Çin’in yeni devlet Başkanı Xi Jinping emeklerinin karşılığını aldı. Komunist Parti içinde her kanatla iyi geçinmek için gösterdiği çaba, geri planda kalarak sergilediği sabır meyvesini verdi. Dünyanın en büyük örgütü Çin Komunist Partisi’nin genel sekreterliğine getirilen Xi, Mart ayında resmen dünyanın ikinci süper gücünün de lideri olacak. 49 yaşındaki lider, beklenmedik bir biçimde dünyanın en kalabalık ordusunda da son karar merciine getirildi. Politbüro ve sayısı yediye düşürülen Daimi Konsey üyelerinin belirlendiği bir haftalık parti kongresinin beklenmedik başka sonuçları da oldu. Örneğin kki muhafazakar politikacı Zhang Dejiang ve Liu Yunshan da Konsey’e dahil edildi. 65 yaşındaki Kore doğumlu Zhang katı bir devletçi, propganda bakanlığı yapan Liu ise ülkenin en büyük sansürcüsü olarak ün yaptılar. Bu durumda hükümetin beklenen reformları yapıp yapmayacağını yeni devlet başkanının tutumu belirleyecek, ancak Xi’nin nasıl bir lider olacağı konusunda kimsenin fazla bir fikri yok.
Devrimci bir ailede dünyaya gelen Xi Jinping babasının bakanlık ve devlet başkan yardmcılığı yapmış olması hasebiyle KP’nin prensleri arasındaydı. Xi, Çin kültür devriminin çocuğu olarak işçi ve çiftçilikten yetişti. Amerikan Bloomberg televizyonu, yaptığı ayrıntılı haberinde Xi ailesinin en az 136 Milyon Dolarlık bir servete sahip olduğunu iddia etti ama Çin’in yeni liderinin buna katkıda bulunduğu ispatlayamadı. Bu yüzden Xi Jinping temiz siyasetçi olma ününü korudu. Tanıyanlar selefi Hu Jintao ile karşılaştırıldığında Xi’nin daha sempatik, daha konuşkan, daha esnek olduğundan söz ediyorlar. Xi’nin yükselişi ise selefinkine benziyor. İkisi de aynı parti disiplinin sahip olduğu gibi, önce köylüye ve çiftçiye hizmet ettiler ve zamanları gelene kadar partinin ileri gelenlerinden, en önemlisi de siyasi eğilimlerinden daha ön planda olmadılar. Eski konuşmalarına göz atınca Xi’nin insan hakları, fikir hürriyeti, azınlık hakları gibi konularda Hu’dan daha reformist davranmayacağını söylemek mümkün.
Xi Jinping, devlet başkan yardımcılığı sırasında çok sayıda yurtdışı ziyaretinde bulundu. Bu ziyaretlerin çoğunda nezaketini bozmadı ancak Meksika gezisi sırasında sarfettiği sözler de unutulmadı. Bazı batılıların sanki Çin’i eleştirmekten başka işi olmadığını öne süren Xi, “ Çin devrim ihraç etmiyor. Yoksulluk ya da açlık ihraç etmediği gibi huzursuzluk da yaratmıyor. Daha ne istiyorlar?” demişti. Çin’de önemli bir çoğunluk Xi’nin gençliğinde bir süre yaşadığı Amerika’ya karşı kendinden önceki devlet başkanından daha sert bir tutum takınacağını düşünüyor. Ancak Amerika’yı selefinden çok daha iyi tanıyan Xi’nin kızını takma isimle Harvard’da okuttuğunu da unutmamak gerek. Xi’nin iktidara gelmesiyle birlikte Çin gerçek bir First Lady’e kavuşacak. Xi, devlet başkanı yardımcılığına gelene kadar, Peng Liyuan’nin kocası olarak tanınıyordu. Ünlü bir şarkıcı olan Peng, bir süredir sağlık ve kadın örgütlerinde gönüllü çalışarak First Ladyliğe hazırlandı.
Yeni devlet başkanının ve eşinin popülerliği yeni hükümetin aslında bir sorunlar dizisini devraldığı gerçeğini gizleyemiyor. Dışarıdan bakıldığında bir ekonomi harikası olarak görünen ülkeyi içerde sıkıntılı günler bekliyor. Bunları kısaca özetlersek:
-Bir kere ekonomik büyüme azalıyor. Büyük meblağlı devlet yatırımları ve düşük faizle Çin dünya finans krizini kontrol altında tutmaya çalışıyor ancak, düşen tüketim kapasitesi, enflasyon ve işsizlik tehlikesi bu stratejiyi artık riskli hale getiriyor. Çin bundan böyle yabancı yatırımcıyı ülkesinde tutmakta güçlük çekecek.
