ABD'nin 45'inci Başkanı Donald Trump yönetime gelmesinden itibaren teknoloji firmaları ile kavga içinde oldu [1]. Çünkü teknoloji sektörü özgürlükçü, ayrımcılığa (Meksikalı ya da Müslümanlara) prim vermiyor, zaten çoğu girişimcisi, çalışanı ya da yöneticisiyle hep göçmen. Eh ABD de göçmenlerin kurduğu bir ülke. Bunu "kuruluş zamanında kaldı" diye de konuşamayız. Alın işte, 21. yüzyılın ikonlarından birisi Suriyeli bir babanın oğlu olan Steve Jobs idi. Zaten halihazırda bir çok büyük Amerikan şirketinin başında göçmenler var. Biz teknoloji tarafından örnekleyelim; Google, Microsoft, NetApps, Oracle, Adobe, IBM vs gibi bir çok firmanın CEO'su Hint asıllı vs [2].
Oysa Trump "Amerikayı yeniden büyük yapacağız" diye seçim meydanlarında bar bar bağırırken, kastettiği göçmenleri dışlamaktı. Trump geldiğinde yazmıştık[3], İşsiz kalan Amerikalı orta sınıf, kabahati ülkede çalışan göçmenlere yüklüyor. Gerçekte ise, Amerikalı seçmenin ırkçı politikaları benimsemesinin temel nedeni göçmenler değil, yüzde 1’in üç haneli milyar dolarlık servete ulaşmaya bayılması ve bu nedenle Amerikalı vatandaşların işlerini, işgücünün daha ucuz olduğu Offshore yani Uzakdoğu ülkelerine kaydırmaları.
Trump ise 20. yüzyılın sonunda ve 21. yüzyılın başlarında, orada burada, şurada çok gördüğümüz kurnaz ve megolaman politikacılardan birisi. İş yapmak yerine tribünlere oynuyor ve bunu yutturabiliyorlar. Trump’ın ülkesi bugün Korona krizi ve işsizlik nedeniyle kırılıyor. Bu da kısa vadede olmasa da, uzun vadede tribünlere rağmen kaybetmesine neden oluyor. Gerçi Trump olayında Korona, George Floyd olayı ve Twitter bu sonuca önemli oranda katkıda bulundu.
Trump daha seçilmeden önce teknoloji firmaları tarafından dışlanmıştı. Sadece bir kaç (Thiel gibi) teknoloji yatırımcısının desteğine sahipti. Güney Afrikalı Elon Musk da başta çok uzak değildi ama Paris iklim anlaşmasından çekilmesi ile o da Trump’tan uzaklaştı.
Başkanlığa geldikten hemen sonra 7 ülkeye vize engellemesi koyarak, hem de H-1B gibi yüksek nitelikli göçmenlere ait vizeleri tam iki kere kısıtlayarak bir anlamda teknoloji firmalarının kaynağını kurutmaya çalışır gibi oldu. Green Kartı engelledi. Bir ara bu firmalarda çalışan müslümanlara ait bir veri tabanı yani "Muslim Registry" duyurdu. Ama büyük tepkiler gelişti ve bu yapılmadı.
Bir başka dönemde, kodları FBI'ya vermeyen Apple'a karşı boykot istedi. Amazon'un patronu Jeff Bezos ile devamlı uğraştı. Hatta eşinden ayrılmasına kadar giden cep telefonundaki resimlerin sızması olayının arkasında olduğu düşünüldü.
İnsanların Obama döneminde büyük protestolarla engellediği "net tarafsızlığı"nı gelir gelmez atadığı Ajit Pai isimli FCC başkanı eliyle pat diye uygulamaya koydu[4]. Aynı Pai bu sene Twitter'ın Trump mesajlarını etiketlemesi sonrasında sosyal medya firmalarının koruyan Section 230'u kaldırmaya uğraşıyor ama Trump ile birlikte Pai de yolcu.
Tabii ki bu arada ABD-Çin ticaret savaşının çeşitli Amerikalı teknoloji firmalarını -alıcı ya da satıcı olarak- üzdüğünü de not edelim. Orada da başka bir karmaşa var. Çin öne geçmesin diye yapılanları haklı bulanlar kadar, bu savaş sonucunda Amerikalı şirketlerin geri kalacağını düşünenler de var. Bazıları da Çin-ABD filan umurunda değil, şirketini düşünüyor.
Sosyal medya ile uğraşması da diğer bir olaydı. Sosyal medya kuruluşlarının işlerini sürdürmede önemli fonksiyonu olan Madde 230 konusunda hazirandan bu yana uğraşıyor.
Anlayacağınız Trump teknoloji firmalarını epeyce üzdü. Peki Joe Biden gelince değişecek neler var. Daha seçim kampanyası döneminde, hem H-1B vizesi, hem de Green Card konusunu düzelteceği sözü vermişti [5]. Peki başka?
