA (MADDE 42)
Kanunun 42 maddesinin (2) fıkrasına eklenmesi önerilen (f) bendi ile yeni bir disiplin suçu daha yaratılmış ve sonuçları bakımından haberleşme ve iletişim hakkından yoksun bırakmaya bir disiplin cezası daha eklenmiş olmaktadır.
İnfaz Kanunun 42. İnci maddesine göre; (1) Haberleşme veya iletişim araçlarından yoksun bırakma veya kısıtlama cezası, hükümlünün bir aydan üç aya kadar mektup, faks ve telgraf almak ve yollamaktan, televizyon izlemekten, radyo dinlemekten, telefon etmekten ve diğer iletişim araçlarından yararlanmaktan tamamen veya kısmen yoksun bırakılmasıdır.”
(2) Bu cezayı gerektiren eylemler şunlardır:
a) Protesto amacıyla idarece verilen yemeği topluca almama eylemine katılmak.
b) Kurum iş yurdu yönetim kurulunca uygun görülen işte çalışmamak.
c) Herhangi bir şeyi protesto amacıyla veya idareye karşı toplu olarak sessiz direnişte bulunmak.
d) Odalarda, eklentilerinde ve diğer alanlarda ilâç ve gıda maddesi stoku yapmak.
e) Gereksiz olarak marş söylemek veya slogan atmak.
Kanun Teklifi ile 42 inci maddeye ek olarak (f) bendi getirilmesi önerilmektedir:
f) Kurum idaresine bildirilen telefon numarası aracılığıyla ya da teknik müdahale ile başka bir hatta yönlendirme yapmak suretiyle görüşme hakkı olmayan kişilerle görüşmek. |
Madde 42/2 fıkra (f) bendinden sonra aşağıdaki (3) ve (4) fıkralarda değişiklik önerilmemiştir: (3) Hükümlüye gelen mektup, faks ve telgraflar, disiplin cezasının infazından sonra kendisine verilir. Aynı türden olsa bile sonraki disiplin cezasının infazına bu işlem yapılmadan başlanamaz. (4) Anne, baba, eş, çocuk ve kardeşlerin ölüm veya ağır hastalıkları ile doğal afet hâllerinde yapılması gereken haberleşmeler ve avukat ile ilişkilerde bu madde hükmü uygulanmaz.
6. HÜCREYE KOYMA (MADDE 44)
İnfaz Kanunun 44 maddesinde düzenlenmiş olan “hücreye koyma” cezası aşağıdaki gibi tanımlanmış ‘disiplin suçudur”. Madde 44 / (1) Hücreye koyma cezası, hükümlünün eylemlerinin nitelik ve ağırlığına göre bir günden yirmi güne kadar, açık havaya çıkma hakkı saklı kalmak üzere, geceli ve gündüzlü bir hücrede tek başına tutulması ve her türlü temastan yoksun bırakılmasıdır.
Kanun tekliyle; Madde 44/ (2) fıkraya “n) Kuruma alkol sokmak, kurumda alkol bulundurmak veya kullanmak” düzenlemesinin eklenmesi önerilmektedir.
7. ÇOCUK HÜKÜMLÜLER HAKKINDA UYGULANABİLECEK
DİSİPLİN CEZALARI (MADDE 46)
Yürürlükteki İnfaz Kanunu 46 ıncı maddesinde geniş olarak yapılan düzenlemeye göre; Çocuk hükümlüler hakkında uygulanabilecek disiplin cezaları 46 ıncı maddede gösterilmiştir.
Bu cezalar; (1) Uyarma, (2) Kınama, (3) Onarma, tazmin etme ve eski hâle getirme, (4) Harcamalarına sınır koyma, (5) Bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma, (7) İznin ertelenmesi, (8) Kapalı ceza infaz kurumuna iade ve (9) Odaya kapatma cezasıdır. Bu cezaların ne zaman ve hangi fiil nedeniyle verileceği her ceza için ayrı ayrı bentler halinde düzenlenmiştir.
Kanun teklifinde Madde 46 da yer alan cezalara getirilmek istenen yeni disiplin suçu eylemleri aşağıdaki gibi çoğaltılmaktadır.
(1) Uyarma: Çocuğa eyleminin niteliğinin kötü ve uygunsuz olduğunun açıklanması ve tekrarı durumunda doğuracağı sonuçlara dikkatinin çekilmesidir.
(2) Kınama: Çocuğun, daha önce uyarı cezası verilmesine sebep olan davranışı ikinci kez tekrarlaması hâlinde, davranışının sonuçlarına ikinci kez dikkatinin çekilmesidir.
(3) Onarma, tazmin etme ve eski hâle getirme: Disiplin cezası gerektiren eylemin sonuçlarının, istekli olması koşulu ile çocuk tarafından onarma, tazmin etme veya eski hâle getirme suretiyle giderilmesidir. Bu disiplin cezasını gerektiren eylemler sayılmıştır ve ayrıca
(d) ve (ı) bendinde iki değişiklik yapılmaktadır:
d) Kişisel temizliğini veya kendi yaşam alanının temizliğini yapmamakta ısrar etmek. ı) Resmî kurumlardan, kurum kitaplığından, atölye ve derslik gibi yerlerden aldığı kitap, araç ve gereçleri zamanında geri vermemek, eksik vermek ve bunlara zarar vermek. |
(4) Harcamalarına sınır koyma: Çocuğun daha önce onarma, tazmin etme ve eski hâle getirme cezası verilmiş olan davranışı ikinci kez tekrarlaması hâlinde çalışması karşılığında aldığı ücret ve ailesinden gelen paranın haftalık harcama limitinin üçte birinin otuz gün süre ile kesilmesidir.
(5) Bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma: Çocuğun otuz güne kadar sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlere katılmaktan yoksun bırakılmasıdır. Bu disiplin cezasını gerektiren eylemler sayılmış (g) bendi değiştirilmiş ve (j) bendi eklenmiştir:
g) Suç örgütlerine ait her türlü yayın, bez afiş, pankart, resim, sembol işaret ve benzeri eşyayı kurumun herhangi bir yerine asmak veya teşhir etmek ya da bulundurmak. j) Başkasına ait eşyaya kasten zarar vermek. |
(7) İznin ertelenmesi veya ziyaretlerin kapalı şekilde yaptırılması: Disiplin cezasını gerektiren eylemin niteliğine ve ağırlık derecesine göre çocuğun izninin altmış güne kadar ertelenmesi veya kapalı ceza infaz kurumlarında açık ziyaretlerin altmış güne kadar kapalı şekilde yaptırılmasıdır.
(7) fıkra olarak sayılan “iznin ertelenmesi” cezasına “ziyaretlerin kapalı yapılması” cezası eklenerek ceza yukarıdaki gibi düzenlenmiştir. Ayrıca bu fıkrada bu disiplin cezasını gerektiren eylemler sayılmış (e) bendinde değişiklik ve (r) bendi ile ek düzenleme getirilmiştir.
e) İdareye ait olup kendisine verilmemiş bulunan yatak, battaniye, karyola ve dolap gibi eşyayı zapt etmek veya satmak ya da maddi menfaat karşılığı diğer çocuklara kullandırmak.
r) Kurumda güvenlik amacıyla oluşturulan teknik, mekanik veya elektronik cihaz ya da sistemleri kasten etkisiz veya çalışamaz hale getirmek yahut amacı dışında kullanmak
8) Kapalı ceza infaz kurumuna iade: Çocuğun, eyleminin nitelik ve ağırlığına göre çocuk kapalı ceza infaz kurumlarına, bulunmadığı hâllerde kapalı ceza infaz kurumlarının çocuklara ayrılan bölümlerine altı ay, bu fıkrada sayılan disiplin eylemlerinin ikinci veya daha fazla tekrarı halinde ise bir yıl süre ile iadesidir. Çocuk, bu fıkra dışında işlenen disiplin suçları ve disiplin cezalarından dolayı çocuk kapalı infaz kurumuna iade edilemez.
Kapalı ceza infaz kurumuna iadeyi gerektiren eylemler sayılmış ve a) bendinde değişiklik yapılmıştır. Eğer bu fıkrada sayılan disiplin eylemlerinin ikinci veya daha fazla tekrarı halinde ise bir yıl süre ile kapalı cezaevine iade edileceği ceza maddesine yerleştirilmiştir.
a) Kurum içinde veya dışında başkasını neticesi sebebiyle ağırlaşmış şekilde yaralamak ya da yaralayıcı, öldürücü her türlü âlet, silâh ve patlayıcı madde kullanmak suretiyle herhangi bir kimseyi yaralamaya teşebbüs etmek, yaralamak.
(9) Odaya kapatma cezası: Sekizinci fıkrada belirtilen kapalı infaz kurumunda bulunan çocuğun, aynı fıkrada belirtilen eylemlerde bulunması hâlinde, beş güne kadar açık havaya çıkma hakkı saklı kalmak üzere, gece ve gündüz tek başına bir odada tutulmasıdır. Bu ceza, çocuğun kurum görevlilerine istediği zaman ulaşmasına engel olunmayacak şekilde uygulanır. Çocuk, cezanın infazı öncesinde, sırasında ve sonrasında doktor kontrolünden geçirilir. Cezanın infazı sırasında çocuğun; ailesi, avukatı ve yasal temsilcisiyle görüşmesine izin verilir.
8. DİSİPLİN SORUŞTURMASI (MADDE 47)
Yürürlükteki Madde 47 ile düzenlenmiş olan “Disiplin soruşturması” İle ilgili maddenin iki fıkrasında değişiklik ve son bir fıkra eklenmesi önerilmektedir.
47. maddenin ikinci fıkrasında hükümlülerin disiplin cezasını gerektiren eyleminin öğrenilmesi tarihinden itibaren iki gün içinde disiplin soruşturmasının başlaması hakkındaki düzenlemede 2 gün 5 gün olarak değiştirilmek istenmektedir.
Disiplin soruşturmasının hangi sürede tamamlanması hakkındaki (3) fıkra düzenlemesinde bu süre (yedi gün içinde) olarak yürürlüktedir. Teklifle disiplin soruşturmasının tamamlanması onbeş güne çıkarılmakta ve firar haliyle ilgili olarak firar eden hükümlünün yakalandığının öğrenildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde tamamlanması teklif edilmektedir. Sürenin uzatılması infaz hakiminin kararı ile mümkündür.
47 inci maddeye eklenen son fıkra ise örneğin hükümlünün nakledilmesi halinde “hangi cezaevi disiplin kurulu tarafından” soruşturma açılacağı düzenlenmiştir:
(8) Disiplin soruşturması hükümlünün barındırıldığı ceza infaz kurumu disiplin kurulu tarafından yapılır. Hükümlünün ceza infaz kurumu dışındaki eylemleri nedeniyle yapılacak disiplin soruşturması, hükümlünün eylem öncesi en son barındırıldığı ceza infaz kurumu disiplin kurulu tarafından yapılır.
Disiplin Soruşturması ile ilgili Madde 47 değişiklik Teklifine göre;
Madde 47- (1) Uyarma, kınama ve bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma cezaları kurumun en üst amiri tarafından verilir ve uygulanır.
(2) Hükümlülerin diğer disiplin cezalarını gerektiren eylemlerinin öğrenilmesinden itibaren derhâl ve en geç beş gün içinde kurum en üst amirince atanan bir görevli tarafından soruşturmaya başlanır.
(3) Soruşturma en geç onbeş gün içinde tamamlanır. Firar halinde bu süre hükümlünün yakalandığının öğrenildiği tarihte başlar. Düzenlenen rapor ve ekleri disiplin kuruluna sunulur. Soruşturma süresi eylemin ve soruşturmanın niteliğine göre infaz hâkiminin yazılı onayı ile yedi güne kadar uzatılabilir.
(4) Savunma alınmadan disiplin cezası verilemez. Haklarında disiplin soruşturması yapılanlara, yüklenen eylemin niteliği ve sonuçları ile üç gün içinde savunmalarını vermeleri, aksi hâlde bu haklarından vazgeçmiş sayılacakları yazılı olarak bildirilir. Savunma yazılı olarak sunulabileceği gibi sözlü olarak da yapılabilir. Sözlü savunma tutanakla saptanır. Türkçe bilmeyenlerle, sağır ve dilsizlerin savunmaları tercüman aracılığıyla alınır.
(5) Disiplin cezaları disiplin kurulunca evrak üzerinden görüşülerek en geç üç gün içinde karara bağlanır. Disiplin kurulu, yasada yazılı disiplin cezası uygulanmasına veya disiplin cezası verilmesine yer olmadığına karar verebilir. Disiplin kurulu kararları gerekçeli olarak yazılır ve kararda şikâyet mercii ve süresi açıkça gösterilir.
(6) Disiplin kurulu kararı, haklarında soruşturma yapılanlara yönetim tarafından derhâl tebliğ edilir.
(7) Kurumun iç düzenini ve hükümlülerin yaşam ve beden bütünlüklerinin ciddî tehlike altında bulunması nedeniyle derhâl tedbir alınması zorunlu olan hâllerde, kurumun en üst amiri 49 uncu maddede belirtilen tedbirleri almakla beraber soruşturmayı başlatır. Bu hâlde infaz hâkimine bilgi verilir.
(8) Disiplin soruşturması hükümlünün barındırıldığı ceza infaz kurumu disiplin kurulu tarafından yapılır. Hükümlünün ceza infaz kurumu dışındaki eylemleri nedeniyle yapılacak disiplin soruşturması, hükümlünün eylem öncesi en son barındırıldığı ceza infaz kurumu disiplin kurulu tarafından yapılır.
9. DİSİPLİN CEZASINI GEREKTİREN EYLEMLERİN TEKRARI, DİSİPLİN CEZALARININ İNFAZI VE KALDIRILMASI (MADDE 48)
Yürürlükte bulunan 48. Madde “Disiplin Cezasını Gerektiren Eylemlerin Tekrarı, Disiplin Cezalarının İnfazı ve Kaldırılması” başlığı altında düzenlenmiştir.
Kanun teklifi bu Maddenin (2)., (3)., (6) fıkralarında değişiklik önermektedir.
Öncelikle 2004 yılında kabul edilmiş olan 5275 sayılı İnfaz Kanununda disiplin suç ve cezalarına kanun koyucunun bakış açısına değinmek gerekiyor. Bu nedenle Disiplin cezası gerektiren eylemlerin neler olduğuna dair Kanunun 48 inci maddesinin (1) fıkrası düzenlemesi ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararına göz atmakta yarar var.
52725 sayılı İnfaz Kanunun 37 inci maddesinden itibaren 46 ıncı maddesi dahil “disiplin Ceza ve Tedbirleri ve Ödüllendirme” düzenlemesidir. Disiplin cezaları 10 madde halinde ayrı ayrı gösterilmiştir. İnfaz Kanunun 48 inci maddesinin (1) fıkrasında yer alan: “37 ilâ 46’ncı maddelerde yer alan eylemlerin tanımına uymayan ve kanunda tanımları yapılmamış olan eylemler, nitelik ve ağırlıkları bakımından bunlara benzediklerinde, aynı maddelerdeki disiplin cezaları ile karşılanırlar.” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. Tutuklu ve hükümlüler hakkında uygulanacak disiplin cezaları 37 ilâ 46. maddeler arasında düzenlenmiş ve bu kurallarda disiplinsizlik oluşturan her bir fiil ayrı ayrı tanımlanmıştır. Cezalar da ayrıntılı olarak gösterilmiştir. Oysa Kanunun koyucu Kanunun 37 ilâ 46. maddelerde yer alan eylemlerin tanımına uymayan ve kanunda tanımları yapılmamış olan fiillerin, nitelik ve ağırlıkları bakımından bunlara benzediklerinde, aynı maddelerdeki disiplin cezaları ile karşılanacağı 2004 yılında kabul edilmiş bir düzenlemeydi.
Bu maddedeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin önüne gelmiş ve Anayasa Mahkemesi Esas 2013/28, K: 2013/106 ve 3.10.2013 Tarihli kararı ile; Kanun’da tanımlanmayan bir fiilin, benzeri bir fiille karşılaştırılarak kıyas yapılmak suretiyle ceza tayinine imkân tanınması durumunun suçların ve cezaların kanuniliği ilkesine aykırılık teşkil ettiği gerekçesiyle (1) fıkranın iptaline karar vermiştir.
Aslında Anayasaya aykırılığı bile dikkate alınmadan Kanun koyucunun böyle bir düzenleme yapması disiplin suç ve cezalarına bakış açısının göstergesi olarak kabul edilmelidir.
Örneğin Disiplin Cezaları bakımından dikkate alınması gereken bir başka konu ise Yürürlükteki 48 inci maddenin 3 maddesinin 3. Fıkrasının (b) bendine göre; “Disiplin cezalarının tamamı infaz edilip kaldırılmadıkça koşullu salıverilme işlemi yapılmaz, ancak bu süre hakederek salıverme tarihini geçemez.”
Öte yandan Kurumdan geçici uzaklaşma halinde duruşma, hastane, eğitim ve sağlık kuruluşlarını da dahil ederek Disiplin cezası gerektiren fillerle ilgili Mahkemeler, Hastaneler ve işyerleri, eğitim yerleri gibi uzatılması Disiplin cezalarının” giderek koşullu salıverilme dahil bazı hakların kullanılmasını sınırlandıran ve hak ihlaline neden olan düzenlemeler olarak karşımıza çıkmaktadır.
9.1. Kanun teklifi ile 48 inci maddenin (2) fıkrasında değişiklik yapılmaktadır.
2.Fıkranın yürürlükteki halinde yer alan düzenlemeye göre; “Bir eylemden dolayı verilen disiplin cezası kesinleştikten sonra bu cezanın kaldırılması için gerekli süre içinde (bu ibare madde metninden çıkarılmaktadır) yeniden disiplin cezasını gerektiren bir eylemde bulunan hükümlü hakkında, her defasında bir üst ceza uygulanır.
(4) fıkraya atıf yapılarak bu fıkrada gösterilen süreler geçinceye kadar yeni bir disiplin suçu için yeniden verilecek disiplin cezasında bir üst ceza uygulanması halini bu sürelerin geçmesine bağlamıştır. Bir başka anlatımla (4) fıkrada yazılı süreler geçmeden yeni disiplin cezasında bir üst ceza verilemez. Bu süreler ayrıntılı olarak kınama ve diğer cezalar için ayrı ayrı gösterilmiştir.
Kanun teklifine göre (2) fıkra değişikliği şöyledir:
(2) Bir eylemden dolayı verilen disiplin cezası kesinleştikten sonra bu cezanın infazı tamamlanıp kaldırılması için dördüncü fıkrada belirtilen süreler geçinceye kadar yeniden disiplin cezasını gerektiren bir eylemde bulunan hükümlü hakkında, her defasında bir üst ceza uygulanır.
9.2. Kanun teklifi ile 48 inci maddenin (3) fıkrasında “Disiplin Cezalarının infazında” değişiklik yapılmaktadır.
Yürürlükteki kanunun 48 inci maddesinin (3) fıkrası Disiplin Cezalarının İnfazı hakkındaki düzenlemedir. Disiplin cezalarının infazı ile ilgili (a) Hücreye Koyma / (b) Odaya Kapatma cezalarında değişiklik önerilmektedir.
Maddenin (a) fıkrasında sadece Hücreye Koyma cezası ile ilgili düzenleme yer almak iken; Odaya Kapatma cezası da 3/(a) bendine eklenerek bu disiplin cezalarının infaz durumları aşağıdaki gibi aynı bentte düzenlenmiştir.
Kanun teklifine göre (3) Fıkra (a) bendi: “Hücreye Koyma” “Odaya Kapatma” cezası
a) Hücreye koyma ve odaya kapatma cezasının infazına, infaz hâkiminin onayı ile başlanır. Hücreye koyma ve odaya kapatma cezasına ilişkin diğer hükümler saklı kalmak üzere, kesinleşen disiplin cezalarının infazına derhâl başlanır. Birden fazla disiplin cezası verilmiş olması hâlinde, bu cezalar kesinleşme tarihleri sırasına göre ayrı ayrı infaz edilir. Bir cezanın infazı tamamlanmadan diğerinin infazına başlanmaz.
Bir diğer değişiklik teklifi ise (c) bendindeki “Hücreye Koyma Cezası” hakkındadır. Yürürlükte olan düzenleme dikkate alınırsa; “Hücreye Koyma” cezası verilen hükümlünün sağlık durumu ile ilgilidir. Eğer “koşullu salıverilme tarihine kadar hükümlünün iyileşmeyeceği” hakkında Devlet veya Üniversite Hastanesinin Sağlık Kurulu Raporu verilirse “hücreye koyma cezası” infaz edilemez. Yerine hücreye koyma cezası kaç gün ise onun “iki katı kadar” “ziyaretçi kabulünden yoksun” bırakılır.
Kanun koyucu “hücreye koyma” cezasını mutlaka uygulamak istemekte ve örneğin “koşullu salıverilme tarihine kadar iyileşmeyeceği” Sağlık Raporu ile ortaya konulsa bile yerine başka bir alternatif ceza uygulamayı tercih etmektedir. Kanun değişiklik teklifinde Sağlık Raporu ile koşullu salıverilme tarihine kadar iyileşmeyeceği anlaşılan ve hakkındaki hücreye koyma cezası uygulanamayacak olan hükümlü için alternatif ceza olarak İnfaz Kanunun 44. Maddesinde yer alan “Hücreye Koyma” cezasının sürelerine göre ceza uygulaması tercih edilmiştir. Eğer “Hücreye Koyma” cezası sağlık sebebi ile uygulanamadığı takdirde; hükümlünün bu cezası yani 44’üncü maddenin (2) fıkrasında gösterilen bir günden on güne kadar Hücreye Koyma cezası ise yerine “iki ay” süreyle ve eğer 44’üncü maddenin (3) fıkrasında gösterilen onbir günden yirmi güne kadar hücreye koyma cezası ise, “dört ay” süreyle ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezası uygulanacaktır.
Kanun teklifine göre (3) Fıkra (c) bendi: “Hücreye Koyma” cezası alternatifi
c) Hücreye koyma cezasına ilişkin disiplin cezalarının infazından önce ve infazı sırasında hükümlü, hekim tarafından muayene edilir. İlgilinin bu cezaya katlanamayacağı anlaşılırsa cezanın infazı sonraya bırakılır veya hekiminin belirleyeceği aralıklarla infaz edilir. Koşullu salıverilme tarihine kadar hükümlünün iyileşemeyeceğinin tam teşekküllü Devlet veya üniversite hastanesi sağlık kurulu raporu ile saptanması hâlinde hücreye koyma cezası infaz edilmez; yerine 44’üncü maddenin ikinci fıkrasının uygulandığı hallerde iki ay, üçüncü fıkrasının uygulandığı hallerde dört ay süreyle ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezası uygulanır. Raporlar infaz dosyasına konulur.