-Şangay ve Tiancin gibi büyük şehirlerde ortalama gelir 10.000 Doları aşarken, kırsal kesimde yaşayan 500 Milyon Çinli günde sadece 2 Dolar ile yetinmek zorunda kalıyor. Gelir dağılımındaki bu adaletsizlikten sadece alt sınıf değil, sağlık, çevre ve sosyal sistemin iyileştirilmesini isteyen orta sınıfı da rahatsız. Hükümetin en büyük korkusu hoşnutsuzluğu artan halkın sokağa dökülmesi.
-Tek çocuk politikası artık olumsuz sonuçlar veriyor. 1980 yılında Çinlilerin yarısı 22 yaşındaydı, 2030 yılında 60 yaşın üzerindeki nüfus 300 Milyonu bulacak, yani Çin’in nüfus yapısı Avrupa’nınkinden farklı olmayacak. Bu da ekonominin dayandığı ucuz işgücünün azalması, emeklilik yükünün artması demek. Zaten tek çocuk politikası 2015’de sona eriyor, sonra ne olacağı şiddetle merak ediliyor.
-Çin’in en önemli sorunlarının başında yolsuzluk geliyor. Dünya Bankası istatistiklerine göre 2008 yılında Çin’de yolsuzluk sonucu elde edilen haksız kazanç 120 Milyon Doları bulmuş. Hiçbir parti kurultayı bu denli yosuzluğun gölgesinde kalmamıştı. Yeni Devlet Başkanı Xi’nin kurultayda yolsuzluk ve parti disiplini üzerinde durması boşuna değil.
- Amerika’nın savunma stratejisinin ağırlığını Asya Pasifik bölgesine kaydırması Çin için daha fazla asker ve silah hacraması demek. Güney denizinde petrol ve doğal gaz bulunduğuna inanan Çin Amerika ile bölgede iktidar mücadelesine girmek zorunda kalacak.
-Çin çevreyi en çok kirleten ikinci ülke. Bu sadece uluslar arası alanda değil, ülke içinde de huzursuzluk yaratıyor. Ayrıca ülkede temiz su ve verimli toprak miktarı da korkutucu düzeyde azalıyor.
- Yasal olarak tanınmış 56 farklı milletin yaşadığı Çin’de başta Tibet ve Uygurlular olmak üzere azınlık hakları konusunda sorunlar büyük. Parti Kurultayından önceki hafta 6 Tibetlinin protesto için kendini yakması şaşırtıcı olmadı.
-İletişim teknolojisinin gelişmesiyle Çin’de devlet, kontrolü kaybetme korkusunu yaşıyor. Bu korku sansür ve engellemelere neden oluyor ve demokrasiye zarar veriyor.
-2011’de Çin’deki her on kişiden biri inşaat sektöründe çalışıyordu. Ekonomik büyümenin yarısını sağlayan inşaat sektöründeki patlama Çin hükümetinin artık ayağına dolanıyor. Ev fiyatları yükselirken soysak konut ihtiyacı artıyor ve bu alandaki usulsüzlük de büyüyor.
-Amerika’nın dünya polisliği yaptığı dönem artık bitti. Petrol ihtiyacı nedeniyle Ortadoğu’da Amerika’nın yerini Çin’in alması muhtemel. Bu nedenle dünyanın gözü Çin’in yeni hükümeti ve dış politikasında olacak.
Slogan MUTLULUK!
Uluslar arası alanda merakla izlenen 18. Çin Komunist Parti Kurultayı’nın sloganı MUTLULUK idi. Halk mutlu olmak için yeni devlet başkanından, ordunun KP’den bağımsz hale getirilmesi, ekonomide monopolün ve oligarşik düzenin yıkılması, hukuk devleti ve bağımsız yargının inşası olmak üzere gerçekleşmesi imkansız gibi görünen üç büyük adım atmasını bekliyor. Xi Jinping ne kadarına cesaret edecek göreceğiz. Çünkü artık Çin’in ekonomik büyümesi kadar şeffaflığı da önlenemez.