Bu seneki Amerikan başkanları seçim dönemi ve özellikle son 3-4 ay, Donald Trump'ın teknoloji firmaları ilişkileri açısından çok sancılı geçti. Özellikle sosyal medya Trump'ın yanlış bilgi vermesini önlemek için epeyce çalıştı.
Bu nedenle Joe Biden'ın Amerika Birleşik Devletleri'nin 46. başkanı olarak seçilmesinin bu firmalara rahat bir nefes alma şansı verdiği düşünülüyor. Biden seçim dönemi boyunca teknoloji firmalarını rahatlatacak mesajlar verdi.
Biden'in seçilmesiyle, sektördeki bazı uzmanlar önceki döneme dönmeyi bekliyor. Ancak herkes onlar gibi düşünmüyor. Çünkü köprülerin altında sular aktı ve dünya değişti. Örneğin internet devlerine karşı şimdi "fazla büyüdüler, bölsek mi, sınırlasak mı?" düşüncesi hakim olmaya başladı.
Cumhuriyetçiler aynen Trump gibi olaya "ifade özgürlüğü engelleniyor" tarzında bakıyorlardı. Demokratlar ve Biden ise, bu firmaların ülkedeki rekabeti engellediğini yani serbest ekonominin zarar gördüğünü düşünüyor. Önümüzdeki günlerde bunlara dair çalışmalar/soruşturmalar vs görülecek. Şimdiden Google'a karşı açılmış ve eyaletlerin de ayrıca katıldığı bir federal dava var.
Trump yönetiminin koyduğu H-1B kısıtlamalarını [6] kaldırmak Biden'ın yetkisinde. Bunu kaldıracağını da seçim öncesinde söyledi [5]. Bu reformlar yapılırsa, muhtemelen TechNet gibi ticaret gruplarının açtığı ve şu anda devam eden bir dizi dava da sona erecek.
Biden’ın değiştirmesinin beklendiği başka konu ise Ağ Tarafsızlığı ve Geniş Bant Erişimi. Başkan seçilen Biden, Federal İletişim Komisyonu'nun tüketicileri geniş bant hizmeti için ödeme yapmaya zorlayan, engellemeye çalışan şirketleri cezalandırmasına izin veren Obama dönemi kurallarını tam olarak desteklediğini belirtmişti. Bu kuralların yeniden oluşturulması Biden'in seçeceği yeni FCC başkanına düşecek. Adı geçen kişilerden bazılarının net tarafsızlığının amansız taraftarı olduğu kaydediliyor.
Biden ayrıca geniş bant altyapısına 20 milyar dolar yatırım yapma planını da ortaya koydu [8], ancak bu konu Kongre desteği gerektiriyor. Bunun uzaktan tıp, uzaktan çalışma, uzaktan eğitim gibi pek çok konu açısından önemli olduğunu Biden kendisi kampanyası sırasında seçmenine anlatıyordu.
Tabii bir de "Madde 230" olayı var. Biden, Trump'tan daha önce ocak ayında 230. bölümün kaldırılmasını söyledi ama sonra bu konuda konuşmadı. Kongre'deki Cumhuriyetçilerin teknoloji devlerine içerik denetleme konusunda baskı yapmaya devam edeceği açık.
Teknoloji endüstrisi açısından en merakla beklenen konu, antitröst sorunlarına yaklaşım olacak. Demokratların ilerici kanadının, büyük teknoloji şirketlerini parçalama çağrılarının sonucu ne olacak? Herkes bunu bekliyor.
Çinlilerin de Trump'tan kurtulmak için Biden'ın seçilmesini istediği biliniyor. Bu Biden'ın Çin tarafını tutacağı ya da Trump'ın koyduğu kuralları toptan değiştireceği anlamına gelmiyor. Sadece Amerikalı teknolojicilerin söylediği gibi, "kaos yerine ne olduğu bilinen, ne getireceği anlaşılması mümkün politikalar" anlamına geliyor.
Huawei ve Bytedance'ın TikTok'u gibi şirketler, Amerika Birleşik Devletleri ile Çin arasındaki Ticaret satrancının taşları durumundalar. Biden kampanya süresince bu konuda herhangi bir söylem geliştirmiş değil. Ama ABD'nin Çin konusundaki katı tutumundan geri adım atmasının o kadar kolay olmayabileceği düşünülüyor. Çünkü hep birlikte öne sürülen "güvenlik" konusu, artık tüketiciye kadar inmiş durumda. Dolayısıyla iyi bir sebep göstermedikçe, buradaki olayların kısa sürede sönümlenmesi zor.
[1] Trump'ın Silikon Vadisi ile Kavgası
[2] Trump’un Seçilmesi, Göçmen Ağırlıklı Silikon Vadisini Salladı
[3] Trump’ı kim seçti, dünyaya ne oluyor?
[4] Silikon Vadisinin Trump ile İlk Kavgası ; Net Tarafsızlığı
[5] Biden, H-1B Vizesinde Reform Sözü Verdi, Yeşil Kart için Ülke Kotasını Ortadan Kaldıracak
[6] Trump Administration Taking Action Tighten Foreign Worker Visa Requirements Protect American Workers