Disiplin Cezalarının kaldırılması hem disiplin cezasının kaldırılması ve hem de “iyi halin” kazanılmasında” etkili olan düzenlemedir. İnfaz Kanunun 48 inci maddesinin 4 fıkrasında düzenlenmiştir. Bu konuda Kanun teklifi bir değişiklik teklifinde bulunmamaktadır. Ancak “infaz edildiği tarihten itibaren” “disiplin cezasının kaldırılması” ve “iyi hâlin kazanılmasında” bazı sürelerin geçmesi gerekmektedir. Bir başka deyişle disiplin cezaları infazı tamamlandığında bu cezanın “kalkması” ve iyi halin kazanılması bakımından “süre” şartı konulmuştur. Madde 48/ (4) fıkrasında belirtilen süreler esas alınır.
Bu süreler disiplin cezasına göre değişmektedir. Örneğin “kınama” cezası için konulan süre 15 gündür. Diğer süreler ise 15 gün ile bir yıl arasında değişmektedir.
Sadece Madde 48/ (5)- (h) bendi düzenlemesiyle: Çocuk hükümlüler hakkındaki “Odaya kapatma cezası doksan gün sonunda, kendiliğinden kalkmış sayılır” (Madde 48/5-h)
Örneğin Kanun teklifine konu olan (c) bendinde yer alan Hücreye Koyma cezası İnfaz Kanunun 44 maddesinin ikinci fıkrasındaki bir günden on güne kadar ise; infaz edildikten 6 ay sonra, üçüncü fıkrada yer alan onbir günden yirmi güne kadar ise bir yıl sonra disiplin cezası kalkabilir ve “iyi halin kazanılmasına” hak sahibi olunur (Madde 48/ (4)- f bendi).
Hücre cezasına karşılık ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezası yani Madde 48/4- (f) bendinde belirtilen süre (6 ay ve 1 yıllık süreler) sonunda disiplin cezası almamak ve iyi hâlli olmak koşuluyla bu ceza kurum en üst amirinin önerisi ve disiplin kurulu kararıyla kaldırılabilir.
Ayrıca (a) bendinde yer alan Kınama cezası ile (b) bendindeki Bazı etkinliklere katılmamaktan alıkoyma cezası kurumun en üst amiri tarafından kaldırılabilir.
9.3. Kanun teklifine göre 48. Madde (6) Fıkra Çocuk Hükümlüler Hakkında Verilen Disiplin Cezasının Kaldırılması
Maddede teklif edilen görüşe göre, önceki düzenlemede yer alan yeniden anlam düzeltmesi için eklenen ibarelerle öneri şöyledir:
(6) Çocuğun bulunduğu kurumun disiplin kurulu, kurum kurallarına uyma, iyileştirme programında ilerleme veya verilen ceza ile amaçlanan sonucun gerçekleşmesi durumunda, çocuk hakkında verilen disiplin cezasını süre koşulu aranmaksızın her zaman kaldırabilir.
Disiplin cezalarının infazı ile ilgili 48 madde düzenlemesinde çocuk hükümlüler hariç olmak üzere süre koşulları muhafaza edilmektedir.
10. ÖDÜLLENDİRME (MADDE 51)
“Ödüllendirme” başlığı altında düzenlenmiş olan Madde 51’e göre: (1) Hükümlüler, kurum içindeki veya dışındaki genel durumları, eğitim ve iyileştirme faaliyetlerine etkin katılımları, kurum düzenine karşı tutumları ve kendilerine verilen işlerdeki gayretleri dikkate alınarak teşvik esaslı ödüllerden yararlandırılabilirler. (Değişik: 24/1/2013-6411/6 Md.)
(2) Bu madde hükümleri, çocuk hükümlüler için de geçerlidir. Yürürlükte bulunan 51. Madde (3) fıkraya göre “Hükümlülere verilebilecek ödüller şunlardır” başlığı altında verilecek ödüller sıralanmıştır.
Örneğin 51 Madde 3 fıkra (a) bendine göre “Kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan evli hükümlüler, en geç üç ayda bir kez olmak üzere, üç saatten yirmidört saate kadar eşleri ile kurum veya eklentilerinde ceza infaz kurumu personelinin yakın nezareti olmaksızın mahrem şekilde görüştürülebilir.
Yürürlükte bulunan 51 maddenin (3) fıkrası (b) bendinde düzenlenen “ödül”; Çocuk hükümlülere, en geç iki ayda bir kez olmak üzere ceza infaz kurumu personelinin yakın nezareti olmaksızın aile görüşmesi yaptırılabilir.
Bu düzenlemede yer alan “en geç iki ayda bir kez” tanınan bu hak için “en geç ayda bir kez” olarak sıklaştırılmaktadır. Çocuğun vasisiyle görüştürülmesinin yanında ayrıca “ya da ana veya babasıyla birlikte kardeşiyle” görüşme hakkı verilmektedir. Bu teklife göre (b) bendi aşağıdaki gibi olacaktır:
b) Çocuk hükümlülere, en geç ayda bir kez olmak üzere, üç saatten yirmidört saate kadar ana ve babasıyla veya vasisiyle ya da ana veya babasıyla birlikte kardeşiyle kurum ya da eklentilerinde ceza infaz kurumu personelinin yakın nezareti olmaksızın aile görüşmesi yaptırılabilir.
Maddede yer alan diğer “ödüllendirmeler” aşağıdaki gibi devam etmektedir.
c) Haftalık ziyaret süresi iki saate kadar uzatılabilir.
d) Kapalı ziyaret yerine açık ziyaret yaptırılabilir.
e) Üst üste kullanılmayan en fazla üç haftalık ziyaret süresi toplu olarak kullandırılabilir.
f) Haftalık telefonla görüşme süresi veya sayısı iki katına kadar artırılabilir.
g) Sosyal, kültürel veya sportif etkinliklerden öncelikli veya daha uzun süreli yararlanmaları sağlanabilir.
h) Haftalık harcama miktarı yarı oranında artırılabilir.
ı) Tek kişilik odalarda televizyon bulundurma imkânı verilebilir.
j) Hediye verilebilir.
k) Takdir belgesi veya tavsiye mektubu verilebilir.
Kanun teklifi ile ödüllendirmelere aşağıdaki bentlerin eklenmesi teklif edilmektedir:
l) Çocuk hükümlüler için kurum bünyesinde gerçekleştirilen tören veya anma günü ya da doğum günlerinde çocukların ailelerinin de etkinliklere katılması sağlanabilir.
m) Çocuk hükümlünün yanında kalacağı bir yakınının olmaması nedeniyle kullanamadığı özel izinler yerine kurum idaresinin uygun gördüğü gün kadar eğitim evinin bulunduğu il sınırları içinde gündüzleri iznini geçirmesi ve gece eğitim evinde kalması imkânı verilebilir.
n) Çocuk eğitim evinde kalan hükümlünün hafta sonunda bir gün, kurum idaresinin uygun gördüğü süre kadar, kurum dışına çıkmasına izin verilebilir.
o) Çocuk eğitim evinde kalan hükümlü, kamu kurum ve kuruluşlarının gençlik kampı veya gençlik merkezi gibi imkanlarından yararlandırılabilir.
(4) Ödüllendirme sisteminin usul ve esasları ile bu ödüllerden yararlanmanın kapsam ve şartları, suç türleri dikkate alınarak yönetmelikle belirlenir. 51 inci maddenin (4) fıkrasında belirtilen 30 Mart 2013 tarihli 28603 Sayılı Resmî Gazetede yayımlanan ve Adalet Bakanı tarafından yürütülen Hükümlü ve Tutukluların Ödüllendirilmesi hakkındaki Yönetmelik 51. Maddeye dayanılarak düzenlenmiştir. Kanun maddesinde sadece “hükümlüler” yazılı olmasına rağmen Yönetmelikte hem hükümlüler ve hem de tutuklular için uygulanmak üzere düzenleme yapılmıştır. Yönetmeliğin amacı, ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlü ve tutukluların ödüllendirilmesine ilişkin usul ve esaslar ile bu ödüllerden yararlanmanın kapsam ve şartlarını düzenlemektir (Madde 1). Hükümlü ve tutukluların ödüllendirilmesi ile verilecek ödülün türüne, sayısına, süresine veya geri alınmasına İdare ve Gözlem Kurulu tarafından Yönetmelik ekinde bulunan form doldurulmak suretiyle karar verilir. Yönetmelik hükümlerine göre; Kurul kararlarına karşı infaz hâkimliğine şikâyet ve infaz hâkimliği kararlarına karşı ağır ceza mahkemesine itiraz yolu açıktır (Madde 6/2.) Kanun teklifindeki düzenlemesinin yasallaşması halinde bu yönetmelik gözden geçirilecektir.
11. HÜKÜMLÜLERİN KENDİ İSTEKLERİ İLE NAKİL / (MADDE 54)
5275 sayılı İnfaz Kanununda “Kendi istekleri ile nakil” düzenlemesi 54. Maddede düzenlenmiştir. Hükümlülerin kendi istekleri ile bulundukları kurumdan başka kurumlara nakledilebilmeleri için; koşullardan birisi de “koşullu salıverilmelerine beş aydan az süre kalmamış olması” koşuludur.
Kanun değişikliği teklifi ile bu şart yerine 54 maddenin (1) fıkrası (c) bendi “Ceza infaz kurumlarında bulunulması gereken sürenin üç aydan fazla olması” şeklinde koşulun değiştirilmesi teklif edilmektedir. Bu değişiklik çerçevesinde:
Kendi istekleri ile nakil
Madde 54- (1) Hükümlülerin kendi istekleri ile bulundukları kurumdan başka kurumlara nakledilebilmeleri için;
a) Gitmek istedikleri kurumlardan durumlarına uygun en az üç yeri belirten bir dilekçe vermeleri,
b) Nakil giderlerini peşin olarak ödemeyi kabul etmeleri,
c) Ceza infaz kurumlarında bulunulması gereken sürenin üç aydan fazla olması,
d) İyi hâl göstermeleri, disiplin cezası almamış veya kaldırılmış olması,
e) İstekte bulunulan kurumda yer, kapsama gücü ve sınıfının uygun bulunması ve tutukevi olmaması,
f) Mahkûmiyet sürelerine uygun hükümlülerin barındırıldığı bir kurum olması,
g) Daha önce disiplin nedeniyle ayrılmak zorunda kaldıkları kurum olmaması,
Gerekir. Çocuk hükümlüler bakımından bu fıkranın (b) bendi uygulanmaz.
(2) Bu hükümlüler nakledildikleri kurumlarda, eğitim öğretim veya hastalık nedeniyle nakil hariç, bir yıl kalmak zorundadırlar. Çocuklar bakımından bu süre altı ay olarak uygulanır.
12. KÜTÜPHANEDEN YARARLANMA (MADDE 61)
Yürürlükteki İnfaz Kanunun 61 Maddesine göre; Ceza infaz kurumlarında, kurumun büyüklüğüne göre, kütüphane veya kitaplık oluşturulur. Kütüphanelerde veya kitaplıklarda verilen derslere kaynaklık edecek kitapların yanı sıra olanaklar ölçüsünde hükümlülerin boş zamanlarını değerlendirmelerini, okuma alışkanlığı edinmelerini ve kültür bakımından ufuklarını geliştirmelerini sağlayacak kitaplar da bulundurulur (Fıkra 1).
Ayrıca maddenin (3) fıkrasına göre bu hizmet, gezici kitaplıklarla da yerine getirilebilir. (2) fıkraya ek cümle getirilmesi teklif edilmiştir.
(2) Hükümlüye kurum kütüphanesinden yararlanma imkânı verilir. (Kanun teklifi ile eklenen cümle) Ayrıca, hükümlüler kamu kurum ve kuruluşlarına bağlı kütüphanelerde bulunan ve 62 inci maddedeki şartları taşıyan yayınlardan yararlandırılabilir.
Hükümlü veya tutukluların kitap ihtiyacı çok önemlidir. “Süreli ve Süresiz Yayınlardan Yararlanma Hakkı” İnfaz Kanunun 62. Maddesinde düzenlenmiştir.
Hükümlü, mahkemelerce yasaklanmamış olması koşuluyla süreli ve süresiz yayınlardan bedelini ödeyerek yararlanma hakkına sahiptir. Bazı resmi yayın niteliğindeki gazete, dergi ve mecmualardan ücret alınmaz. Kurum güvenliğini tehlikeye düşüren veya müstehcen haber, yazı, fotoğraf ve yorumları kapsayan hiçbir yayın hükümlüye verilmez.
13. SÜRELİ VEYA SÜRESİZ YAYINLARDAN YARARLANMA HAKKI (MADDE 62)
Yürürlükte bulunan İnfaz Kanunun 62. Maddesinde düzenlenmiş olan “Süreli ve Süresiz Yayınlardan Yararlanma Hakkı” düzenlemesine göre;
Madde 62- (1) Hükümlü, mahkemelerce yasaklanmamış olması koşuluyla süreli ve süresiz yayınlardan bedelini ödeyerek yararlanma hakkına sahiptir.
(2) Resmî kurumlar, üniversiteler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile mahkemelerce yasaklanmamış olması koşuluyla Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve kamu yararına çalışan dernekler tarafından çıkartılan gazete, kitap ve basılı yayınlar, hükümlülere ücretsiz olarak ve serbestçe verilir. Eğitim ve öğretimine devam eden hükümlülerin ders kitapları denetime tâbi tutulamaz.
Kanun teklifi ile Maddenin (3) fıkrasına ek ibareler getirilmesi teklif edilmektedir:
(3) Kurum disiplinini, düzenini veya güvenliğini bozan ya da tehlikeye düşüren, hükümlülerin iyileştirilmesi amacına ulaşmayı zorlaştıran yahut müstehcen haber, yazı, fotoğraf ve yorumları kapsayan hiçbir yayın hükümlüye verilmez.
Yine Kanun teklifi ile yürürlükte bulunan 62. İnci maddeye (4) fıkra eklenmesi önerilmektedir:
(4) Uluslararası Standart Süreli Yayın Numarası (ISSN) veya Uluslararası Standart Kitap Numarası (ISBN) almayan süreli ve süresiz yayınlar ile Basın İlân Kurumu aracılığıyla resmî ilan ve reklam yayınlama hakkı bulunmayan gazeteler, ceza infaz kurumuna kabul edilmez. Yabancı dilde yayımlanmış gazete ve dergilerin ceza infaz kurumuna kabul edilmesinde Adalet Bakanlığı yetkilidir.
Son eklenen (4) fıkra süreli yayınlar bakımından; gazeteler ve dergiler için “Basın İlan Kurumu” aracılığıyla resmi ilan ve reklam yayınlama hakkı bulunan ve bulunmayan olarak bir ayırım yapılmaktadır. Sadece “gazeteler” için resmi ilan ve reklam alma hakkı bulunmuyorsa ceza infaz kurumuna kabul edilmeyeceği hakkında bir yasak getirilmektedir. Yabancı dilde yayımlanan gazete ve dergilerin ise ceza infaz kurumlarına kabul edilmesinde Adalet Bakanlığı yetkili kabul edilmiştir.
Resmî ilânların mevkutelerde (süreli yayın) yayınlanmasında aracı olmak üzere 02.01.1961 kabul tarihli 195 sayılı Kanunla Basın İlân Kurumu Teşkiline Dair Kanun kabul edilmiştir. Bu Kanun ve BİK Genel Kurul kararları ile Yönetmelik hükümlerinde belirlenen esas ve usullere uygun olarak vasıf ve ödevlerini eksiksiz ve zamanında yerine getiren gazeteler, yayın yeri ve yayın türü esaslı olarak resmî ilân yayınlama hakkı kazanır. Bunun için bekleme süreleri ve bazen resmi ilan ve reklam almanın durması veya yitirilmesi gibi müeyyideleri vardır. Kanunen başka bir amaçla düzenlenmiş olan bir kanunla kurulmuş olan kamu tüzel kişiliğe sahip böyle bir kurum tarafından belirlenen resmi ilan alınıp alınmamasına bağlı bir koşul Anayasaya aykırıdır.
62 madde düzenlemesine göre hükümlü ve tutuklular için mahkemelerce yasaklanmış olanlar dışında süreli yayınları edinmek hak olarak tanınmıştır. Cezaevi idare tarafından yapılacak olan bir denetimde bu ölçütün kullanılarak yasaklanmış yayınların cezaevine sokulmaması veya kurum güvenliğini tehlikeye düşürecek yayınların veya müstehcen süreli süresiz yayınların bedelini ödenerek alınması sınırlandırma bakımından makul, haklı ve ölçülü olarak kabul edilebilir. Cezaevleri bu yönde inceleme yapıp karar alabilirler. Ancak Basın İlan kurumu kriterlerine göre resmi reklam ve ilan alan gazetelerin serbest diğer gazetelerin cezaevine alınamayacağı hakkında bir kanuni düzenleme anayasaya aykırı olacaktır.
Gazetelerin 195 sayılı Kanun çerçevesinde ve bu kanunu amaçlarına uygun olarak resmi ilan ve reklam alıp alamaması kriteri; bu ölçütlere göre cezaevine alınıp alınmaması keyfiyeti herkesin düşünce ve ifade özgürlüğünün, habere ve görüşlere ulaşma hakkının engellenmesi sonucunu doğuracağı gibi hükümlü ve tutuklularında haber ve görüşlere ulaşma hakkının engellenmesidir. Süreli yayınlar Devletin ve diğer kamu tüzel kişilerinin veya bunlara bağlı kurumların araç ve imkânlarından eşitlik esasına göre yararlanır, yararlanmalıdır.
İfade özgürlüğünün bir sonucu olarak herkesin haber ve fikirlere ulaşma özgürlüğü vardır Hükümlü ve tutuklular da temel hak ve özgürlüklerin tamamına kural olarak sahiptirler. Hükümlü ve tutukluların ifade özgürlüğü Anayasa ve ulusalüstü sözleşmelerin koruması altındadır. Anayasanın 26 ıncı maddesinde sınırlandırma ölçütleri gösterilmiştir ve sınırlandırmalar bu ölçütlere uygun olmalıdır. Kuşkusuz ceza infaz kurumunda bulunmanın getirdiği kaçınılmaz sonuçlardan birisi de bazı haklarına sınırlandırma getirilmesidir. Buna rağmen sınırlandırmalar makul ve gereklilik ölçülerine uygun olmalıdır. Anayasanın 13. Maddesinde ifadesini bulan sınırlandırma ölçütü bakımından temel hak ve anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla ve meşru bir amaca uygun olarak sınırlandırılabilir. Anayasanın 26 ıncı maddesinde sınırlandırma ölçütleri bellidir.
Herkes düşünce ve kanaatlerini söz yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya topluca açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hak resmi makamların müdahalesi olmaksızın kullanılır. Bu hakkın kullanılması nasıl özgürlükleri ilgilendiren bir düzenleme ise görüş ve düşüncelerin yayılma araçlarından bir olan gazeteyi herkesin edinme hakkı olduğu gibi ceza infaz kurumlarında bulunanların da edinme hakkı vardır, sınırlandırılamaz. Aksi takdirde gazetelerin cezaevine girmesinin yasaklanması veya açıklanan koşulla cezaevlerine alınmaması hak ihlalidir.
14. HÜKÜMLÜNÜN TELEFON İLE HABERLEŞME HAKKI (MADDE 66)
5275 Sayılı İnfaz Kanunu 66. Maddesinde düzenlenmiş olan “hükümlünün telefonla görüşme hakkı” arasında “salgın hastalık” yer almıyordu. Kanun teklifiyle 66 maddenin (3) fıkrasına “salgın hastalık” ibaresi eklenmiştir.
Böylece üstsoy, eş ve kardeşlerinin ölüm, ağır hastalık veya doğal afet hâllerinde telefonla görüşme hakkının yanında hükümlülerin “salgın hastalık” halinde de kuruma ait telefon ve faks cihazından derhâl yararlandırılma hakkına sahip olmaları önerilmektedir.
15. HÜKÜMLÜYE DIŞARIDAN GÖNDERİLEN HEDİYEYİ KABUL ETME HAKKI (MADDE 69)
Kanun teklifi ile 69 madde değişikliği:
Madde 69- (1) Kapalı ceza infaz kurumlarındaki hükümlü, iki ayda bir kez, ayrıca dinî bayram, yılbaşı veya kendi doğum günlerinde dışarıdan gönderilen ve kurum güvenliği için tehlikeli olmayan bir hediyeyi kabul etme hakkına sahiptir. (Kanun teklifi ile Ek ibare) Çocuk ve altmış beş yaşını tamamlamış hükümlüler ile beraberinde çocuğu bulunan kadın hükümlüler, idare ve gözlem kurulu tarafından alınacak karar doğrultusunda belirtilen zaman dilimi dışında da hediye kabul edebilir. Bunun esas ve usulleri yönetmelikle belirlenir.
İnfaz Kanununun 76 ıncı maddesinde yer alan “öğretimden yararlanma” hakkına (2) fıkra eklenmesi teklif edilmektedir:
Madde 76- (1) Açık ceza infaz kurumları ile çocuk eğitim evlerinde bulunan hükümlülerin örgün ve yaygın, kapalı ceza infaz kurumunda bulunan hükümlülerin yaygın öğretimden yararlanmaları sağlanır.
(2) Bu maddenin uygulanmasına ve sınavlara ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir.
17. KOŞULLU SALIVERİLMEDE İYİ HALİN SAPTANMASI (MADDE 89) KANUN TEKLİFİ İLE DEĞİŞİK BAŞLIK HÜKÜMLÜLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE İYİ HÂLİN BELİRLENMESİ
Yürürlükte bulunan 5275 sayılı İnfaz Kanunun 89. Maddesinin “Koşullu Salıverilmede İyi Halin Saptanması” başlığı Kanun teklifiyle “Hükümlülerin değerlendirilmesi ve iyi hâlin belirlenmesi” olarak değiştirilmesi önerilmektedir.
5275 sayılı İnfaz Kanunun “Koşullu salıverilmede iyi hâlin saptanması” başlıklı maddesi şöyledir:
“Madde 89- (1) Hükümlünün, Kanunun 107 inci maddesinde öngörülen süreleri, ceza infaz kurumlarının düzen ve güvenliği amacıyla konulmuş kurallara içtenlikle uyarak, haklarını iyi niyetle kullanarak, yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirerek geçirmiş ve uygulanan iyileştirme programlarına göre de toplumla bütünleşmeye hazır olduğunun disiplin kurulunun görüşü alınarak idare kurulunca saptanmış bulunması gerekir.”
Bu düzenlemede 107. Maddeye atıf yapılmaktadır.
Kanun Teklifi ile önerilen düzenlemede madde başlığı “Hükümlülerin değerlendirilmesi ve iyi hâlin belirlenmesi” olarak teklif edilmektedir. Ayrıca yürürlükteki madde bir fıkradan ibaret olduğu halde önerilen kanun teklifi altı ayrı fıkra eklemesiyle 7 fıkradan oluşmaktadır.
Kanun teklifinin 89 uncu maddesi hakkındaki gerekçesine göre bu durum şöyle açıklanmıştır: “Kanunun 89 uncu maddesinin mevcut düzenlemesine göre sadece koşullu salıverilme bakımından iyi halin belirlenmesi esas alınmış, infazın tüm aşamaları bakımından iyi hal değerlendirilmesi yapılmasına ilişkin bir düzenleme yapılmamıştır. Yapılması öngörülen değişiklikle, infazın tüm aşamalarında hükümlülerin tutum ve davranışlarının iyi halin belirlenmesine esas olmak üzere değerlendirilmesi ve buna göre belirli hak ve imkanlardan faydalanabilmesi amaçlanmaktadır.”
Kanun teklifi önerisi:
Madde 89- (1) Hükümlüler, ceza infaz kurumlarında bulunduğu tüm aşamalarda, ceza infaz kurumlarının düzen ve güvenliği amacıyla konulmuş kurallara uyup uymadığı, haklarını iyi niyetle kullanıp kullanmadığı, yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirip getirmediği, uygulanan iyileştirme programlarına göre toplumla bütünleşmeye hazır olup olmadığı, tekrar suç işleme ve mağdura veya başkalarına zarar verme riskinin düşük olup olmadığı hususlarında idare ve gözlem kurulu tarafından iyi hâlin belirlenmesine esas olmak üzere en geç altı ayda bir değerlendirmeye tabi tutulur.
(2) Birinci fıkra uyarınca yapılacak değerlendirmede, infazın tüm aşamalarında hükümlülerin katıldığı iyileştirme ve eğitim-öğretim programları ile spor ve sosyal faaliyetler, kültür ve sanat programları, aldığı sertifikalar, kitap okuma alışkanlığı, diğer hükümlü ve tutuklular ile ceza infaz kurumu görevlileri ve dışarıyla olan ilişkileri, işlediği suçtan dolayı duyduğu pişmanlığı, ceza infaz kurumu kuralları ile kurum bünyesindeki çalışma kurallarına uyumu ve aldığı disiplin cezaları dikkate alınır. Gerektiğinde hükümlünün ceza infaz kurumuna girmeden önceki yaşamına ilişkin bilgi ve belgeler de istenebilir.
(3) Toplam on yıl ve daha fazla hapis cezasına mahkum olanlar ile terör suçları, örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçları, örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar, kasten öldürme suçları, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar ve uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarından mahkûm olanlar hakkında yapılacak açık ceza infaz kurumuna ayırmaya, denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazına ve koşullu salıverilmeye ilişkin değerlendirmelerde idare ve gözlem kuruluna Cumhuriyet başsavcısı veya belirleyeceği bir Cumhuriyet savcısı başkanlık eder. Ayrıca, idare ve gözlem kuruluna Cumhuriyet başsavcısı tarafından belirlenen bir izleme kurulu üyesi ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı il veya ilçe müdürlükleri tarafından belirlenen birer uzman kişi katılır.
(4) İdare ve gözlem kuruluna Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı ile izleme kurulundan katılan üyelere katıldıkları her bir toplantı günü için memur maaş katsayısının (500) rakamı ile çarpılması sonucu bulunacak miktarda huzur hakkı ödenir.
(5) Kanunlarda iyi halliliğin arandığı durumlarda, hükümlülerin tutum ve davranışlarının değerlendirilmesi bakımından bu madde hükümleri uygulanır.
(6) Açık ceza infaz kurumuna ayırmaya, denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazına ve koşullu salıverilmeye ilişkin olarak tutum ve davranışları olumsuz değerlendirilen hükümlülerin yeniden değerlendirilmeye tâbi tutulma süreleri bir yılı geçemez.
(7) İdare ve gözlem kurulu tarafından yapılacak değerlendirmelere esas olacak ilkeler ve kurulun bu maddeye ilişkin çalışma usul ve esasları ile tutum ve davranışları olumsuz değerlendirilen hükümlülerin yeniden değerlendirilmeye tâbi tutulma süreleri yönetmelikle düzenlenir.
İdare ve gözlem kuruluna Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı ile izleme kurulundan katılan üyelere katıldıkları her bir toplantı günü için memur maaş katsayısının (500) rakamı ile çarpılması sonucu bulunacak miktarda huzur hakkı ödenecektir.
Kanunlarda iyi halliliğin arandığı durumlarda, hükümlülerin tutum ve davranışlarının değerlendirilmesi ve bazı hak ve imkanlardan faydalanabilmesi bakımından bu madde hükümleri dikkate alınacaktır. Bu madde uyarınca yapılan değerlendirme olumlu sonuçlanmadığı takdirde hükümlü, söz konusu hak ve imkândan faydalanamayacaktır. Olumlu sonuçlandığı takdirde ise örneğin açık ceza infaz kurumuna ayrılma bakımından hükümlü bu imkândan faydalanabilecektir.
Açık ceza infaz kurumuna ayırmaya, denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazına ve koşullu salıverilmeye ilişkin olarak tutum ve davranışları olumsuz değerlendirilen hükümlülerin yeniden değerlendirilmeye tabi tutulma süreleri bir yılı geçemeyecek olup, bu süreler yönetmelikle belirlenecektir. Belirtmek gerekir ki, birinci fıkra uyarınca yapılması gereken değerlendirme, en geç altı ayda bir yapılmaya devam edecektir.
Düzenlemeyle, hükümlünün açık ceza infaz kurumuna ayrılma, denetimli serbestlik altında cezanın infazı ve koşullu salıverilme gibi imkanlardan yararlanabilmesi için ceza infaz kurumlarında kaldığı tüm zamanlar bakımından bir değerlendirme yapılması ve bu değerlendirme sonucuna göre hakkında işlem tesis edilmesi amaçlanmaktadır.
Düzenlemeye göre hükümlülerin “iyi halli” olup olmadıkları İdare ve Gözlem Kurulu kararına bağlanmaktadır.
Kurul geç altı ayda bir olmak üzere hükümlülerin, ceza infaz kurumlarında bulunduğu tüm aşamalarda hükümlünün;
Yürürlükte 89. Maddede bulunmayan “tekrar suç işleme ve mağdura veya başkalarına zarar verme riskinin düşük olup olmadığı” hakkındaki değerlendirme ölçütü yenidir. Madde gerekçesinde buna dair bir gerekçe belirtilmemiştir. Genel gerekçede ise; İnfaz Kanunun 105/A maddesine yönelik olarak yapılan değerlendirmede “tekrar suç işleme risklerinin azaltılması” görüşü yer almaktadır.
Teklifin 89 madde (2) fıkra ile ilgili olarak hükümlünün “iyi halli olma halinin saptanmasında” nelerin hangi kriterlere göre değerlendirileceği sayılmaktadır:
Buna göre; Birinci fıkra uyarınca yapılacak değerlendirmede, infazın tüm aşamalarında hükümlülerin
Hatta son sayılan değerlendirme ölçütüne göre “Gerektiğinde hükümlünün ceza infaz kurumuna girmeden önceki yaşamına ilişkin bilgi ve belgeler de istenebilir.”
Hükümlünün infazın tüm aşamalarında; cezaevi kurallarına uyup uymadığı, haklarını iyi niyetle kullanıp kullanmadığı, iyi niyet ölçütünün ne olduğu veya olacağı, yükümlülükleri neler ise bunları “eksiksiz” yerine getirip getirmediği, “eksiklik” denilince ne anlaşılması gerektiği, “toplumla bütünleşmeye hazır olup olmadığı”, kriterinde ise “toplumla bütünleşme” kavramından kastın ne olduğu ve ne anlaşılması gerektiği, tekrar suç işleme riskinin olup olmadığının nasıl tespit edilebileceği, başkalarına zarar verme riskinin düşük veya yüksek olup olmadığının tespitinde nasıl bir yöntem izleneceği tartışmaya çok açık hususlardır. Sorun üretmeye açık ve her kişiye göre değişen ve her kişinin değer yargılarının ve sübjektif yorumlarının yapılabileceği, cezaevi koşullarında meydana gelen olayların oluş biçimine ve nedenlerine bağlı olarak hükümlü üzerinde ayrıca baskı yaratabilecek ucu açık kriterlerdir.
Öte yandan iyileştirme ve eğitim-öğretim programlarına katılmamak, spor ve sosyal faaliyetler içinde bulunmak istememek, kültür ve sanat programlarından hoşlanmamak ve hiçbir sertifika almamış olmak veya kitap okuma alışkanlığı edinmemek; hükümlünün iyi halli olmadığını mı göstermektedir? Yoksa “iyi halli” olmaktan anlaşılması gereken kriterlerin sadece bu hususlardan ibaret olmadığını ve bu değerlendirme ölçütlerinin toplumsal yapımıza uygun olup olmadığını tartışmadan iyi halli olmanın sadece bu kriterler olduğunu kabul etmek bilimsel midir ve yeterli midir?
"Diğer hükümlü ve tutuklular ile ceza infaz kurumu görevlileri ve dışarıyla olan ilişkileri” acaba nasıl bir değerlendirmeye veya teste bağlıdır? Görevlilerle iyi olmak ve örneğin dışarıyla olan ilişkilerden anlamamız gereken Kurum içindeki tüm yöneticilerle olan ilişkiler ise; yöneticilerin hükümlüyle olan ilişkilerinin de ayrıca denetlenmesi ve objektif olarak değerlendirilmesi gerekmiyor mu? “İşlediği suçtan dolayı duyduğu pişmanlığı” ölçmek için yöntemimiz nedir?
Ceza infaz kurumu kuralları ile kurum bünyesindeki çalışma kurallarına uyumu ve aldığı disiplin cezalarının değerlendirilmesi ise sübjektif yorumlara açık bir kriterdir.
Madde fıkrasında son sayılan ve teklif edilen değerlendirme ölçütüne göre “Gerektiğinde hükümlünün ceza infaz kurumuna girmeden önceki yaşamına ilişkin bilgi ve belgeler de istenebilir.” düzenlemesi dikkat çekicidir ve hak ihlalidir. Düzenlemede geçen “gerektiğinde” halini kim ve hangi koşullarda gerekli görecektir? Ceza infaz kurumuna girmeden önceki yaşamına ilişkin bilgi ve belgeler kimden, nereden ve hangi kurumdan ve ne gerekçeyle istenebilecektir? Nasıl bir değerlendirme yapılacaktır?
Herkes Anayasanın 20 maddesine 2010 yılı Anayasa değişikliği ile eklenen son fıkra gereğince kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunması hakkına sahiptir. Özel hayatın gizliliğini ihlal, kişisel verilerin kaydedilmesi, hukuka aykırı olarak verilmesi ve ele geçirilmesi suç olarak kabul edildiği halde kişilerin “yaşamına ilişkin bilgi ve belge istenmesi” hukuka ve Anayasaya aykırıdır.
89. maddenin 1. ve 2. Fıkraları birlikte değerlendirildiğinde; iyi halli olma koşullarının onbir ayrı kritere bağlı olduğu ve bu değerlendirme ölçütlerinin soyut olduğu ve İdare ve Gözlem Kurulunun yorumlarının farklılıklarına açık olarak, kendi dünya görüşlerine, siyasal, toplumsal ve felsefi görüş ve inanışlarına göre yorum yaparak karar verme olasılıklarının çok yüksek olduğu düşünülmelidir.
Yapılan bir diğer düzenlemeye göre İdare ve Gözlem Kurulunun yapısında suç türlerine ve ceza miktarlarına göre değişiklik önerilmektedir.
Madde 89 (3) fıkra teklifine göre;
On yıl ve daha fazla cezaya mahkumlar ile sayılan suçlardan hükümlüler hakkında:
ilişkin değerlendirmelerde İdare ve Gözlem kuruluna; Cumhuriyet başsavcısı veya belirleyeceği bir Cumhuriyet savcısı başkanlık edecektir.
Madde gerekçesine göre. “Cumhuriyet başsavcısı veya belirleyeceği bir Cumhuriyet savcısı başkanlık edecektir. Cumhuriyet savcısı, ceza infaz kurumundan doğrudan koşullu salıverilmeye ayrılacak hükümlüler hakkında yapılacak idare ve gözlem kurulu değerlendirmelerine katılacak, denetimli serbestlik uygulanarak cezanın infazından sonra koşullu salıverilmeye ayrılacak hükümlüler hakkında yapılacak değerlendirmeye katılmayacaktır. Ayrıca, idare ve gözlem kuruluna Cumhuriyet başsavcısı tarafından belirlenen bir izleme kurulu üyesi ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı il veya ilçe müdürlükleri tarafından belirlenen birer uzman kişi katılacaktır. Cumhuriyet başsavcılığı aracılığı ile bu kurumlardan temsilci belirleyerek bildirmeleri istenecek ve ilgili temsilciye idare ve gözlem kurulunun toplantı gün ve saati bildirilecektir.”
Böylece idare ve gözlem kuruluna Cumhuriyet başsavcısı tarafından belirlenen bir izleme kurulu üyesi ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı il veya ilçe müdürlükleri tarafından belirlenen birer uzman kişi katılacaktır.
(4) fıkrada ise İdare ve gözlem kuruluna Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı ile izleme kurulundan katılan üyelere katıldıkları her bir toplantı günü için memur maaş katsayısının (500) rakamı ile çarpılması sonucu bulunacak miktarda huzur hakkı ödeneceği düzenlenmiştir.
(5) fıkrada ise “Kanunlarda iyi halliliğin arandığı durumlarda, hükümlülerin tutum ve davranışlarının değerlendirilmesi bakımından bu madde hükümleri uygulanır.”
Neden böyle bir düzenleme yapıldığını anlamak için maddenin gerekçesine bakmakta yarar vardır: “Kanunlarda iyi halliliğin arandığı durumlarda, hükümlülerin tutum ve davranışlarının değerlendirilmesi ve bazı hak ve imkanlardan faydalanabilmesi bakımından bu madde hükümleri dikkate alınacaktır. Bu madde uyarınca yapılan değerlendirme olumlu sonuçlanmadığı takdirde hükümlü, söz konusu hak ve imkândan faydalanamayacaktır. Olumlu sonuçlandığı takdirde ise örneğin açık ceza infaz kurumuna ayrılma bakımından hükümlü bu imkândan faydalanabilecektir. Açık ceza infaz kurumuna ayırmaya, denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazına ve koşullu salıverilmeye ilişkin olarak tutum ve davranışları olumsuz değerlendirilen hükümlülerin yeniden değerlendirilmeye tabi tutulma süreleri bir yılı geçemeyecek olup, bu süreler yönetmelikle belirlenecektir. Belirtmek gerekir ki, birinci fıkra uyarınca yapılması gereken değerlendirme, en geç altı ayda bir yapılmaya devam edecektir.
Düzenlemeyle, hükümlünün açık ceza infaz kurumuna ayrılma, denetimli serbestlik altında cezanın infazı ve koşullu salıverilme gibi imkanlardan yararlanabilmesi için ceza infaz kurumlarında kaldığı tüm zamanlar bakımından bir değerlendirme yapılması ve bu değerlendirme sonucuna göre hakkında işlem tesis edilmesi amaçlanmaktadır.”
Bu gerekçeye bağlı olarak yapılan düzenleme ile;
(6) Açık ceza infaz kurumuna ayırmaya, denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazına ve koşullu salıverilmeye ilişkin olarak tutum ve davranışları olumsuz değerlendirilen hükümlülerin yeniden değerlendirilmeye tâbi tutulma süreleri bir yılı geçemez.
(7) İdare ve gözlem kurulu tarafından yapılacak değerlendirmelere esas olacak ilkeler ve kurulun bu maddeye ilişkin çalışma usul ve esasları ile tutum ve davranışları olumsuz değerlendirilen hükümlülerin yeniden değerlendirilmeye tâbi tutulma süreleri yönetmelikle düzenlenir.
Hükümlülerin tüm infaz süreci boyunca iyi halli olup olmadığı 89 madde ile değerlendirilecek ve sayılan suçlar ve cezalar bakımından Cumhuriyet Başsavcısı İdare ve Gözlem Kurulunda yer alacak ve başkanlık edecektir. Kurula katılanlara huzur hakkı ödenecek ve altı ayda bir “iyi halli” değerlendirmesi yapılarak; iyi halli olmaları koşuluyla açık cezaevine ayrılabilme, koşullu salıverilme veya denetimli serbestlik haklarından yararlanmaya hak kazanılacaktır.
Bu düzenleme “iyi halli olma” halini zorlaştırmakta ve sınırlandırmaktadır. Savcılık ve İnfaz hakimliğine yetki vermekte, bazı ceza miktarları ile sayılan suçları işlemiş hükümlülerin diğer hükümlülerden ayrılması suretiyle “iyi halli sayılmaları” zorlaştırılmaktadır. Böylece koşullu salıverilme, denetimli serbestlik veya açık cezaevine ayrılma hakları Kurula, savcılıklara ve infaz hakimlerinin takdirine bırakılmaktadır. Sulh Ceza Hakimlerinin kuruluş aşamasında “özgürlükler hâkimi” olarak anıldığının anımsanması ama zaman içinde sürekli verdikleri tutuklama kararları ile bu gün tartışma konusu olmalarından ders alarak sonuç çıkarmamış bulunduğumuz dikkate alınacak olursa; cezaevinden koşullu salıverilme, denetimli serbestlik ve açık cezaevine ayrılma hakkı ve “iyi halli olmanın tespiti” bakımından hükümlüler arasında yapılan ayırımın Savcılık ve İnfaz Hakimlerine tanınan yetkilerle daha da artacağı ve tartışma yaratacağı beklenmelidir.
18. KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU DIŞINA ÇIKMA HÂLLERİ (MADDE 92)
İnfaz Kanunun 92’nci maddesinde yer alan düzenlemenin (1) fıkrasına göre; “Hükümlü; izin, hastaneye, Cumhuriyet Başsavcılığına veya duruşmaya sevk, eğitim, öğretim, işyurdu, cezanın ertelenmesi, salıverilme, nakil, deprem, sel gibi doğal afet ve yangın hâlleri dışında ve yetkili makamca verilmiş yazılı bir emir olmadıkça kapalı kurumun dışına çıkarılamaz. (Ek cümle: 15/8/2016-KHK-674/16 Md.; Aynen kabul: 10/11/2016-6758/16 Md.) 9 uncu maddenin ikinci fıkrasında yazılı suçlardan hükümlü ve tutuklu olanların, ceza infaz kurumu düzeni ile toplum güvenliğini tehlikeye düşürebileceği, terör örgütü veya diğer suç örgütü üyelerinin örgütsel amaçlı faaliyet ve haberleşmelerine imkân sağlayabileceği, yol, kalınacak ceza infaz kurumu ya da sınav merkezi veya okulda güvenlik açısından sakınca bulunabileceği değerlendirildiği takdirde kurum dışına çıkmaları Cumhuriyet başsavcılığı tarafından kısıtlanabilir.
Kanun teklifi ile; 5271 sayılı Kanunun 250 inci maddesi yürürlükten kaldırıldığı için (2) fıkrada aşağıdaki gibi değişiklik teklif edilmektedir.
18. KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU DIŞINA ÇIKMA HÂLLERİ (MADDE 92)
İnfaz Kanunun 92’nci maddesinde yer alan düzenlemenin (1) fıkrasına göre; “Hükümlü; izin, hastaneye, Cumhuriyet Başsavcılığına veya duruşmaya sevk, eğitim, öğretim, işyurdu, cezanın ertelenmesi, salıverilme, nakil, deprem, sel gibi doğal afet ve yangın hâlleri dışında ve yetkili makamca verilmiş yazılı bir emir olmadıkça kapalı kurumun dışına çıkarılamaz. (Ek cümle: 15/8/2016-KHK-674/16 Md.; Aynen kabul: 10/11/2016-6758/16 Md.) 9 uncu maddenin ikinci fıkrasında yazılı suçlardan hükümlü ve tutuklu olanların, ceza infaz kurumu düzeni ile toplum güvenliğini tehlikeye düşürebileceği, terör örgütü veya diğer suç örgütü üyelerinin örgütsel amaçlı faaliyet ve haberleşmelerine imkân sağlayabileceği, yol, kalınacak ceza infaz kurumu ya da sınav merkezi veya okulda güvenlik açısından sakınca bulunabileceği değerlendirildiği takdirde kurum dışına çıkmaları Cumhuriyet başsavcılığı tarafından kısıtlanabilir.
Kanun teklifi ile; 5271 sayılı Kanunun 250 inci maddesi yürürlükten kaldırıldığı için (2) fıkrada aşağıdaki gibi değişiklik teklif edilmektedir.
(2) Terör ve örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili olarak alınan bilgilerin doğruluğunun araştırılması bakımından zorunlu görülen hâllerde, hükümlü veya tutuklular, rızaları alınmak koşuluyla, ilgili makamın ve Cumhuriyet Başsavcılığının talebi üzerine önceki metinde hâkim) sulh ceza hâkimi kararı ile geçici sürelerle ceza infaz kurumundan alınabilirler. Bu süreler, hükümlü veya tutuklu dinlendikten sonra işin niteliğine göre, her defasında dört günü ve hiçbir surette onbeş günü geçmemek üzere hâkim tarafından tayin olunur ve hükümlülük ve tutuklulukta geçmiş sayılır. Ceza infaz kurumundan ayrılış ve dönüşlerinde hükümlü veya tutuklunun sağlık durumu doktor raporu ile tespit edilir. Yer gösterme sırasında yapılan işlemlere ilişkin belgelerin bir örneği ilgilinin dosyasında muhafaza edilmek üzere Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir.
19. MAZERET İZNİ (MADDE 94)
Yürürlükte olan 5275 sayılı İnfaz Kanununun 94 maddesinde düzenlenen mazeret izni “hükümlülük süresinin beşte birini” iyi halli geçirmiş olan hükümlülere istekleri üzerine mazeret izni verilmekteydi.
Ayrıca Cumhuriyet Başsavcılığının onayı ile Sağlık Kurulu raporu ile belgelendirilmesi şartıyla ana, baba, eş, kardeş, çocuk ile eşin anne veya babasından birinin yaşamsal tehlike oluşturacak önemli ve ağır hastalık hâllerinin bulunması nedeniyle bunlardan her biri için (Yürürlükte bulunan metinde bir defaya mahsus ibaresi madde metninden çıkarılarak yerine) asgari bir ay arayla toplam iki defaya mahsus olmak üzere hasta ziyareti amacıyla yol süresi dışında bir güne kadar mazeret izni verilebilecektir. Süre hükümlülük süresinin onda birini iyi halli geçirmek olarak değiştiriliyor. Bu izinler Cumhuriyet Savcılığının ve bir kısmı Adalet Bakanının onayı ile verilmektedir.
Mazeret izni
Madde 94- (1) Hükümlülük süresinin onda birini iyi hâlle geçirmiş olanlara hükümlünün isteği ile;
a) Ana, baba, eş, kardeş veya çocuğunun ölümü nedeniyle ceza infaz kurumu en üst amirinin önerisi ve Cumhuriyet Başsavcılığının onayı ile,
b) Yukarıdaki bentte sayılan yakınlarından birisinin yaşamsal tehlike oluşturacak önemli ve ağır hastalık hâllerinin veya deprem, su baskını, yangın gibi felâketler nedeniyle zarara uğradıklarının belgelendirilmesi koşuluyla kurum en üst amirinin görüşü, Cumhuriyet Başsavcılığının önerisi ve Adalet Bakanlığının onayı ile,
Yol dışında on güne kadar mazeret izni verilebilir.
(2) Bu Kanunun 25 inci maddesi kapsamına girenler (yani Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası infaz edilenler) yani ağırlaştırılmış müebbet hariç, yüksek güvenlikli ceza infaz kurumunda bulunanlar da dâhil olmak üzere, güvenlik bakımından sakınca oluşturmaması koşuluyla tehlikeli olmayan hükümlünün, dış güvenlik görevlisinin refakatinde bulunmak şartıyla, talebi ve Cumhuriyet Başsavcısının onayıyla;
a) İkinci derece dâhil kan veya kayın hısımlarından birinin ya da eşinin ölümü nedeniyle cenazesine katılması için yol süresi dışında iki güne kadar,
b) Sağlık Kurulu raporu ile belgelendirilmesi şartıyla ana, baba, eş, kardeş, çocuk ile eşin anne veya babasından birinin yaşamsal tehlike oluşturacak önemli ve ağır hastalık hâllerinin bulunması nedeniyle bunlardan her biri için (Yürürlükte bulunan metinde bir defaya mahsus ibaresi çıkarılarak yerine) asgari bir ay arayla toplam iki defaya mahsus olmak üzere hasta ziyareti amacıyla yol süresi dışında bir güne kadar,
izin verilebilir. Hükümlünün, izin süresi içinde gece konaklaması gerektiği takdirde, kendi evi veya (a) bendinde belirtilen bir yakınının evinde, güvenli görülen başka bir yerde ya da gidilen yerde bulunan kapalı ceza infaz kurumunda kalmasına, güvenlik hususu değerlendirilmek ve gerekli güvenlik tedbirleri alınmak suretiyle, gidilen yerin valisi tarafından karar verilir. Yurt dışına çıkmasını gerektirmesi durumunda hükümlüye, bu madde gereğince izin verilemez.
20. ÖZEL İZİN (MADDE 95)
Hangi hallerde verilebileceği 95. Maddede düzenlenmiştir ve Kanun teklifine göre;
Madde 95- (1) Açık ceza infaz kurumlarında bulunanlarla kapalı ceza infaz kurumunda olup da açık ceza infaz kurumlarına ayrılmaya hak kazananlara, aileleriyle bağlarını sürdürmelerini veya güçlendirmelerini ve dış dünyaya uyumlarını sağlamak amacıyla kurum en üst amirinin önerisi ve Cumhuriyet Başsavcılığının onayı ile üç ayda bir, yol hariç (Yürürlükteki süre üç gün olup yapılan değişiklik teklifiyle) yedi güne kadar izin verilebilir. (Yürürlükteki Madde metnine eklenen cümle) Hastalık veya doğal afet gibi zorunlu hâllerde bu izinler birleştirilerek kullandırılabilir.
21. İZİNDEN DÖNMEME, GEÇ DÖNME (MADDE 97)
Yürürlükteki 97 inci maddenin (1) fıkrasına “Salgın hastalık, doğal afet, savaş veya seferberlik durumunda bu sebeplerden dolayı izinden dönemeyen veya geç dönen hükümlülere ceza verilmez.” cümlesi ve maddeye 3 fıkra eklenmektedir.
Madde metninde geçen TCK’nin 292 inci maddesi “Hükümlünün veya tutuklulunun kaçması” suçudur. Cezası altı aydan bir yıla kadar hapistir. Artırılacak halleriyle bir yıldan üç yıla ve bazı hallerde üç katına kadar artırılabilir.
Madde 97- (1) İzinden dönmeyen veya iki günden fazla bir süre geçtikten sonra dönen hükümlüler hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 292 inci ve izleyen maddelerinde yazılı hükümler uygulanır. Salgın hastalık, doğal afet, savaş veya seferberlik durumunda bu sebeplerden dolayı izinden dönemeyen veya geç dönen hükümlülere ceza verilmez.
(2) İzin süresini iki gün veya daha az bir süre geçiren hükümlüler hakkında disiplin işlemi yapılır.
(3) İzinden dönmeyen veya iki günden fazla bir süre geçtikten sonra dönen hükümlüler ile firar eden hükümlülere bir daha özel izin verilmez.
22. MAHKÛMİYET HÜKMÜNÜN YORUMUNDA VEYA ÇEKTİRİLECEK CEZANIN HESABINDA DURAKSAMA (MADDE 98)
Kanun teklifine göre 98. Madde de aşağıdaki gibi değişiklik teklif edilmektedir.
Madde 98- (1) a) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda duraksama olursa veya sonradan yürürlüğe giren kanun hükmünün Türk Ceza Kanunu’nun 7 inci maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekirse, hükmü veren mahkemeden,
b) Çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa ya da cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülürse, infaz hâkimliğinden,
duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için karar istenir.
(2) Birinci fıkra uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme veya infaz hâkimliği olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
Cezanın hesabında duraksama İnfaz Hakimliğine bırakılmaktadır.
Ancak bu değişiklik teklifine göre Türk Ceza Kanunun 7. Maddesi kapsamında bir değerlendirme yapılması “gerekirse” cümlesine göre hükmü veren mahkeme değerlendirme yapacaktır.
Bu yeni düzenleme teklifine göre Kanuncuların uygulanmasıyla ilgili TCK 7. Maddesine bakmakta yarar var.
Zaman bakımından uygulama
Madde 7- (1) İşlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. İşlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı da kimse cezalandırılamaz ve hakkında güvenlik tedbiri uygulanamaz. Böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri hükmolunmuşsa infazı ve kanuni neticeleri kendiliğinden kalkar.
(2) Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.
(3) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/2 Md.) Hapis cezasının ertelenmesi, koşullu salıverilme ve tekerrürle ilgili olanlar hariç; infaz rejimine ilişkin hükümler, derhal uygulanır.
(4) Geçici veya süreli kanunların, yürürlükte bulundukları süre içinde işlenmiş olan suçlar hakkında uygulanmasına devam edilir.
Sonuç; sonradan yürürlüğe giren kanun hükümlü lehine ise; lehe olan kanun hükümlerinin uygulanmasında bir tereddüt bulunmamaktadır (Madde 7/2).
23. BİRDEN FAZLA HÜKÜMDEKİ CEZALARIN TOPLANMASI (MADDE 99)
Kanunun 99 uncu maddesinde değişiklik öneren Kanun Teklifine göre infaz hakimliğinden “toplama” kararı istenecektir. Maddeye eklenen cümleye göre; eğer adli para cezasından hapis cezası infaz aşamasında ise bu toplama eklenecektir.
Madde 99- (1) Bir kişi hakkında hükmolunan her bir ceza diğerinden bağımsızdır, varlıklarını ayrı ayrı korurlar. Ancak, bir kişi hakkında başka başka kesinleşmiş hükümler bulunur ise, 107 inci maddenin uygulanabilmesi yönünden infaz hâkimliğinden bir toplama kararı istenir. Adli para cezasından çevrilen ve ceza infaz kurumunda infaz edilme aşamasına gelen hapis cezaları da toplama kararına dahil edilir.
Madde geçen 107. Madde, koşullu salıverilme halini düzenlemektedir. Kanun teklifinde bu maddede değişiklik önerilmiştir.
24. HASTANEDE GEÇEN SÜRENİN CEZADAN İNDİRİLMESİ (MADDE 100)
Hastanede geçen sürenin cezadan indirilmesi
Madde 100- (1) Cezanın infazına başlandıktan sonra hastalık nedeniyle hükümlünün ceza infaz kurumundan hastaneye kaldırılması hâlinde burada geçirdiği süre, cezadan indirilir.
(2) Ancak, cezanın infazını durdurmak için hükümlü, hastalığına kasten neden olmuşsa bu hükümden yararlanamaz. Bu hâlde Cumhuriyet savcısı (Yürürlükteki madde düzenlemesinde geçen mahkemeden kelimesi madde metninden çıkarılarak) infaz hâkimliğinden bir karar verilmesini ister.
25. İNFAZ SIRASINDA VERİLECEK KARARLARIN MERCİİ VE USULÜ (MADDE 101)
Yürürlükte bulunun İnfaz Kanunun 25 inci maddesinde yer alan “mahkeme” kelimesi madde metininden çıkarılacak yerine “infaz hakimliği” getirilmiştir.
İnfaz Kanunun 99-102 inci maddeleri arasındaki düzenleme “İnfazla İlgili Kararlar” başlığını taşıyan Kanunun birinci Kitap Dördüncü Kısım Sekizinci Bölümde yer alır. Bu düzenleme İnfaz Hakimliği Kanunu ile İnfaz Kanunu arasında kurulan ilişkiyle İnfaz Hakimlerinin yetkilerinin genişletilmesinin sonucudur.
Madde 101- (1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100’üncü maddeler gereğince mahkemeden veya infaz hâkimliğinden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(2) 99 uncu madde gereğince cezaların toplanması gerektiğinde bu hususta hüküm verme yetkisi, en fazla cezaya hükmetmiş bulunan mahkemenin bulunduğu yer infaz hâkimliğine, bu durumda birden çok infaz hâkimliği yetkili ise son hükmü vermiş olan mahkemenin bulunduğu yer infaz hâkimliğine aittir. En fazla cezanın;
a) Yargıtay tarafından ilk derece mahkemesi sıfatıyla verilmesi hâlinde Ankara infaz hâkimliğince,
b) Bölge adliye mahkemesi tarafından ilk derece mahkemesi sıfatıyla verilmesi hâlinde bölge adliye mahkemesinin bulunduğu il infaz hâkimliğince,
c) Bölge adliye mahkemesi tarafından duruşma açmak suretiyle verilmesi hâlinde ise hükmü kaldırılan ilk derece mahkemesinin bulunduğu yer infaz hâkimliğince, bu hususta karar verilir.
(3) Bu madde uyarınca verilen kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir.
26. KAMUYA YARARLI BİR İŞTE ÇALIŞTIRMA (MADDE 105)
Hükmü veren ilk derece mahkemesi suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre sanık hakkında verdiği kısa süreli hapis cezasını adli para cezasına veya TCK 50. Maddede sayılan diğer seçeneklere çevirebilir. Bu seçenekler arasında (f) bendinde gösterilen kamuya yararlı işte çalışmak seçeneği de vardır.
Türk Ceza Kanunun 50. Maddesinde yer alan “kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımların” sayıldığı TCK Madde 50/1- (f) bendindeki (Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle ve gönüllü olmak koşuluyla yararlı bir işte çalıştırılmaya” çevrilebileceğinden; bu işlemin infazının nasıl yapılacağı İnfaz Kanununda 105 maddesinde aşağıdaki gibi düzenlenmiştir.
Madde 105- (1) Türk Ceza Kanunu’nun 50 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde yer alan kısa süreli hapis cezasının yaptırım seçeneklerinden kamuya yararlı bir işte çalıştırma; hükümlünün, ücretsiz olarak iki saat çalışması karşılığı bir gün olmak üzere bir kamu kurumunun veya kamu yararına hizmet veren bir özel kuruluşun belirli hizmetlerinde çalıştırılmasıdır. (Kanun teklifi ile eklenen cümle) Günlük çalışma süresi, en az iki saat ve en fazla sekiz saat olacak şekilde denetimli serbestlik müdürlüğünce belirlenir.
(2) Denetimli serbestlik müdürlükleri, bölgelerinde bulunan bu tür kurumlardan hükümlüleri ne suretle çalıştırabileceklerine dair bilgi alırlar ve hizmetler listesini oluştururlar.
27. DENETİMLİ SERBESTLİK TEDBİRİ UYGULANARAK CEZANIN İNFAZI (MADDE 105/A)
Denetimli serbestlik tek başına ceza infaz müessesi değildir. Şüpheli, sanık veya hükümlünün toplum içinde denetim ve takibinin yapıldığı sistemdir. İyileştirilmeleri. Topluma kazandırılmaları için gereksinim duyulan her türlü hizmet, program ve kaynakların sağlandığı alternatif ceza infaz sistemi olarak tanımlayabiliriz.
27.1.1 Etkin Pişmanlık halinde Denetimli Serbestlik: Sanık hakkında bir cezaya hükmedilmeyebilir ama hakkında denetimli serbestlik kararı verilebilir. Örneğin TCK’nin 220 maddesine göre suç işlemek amacıyla örgüt kurmak suçundan dolayı etkin pişmanlıktan yararlanması halinde hakkında cezaya hükmolunmaz. Ama etkin pişmanlıktan yararlanan kişiler hakkında bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine başvurulabilir. Bu süre üç yıla kadar uzatılabilir (TKC Madde 221/5)
27.1.2. Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararında Denetimli Serbestlik: 5271 sayılı CMK’nun 231/5 maddesine göre sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası ise mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Bu durumda sanık hakkında beş yıl süreyle denetim süresine tabi tutulur. Bu süre içinde bir yıldan fazla olmamak üzere mahkemenin belirleyeceği süreyle sanık hakkında “denetimli serbestlik” tedbirlerinden birinin uygulanmasına karar verilebilir. Denetimli serbestlik tedbiri olarak; a) Bir meslek veya sanat sahibi olmaması halinde, meslek veya sanat sahibi olmasını sağlamak amacıyla bir eğitim programına devam etmesine, b) Bir meslek veya sanat sahibi olması halinde, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına, c) Belli yerlere gitmekten yasaklanmasına, belli yerlere devam etmek hususunda yükümlü kılınmasına ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü yerine getirmesine karar verilebilir. Denetim süresi içinde dava zamanaşımı durur.
27.1.3. Kısa Süreli Hapis Cezasının Seçenek Yaptırımlara Çevrilmesinde Denetimli Serbestlik:
Türk Ceza Kanunun Madde 50’ye göre kısa süreli hapis cezası, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre, Mahkemenin takdiri ile kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlara, kanunda sayılan tedbirlere çevrilebilir. Mahkemenin takdirine bağlı olarak çevrilebilecek bu tedbirler: c) En az iki yıl süreyle, bir meslek veya sanat edinmeyi sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkanı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmeye, d) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanmaya, e) Sağladığı hak ve yetkiler kötüye kullanılmak suretiyle veya gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranılarak suç işlenmiş olması durumunda; mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, ilgili ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alınmasına, belli bir meslek ve sanatı yapmaktan yasaklanmaya, f) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle ve gönüllü olmak koşuluyla kamuya yararlı bir işte çalıştırılmaya çevrilebilir. Hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi halinde, hükmü veren mahkeme kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verir ve bu karar derhal infaz edilir. Bu durumda, beşinci fıkra hükmü uygulanmaz (Fıkra 6). Hükmedilen seçenek tedbirin hükümlünün elinde olmayan nedenlerle yerine getirilememesi durumunda, hükmü veren mahkemece tedbir değiştirilir (Fıkra 7). Kısa süreli hapis ceza yerine seçenek yaptırım olarak maddede sayılan güvenlik tedbirlerine hükmedilmişse; bu güvenlik tedbirlerinin infazı süresince hükümlü hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanır.
271.4. Hapis Cezasının Ertelenmesinde Denetimli Serbestlik:
Türk Ceza Kanunun 51 maddesine göre işlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezası ertelenebilir. Cezanın ertelenmesi, mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi koşuluna bağlı tutulabilir. Bu durumda, koşul gerçekleşinceye kadar cezanın infaz kurumunda çektirilmesine devam edilir. Koşulun yerine getirilmesi halinde, hâkim kararıyla hükümlü infaz kurumundan derhal salıverilir. Cezası ertelenen hükümlü hakkında, bir yıldan az, üç yıldan fazla olmamak üzere, bir denetim süresi belirlenir. Bu sürenin alt sınırı, mahkûm olunan ceza süresinden az olamaz. Denetim süresi içinde; a) Bir meslek veya sanat sahibi olmayan hükümlünün, bu amaçla bir eğitim programına devam etmesine, b) Bir meslek veya sanat sahibi hükümlünün, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına, c) Onsekiz yaşından küçük olan hükümlülerin, bir meslek veya sanat edinmelerini sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkanı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmesine mahkemece karar verilebilir.
Ayrıca Madde 51 gereğince; (5) Mahkeme, denetim süresi içinde hükümlüye rehberlik edecek bir uzman kişiyi görevlendirebilir. Bu kişi, kötü alışkanlıklardan kurtulmasını ve sorumluluk bilinciyle iyi bir hayat sürmesini temin hususunda hükümlüye öğütte bulunur; eğitim gördüğü kurum yetkilileri veya nezdinde çalıştığı kişilerle görüşerek, istişarelerde bulunur; hükümlünün davranışları, sosyal uyumu ve sorumluluk bilincindeki gelişme hakkında üçer aylık sürelerle rapor düzenleyerek hâkime verir.
(6) Mahkeme, hükümlünün kişiliğini ve sosyal durumunu göz önünde bulundurarak, denetim süresinin herhangi bir yükümlülük belirlemeden veya uzman kişi görevlendirmeden geçirilmesine de karar verebilir.
(7) Hükümlünün denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere, hâkimin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi halinde; ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verilir.
(8) Denetim süresi yükümlülüklere uygun veya iyi halli olarak geçirildiği takdirde, ceza infaz edilmiş sayılır.
27.1.5. Koşullu Salıverilmeden yararlanılması ve Denetimli Serbestlik
İnfaz Kanunun 107 inci maddesinde yer alan düzenleme “koşullu salıverilmedir”. Ana hatlarıyla ifade etmek gerekirse hükmolunan hapis cezasının bir kısmının ceza infaz kurumları dışında tamamlanması olarak tanımlayabiliriz. Cezasının bir kısmını ceza infaz kurumunda tamlamış olan hükümlü eğer koşullu salıverilmeye hak kazanmış/kazanabilmiş ise cezasının geriye kalanı cezaevi dışında tamamlayabilir.
Yürürlükte bulunan 107 inci maddenin (4) fıkrasına göre; “Suç işlemek için örgüt kurmak veya yönetmek ya da örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçtan dolayı mahkûmiyet hâlinde; ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm edilmiş olanlar otuzaltı yılını, müebbet hapis cezasına mahkûm edilmiş olanlar otuz yılını, süreli hapis cezasına mahkûm edilmiş olanlar cezalarının dörtte üçünü infaz kurumunda çektikleri takdirde, koşullu salıverilmeden yararlanabilirler.” Yine 5271 sayılı İnfaz Kanunu Madde 107 /16 fıkra gereğince “5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun İkinci Kitap, Dördüncü Kısım, "Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar" başlıklı Dördüncü Bölüm, "Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar" başlıklı Beşinci Bölüm, "Milli Savunmaya Karşı Suçlar" başlıklı Altıncı Bölüm altında yer alan suçlardan birinin bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi dolayısıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde, koşullu salıverilme hükümleri uygulanmaz.
Hükümlü hakkında koşullu salıverilme hükümlerinin uygulanmasına karar verildiğinde hükümlü “denetim süresine” tabi tutulacaktır. Koşullu salıverilen hükümlünün ceza infaz kurumunun dışında çekeceği süre “denetim süresi” demektir. Koşullu salıverilen hükümlü hakkında denetim süresi içinde “denetimli serbestlik tedbiri” uygulanmasına karar verilebilir: Madde 107 / fıkra 7, 8 ve 9 gereğince; (7) Hükümlü, denetim süresinde, infaz kurumunda öğrendiği meslek veya sanatı icra etmek üzere, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında, ücret karşılığında çalıştırılabilir.
(8) Onsekiz yaşından küçük olan hükümlüler, denetim süresinde eğitimlerine, gerektiğinde barınma imkânı da bulunan bir kurumda devam ederler.
(9) Hâkim, denetim süresinde hükümlüye rehberlik edecek bir uzman kişiyi görevlendirebilir. Bu kişi, kötü alışkanlıklar edinebileceği çevrelerden uzak kalması ve sorumluluk bilinciyle iyi bir hayat sürmesini temin hususunda hükümlüye öğütte bulunur; eğitim gördüğü kurum yetkilileri veya yanında çalıştığı kişilerle görüşerek, istişarelerde bulunur; hükümlünün davranışları, sosyal uyumu ve sorumluluk bilincindeki gelişme hakkında üçer aylık sürelerle rapor düzenleyerek hâkime verir.
6.Kanun teklifi ile Denetimli Serbestlik Uygulanarak cezanın infazı düzenlemesi
Yürürlükte olan İnfaz Kanununda 2012 yılında yapılan kanun değişikliği ile eklenen 105/A maddesine göre: “(1) Hükümlülerin dış dünyaya uyumlarını sağlamak, aileleriyle bağlarını sürdürmelerini ve güçlendirmelerini temin etmek amacıyla;
a) Açık ceza infaz kurumunda cezasının son altı ayını kesintisiz olarak geçiren,
b) Çocuk eğitim evinde toplam cezasının beşte birini tamamlayan,
koşullu salıverilmesine bir yıl veya daha az süre kalan iyi hâlli hükümlülerin talebi hâlinde, cezalarının koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmının denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazına, ceza infaz kurumu idaresince hükümlü hakkında hazırlanan değerlendirme raporu dikkate alınarak, infaz hâkimi tarafından karar verilebilir.”
Örneğin koşullu salıverilmesine bir yıl kalan veya açık cezaevinde koşullu salıverilmesine altı ay kalan hükümlüler denetimli serbestlik başvurusunda bulunabilirlerdi.
Kanun teklifinin Genel Gerekçesine göre değişiklik nedeni şöyle açıklanmaktadır: “Ayrıca, mevcut denetimli serbestlik uygulaması, belli bir miktara kadar olan hapis cezaları bakımından hükümlülerin ceza infaz kurumlarında çok kısa bir süre kalmalarına neden olmaktadır. Yapılması öngörülen düzenlemeyle, miktarına bakılmaksızın hapis cezası alan tüm hükümlülerin belirli bir süre ceza infaz kurumunda kalması sağlanmakta, böylelikle miktarı az olan hapis cezaları bakımından denetimli serbestlik uygulaması nedeniyle oluşan cezasızlık algısının ortadan kaldırılması amaçlanmaktadır.”
Kanun teklifine göre bir yıllık süre yerine “koşullu salıverilme için ceza infaz kurumlarında geçirmeleri gereken sürenin beşte dördünü ceza infaz kurumunda” geçirmeyi yeterli saymaktadır. Ayrıca açık ceza infaz kurumunda son altı ayı kalması ve çocuk eğitim evinde toplam cezasının beşte birini tamamlama sürelerini kaldırmaktadır. Kanun teklifi yasalaştığı takdirde; açık cezaevinde kalanlar, çocuk eğitim evinde kalanlar iyi halli olmaları koşuluyla denetimli serbestlik için başvurabilirler.
Ayrıca koşullu salıverilme süresine bir yıl kalması yerine ceza infaz kurumlarında geçirmeleri gereken sürenin beşte dördünü cezaevinde geçirmiş olanlar da denetimli serbestlik başvurusu yapabileceklerdir.
6.6.1. İnfaz Kanunun 105/A Maddesinde yapılacak değişikliklerle ilgili Kanun teklifinde:
Madde 105/A- (1) Hükümlülerin dış dünyaya uyumlarını sağlamak, aileleriyle bağlarını sürdürmelerini ve güçlendirmelerini temin etmek amacıyla, koşullu salıverilme için ceza infaz kurumlarında geçirmeleri gereken sürenin beşte dördünü ceza infaz kurumunda geçiren ve açık ceza infaz kurumunda veya çocuk eğitim evinde bulunan iyi halli hükümlülerin talebi halinde, cezalarının koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmının denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazına, ceza infaz kurumu idaresince hazırlanan değerlendirme raporu dikkate alınarak, hükmün infazına ilişkin işlemleri yapan Cumhuriyet başsavcılığının bulunduğu yer infaz hâkimi tarafından karar verilebilir. Bu fıkra uyarınca denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infaz süresi üç yılı geçemez.
(2) Açık ceza infaz kurumuna ayrılma şartları oluşmasına karşın, iradesi dışındaki bir nedenle açık ceza infaz kurumuna ayrılamayan veya bu nedenle kapalı ceza infaz kurumuna geri gönderilen iyi hâlli hükümlüler, diğer şartları da taşımaları halinde, birinci fıkrada düzenlenen infaz usulünden yararlanabilirler.
(3) Yukarıdaki fıkralarda düzenlenen infaz usulünden;
a) Sıfır-altı yaş grubunda çocuğu bulunan kadın hükümlüler,
(Not: Yürürlükteki düzenlemeye göre b) Maruz kaldıkları ağır bir hastalık, engellilik veya kocama nedeniyle hayatlarını yalnız idame ettiremeyen ve koşullu salıverilmesine üç yıl veya daha az süre kalan hükümlüler, diğer şartları da taşımaları hâlinde yararlanabilirler. Ağır hastalık, engellilik veya kocama hâli, Adlî Tıp Kurumundan alınan veya Adalet Bakanlığınca belirlenen tam teşekküllü hastanelerin sağlık kurullarınca düzenlenip Adlî Tıp Kurumunca onaylanan bir raporla belgelendirilmelidir. Bu düzenlemedeki koşullu salıverilmesine üç yıl veya daha az kalan cümlesi yerine cezaevinde koşullu salıverilme için geçirilmesi gereken sürenin beşte üçünü cezaevinde geçirmeyi yeterli kabul eden fıkra (b) düzenlemesine göre…)
b) Maruz kaldıkları ağır bir hastalık, engellilik veya kocama nedeniyle hayatlarını yalnız idame ettiremeyen hükümlüler, koşullu salıverilme için ceza infaz kurumlarında geçirmeleri gereken sürenin beşte üçünü ceza infaz kurumunda geçirmeleri ve diğer şartları da taşımaları halinde yararlanabilirler. Ağır hastalık, engellilik veya kocama hâli, Adlî Tıp Kurumundan alınan veya Adalet Bakanlığınca belirlenen tam teşekküllü hastanelerin sağlık kurullarınca düzenlenip Adlî Tıp Kurumunca onaylanan bir raporla belgelendirilmelidir. Bu fıkra uyarınca denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infaz süresi dört yılı geçemez.
(4) (Değişik: 18/06/2014-6545/80md.) Adli para cezasının ödenmemesi nedeniyle, cezası hapse çevrilen hükümlüler yukarıdaki fıkralardaki infaz usulünden yararlanamazlar.
(5) Denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle cezasının infazına karar verilen hükümlünün, koşullu salıverilme tarihine kadar;
a) Kamuya yararlı bir işte ücretsiz olarak çalıştırılması,
b) Bir konut veya bölgede denetim ve gözetim altında bulundurulması,
c) Belirlenen yer veya bölgelere gitmemesi,
d) Belirlenen programlara katılması,
yükümlülüklerinden bir veya birden fazlasına tabi tutulmasına, denetimli serbestlik müdürlüğünce karar verilir. Hükümlünün risk ve ihtiyaçları dikkate alınarak yükümlülükleri değiştirilebilir.
(6) Hükümlünün;
a) Ceza infaz kurumundan ayrıldıktan sonra, talebinde belirttiği denetimli serbestlik müdürlüğüne beş gün içinde müracaat etmemesi,
b) Hakkında belirlenen yükümlülüklere, denetimli serbestlik müdürlüğünün hazırladığı denetim ve iyileştirme programına, denetimli serbestlik görevlilerinin bu kapsamdaki uyarı ve önerileriyle hakkında hazırlanan denetim planına uymamakta ısrar etmesi,
c) Ceza infaz kurumuna geri dönmek istemesi,
hâlinde, denetimli serbestlik müdürlüğünün talebi üzerine, koşullu salıverilme tarihine kadar olan cezasının infazı için açık ceza infaz kurumuna gönderilmesine, denetimli serbestlik müdürlüğünün bulunduğu yer infaz hâkimi tarafından karar verilir.
(Not: İnfaz kanunun 7. Maddesinde yer alan düzenlemeler ve süreler Anayasa Mahkemesinin 4 ayrı kararı ile iptal edilmiştir. Bu iptallerden sonra gelen düzenleme Kanunu teklifinde yeni bir düzenlemedir.)
(7) Hükümlü hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanmaya başlandıktan sonra işlediği iddia olunan ve cezasının alt sınırı bir yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suçtan dolayı kamu davası açılmış olması hâlinde, denetimli serbestlik müdürlüğünün talebi üzerine infaz hâkimi tarafından, hükümlünün açık ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar verilir. Kovuşturma sonucunda beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın reddi veya düşme kararı verilmesi hâlinde, hükümlünün cezasının infazına denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak devam olunmasına infaz hâkimi tarafından karar verilir.
(8) Denetimli serbestlik müdürlüğüne müracaat etmesi gereken sürenin bitiminden itibaren iki gün geçmiş olmasına karşın müracaat etmeyenler ile ceza infaz kurumuna iade kararı verilmesine rağmen iki gün içinde en yakın Cumhuriyet başsavcılığına teslim olmayan hükümlüler hakkında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 292 inci ve 293’üncü maddelerinde yazılı hükümler uygulanır.
(9) Yükümlülüklerin gereklerine ve denetim planına uygun davranan hükümlünün koşullu salıverilmesi hakkında denetimli serbestlik müdürlüğü tarafından hazırlanan gerekçeli rapor, 107 inci ve 108 inci maddeler uyarınca işlem yapılmak üzere ilgili mahkemeye gönderilir.
(10) Denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezaların infazına ilişkin esas ve usuller yönetmelikle düzenlenir.
7. ADLÎ PARA CEZASININ İNFAZI (MADDE 106)
İnfaz Kanunun Madde 106’da yer alan tanıma göre Adlî para cezası, Türk Ceza Kanunu’nun 52 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen usule göre tayin olunacak bir miktar paranın Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
Kanun teklifi ile önerilen 52 inci maddenin (9) fıkrasıdır. Bu teklifi göre Madde 52/ (9) “16’ncı madde hükümleri saklı kalmak üzere, adlî para cezasından çevrilen hapsin infazı ertelenemez ve bunun infazında koşullu salıverilme hükümleri uygulanmaz. Hapse çevrilmiş olmasına rağmen hak yoksunlukları bakımından esas alınacak olan adlî para cezasıdır.
Madde 16 “Hapis Cezasının İnfazının Hastalık Nedeni ile Ertelenmesi “olduğuna göre adli para cezalarının infazının hastalık hali istisna kabul edilmiştir.
8. KOŞULLU SALIVERİLME (MADDE 107)
Hükümlülerin koşullu salıverilmeyi hak edebilmeleri iyi hâlin saptanmasına bağlıdır (Madde 107).
Yürürlükte bulunan 89 madde ve kanun teklifi ile değiştirilmesi önerilen “koşullu salıverilme” düzenlemesi birlikte değerlendirilmelidir.
89. maddeye göre mahkûmun “iyi halli” kabul edilebilmesi için;
Ancak bu sayılan koşullara uygun görülen hükümlüler iyi halli sayılacak ve kapalı infaz ceza kurumundan açık infaz ceza kurumuna geçmeye hak kazanmış, koşullu salıverilmeyi hak etmiş olacaklardır.
Yürürlükte bulunan ama değişiklik teklifi inde yer alan İnfaz Kanunun Koşullu salıverilme hakkını düzenleyen 107. Maddesinin (1) fıkrasına göre; “Koşullu salıverilmeden yararlanabilmek için mahkûmun kurumdaki infaz süresini iyi hâlli olarak geçirmesi gerekir.” ilk koşuldur. Maddenin (2) fıkrasına göre; Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm edilmiş olanlar otuz yılını, müebbet hapis cezasına mahkûm edilmiş olanlar yirmidört yılını, diğer süreli hapis cezalarına mahkûm edilmiş olanlar cezalarının üçte ikisini infaz kurumunda çektikleri takdirde, koşullu salıverilmeden yararlanabilirler.
Kanun Teklifinde 107. Madde için önerilen bu değişiklik üçte iki yerine ceza infaz kurumunda çekilmesi gereken süre “yarısıdır”. Hükümlü ceza infaz kurumunda çekmesi gereken sürenin yarısını çekmek suretiyle “koşullu salıverilme” hakkından yararlanacaktır. Böylece cezaların infazında yürürlükten kaldırılmış olan 647 sayılı Cezaların İnfazı hakkında Kanundaki eski düzenlemeye geri dönülmektedir.
Kanun Teklifi Madde 14 / (3) ve İnfaz Kanunun 89 ve 107 inci maddeleri birlikte değerlendirildiğinde; kapalı cezaevi kurumundan cezası infaz edilmekte olan hükümlünün açık ceza infaz kurumuna geçebilmesi için; bir başka deyişle “koşullu salıverilmeyi” hak edebilmesi iyi halli olmak zorundadır.
Ayrıca 107 inci maddenin son fıkrasında yer alan “(16) 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap, Dördüncü Kısım, "Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar" başlıklı Dördüncü Bölüm, "Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar" başlıklı Beşinci Bölüm, "Milli Savunmaya Karşı Suçlar" başlıklı Altıncı Bölüm altında yer alan suçlardan birinin bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi dolayısıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde, koşullu salıverilme hükümleri uygulanmaz.” Düzenlemesinde herhangi bir değişiklik önerilmemektedir.
İyi halli olup olmadığının saptanması ise 107. Maddede sayılan 16 ayrı fıkrada sayılan düzenlere uygun olabilmelidir. Öncelikle 107/ (3) fıkra başlığı altında “Koşullu salıverilme için infaz kurumunda geçirilmesi gereken süre” geçirilmiş olması, cezaevinde belirtilen sürülerde yatmış olması şartı getirilmiştir.
Sonuç olarak Kanun Teklifinin 14. Maddesinin (3) fıkrasında yer alan düzenlemeye göre kapalı ceza infaz kurulundan açık ceza infaz kurumuna geçebilmek; ancak ve ancak iyi halli olma koşuluna bağlı olarak ve hem disiplin kurulu ve hem de cezaevi idare kurulu (burada kastedilen kurulacak olan idare ve gözlem kurulu olduğu anlaşılıyor) tarafından verilecek bir Raporla saptanması gerekmektedir.
Çok uzun ve detaylı bir sınırlandırma olduğu, her İnfaz Kanunu Madde 89 ve Madde 107 ile birlikte değerlendirilmesi gerektiği düşünülürse anlaşılması güç ve uygulamada birçok sorun çıkaracağı ve Kanun teklifinin gerekçesine aykırı olduğu anlaşılmaktadır.
Kanun teklifinde yer alan koşullu salıverilme teklifi:
“Madde 107- (1) Koşullu salıverilmeden yararlanabilmek için mahkûmun kurumdaki infaz süresini iyi hâlli olarak geçirmesi gerekir.
(Not: Yürürlükteki Kanunun 107 inci maddesinde üçte iki olan bu süre yerine önerilen değişiklik cezaların yarısının çekilmiş olmasıdır. Ayrıca yine (2) fıkrada sayılan suçlar bakımından cezalarının üçte ikisini infaz kurumunda çektikleri takdirde, koşullu salıverilmeden yararlanabileceklerdir. Ayrıca suç işlemek için örgüt kurmak veya yönetmek ya da örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar ile Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlardan mahkûm olan çocuklar hakkında koşullu salıverilme oranı üçte iki olarak uygulanacaktır)
(2) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm edilmiş olanlar otuz yılını, müebbet hapis cezasına mahkûm edilmiş olanlar yirmidört yılını, diğer süreli hapis cezalarına mahkûm edilmiş olanlar cezalarının yarısını infaz kurumunda çektikleri takdirde, koşullu salıverilmeden yararlanabilirler. Ancak, Türk Ceza Kanunu’nun;
a) Kasten öldürme suçlarından (madde 81, 82 ve 83) süreli hapis cezasına mahkûm olanlar,
b) İşkence suçundan (madde 94 ve 95) ve eziyet suçundan (madde 96) süreli hapis cezasına mahkûm olanlar,
c) Cinsel saldırı (madde 102, ikinci fıkra hariç), reşit olmayanla cinsel ilişki (madde 104, ikinci ve üçüncü fıkra hariç) ve cinsel taciz (madde 105) suçlarından süreli hapis cezasına mahkûm olanlar,
d) Cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan (madde 102, 103, 104 ve 105) hapis cezasına mahkûm olan çocuklar,
e) Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçundan (madde 188) hapis cezasına mahkûm olan çocuklar,
f) Devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçlarından (madde 326 ilâ 339) süreli hapis cezasına mahkûm olanlar,
cezalarının üçte ikisini infaz kurumunda çektikleri takdirde, koşullu salıverilmeden yararlanabilirler. Ayrıca, suç işlemek için örgüt kurmak veya yönetmek ya da örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar ile Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlardan mahkûm olan çocuklar hakkında koşullu salıverilme oranı üçte iki olarak uygulanır.
(3) Koşullu salıverilme için infaz kurumunda geçirilmesi gereken süre;
a) Birden fazla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına veya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile müebbet hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde otuzaltı,
b) Birden fazla müebbet hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde otuz,
c) Bir ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile süreli hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde en fazla otuzaltı,
d) Bir müebbet hapis cezası ile süreli hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde en fazla otuz,
e) Birden fazla süreli hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde en fazla yirmisekiz,
Yıldır.
(4) Suç işlemek için örgüt kurmak veya yönetmek ya da örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçtan dolayı mahkûmiyet hâlinde; ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm edilmiş olanlar otuzaltı yılını, müebbet hapis cezasına mahkûm edilmiş olanlar otuz yılını, süreli hapis cezasına mahkûm edilmiş olanlar cezalarının (Not yürüklükteki 107 inci maddede bu oran dörtte üçtür) üçte ikisini infaz kurumunda çektikleri takdirde, koşullu salıverilmeden yararlanabilirler. Koşullu salıverilme oranı üçte ikiden fazla olan suçlar bakımından ise tabi oldukları koşullu salıverilme oranı uygulanır. Ancak, bu süreler;
a) Birden fazla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına veya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile müebbet hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde kırk,
b) Birden fazla müebbet hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde otuzdört,
c) Bir ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile süreli hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde en fazla kırk,
d) Bir müebbet hapis cezası ile süreli hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde en fazla otuzdört,
e) Birden fazla süreli hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde en fazla otuziki,
Yıldır. (Ek cümle: 22/7/2010- 6008/9 Md.) Bu fıkra hükümleri çocuklar hakkında uygulanmaz.
5) Koşullu salıverilme süresinin hesaplanmasında, hükümlünün onbeş yaşını dolduruncaya kadar infaz kurumunda geçirdiği bir gün, iki gün olarak dikkate alınır.
(6) Koşullu salıverilen hükümlünün tâbi tutulacağı denetim süresi, yukarıdaki fıkralara göre infaz kurumunda geçirilmesi gereken süre kadardır. Ancak süreli hapislerde hakederek tahliye tarihini geçemez.
(7) Hükümlü, denetim süresinde, infaz kurumunda öğrendiği meslek veya sanatı icra etmek üzere, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında, ücret karşılığında çalıştırılabilir.
(8) Onsekiz yaşından küçük olan hükümlüler, denetim süresinde eğitimlerine, gerektiğinde barınma imkânı da bulunan bir kurumda devam ederler.
(İnfaz hakimine denetimli serbestlik hükümlerinin uygulanması bakımından yetki verilmektedir).
(9) İnfaz hâkimi, denetim süresinde hükümlüye rehberlik edecek bir uzman kişiyi görevlendirebilir. Bu kişi, kötü alışkanlıklar edinebileceği çevrelerden uzak kalması ve sorumluluk bilinciyle iyi bir hayat sürmesini temin hususunda hükümlüye öğütte bulunur; eğitim gördüğü kurum yetkilileri veya yanında çalıştığı kişilerle görüşerek, istişarelerde bulunur; hükümlünün davranışları, sosyal uyumu ve sorumluluk bilincindeki gelişme hakkında üçer aylık sürelerle rapor düzenleyerek infaz hâkimine verir. İnfaz hâkimi ayrıca, iki yılı geçmemek üzere denetim süresi içinde hükümlünün denetimli serbestlik müdürlüğünce belirlenecek yükümlülüklere tabi tutulmasına karar verebilir. Bu karar gereğince denetimli serbestlik müdürlüğü, risk ve ihtiyaçlarını dikkate alarak hükümlüyü;
a) Belirli bir bölgede denetim ve gözetim altında bulundurma,
b) Belirlenen yer veya bölgelere gitmeme,
c) Belirlenen programlara katılma,
yükümlülüklerinden bir veya birden fazlasına tabi tutar. Denetimli serbestlik müdürlüğü hükümlünün risk ve ihtiyaçlarını dikkate alarak yükümlülükleri değiştirebilir.
(10) İnfaz hâkimi, koşullu salıverilen hükümlünün kişiliğini ve topluma uyumdaki başarısını göz önünde bulundurarak; denetim süresinin, denetimli serbestlik tedbiri uygulanmadan veya herhangi bir yükümlülük belirlemeden geçirilmesine karar verebileceği gibi, denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasını veya belirlenen yükümlülükleri denetim süresi içinde kaldırabilir.
(11) Hükümlünün koşullu salıverilmesi hakkında ceza infaz kurumu idaresi tarafından hazırlanan gerekçeli rapor, infaz işlemlerinin yapıldığı yer infaz hâkimliğine verilir. İnfaz hâkimi, bu raporu uygun bulursa hükümlünün koşullu salıverilmesine dosya üzerinden karar verir; raporu uygun bulmadığı takdirde gerekçesini kararında gösterir. Bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir.
(12) Koşullu salıverilen hükümlünün, denetim süresinde hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere, infaz hâkiminin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi hâlinde koşullu salıverilme kararı geri alınır.
(13) Koşullu salıverilme kararının geri alınması hâlinde hükümlünün;
a) Sonraki suçu işlediği tarihten itibaren başlamak ve hak ederek tahliye tarihini geçmemek koşuluyla sonraki işlediği her bir suç için verilen hapis cezasının iki katı sürenin,
b) Yükümlülüklerine aykırı davranması hâlinde, bu yükümlülüklere uymama tarihi ile hak ederek salıverilme tarihi arasındaki süreyi geçmemek koşuluyla ihlalin niteliğine göre takdir edilecek bir sürenin,
Ceza infaz kurumunda çektirilmesine karar verilir. Koşullu salıverilme kararının geri alınmasından sonra aynı hükmün infazı ile ilgili bir daha koşullu salıverilme kararı verilmez.
(14) Denetim süresi yükümlülüklere uygun ve iyi hâlli olarak geçirildiği takdirde, ceza infaz edilmiş sayılır.
(15) Hükümlü, geri kalan süre içinde işlediği kasıtlı bir suçtan dolayı hapis cezasına mahkûm edilirse ya da bağlı tutulduğu yükümlülükleri yerine getirmezse hükmü veren ilk derece mahkemesinin bulunduğu yer infaz hâkimliği, cezaların toplandığı hâller ile hükmün bölge adliye mahkemesi veya Yargıtay tarafından verilmiş olması hâlinde ise 101 inci maddenin ikinci fıkrasına göre belirlenen infaz hâkimliği tarafından koşullu salıverilme kararının geri alınmasına dosya üzerinden karar verilir. Bu kararlara karşı itiraz yolu açıktır.
(16) 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun İkinci Kitap, Dördüncü Kısım, "Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar" başlıklı Dördüncü Bölüm, "Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar" başlıklı Beşinci Bölüm, "Milli Savunmaya Karşı Suçlar" başlıklı Altıncı Bölüm altında yer alan suçlardan birinin bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi dolayısıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde, koşullu salıverilme hükümleri uygulanmaz.
30. MÜKERRİRLERE VE BAZI SUÇ FAİLLERİNE ÖZGÜ İNFAZ REJİMİ VE DENETİMLİ SERBESTLİK TEDBİRİ (MADDE 108)
Türk Ceza Kanunun 58 inci maddesine göre, önceden işlenen suçtan dolayı verilen hüküm kesinleştikten sonra yeni bir suçun işlenmesi halinde, tekerrür hükümleri uygulanır. Bunun için ilk suçun cezasının infaz edilmiş olması gerekmez.
Eğer sanık hakkında verilen mahkumiyette suçta tekerrür hükümleri uygulanırsa; cezasını “mükerrirlere özgü infaz rejimi” düzenlemesine göre infaz edilecektir. İlk kez suç işleyen bir kişiye göre daha ağır bir yaptırım sistemidir.
İnfaz Kanunun 108 inci maddesinde Kanun teklifi ile önerilen:
Madde 108- (1) Tekerrür hâlinde işlenen suçtan dolayı mahkûm olunan;
a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının otuzdokuz yılının,
b) Müebbet hapis cezasının otuzüç yılının,
c) Birden fazla süreli hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde en fazla otuziki yılının, (Yürürlükte olan maddede böyle bir düzenleme yoktur ve yenidir)
d) Süreli hapis cezasının üçte ikisinin, (Yürürlükteki düzenlemede bu süre dörtte üçünündür)
İnfaz kurumunda iyi hâlli olarak çekilmesi durumunda, koşullu salıverilmeden yararlanılabilir. (Bu cümleden sonra (d) bendine eklenen cümle) Ancak, koşullu salıverilme oranı üçte ikiden fazla olan suçlar bakımından tabi oldukları koşullu salıverilme oranı uygulanır.
(2) Tekerrür nedeniyle koşullu salıverme süresine eklenecek miktar, tekerrüre esas alınan cezanın en ağırından fazla olamaz.
(3) İkinci defa tekerrür hükümlerinin uygulanması durumunda, hükümlü koşullu salıverilmez. (Ek cümle) Hükümlü hakkında ikinci defa tekerrür hükümlerinin uygulanacağı hükümde belirtilir.
(4) İnfaz hâkimi, mükerrir hakkında cezanın infazının tamamlanmasından sonra başlamak ve bir yıldan az olmamak üzere denetim süresi belirler.
(5) Tekerrür dolayısıyla belirlenen denetim süresinde, koşullu salıverilmeye ilişkin hükümler uygulanır.
(6) İnfaz hâkimi, mükerrir hakkında denetim süresinin uzatılmasına karar verebilir. Denetim süresi en fazla beş yıla kadar uzatılabilir.
(7) (Ek: 18/6/2014-6545/82 Md.) Cezanın infazı tamamlandıktan sonra devam eden denetim süresi içinde, bu madde hükümlerine göre kendilerine yüklenen yükümlülüklere ve yasaklara aykırı hareket eden mükerrirler, infaz hâkimi kararı ile disiplin hapsine tabi tutulur. Disiplin hapsinin süresi on beş günden az ve üç aydan fazla olamaz.
(8) (Ek: 18/6/2014-6545/82 Md.) Çocuğa karşı işlenen bir suçtan dolayı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına veya müebbet hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde birinci fıkradaki koşullu salıverilme süreleri uygulanır.
(9) (Ek: 18/6/2014-6545/82 Md.) Birinci fıkradaki koşullu salıverme süreleri, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 102 inci maddesinin ikinci fıkrasında tanımlanan cinsel saldırı suçundan, 103 üncü maddesinde tanımlanan çocukların cinsel istismarı suçundan, 104 üncü maddesinin ikinci ve üçüncü fıkrasında tanımlanan reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan, 188 inci maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçundan dolayı hapis cezasına mahkûm olanlar hakkında da uygulanır. (Yürürlükteki maddede olmayan cümle eklenerek) Ancak, süreli hapis cezaları bakımından koşullu salıverilme oranı, dörtte üç olarak uygulanır. 188 inci madde hariç olmak üzere bu suçlardan dolayı hapis cezasına mahkûm olanlar hakkında, cezanın infazı sırasında ve koşullu salıverildikleri takdirde denetim süresi içinde, aşağıdaki tedavi veya yükümlülüklerden bir veya birkaçına infaz hâkimi tarafından karar verilir:
a) Tıbbi tedaviye tabi tutulmak
b) Tedavi amaçlı programlara katılmak
c) Suçun mağdurunun oturduğu ve çalıştığı yerleşim bölgesinde ikamet etmekten yasaklanmak
d) Mağdurun bulunduğu yerlere yaklaşmaktan yasaklanmak
e) Çocuklarla bir arada olmayı gerektiren bir ortamda çalışmaktan yasaklanmak
f) Çocuklar hakkında bakım ve gözetim yükümlülüğünü gerektiren faaliyet icra etmekten yasaklanmak
(10) (Ek: 18/6/2014-6545/82 Md.) Dokuzuncu fıkra hükümleri çocuklar hakkında uygulanmaz.
(11) (Ek: 18/6/2014-6545/82 Md.) Bu maddenin dokuzuncu fıkrasının uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, Sağlık Bakanlığının görüşü alınmak suretiyle Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan yönetmelikle düzenlenir.
31. ÖZEL İNFAZ USULLERİ (MADDE 110)
Hapis cezası kesintisiz olarak cezaevinde uygulanır. Bazı durumlarda özel infaz usulleri uygulanabilir. Cezanın infazı sırasında da hükümlünün talebine göre kakar verilebilir. Bu halde koşullu salıverilme hükümleri uygulanmaz.
Yürürlükte bulunan 110. Maddeye göre “Hükmü veren Mahkeme’nin veya “hükümlü”nün mahkemeye başvurması gerekiyordu. Ancak İnfaz Hakimliği Kanunu değişikliğine göre karar verme yetkisi İnfaz Hakimliğine ait olacaktır. Madde 110 düzenlemesine göre altı ay veya daha az süreli hapis cezaları için talepte bulunuluyordu.
Kanun teklifi ile; hükmü veren mahkemenin kakar verme yetkisi kaldırıldı. Hükümlünün talebi üzerine karar verilmesi kabul edildi. Teklife göre “kasten işlenen suçlarda toplam bir yıl altı ay” ve taksirle öldürme suçu hariç olmak üzere “taksirle işlenen suçlarda ise toplam üç yıl ve daha az süreli hapis cezasının özel infaz usullerine göre çektirilmesi mümkün hale gelmiştir.
Kanun Teklifine göre değişiklik önerisi:
Madde 110- (1) İnfaz hâkimi, hükümlünün talebi üzerine kasten işlenen suçlarda toplam bir yıl altı ay, taksirle öldürme suçu hariç olmak üzere taksirle işlenen suçlarda ise toplam üç yıl veya daha az süreli hapis cezasının;
a) Her hafta cuma günleri saat 19.00'da girmek ve pazar günleri aynı saatte çıkmak suretiyle hafta sonları,
b) (Yürürlükte bulunmayan cümle olarak “Hafta sonları Hariç” cümlesi (b) bendine eklenerek) Hafta sonları hariç, her gün saat 19.00'da girmek ve ertesi gün saat 07.00'de çıkmak suretiyle geceleri,
Ceza infaz kurumlarında çektirilmesine karar verebilir.
(2) Mahkûmiyete konu suç nedeniyle doğmuş zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesine dair hukukî sorumlulukları saklı kalmak üzere;
a) Kadın, (ek) çocuk veya altmışbeş yaşını bitirmiş kişilerin mahkûm oldukları (yürürlükte olan altı ay) toplam bir yıl,
b) Yetmiş yaşını bitirmiş kişilerin mahkûm oldukları toplam iki yıl, (Bu süre bir yıl)
c) Yetmişbeş yaşını bitirmiş kişilerin mahkûm oldukları toplam dört yıl, (Bu süre üç yıl)
veya daha az süreli hapis cezasının konutunda çektirilmesine infaz hâkimi tarafından karar verilebilir.
(Yürürlükte bulunan madde düzenlemesinde yer alan süreler altı ay/toplam bir yıl, bir yıl/iki yıl, üç yıl /dört yıl olarak artırılmıştır)
(3) Toplam beş yıl veya daha az süreli hapis cezasına mahkûm olan veya adli para cezası infaz sürecinde hapis cezasına çevrilen hükümlülerden 16’ncı maddenin üçüncü fıkrasında belirlenen usule göre maruz kaldığı ağır bir hastalık veya engellilik nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyeceği tespit edilenlerin cezasının konutunda çektirilmesine infaz hâkimi tarafından karar verilebilir. (Toplam beş yıl veya daha az süreli hapis cezasına mahkûm olanların veya 16. Maddeye göre hastaların cezalarının Konutunda çektirilmesi hakkında yeni düzenleme teklifidir)
(Aşağıda110. Maddeye eklenen (4) fıkra ile toplam üç veya daha az süreli hapis cezası ile adli para cezası hapse çevrilen kadınlar için cezalarının konuttu çektirilmesi teklif edilmektedir)
(4) Doğurduğu tarihten itibaren altı ay geçen ve toplam üç yıl veya daha az süreli hapis cezasına mahkûm olan ya da adli para cezası infaz sürecinde hapis cezasına çevrilen hükümlü kadınların cezasının konutunda çektirilmesine infaz hâkimi tarafından karar verilebilir. Bu fıkra uyarınca talepte bulunulabilmesi için kadının doğurduğu tarihten itibaren bir yıl altı ay geçmemiş olması gerekir. Konutta infaza en geç bu süre sonunda başlanır. Konutta infaza karar verdikten sonra çocuk ölmüş veya anasından başka birine verilmiş olursa infaz hâkimi konutta infaz uygulamasına ilişkin kararını kaldırır.
(5) Cezanın özel infaz usulüne göre çektirilmesine karar verilenler hakkında tâbi oldukları infaz rejimine göre koşullu salıverilme hükümleri uygulanır. Ancak, 105/A maddesi hükümleri uygulanmaz. (Yürürlükteki 110 maddenin (4) fıkrasında yer alan “Cezanın özel infaz usulüne göre çektirilmesine karar verilenler hakkında koşullu salıverilme hükümleri uygulanmaz.” düzenlemesi kaldırılarak koşullu salıverilmenin uygulanabileceği, sadece denetimli serbestlik uygulanarak cezanın infazını düzenleyen 105/A maddesinin uygulanmayacağı teklif edilmiştir)
(6) Cezanın özel infaz usulüne göre çektirilmesi kararı, infaza başlandıktan sonra da verilebilir.
(7) İnfaz hâkimi talep üzerine, cezanın özel infaz usulüne göre çektirilmesi sırasında bu usulün uygulanmasına son verebilir. Özel infaz usulünün gereklerine geçerli bir mazeret olmaksızın uyulmaması hâlinde ise bu usulün uygulanmasına son verilir ve bu halde infaza açık ceza infaz kurumunda devam edilir. Özel infaz usulüne göre geçirilen süre, infaz aşamasında mahsup edilir. Bu fıkranın uygulandığı hallerde 105/A maddesi hükümleri uygulanmaz.
(8) Bu madde hükümlerine göre verilen kararlara itiraz yolu açıktır.
(9) Üçüncü ve dördüncü fıkra hariç, bu madde hükümleri;
a) Terör suçları ile örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçlarından ya da örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlardan mahkûm olanlar,
b) Cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan mahkûm olanlar,
c) Adlî para cezası infaz sürecinde hapis cezasına çevrilenler,
d) Koşullu salıverilme kararının geri alınması nedeniyle cezası aynen infaz edilenler,
hakkında uygulanmaz.
(NOT Yani; hakkında bu madde hükmü uygulanmayacak olarak sayılanlar; eğer toplam beş yıl veya daha az süreli hapis cezasına mahkûm olan veya adli para cezası infaz sürecinde hapis cezasına çevrilen hükümlülerden 16’ncı maddenin üçüncü fıkrasında belirlenen usule göre maruz kaldığı ağır bir hastalık veya engellilik nedeniyle hayatını yalnız sürdüremiyorsa 110 maddeden yararlanabilecektir (Üçüncü fıkra). Aynı şekilde hakkında bu madde hükümleri uygulanmayacaklar olan sayılanlar toplam üç yıl veya daha az süreli hapis cezasına mahkûm olan ya da adli para cezası infaz sürecinde hapis cezasına çevrilen hükümlü kadınların cezasının konutunda çektirilmesi hakkındaki düzenlemeden yararlanacaklardır (Dördüncü fıkra).
(10) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir.
32. TUTUKLULARIN YÜKÜMLÜLÜKLERİ (MADDE 116)
İnfaz Kanunun 116 ıncı maddesinde çok detaylı olarak “tutukluların yükümlülükleri” sayılmıştır. Maddenin (1) fıkrası sonunda İnfaz Kanunun 9 (Yüksek Güvenlikli kapalı ceza infaz kurumları), 16 (Hapis cezasının infazının hastalık nedeni ile ertelenmesi), 21 (Kuruma alınma ve kayıt işlemleri), 22 (Hükümlüler ile yakınları ve ilgililerin bilgilendirilmesi), 26 ( Cezayı çekme, güvenlik ve iyileştirme programına uyma), 28 (Bina ve eşyanın korunması), 34 (Kapıların açılmaması ve temasın önlenmesi) ila 53 (Nakiller), 55 (Disiplin Nedeniyle nakli) ila 62 (Süreli Yayınlardan yararlanma Hakkı, 66 (Hükümlünün telefon ile haberleşme hakkı) ila 76 (Öğretimden yararlanma), 78 ( Hükümlünün Muayene ve Tedavisi) ila 88 (Kütüphane ve Kurslardan Yararlanma) ile ilgili maddelere ek olarak Kanun Teklifi ile 65 ( Hükümlünün bakıma Muhtaç çocuklarının barındırılması) ila 76 ıncı madde arasındaki maddelerde düzenlenmiş hükümlerin tutukluluk haliyle uzlaşır nitelikte olanları tutukluluk hakkında da uygulanabilir. (İnfaz Kanunu 65 madde eklenerek 76 ıncı maddeye kadar olanlar dahil tutuklulara da yükümlülük getirilmiştir)
Kanun teklifine göre 116 ıncı maddenin (3) fıkrasında yapılan değişiklikle;
(3) (Ek: 27/4/2012-6301/2 Md.) Ana, baba, eş, kardeş, çocuk ile eşin anne veya babasından birinin yaşamsal tehlike oluşturacak önemli ve ağır hastalık hâllerinin bulunduğunun sağlık kurulu raporu ile belgelendirilmesi durumunda tutukluya, soruşturmanın veya kovuşturmanın selameti ve güvenlik bakımından sakınca oluşturmaması koşuluyla, ceza infaz kurumu en üst amirinin önerisi ve Cumhuriyet başsavcılığının onayı ile dış güvenlik görevlisinin refakatinde yol süresi dışında, bunlardan her biri için ( Yürüklükteki düzenlemede yer alan “bir defaya” ibare madde metninden çıkarılarak yerine) asgari bir ay arayla toplam iki defaya mahsus olmak üzere hasta ziyareti amacıyla bir güne kadar izin verilebilir.
33. GEÇİCİ MADDE 6 / 30.03.2020 TARİHİNE KADAR İŞLENEN SUÇLAR
Kanun teklifi ile İnfaz Kanununa aşağıdaki GEÇİCİ MADDE 6 EKLENMİŞTİR
Geçici Madde 6 gerekçesine göre; 5275 sayılı Kanunun geçici 6’ncı maddesi değiştirilmektedir. Maddenin birinci fıkrasında yapılan değişiklikle, 1 Temmuz 2016 tarihinden önce işlenen bazı suçlar bakımından 17/8/2016 tarihli ve 671 sayılı KHK ile kabul edilen denetimli serbestlik uygulamasının tarihi 30/3/2020 tarihine getirilmek ve denetimli serbestlik süresi üç yıla çıkarılmak suretiyle kapsam genişletilmektedir. Ayrıca, istisna tutulan suçlar arasına bazı yeni suçlar eklenmektedir.” Geçici 6. Madde İnfaz Kanun teklifi ile değiştirilecek 105/A maddesinde yazılı olan süreleri 30.03.2020 tarihine kadar işlenen suçlar bakımından sürelerini değiştirmektedir. Bu maddenin uygulanması 30.03.2020 tarihine kadar işlenen suçlar bakımından geçerli olacaktır.
33.1. GEÇİCİ MADDE 6 BİRİNCİ FIKRA TEKLİFİ:
DENETİMLİ SERBESTLİK BİR YILDAN 3 YILA ÇIKARILMAKTADIR:
Kanun Teklifine göre yürürlükte olan Madde 105/A- (1) Fıkrasına göre;
Madde 105/A – (Ek: 5/4/2012-6291/1 Md.)
(1) Hükümlülerin dış dünyaya uyumlarını sağlamak, aileleriyle bağlarını sürdürmelerini ve güçlendirmelerini temin etmek amacıyla;
a) Açık ceza infaz kurumunda cezasının son altı ayını kesintisiz olarak geçiren,
b) Çocuk eğitim evinde toplam cezasının beşte birini tamamlayan,
koşullu salıverilmesine bir yıl veya daha az süre kalan iyi hâlli hükümlülerin talebi hâlinde, cezalarının koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmının denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazına, ceza infaz kurumu idaresince hükümlü hakkında hazırlanan değerlendirme raporu dikkate alınarak, infaz hâkimi tarafından karar verilebilir.
Yürürlükte olan 105/A (1) fıkrasına göre koşullu salabilmesine bir yıl veya daha az kalan iyi halli hükümlüler talep ederlerse koşullu salıverilme tarihine kadar olan süreyi denetimli serbestlikte geçirebileceklerdi.
Bu düzenlemedeki “bir yıllık süre” Kanun teklifi ile 3 yıla çıkarılmaktadır. Ayrıca istisna olarak yeni suçlar eklenmiştir (Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçu, işkence suçu, eziyet suçu)
GEÇİCİ MADDE 6- (1) 30/3/2020 tarihine kadar işlenen suçlar bakımından; 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun kasten öldürme suçları (madde 81, 82 ve 83), üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenen kasten yaralama ve neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçları, neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçu, (madde 87, fıkra iki, bent d), işkence suçu (madde 94 ve 95), eziyet suçu (madde 96), cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar (madde 102, 103, 104 ve 105), özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlar (madde 132, 133, 134, 135, 136, 137 ve 138), uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçu (madde 188) ve İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar hariç olmak üzere, bu maddede değişiklik yapan Kanunla değiştirilen 105/A maddesinin birinci fıkrasında yer alan “bir yıl”lık süre, “üç yıl” olarak uygulanır.
33.2. GEÇİCİ MADDE 6 İKİNCİ FIKRA TEKLİFİ
SÜRELERİN UZATILMASI VE İSTİSNA SUÇLARIN ÇOĞALTILMASI
Geçici 6. Madde ikinci fıkrasında 30.03.2020 tarihine kadar işlenen suçlardan Türk Ceza Kanunu’nun kasten öldürme suçları / cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar / özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlar / İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar (Devlet aleyhine suçlar) / Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar hariç olmak üzere; 105/A Maddesinin (3) fıkrasında yer alan aşağıdaki süreleri
“Madde 105/ (3) Yukarıdaki fıkralarda düzenlenen infaz usulünden;
a) Sıfır-altı yaş grubunda çocuğu bulunan ve koşullu salıverilmesine iki yıl (bu süre dört yıla çıkıyor) veya daha az süre kalan kadın hükümlüler,
b) Maruz kaldıkları ağır bir hastalık, engellilik veya kocama nedeniyle hayatlarını yalnız idame ettiremeyen ve koşullu salıverilmesine üç yıl veya daha az süre kalan hükümlüler, (Buradaki üç yıllık süre kaldırılıyor. 65 yaşını bitirmiş hükümlülerin yararlandırıyor)
diğer şartları da taşımaları hâlinde yararlanabilirler. Ağır hastalık, engellilik veya kocama hâli, Adlî Tıp Kurumundan alınan veya Adalet Bakanlığınca belirlenen tam teşekküllü hastanelerin sağlık kurullarınca düzenlenip Adlî Tıp Kurumunca onaylanan bir raporla belgelendirilmelidir.
Kanun Teklifine göre Geçici Madde 6 / İkinci fıkra
2) 30/3/2020 tarihine kadar işlenen suçlar bakımından, Türk Ceza Kanunu’nun kasten öldürme suçları (madde 81, 82 ve 83), cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar (madde 102, 103, 104 ve 105), özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlar (madde 132, 133, 134, 135, 136, 137 ve 138) ve İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar hariç olmak üzere;
a) Sıfır-altı yaş grubu çocuğu bulunan kadın hükümlüler ile yetmiş yaşını bitirmiş hükümlüler hakkında bu maddede değişiklik yapan Kanunla değiştirilen 105/A maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “iki yıl”lık süre, “dört yıl” olarak uygulanır.
b) Maruz kaldığı ağır bir hastalık, engellilik veya kocama nedeniyle hayatını yalnız idame ettiremeyen altmışbeş yaşını bitirmiş hükümlülerin koşullu salıverilmeleri için ceza infaz kurumlarında geçirmeleri gereken süreler, azami süre sınırına bakılmaksızın 105/A maddesinde düzenlenen denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infaz edilebilir. Ağır hastalık, engellilik veya kocama hâli, Adalet Bakanlığınca belirlenen tam teşekküllü hastanelerin sağlık kurullarınca veya Adlî Tıp Kurumunca düzenlenen bir raporla belgelendirilir.
33.3. GEÇİCİ MADDE 6 ÜÇÜNCÜ FIKRA TEKLİFİ /
İYİ HALLİ OLANLARIN YARARLANDIRILMASI
Kanun Teklifinin (1) ve (2) fıkralarında yer alan birinci ve ikinci fıkra hükümleri, iyi halli olmak koşuluyla kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlüler hakkında da uygulanabilecektir.
Geçici Madde 6 Üçüncü fıkra teklifi:
(3) Birinci ve ikinci fıkra hükümleri, iyi halli olmak koşuluyla kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlüler hakkında da uygulanır.
33.4. GEÇİCİ MADDE 6 DÖRDÜNCÜ FIKRA TEKLİFİ /
DENETİMLİ SERBESTLİK UYGULAMASI SIRASINDA AÇILAN SORUŞTURMALAR VE SONUÇLARI
Yürürlükte bulunan Madde 105/A maddesinin (6) ve (7) fıkra hükümleri saklı tutulmak suretiyle değişiklik önerilmektedir. Ancak 7 fıkra zaten Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir.
Teklife göre aşağıdaki (6) fıkra hükmü saklı kalmak koşuluyla:
“(6) Hükümlünün;
a) Ceza infaz kurumundan ayrıldıktan sonra, talebinde belirttiği denetimli serbestlik müdürlüğüne üç gün içinde müracaat etmemesi,
b) Hakkında belirlenen yükümlülüklere, denetimli serbestlik müdürlüğünün hazırladığı denetim ve iyileştirme programına, denetimli serbestlik görevlilerinin bu kapsamdaki uyarı ve önerileriyle hakkında hazırlanan denetim planına uymamakta ısrar etmesi,
c) Ceza infaz kurumuna geri dönmek istemesi,
hâlinde, denetimli serbestlik müdürlüğünün talebi üzerine, koşullu salıverilme tarihine kadar olan cezasının infazı için kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesine, infaz hâkimi tarafından karar verilir.
(7) Hükümlü hakkında;(…)
Denetimli Serbestlik uygulamasına geçildikten sonra cezasının alt sınırı bir yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suçtan soruşturma başlatılması halinde veya kovuşturmaya yer olmadığına kakar verilirse Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün talebi ve İnfaz Hakımlığı kararı ile açık veya kapalı infaz kurumlarına gönderilme kararı düzenlenmektedir.
4) 105/A maddesinin altıncı ve yedinci fıkrası hükümleri saklı kalmak üzere, bu madde uyarınca hükümlü hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanmaya başlandıktan sonra işlediği iddia olunan ve cezasının alt sınırı bir yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suçtan dolayı soruşturma başlatılması hâlinde, denetimli serbestlik müdürlüğünün talebi üzerine infaz hâkimi tarafından, hükümlünün açık ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar verilebilir. Soruşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesi hâlinde, hükümlünün cezasının infazına denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak devam olunmasına infaz hâkimi tarafından karar verilir.
33.4. KANUN GEÇİÇİ MADDE 6
5 FIKRA TEKLİFİ ÇOCUK HÜKÜMLÜLERE TANINAN AYRICALIK
Çocuk hükümlülere tanınan ayrıcalık ile 30.03.2020 tarihine kadar işlenmiş suçların cezasının infazında bir gün iki gün sayılacaktır.
Kanun Teklifinde Madde gerekçesine göre;
“Maddenin beşinci fıkrasıyla, 30/3/2020 tarihine kadar işlenen suçlar bakımından, tabi olduğu infaz rejimine göre belirlenen koşullu salıverilme süresinin hesaplanmasında, hükümlünün onbeş yaşını dolduruncaya kadar ceza infaz kurumunda geçirdiği bir günün üç gün; onsekiz yaşını dolduruncaya kadar ceza infaz kurumunda geçirdiği bir günün ise iki gün olarak dikkate alınacağı hükme bağlanmaktadır.
Düzenlemeyle, koşullu salıverilme süresinin hesaplanması bakımından yetişkinlere nazaran çocuk hükümlülere ayrıcalık tanınmaktadır.”
(5) 30/3/2020 tarihine kadar işlenen suçlar bakımından, tabi olduğu infaz rejimine göre belirlenen koşullu salıverilme süresinin hesaplanmasında, hükümlünün onbeş yaşını dolduruncaya kadar ceza infaz kurumunda geçirdiği bir gün, üç gün; onsekiz yaşını dolduruncaya kadar ceza infaz kurumunda geçirdiği bir gün, iki gün olarak dikkate alınır.
34. GEÇİCİ MADDE 9 / 30.03.2020 TARİHİNE KADAR İŞLENEN SUÇLAR
34.1. GEÇİCİ MADDE MADDE 9 / (1) FIKRA
LEHE KANUN UYGULAMASI
MADDE 105 /A DİKKATE ALINMAYACAK SÜRELER
Geçici 9 Madde COVİD 19 salgınını da içeren bir düzenlemedir. Yine İnfaz Kanunun 105/A Maddesinde düzenlenmiş olan denetimli serbestlik uygulamasıyla ilgilidir.
Kanun teklifi Kanunun 105/A maddesinin uygulamasıyla ilgili olarak; zaman bakımından uygulama ile ilgili düzenleme getirmektedir.
Denetimli Serbestlik Bakımından lehe kanun uygulanacaktır. Eğer 105/A maddesinin değişiklikten önceki hali hükümlünün lehine ise eski düzenleme, eğer yeni kanun teklifi ile getirilen ve değiştirilen 105/A maddesi hükümlü lehine ise lehe olan değişiklik uygulanacaktır.
Ayrıca Yürürlükte bulunan Madde 105/A (1) fıkradaki hükümlülerin dış dünyaya uyumlarını sağlamak, aileleriyle bağlarını sürdürmelerini ve güçlendirmelerini temin etmek amacıyla;
(a) bendinde yer alan “Açık ceza infaz kurumunda cezasının son altı ayını kesintisiz olarak geçiren” düzenlemesindeki altı aylık süre şartı uygulanmayacaktır. Bu durumda açık cezaevinde son altı geçirme kuralı kaldırılarak açık ceza infaz kurumundakiler denetimli serbestlikten yararlanabileceklerdir.
Yine madde 105/A (b) bendinde yer alan “(b) Çocuk eğitimevinde toplam cezasının beşte birini tamamlamak” şartını taşıyan bu düzenleme dikkate alınmayacak ve çocuk eğitim evinde bulunanlar cezasının beşti birini tamamlama koşuluna bağlı kalınmadan Denetimli Serbestlikten yararlanacaklardır.
Bu durumda Geçici Madde 9 (1) fıkra aşağıdaki gibi teklif edilmiştir:
GEÇİCİ MADDE 9- (1) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce işlenen suçlar nedeniyle verilen mahkûmiyet kararları bakımından 105/A maddesinin uygulanmasına ilişkin olarak, bu maddeyi ihdas eden Kanunla söz konusu maddede yapılan değişiklikten önceki ve sonraki hükümler bir bütün olarak ayrı ayrı değerlendirilir ve hükümlünün lehine olan düzenleme uygulanır. 105/A maddesinin değişiklikten önceki hükümleri değerlendirilirken, birinci fıkrasının (a) bendinde ve ikinci fıkrasında belirtilen altı aylık süre şartı ile birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen cezanın belirli bir süre infaz edilmesine ilişkin şart uygulanmaz.
(2) Bu maddeyi ihdas eden Kanunla 89 uncu maddede yapılan değişiklikler, 1/9/2020 tarihinden itibaren uygulanır.
(3) 105/A maddesinin altıncı fıkrasında yer alan beş günlük süre, 1/9/2020 tarihine kadar yirmibeş gün olarak uygulanır.
(4) 5237 sayılı Kanunun 102, 103, 104, 105 ve 188 inci maddelerinde düzenlenen suçlardan 18/6/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 28/6/2014 tarihinden önce işlenmiş olanlar için verilen süreli hapis cezaları bakımından koşullu salıverilme oranı üçte iki olarak uygulanır.
(5) Covid-19 salgın hastalığının Ülkemizde görülmüş olması sebebiyle, açık ceza infaz kurumlarında bulunanlar ile kapalı ceza infaz kurumunda bulunup da açık ceza infaz kurumlarına ayrılmaya hak kazanan hükümlüler, 105/A maddesi kapsamında denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezasının infazına karar verilen hükümlüler ve 106’ncı madde veya diğer kanunlar uyarınca denetimli serbestlik tedbirinden yararlanan hükümlüler, 31/5/2020 tarihine kadar izinli sayılır. Salgının devam etmesi halinde bu süre, Sağlık Bakanlığının önerisi üzerine Adalet Bakanlığı tarafından her defasında iki ayı geçmemek üzere iki kez uzatılabilir.
34.2. GEÇİCİ MADDE MADDE 9 / (2) FIKRA
MADDE 89 DAKİ KOŞULLU SALIVERİLMEDE İYİ HALİN TESPİTİ
01.09.2020 TARİHİNDEN SONRA UYGULANACAKTIR
İnfaz Kanunun 89 uncu maddesinde Kanun teklifi ile değişiklik önerilmiş ve “Koşullu Salıverilmede İyi Halin Saptanması” başlıklı düzenlemeler değiştirilmiştir. Bu durumda Madde 89 değişiklikleri 01.09.2020 tarihinden sonra uygulanacaktır. Çünkü İnfaz Hakimliği Kanunda yapılan değişiklikle 01.09.2020 tarihinden itibaren kurulacak İnfaz Hakimliklerine göre düzenlenmiştir.
Madde gerekçesine göre; maddenin ikinci fıkrasıyla, Kanunun 89 uncu maddesinde yapılan değişikliklerin uygulanacağı tarih, 1/9/2020 olarak belirlenmektedir. Bu tarihe kadar 89 uncu maddenin değişiklikten önceki hükümleri uygulanmaya devam edecektir.
(2) Bu maddeyi ihdas eden Kanunla 89 uncu maddede yapılan değişiklikler, 1/9/2020 tarihinden itibaren uygulanır.
34.3. GEÇİCİ MADDE MADDE 9 / (3) FIKRA
MADDE 105/A DAKİ
COVİD 19 SALGINI NEDENİYLE
DENETİMLİ SERBESTLİK MÜDÜRLÜĞÜNE 5 GÜNE ÇIKARILAN BAŞVURU SÜRESİ 1.9.2020 TARİHİNE KADAR GEÇİCİ OLARAK 25 GÜN
Maddenin üçüncü fıkrasıyla, 105/A maddesinin altıncı fıkrasında yer alan hükümlünün denetimli serbestlik müdürlüğüne müracaat etme süresi, Ülkemizde de etkisini gösteren salgın hastalık (Covid-19) nedeniyle 1/9/2020 tarihine kadar yirmibeş gün olarak uygulanacaktır.
Yürürlükte bulunan Madde 105/A (6) fıkrasına göre Ceza infaz kurumundan ayrıldıktan sonra talebinde belirttiği denetimli serbestlik müdürlüğüne üç gün içinde hükümlünün başvurması gerekmektedir. Bu üç günlük süre 105/A maddesinde yazılı 3 günlük süre Kanun Teklifi değişikliği ile beş güne çıkarılmıştır. Geçici Madde 9 (3) fıkra ile 5 günlük süre ise 01.09.2020 tarihine kadar yirmibeş gün olarak uzatılmıştır ve hükümlü üç gün yerine 25 günde Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne başvurma hakkı verilmiştir.
(3) 105/A maddesinin altıncı fıkrasında yer alan beş günlük süre, 1/9/2020 tarihine kadar yirmibeş gün olarak uygulanır
34.4. GEÇİCİ MADDE MADDE 9 / (4) FIKRA
MADDE 107 DEĞİŞİKLİĞİ DİKKATE ALINARAK CEZAEVİNDE KALMA SÜRESİ CEZANIN YARISI DEĞİL SAYILAN SUÇLARDA KOŞULLU SALIVERİLME ORANI ÜÇTE İKİ OLARAK KORUNMAKTADIR.
Geçici Madde 9’da (4) fıkranın madde gerekçesine göre:
Maddenin dördüncü fıkrasıyla, 6545 sayılı Kanunun yürürlüğünden önceki duruma ilişkin düzenleme yapılmaktadır. Türk Ceza Kanununun 102 inci maddesinin ikinci fıkrası, 103 üncü maddesi, 104 üncü maddesinin ikinci ve üçüncü fıkrası ve 188 inci maddesinde düzenlenen suçlardan hapis cezasına mahkum olanların koşullu salıverilme oranlarının, 28/6/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanundan önce üçte iki olduğu ve Teklifle 107 inci maddenin ikinci fıkrasında yapılan düzenlemeyle de üçte iki oranının yarıya ineceği gözetildiğinde, anılan suçların 6545 sayılı Kanundan önce işlendiği durumlardaki koşullu salıverilme oranı da yarıya ineceğinden, geçici düzenlemeyle bu suçlar yönünden mevcut üçte ikilik koşullu salıverilme oranı korunmaktadır. Uygulamada tereddüt yaşanmaması için cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen tüm suçlar geçici madde kapsamına alınmaktadır.
TCK Madde 102. Cinsel Saldırı Fıkra (2): Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on iki yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır.
TCK Madde 103. Çocukların cinsel istismarı suçu
TCK Madde 104. Reşit olmayanlarla cinsel ilişki
TCK Madde 105. Cinsel Taciz
TCK Madde 188. Uyuşturucu veya uyarıca madde imal ve ticareti
Sayılan bu suçlardan 28 Haziran 2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanundan önce koşullu salıverilmeye hak kazanabilmek için cezanın çekilme oranı (üçte iki) infaz süresine bağlıydı.
Bu süre Kanun değişikliği teklifi ile Madde 107’de düzenlenen koşullu salıverilme için cezanın yarısının çekilmesi kabul edildiğinden 2014 yılından önce işlenmiş suçlarda koşullu salıverilme oranı yarıya düşecektir.
Bunun sayılan suçlarda önlenmesi amacıyla bu suçlarda koşullu salıverilme oranları bakımından cezaevinde kalma ve cezanın infaz süresi olan üçte iki süre yatılmadan koşullu salıverilmeye hak kazanılamayacaktır. Bu suçlar için cezanın yarısını çekmekle koşullu salıverilmeye hak kazanmak yerine cezanın üçte ikisi çekildiği zaman koşullu salıverilmeye dair istisnadır.
4) 5237 sayılı Kanunun 102, 103, 104, 105 ve 188 inci maddelerinde düzenlenen suçlardan 18/6/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 28/6/2014 tarihinden önce işlenmiş olanlar için verilen süreli hapis cezaları bakımından koşullu salıverilme oranı üçte iki olarak uygulanır.
34.5. GEÇİCİ MADDE MADDE 9 / (5) FIKRA
COVİT- 19 SALGINI VE İZİN HAKKINDA
Kanun teklifinin Geçici Madde 9 (5) fıkra gerekçesi:
“Maddenin beşinci fıkrasıyla, açık ceza infaz kurumlarında bulunanlar ile kapalı ceza infaz kurumunda bulunup da açık ceza infaz kurumlarına ayrılmaya hak kazanan hükümlülerin, 105/A maddesi kapsamında denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezasının infazına karar verilen hükümlülerin ve 106 ncı madde veya diğer kanunlar uyarınca denetimli serbestlik tedbirinden yararlanan hükümlülerin, 31/5/2020 tarihine kadar izinli sayılması ve salgının devam etmesi halinde bu sürenin, Sağlık Bakanlığının önerisi üzerine Adalet Bakanlığı tarafından her defasında iki ayı geçmemek üzere iki kez uzatılabilmesi imkanı getirilmektedir.
Covid-19 hastalığı, Dünya Sağlık Örgütü tarafından 11/3/2020 tarihinde pandemi olarak ilan edilmiş ve bu hastalık Ülkemizde de görülmeye başlanmıştır. Salgının yayılmasını önlemenin en etkili yolunun, insanların birbirleriyle olan temasının asgariye indirilmesi olması nedeniyle, salgının yayılmasının en aza indirilmesi ve kişilerin sağlığının korunması amacıyla birçok idari tedbir alınmıştır. Düzenlemeyle, ceza infaz kurumlarına ve denetimli serbestlik müdürlüklerine yönelik olarak salgın hastalıktan korunmaya yönelik tedbir alınmaktadır. Belirtilmelidir ki, Sağlık Bakanlığının önerisi üzerine Adalet Bakanlığı tarafından her defasında iki ayı geçmemek üzere farklı sürelerle uzatma kararları verilebilecektir. Kanunun yürürlüğe girmesiyle birlikte bu süreler içinde, açık ceza infaz kurumlarına ayrılanlar veya açık ceza infaz kurumuna ayrılmaya hak kazananlar ile denetimli serbestlikten yararlanan hükümlüler de düzenlemeden istifade edebileceklerdir. Diğer yandan, bu fıkra uyarınca izinli sayılmalarına karar verilen hükümlülerin, 95 inci madde veya diğer mevzuat kapsamında sahip bulundukları özel izin hakkı mahfuz kalacak olup, bu hak bakımından herhangi bir kayıp söz konusu olmayacaktır.”
Kanun teklifi ile COVİD – 19 salgını nedeniyle 31 Mayıs 2019 tarihine kadar “izin sistemi” getirilmiştir. Madde 105/A düzenlemesine göre denetimli serbestlikte olanlar 106 maddedeki adli para cezası ve diğer kanunlara göre denetimli serbestlik uygulanmasına karar verilmiş olan hükümlüler yararlanacaklardır.
Geçici Madde 9 / (5) Covid-19 salgın hastalığının Ülkemizde görülmüş olması sebebiyle, açık ceza infaz kurumlarında bulunanlar ile kapalı ceza infaz kurumunda bulunup da açık ceza infaz kurumlarına ayrılmaya hak kazanan hükümlüler, 105/A maddesi kapsamında denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezasının infazına karar verilen hükümlüler ve 106’ncı madde veya diğer kanunlar uyarınca denetimli serbestlik tedbirinden yararlanan hükümlüler, 31/5/2020 tarihine kadar izinli sayılır. Salgının devam etmesi halinde bu süre, Sağlık Bakanlığının önerisi üzerine Adalet Bakanlığı tarafından her defasında iki ayı geçmemek üzere iki kez uzatılabilir.
35. GEÇİCİ MADDE GEÇİCİ MADDE 10. KURUM DIŞI ÇALIŞTIRMA BİR YIL SONRA UYGULANACAK
İnfaz Kanunu 30 maddesi ile düzenlenmiş olan “kurum dışı çalıştırma” düzenlemesine ek yapılması ve “uygulanmayacak kısıtlayıcı hükümlerin” Cumhurbaşkanınca çıkarılacak Yönetmelikte gösterileceği düzenlenmiştir. Bu nedenle Yönetmelik çıkarılması için uygulama bir yıl sonraya bırakılmıştır.
GEÇİCİ MADDE 10- (1) 30 uncu maddede bu maddeyi ihdas eden Kanunla yapılan açık ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlülerin kamu kurum ve kuruluşlarının iş alanlarında çalıştırılmasına ilişkin düzenleme, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl sonra uygulanır.
İNFAZ KANUNU DEĞİŞİKLİK TEKLİFİ VE ADALET KOMİSYONU RAPORU
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammet Levent Bülbül ve Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ile 57 Milletvekilinin; Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2762)” 31/3/2020 tarihinde esas komisyon olarak Adalet Komisyonunu Komisyonuna gönderilmiştir.
Hükümet Teklifi, Adalet Komisyonu Başkanvekili Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç başkanlığında, Komisyonumuzun 4/4/2020 tarihli toplantısında Teklif sahipleri ile Adalet Bakanlığı, Yargıtay, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Türkiye Barolar Birliği temsilcileri ile Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muharrem Özen’in katılımlarıyla görüşülmüştür. Görüşmelerin tamamı tutanağa bağlanmıştır.
Adalet Komisyonu 6 Nisan 2020 tarih ve Karar No.7 olan Raporunu vermiştir.
Adalet Komisyonunda yapılan toplantı sonucunda Teklifin lehinde yapılan konuşmaları özetlersek;
Getirilen düzenlemede son zamanlarda yaşanan korona virüs salgınına ilişkin alınması gereken tedbirlerin yansıması niteliğinde düzenlemeler bulunmaktadır.
Esasın düzenleme uygulamadaki aksaklıkları gidermek için “ifade edilen görüşler doğrultusunda siyasi partiler dahil tüm paydaşların görüşleri alınarak yoğun ve titiz bir çalışmanın neticesinde” ortaya çıkmıştır.
Konunun yeterince tartışılmadan gündeme getirildiği yönündeki eleştiriler yerinde değildir.
Teklif, infaz sistemi ve infaz kurumlarının işleyişiyle ilgili uygulamada ortaya çıkan sorunların giderilmesi ve bazı suçlarla daha etkin mücadele edilmesi amacıyla ileriye dönük kalıcı düzenlemeler içeren bir düzenlemedir; kesinlikle bir af teklifi değildir.
İnfaz düzenlemeleri, zıt hukuki menfaatlerin çatıştığı alanlara ilişkindir. Bu yüzden bu alanda yapılacak olan düzenlemelerin zorluğu göz ardı edilmemelidir.
Teklifin hazırlık sürecinde toplumsal hassasiyetlere ve kamu vicdanını yaralamamaya azami özen gözetilmiştir.
“Terör suçu ve devlet güvenliği aleyhine suç kavramları bulunmakla birlikte siyasi suç diye bir kavram Türk hukuk sisteminde yer almamaktadır. Dile getirildiği gibi hiç kimsenin düşünce ve ifadelerinden dolayı cezalandırılması veya ayrımcılığa tabi tutulması gibi bir durum kesinlikle söz konusu değildir.”
2005 yılında yürürlüğe giren 5275 sayılı Kanun ile koşullu salıverilme süreleri önemli ölçüde artmış; diğer yandan 5237 sayılı Kanunda yapılan düzenlemelerle ceza miktarları da önemli miktarlarda artırılmıştır.
Hükümlerin daha hızlı kesinleşmesiyle cezaevleri kapasitesinin üstünde bir doluluğa ulaşmıştır.
Bu durum cezaevinde bulunan hükümlüler ve tutuklular bakımından olması gereken asgari sağlık yaşam koşullarının oluşturulmasında ciddi zorlukları beraberinde getirmiştir.
Getirilen düzenlemelerle ceza infaz kurumlarında geçirilmesi gereken süreler yeniden belirlenmektedir.
Ancak Teklifin genelinde gözetilen toplumsal hassasiyetle, terör suçları, cinsel saldırı ve istismar suçları, kasten öldürme ve kadına karşı şiddet suçları, işkence ve eziyet suçları ile özel hayatın gizliliğine ilişkin suçlar kapsama dahil edilmemiştir.
Toplumsal hassasiyet gözetilerek tefecilik ve suç işlemek amacıyla örgüt kurmak suçlarının cezaları artırılmakta ve yaralama suçunun canavarca his saikiyle işlenmesi durumu nitelikli hâller arasına alınarak verilecek azami ceza yılı artırılmaktadır.2. ALEYHE GÖRÜŞLER
Özetle;
İnfaz sistemine ilişkin kalıcı, çok sayıdaki değişiklik olmak üzere önemli düzenlemeleri
içeren Teklif, kamuoyunda yeterince tartışılmamış ve sivil toplum örgütlerinin görüşleri alınmamıştır.
Ülkemizde cezaevleri, kapasitelerinin çok üzerinde doluluk oranlarıyla risk alanlarının başında gelmektedir. Cezaevlerindeki kullanım alanları hijyenden yoksun, havalandırması yetersiz, temizlik ve dezenfektan ürünlerine erişim kısıtlı, sağlık hizmetlerine erişim çok güç ve cezaevinde bulunanların bağışıklık sistemi zayıftır.
Devlet, herkesin yaşam hakkını koruma ve sağlıklı bir yaşam alanı oluşturma noktasında pozitif bir yükümlülük altındadır. Salgının ölümcül olması karşısında, alınacak tedbirlerde ayrımcılık yapılmamalıdır.
Düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamındaki ifadeleri nedeniyle çok sayıda kişi, uluslararası normlarla uyumlu olmayan bu Kanun uygulamaları nedeniyle cezaevinde bulunmaktadır. Kişilerin yaşam hakkının söz konusu olduğu, içinden geçtiğimiz olağanüstü şartlarda, Anayasa’da yer alan eşitlik ilkesine aykırı infaz rejimine ilişkin uygulamalar yapılmamalıdır.
Teklif, kapsam dışında bıraktıkları bakımından sorunludur. Öncelikle tutukluluk bir tedbirdir; tutuklular da masumiyet karinesi altındadırlar. Bu nedenle tutukluluk hâllerine son verilmelidir.
3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu temel hakların kullanımını ortadan kaldırır mahiyette çok geniş yorumlanması nedeniyle sorunludur ve sıklıkla eleştirilmektedir.
Getirilen düzenlemenin bir infaz kanunu değişikliği olduğu ifade edilmesine karşın esasında
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 65’inci maddesi anlamında bir af düzenlemesidir. Teklife ilişkin görüşmelerde bu hususun dikkate alınması Anayasal bir gerekliliktir.
Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının tesisi için yargı sisteminde gereken reformlar yapılmadıkça ve ekonomik durum ve eğitimin seviyesi gibi suç oranlarında hızlı artışa neden olan sosyolojik nedenler ortaya konup çözüm üretilmedikçe, sık aralıklarla yapılacak olan mevzuat değişiklikleri sorunları sadece ötelemekten ileriye geçemeyecek; sistematik problemlere kalıcı çözümler getirmeyecektir.
3. GETİRİLEN DÜZENLEMENİN TEMELİNİ
Mükerrirlere ve bazı suç faillerine özgü infaz rejimini düzenleyen 108’inci maddeleri oluşturmaktadır. İnfaz hukuku düzenlemeleri herkesin anlayabileceği sadelikte ve anlaşılır olmalıdır. Koşullu salıverilmeyi düzenleyen 107’nci maddede koşullu salıverilmeye getirilen ilave kademelendirme ve istisnalarla, infaz düzenlemeleri daha çetrefilli hâle getirilmektedir.
İnfaz hâkimlerine geniş yetkiler verilmekle; hükmü veren mahkeme ve yargılaması hükümsüz hâle getirilmektedir.
Kadına karşı şiddet olaylarında yaşanan hızlı artış ve vakaların yalnızca eşe karşı işlenmemesi
gerçeği dikkate alınarak kasten yaralama suçunun kadına karşı işlenmesi, kasten yaralama suçunda cezayı artırıcı bir neden olarak düzenlenmelidir. İyi hâlli olmanın ölçütü ve kriterleri somut olarak ortaya konmadığı ve iyi hâlin tekrar kazanılacağı süreler makul bir seviyeye indirilmediği takdirde keyfi ve haksız uygulamalar ortaya çıkacaktır.
Disiplin cezalarına yenilerinin eklenmesi ve Teklifte yer alan disiplin hükümleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde, keyfi uygulamalar ve basit nedenlerle kişilerin iyi hâl sicilleri olumsuz etkilenecek; hükümlüler açığa ayrılma, denetimli serbestlik vb. lehlerine olan infaz hükümlerinden yararlanamayacaklardır.
Denetimli serbestlikle ilgili yapılan değişiklikle birlikte değerlendirildiğinde Teklifle getirilen bu düzenlemeler nihayetinde cezaevlerindeki doluluğun artması sonucunu doğuracaktır. Bu yönüyle düzenleme, getiriliş amacıyla çelişir birçok hususu bünyesinde barındırmaktadır.
İdare ve Gözlem kurullarına, barolardan ve sivil toplum örgütlerinden temsilcilerin katılımı sağlanmalıdır.
4. ADALET KOMİSYONUNDA HÜKÜMET TEKLİFİNDE YER ALAN DEĞİŞİKLİKLERİN AYNEN TEKLİFTEKİ GİBİ KABUL EDİLDİĞİ MADDELER
Teklifin çerçeve 1 ila 31’inci maddeleri aynen kabul edilmiştir.
Kanun Teklifinin çerçeve 33 ila 45 inci maddeleri ile Hükümetin 5275 sayılı İnfaz Kanununun Madde 66,67,69,76,89,92,94,95,97,98,99,100,101,105’teki değişiklik teklifi Adalet Komisyonunda aynen kabul edilmiştir.
4.6.Teklifin çerçeve 47’nci maddesi aynen kabul edilmiştir.
Kanun Teklifinin çerçeve 45 inci maddesi ile Hükümetin 5275 sayılı İnfaz Kanununun Madde 106’daki değişiklik teklifi Adalet Komisyonunda aynen kabul edilmiştir.
4.7.Teklifin çerçeve 49 ila 52’nci maddeleri aynen kabul edilmiştir.
Kanun Teklifinin çerçeve 49 ila 52 inci maddeleri ile Hükümetin 5275 sayılı İnfaz Kanununun Madde 108,110,116 ve Geçici Madde 6’daki değişiklik teklifi Adalet Komisyonunda aynen kabul edilmiştir.
8.Teklifin çerçeve 54 ila 63’üncü maddeleri aynen kabul edilmiştir.
Kanun Teklifinin çerçeve 54 ila 63’üncü maddeleri ile Hükümetin 5275 sayılı İnfaz Kanununun Madde 108,110,116 ve Geçici Madde 6’daki değişiklik teklifi Adalet Komisyonunda aynen kabul edilmiştir.
9.Teklifin çerçeve 65 ila 68’inci maddeleri ile yürürlük ve yürütmeye ilişkin 69 ve 70’inci maddeleri aynen kabul edilmiştir.
5. ADALET KOMİSYONUNDA DEĞİŞTİRİLEREK KABUL EDİLEN HÜKÜMET TEKLİFİNDEKİ MADDELER
5.1. İNFAZ KANUNU MADDE 62: SÜRELİ VEYA SÜRESİZ YAYINLARDAN YARARLANMA HAKKI HÜKÜMET TEKLİFİNDE (MADDE 32)
Yürürlükte bulunan İnfaz Kanunun 62. Maddesinde düzenlenmiş olan “Süreli ve Süresiz Yayınlardan Yararlanma Hakkı” düzenlemesine göre;
Madde 62- (1) Hükümlü, mahkemelerce yasaklanmamış olması koşuluyla süreli ve süresiz yayınlardan bedelini ödeyerek yararlanma hakkına sahiptir.
(2) Resmî kurumlar, üniversiteler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile mahkemelerce yasaklanmamış olması koşuluyla Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve kamu yararına çalışan dernekler tarafından çıkartılan gazete, kitap ve basılı yayınlar, hükümlülere ücretsiz olarak ve serbestçe verilir. Eğitim ve öğretimine devam eden hükümlülerin ders kitapları denetime tâbi tutulamaz.
Kanun teklifi ile Maddenin (3) fıkrasına ek ibareler getirilmesi teklif edilmektedir:
(3) Kurum disiplinini, düzenini veya güvenliğini bozan ya da tehlikeye düşüren, hükümlülerin iyileştirilmesi amacına ulaşmayı zorlaştıran yahut müstehcen haber, yazı, fotoğraf ve yorumları kapsayan hiçbir yayın hükümlüye verilmez.
Yine Kanun teklifi ile yürürlükte bulunan 62. İnci maddeye (4) fıkra eklenmesi önerilmektedir:
(4) Uluslararası Standart Süreli Yayın Numarası (ISSN) veya Uluslararası Standart Kitap Numarası (ISBN) almayan süreli ve süresiz yayınlar ile Basın İlân Kurumu aracılığıyla resmî ilan ve reklam yayınlama hakkı bulunmayan gazeteler, ceza infaz kurumuna kabul edilmez. Yabancı dilde yayımlanmış gazete ve dergilerin ceza infaz kurumuna kabul edilmesinde Adalet Bakanlığı yetkilidir.
Adalet Komisyonunda yapılan görüşmeler sırasında veriler önergelerle Hükümet teklifinin (3) 1ıkra değişikliği benimsenmiş ancak (4) fıkrada yer alan düzenleme değiştirilmiştir.
Uluslararası Standart Süreli Yayın Numarası (ISSN) veya Uluslararası Standart Kitap Numarası (ISBN) almayan süreli ve süresiz yayınların ceza infaz kurumlarına kabul edilmeyeceğine ilişkin hükmün metninden çıkarılması amacıyla verilen önergenin kabul edilmiş ve değiştirilerek kabul edilmiştir.
Hükümet Teklifinin 32’nci maddesinin Adalet Komisyonunda değiştirilerek kabul edildiği maddenin değişiklik teklifinin TBMM Genel Kuruluna sunulduğu son hali:
MADDE 32- 5275 sayılı Kanunun 62 inci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“(3) Kurum disiplinini, düzenini veya güvenliğini bozan ya da tehlikeye düşüren, hükümlülerin iyileştirilmesi amacına ulaşmayı zorlaştıran yahut müstehcen haber, yazı, fotoğraf ve yorumları kapsayan hiçbir yayın hükümlüye verilmez.
“(4) Basın İlân Kurumu aracılığıyla resmî ilan ve reklam yayınlama hakkı bulunmayan gazeteler, ceza infaz kurumuna kabul edilmez. Yabancı dilde yayımlanmış gazete ve dergilerin ceza infaz kurumuna kabul edilmesinde Adalet Bakanlığı yetkilidir.”
5.2. İNFAZ KANUNU MADDE 105/A DENETİMLİ SERBESTLİK TEDBİRİ UYGULANARAK CEZANIN İNFAZI HÜKÜMET TEKLİFİNDE (MADDE46)
Adalet Komisyonunda Teklifin çerçeve 46’ncı maddesi, denetim serbestlik uygulaması başladıktan sonra hakkında kamu davası açılan hükümlünün açık ceza infaz kurumuna gönderilmesi kararını veren infaz hâkimine takdir yetkisi tanınabilmesi amacıyla verilen önergenin kabul edilmesi neticesinde değiştirilerek kabul edilmiştir.
MADDE 46- 5275 sayılı Kanunun 105/A maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları aşağıdaki şekilde, altıncı fıkrasında yer alan “üç” ibaresi “beş” ve “kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesine,” ibaresi “açık ceza infaz kurumuna gönderilmesine, denetimli serbestlik müdürlüğünün bulunduğu yer” şeklinde değiştirilmiş, yedinci fıkrası aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiş ve sekizinci fıkrasında yer alan “kapalı” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır."
(l) Hükümlülerin dış dünyaya uyumlarını sağlamak, aileleriyle bağlarını sürdürmelerini ve güçlendirmelerini temin etmek amacıyla,
koşullu salıverilme için ceza infaz kurumlarında geçirmeleri gereken sürenin beşte dördünü ceza infaz kurumunda geçiren ve açık ceza infaz kurumunda veya çocuk eğitimevinde bulunan iyi halli hükümlülerin talebi halinde, cezalarının koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmının denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazına, ceza infaz kurumu idaresince hazırlanan değerlendirme raporu dikkate alınarak, hükmün infazına ilişkin işlemleri yapan Cumhuriyet başsavcılığının bulunduğu yer infaz hakimi tarafından karar verilebilir. Bu fıkra uyarınca denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infaz süresi üç yılı geçemez.
(2) Açık ceza infaz kurumuna ayrılma şartları oluşmasına karşın, iradesi dışındaki bir nedenle açık ceza infaz kurumuna ayrılamayan veya bu nedenle kapalı ceza infaz kurumuna geri gönderilen iyi hâlli hükümlüler, diğer şartları da taşımaları hâlinde, birinci fıkrada düzenlenen
infaz usulünden yararlanabilirler.
(3) Yukarıdaki fıkralarda düzenlenen infaz usulünden;
a) Sıfır-altı yaş grubunda çocuğu bulunan kadın hükümlüler,
b) Maruz kaldıkları ağır bir hastalık, engellilik veya kocama nedeniyle hayatlarını yalnız idame ettiremeyen hükümlüler,
koşullu salıverilme için ceza infaz kurumlarında geçirmeleri gereken sürenin beşte üçünü ceza infaz kurumunda geçirmeleri ve diğer şartları da taşımaları hâlinde yararlanabilirler. Ağır hastalık, engellilik veya kocama hâli, Adlî Tıp Kurumundan alınan veya Adalet Bakanlığınca belirlenen tam teşekküllü hastanelerin sağlık kurullarınca düzenlenip Adlî Tıp Kurumunca onaylanan bir raporla belgelendirilmelidir.
Bu fıkra uyarınca denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infaz süresi dört yılı geçemez.”
“(7) Hükümlü hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanmaya başlandıktan sonra işlediği iddia olunan ve cezasının alt sınırı bir yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suçtan dolayı kamu davası açılmış olması hâlinde, denetimli serbestlik müdürlüğünün talebi üzerine infaz hâkimi tarafından, hükümlünün açık ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar verilebilir.
Kovuşturma sonucunda beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın reddi veya düşme kararı verilmesi hâlinde, hükümlünün cezasının infazına denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak devam olunmasına infaz hâkimi tarafından karar verilir.”
Teklifin çerçeve 48’inci maddesi üzerinde verilen önergeyle, özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlardan süreli hapis cezasına mahkûm olanlar hakkında üçte ikilik koşullu salıverilme oranının muhafaza edilmesi amaçlanmaktadır. Esasen, on üçüncü fıkraya göre ceza infaz kurumlarında infaz edilecek süreler aynen infaz edilecek sürelerdir. Bu hususa madde gerekçesinde değinilmiş olmakla beraber, madde metninde de belirtilmek suretiyle uygulamada oluşabilecek tereddütlerin giderilmesi sağlanmaktadır. Madde, verilen önergenin kabul edilmesi neticesinde değiştirilerek kabul edilmiştir.
5.3. İNFAZ KANUNU MADDE 107
KOŞULLU SALIVERİLME
HÜKÜMET TEKLİFİNDE (MADDE 48)
Teklifin çerçeve 48’inci maddesi üzerinde verilen önergeyle, özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlardan süreli hapis cezasına mahkûm olanlar hakkında üçte ikilik koşullu salıverilme oranının muhafaza edilmesi amaçlanmaktadır. (ek düzenleme e bendi)
Esasen, on üçüncü fıkraya göre ceza infaz kurumlarında infaz edilecek süreler aynen infaz edilecek sürelerdir. Bu hususa madde gerekçesinde değinilmiş olmakla beraber, madde metninde de belirtilmek suretiyle uygulamada oluşabilecek tereddütlerin giderilmesi sağlanmaktadır.
Madde, verilen önergenin kabul edilmesi neticesinde değiştirilerek kabul edilmiştir.
MADDE 48- 5275 sayılı Kanunun 107 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “üçte ikisini” ibaresi “yarısını” şeklinde değiştirilmiş ve aynı fıkraya aşağıdaki cümleler eklenmiş; dördüncü fıkrasında yer alan “dörtte üçünü” ibaresi “üçte ikisini” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya birinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiş; altıncı fıkrasında yer alan “sürenin yarısı” ibaresi “süre” şeklinde değiştirilmiş; dokuzuncu fıkrasında yer alan “Hâkim,” ibaresi “İnfaz hâkimi,” ve “hâkime” ibaresi “infaz hâkimine” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya aşağıdaki cümleler eklenmiş; onuncu fıkrasında yer alan “Hâkim,” ibaresi “İnfaz hâkimi,” şeklinde değiştirilmiş; onbirinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş; onikinci fıkrasında yer alan “hâkimin” ibaresi “infaz hâkiminin” şeklinde değiştirilmiş; onüçüncü fıkrasının (a) bendinde yer alan “kalan cezasının aynen,” ibaresi “başlamak ve hak ederek tahliye tarihini geçmemek koşuluyla sonraki işlediği her bir suç için verilen hapis cezasının iki katı sürenin,” şeklinde değiştirilmiş ve fıkranın (b) bendine “koşuluyla” ibaresinden sonra gelmek üzere “ihlalin niteliğine göre” ibaresi eklenmiş ve aynı fıkraya “Ceza infaz kurumunda” ibaresinden sonra gelmek üzere “aynen” ibaresi eklenmiş; onbeşinci fıkrasında yer alan “mahkemesi,” ibaresi “mahkemesinin bulunduğu yer infaz hâkimliği,” ve “belirlenen ilk derece mahkemesi” ibaresi “belirlenen infaz hâkimliği” şeklinde değiştirilmiştir.
“Ancak, Türk Ceza Kanunu’nun;
a) Kasten öldürme suçlarından (madde 81, 82 ve 83) süreli hapis cezasına mahkûm olanlar,
b) İşkence suçundan (madde 94 ve 95) ve eziyet suçundan (madde 96) süreli hapis cezasına mahkûm olanlar,
c) Cinsel saldırı (madde 102, ikinci fıkra hariç), reşit olmayanla cinsel ilişki (madde 104, ikinci ve üçüncü fıkra hariç) ve cinsel taciz (madde 105) suçlarından süreli hapis cezasına mahkûm olanlar,
d) Cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan (madde 102, 103, 104 ve 105) hapis cezasına mahkûm olan çocuklar,
e) Özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlardan (madde 132, 133, 134, 135, 136, 137 ve 138) süreli hapis cezasına mahkûm olanlar,
f) Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçundan (madde 188) hapis cezasına mahkûm olan çocuklar,
g) Devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçlarından (madde 326 ilâ 339) süreli hapis cezasına mahkûm olanlar, cezalarının üçte ikisini infaz kurumunda çektikleri takdirde, koşullu salıverilmeden yararlanabilirler. Ayrıca, suç işlemek için örgüt kurmak veya yönetmek ya da örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar ile Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlardan mahkûm olan çocuklar hakkında koşullu salıverilme oranı üçte iki olarak uygulanır.”
“Koşullu salıverilme oranı üçte ikiden fazla olan suçlar bakımından ise tabi oldukları koşullu salıverilme oranı uygulanır.”
“İnfaz hâkimi ayrıca, iki yılı geçmemek üzere denetim süresi içinde hükümlünün denetimli serbestlik müdürlüğünce belirlenecek yükümlülüklere tabi tutulmasına karar verebilir. Bu karar gereğince denetimli serbestlik müdürlüğü, risk ve ihtiyaçlarını dikkate alarak hükümlüyü;
a) Belirli bir bölgede denetim ve gözetim altında bulundurma,
b) Belirlenen yer veya bölgelere gitmeme,
c) Belirlenen programlara katılma,
yükümlülüklerinden bir veya birden fazlasına tabi tutar. Denetimli serbestlik müdürlüğü hükümlünün risk ve ihtiyaçlarını dikkate alarak yükümlülükleri değiştirebilir.”
5.4. İNFAZ KANUNU GEÇİÇİ MADDE 9 İZİN REJİMİ VE COVİD 19 ADALET KOMİSYONU DEĞİŞİKLİĞİ HÜKÜMET TEKLİFİ MADDE 53
Teklifin çerçeve 53’üncü maddesi, aşağıdaki gerekçeyle verilen önergenin kabul edilmesi neticesinde ADALET KOMİSYONUNUN DA değiştirilerek kabul edilmiştir.
5275 sayılı Kanuna eklenen geçici 9’uncu maddenin beşinci fıkrasıyla Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması nedeniyle açık ceza infaz kurumunda bulunan hükümlülerin kanunen izinli sayılmaları düzenlenmektedir.
Esasen, izinli sayılan bu hükümlüler hakkında 5275 sayılı Kanunun genel hüküm niteliğindeki 95 ve 97’nci maddelerinde belirlenen “izin rejiminin” uygulanması gerekmektedir.
Ancak, uygulamada doğabilecek tereddütlerin önüne geçmek amacıyla söz konusu maddelere açıkça atıf yapılması ihtiyacı ortaya çıkmıştır.
Ayrıca, maddeye eklenen altıncı fıkrayla, yapılan infaz sistemi değişikliklerine bağlı olarak kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan iyi hâlli bazı hükümlülerin açık ceza infaz kurumlarına gönderilebilmesine imkân tanıyan bir düzenleme yapılmaktadır.
MADDE 53- 5275 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 9- (1) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce işlenen suçlar nedeniyle verilen mahkûmiyet kararları bakımından 105/A maddesinin uygulanmasına ilişkin olarak, bu maddeyi ihdas eden Kanunla söz konusu maddede yapılan değişiklikten önceki ve sonraki hükümler bir bütün olarak ayrı ayrı değerlendirilir ve hükümlünün lehine olan düzenleme uygulanır. 105/A maddesinin değişiklikten önceki hükümleri değerlendirilirken,
birinci fıkrasının (a) bendinde ve ikinci fıkrasında belirtilen altı aylık süre şartı ile birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen cezanın belirli bir süre
infaz edilmesine ilişkin şart uygulanmaz.
(2) Bu maddeyi ihdas eden Kanunla 89 uncu maddede yapılan değişiklikler, 1/9/2020 tarihinden itibaren uygulanır.
(3) 105/A maddesinin altıncı fıkrasında yer alan “beş gün” lük süre, 1/9/2020 tarihine kadar
“yirmibeş gün” olarak uygulanır.
(4) 5237 sayılı Kanunun 102, 103, 104, 105 ve 188 inci maddelerinde düzenlenen suçlardan 18/6/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 28/6/2014 tarihinden önce işlenmiş olanlar için verilen süreli hapis cezaları bakımından koşullu salıverilme oranı üçte iki olarak uygulanır.
(5) Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması sebebiyle, açık ceza infaz kurumlarında bulunanlar ile kapalı ceza infaz kurumunda bulunup da açık ceza infaz kurumlarına ayrılmaya hak kazanan hükümlüler, 105/A maddesi kapsamında denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezasının infazına karar verilen hükümlüler ve 106’ncı madde veya diğer kanunlar uyarınca denetimli serbestlik tedbirinden yararlanan hükümlüler, 31/5/2020 tarihine kadar izinli sayılır. Salgının devam etmesi hâlinde bu süre, Sağlık Bakanlığının önerisi üzerine Adalet Bakanlığı tarafından her defasında iki ayı geçmemek üzere üç kez uzatılabilir. Bu fıkra uyarınca izinli sayılanlar hakkında 95 ve 97 inci madde hükümleri uygulanır.
(6) Türk Ceza Kanunu’nun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar hariç olmak üzere, toplam hapis cezası on yıldan az olanlar bir ayını, on yıl ve daha fazla olanlar ise üç ayını kapalı ceza infaz kurumunda geçirmiş olan iyi hâlli hükümlülerden ilgili mevzuat uyarınca açık ceza infaz kurumlarına ayrılmalarına bir yıl veya daha az süre kalanlar, talepleri hâlinde açık ceza infaz kurumlarına gönderilebilirler. Bu hükümlüler, açık ceza infaz kurumlarında barındırılır. İlgili mevzuat uyarınca açık ceza infaz kurumlarına ayrılmaya, beşinci fıkrada belirtilen süreler içinde hak kazandıkları takdirde beşinci fıkra uyarınca izinli sayılırlar. Beşinci fıkrada belirtilen sürenin tamamlanmasından sonra ise açık ceza infaz kurumlarına ayrılmaya hak kazanıp kazanmadıklarına bakılmaksızın, 95 inci maddede düzenlenen izin hakkından yararlanırlar. Bu fıkra hükmü 31/12/2020 tarihine kadar uygulanır.”
5.5. 5607 SAYILI KAÇAKÇILIKLA MÜCADALE KANUNU EK MADDE 12 HÜKÜMET TEKLİFİ MADDE 64
Kanun Teklifin çerçeve 64’üncü maddesi, aşağıdaki gerekçeyle verilen önergenin kabul edilmesi neticesinde değiştirilerek kabul edilmiştir.
Teklifin çerçeve 64. Maddesi 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda yapılması öngörülen düzenlemeler nedeniyle lehe değerlendirme yapılması gerekmekte olup, maddede uygulanacak usul belirlenmektedir.
Esasen, bölge adliye mahkemesi ceza daireleri tarafından bozma kararı verileceği değerlendirilmekle birlikte uygulamada doğabilecek tereddütlerin önüne geçilmesi amacıyla bu husus açıkça düzenlenmektedir.
MADDE 64- 5607 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 12- (1) Haklarında hüküm verilmiş olup da dosyası infaz aşamasında olanlar, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren doksan gün içinde suç konusu eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı kadar parayı Devlet Hazinesine ödedikleri takdirde Kanunun 5 inci maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinde bu maddeyi ihdas eden Kanunla yapılan düzenlemeden faydalanabilir.
(2) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte bu Kanunun kapsamına giren suçlardan dolayı kanun yolu incelemesinde bulunan dosyalardan, 3’üncü ve 5 inci maddede bu maddeyi ihdas eden Kanunla yapılan düzenlemeler nedeniyle lehe değerlendirme yapılması gereken dosyalar hakkında bozma kararı verilir. Yargıtay Cumhuriyet başsavcılığında bulunan dosyalar ise gelişlerindeki usule uygun olarak ilk derece mahkemelerine gönderilir.”