Sosyal medyayı severim. Çünkü uzun zamandır göremediğim arkadaşlarımı buldum ve hâlâ da zaman zaman haberleşme imkanım oluyor. Sosyal medya olmasa nereden bulacağım? Nereden göreceğim?
Ama böyle mutlu bir olaya neden olan sosyal medyanın terslikleri de mevcut. "Siber Zorbalık" türü kullanıcıdan kaynaklanan yaklaşımlardan bahsetmiyorum. Bu da başlı başına bir konu. Ama asıl bahsettiğim konu; bu firmaların gitgide tekel haline geliyor olmaları. Devamlı okuyucularım bilir, Türk Telekom, Turkcell, Trendyol ya da Google, Facebook, tekel gözüken her şey beni korkutuyor.
Neden korkutuyor? Çünkü tekel yapılar, bir kere rakipleri yok ettikten ya da küçülttükten sonra, kullanıcılarını (tüketicileri) dikkate almadan sadece kendi para kazanmalarına odaklanıyorlar. Yani fiyat ya da kaliteye aldırmadan, sadece tüketiciyi "tabiri caizse" daha ne kadar sömürebilirim diye çalışıyorlar.
Bu sadece benim dikkatimi çeken bir konu değil. Avrupa Birliği ve ABD'de bu konuya dikkat ediyor. Zaten her 2 ülke grubunun önemli ve sürekli savaştıkları bir konu "Rekabet İhlalleri". Bu konudaki cezaları ya da açılan davaları çokça haber yaptık. Takip edenler bilir, hâlâ yapıyoruz, çünkü dediğim gibi "bir kullanıcı/tüketici olarak" beni yakından ilgilendiriyor.
İşte size böyle bir olay;
Filistin son 50-60 yıldan beri dünya yüzeyinde sorun yaşayan bölgelerin başında geliyor. Bu konuda seslerini duyurmakta zorlandıkları da biliniyor. Son günlerde Hamas-İsrail savaşı ve El-Aksa Camii'nin yakılması, üstüne evlerin bombalanması, ölen Filistinliler, dünyada pek çok kişiyi de rahatsız ediyor.
Ancak sosyal medya şirketlerinin Filistinlilerin seslerini duyurmakta zayıf kaldıkları anlaşılıyor. Bunu önce Google'ın bir grup Musevi çalışanının kampanyası ile duyduk. Bu çalışan grubu şöyle bir açıklama yaptı;
"Google dünyanın en büyük arama motorudur ve şirket içinde meydana gelen herhangi bir ifade özgürlüğü baskısı, yalnızca Google çalışanları için değil, dünyadaki tüm insanlar için bir tehlikedir."
Bu çalışan grubu CEO Sundar Pichai ve Google yöneticilerine yazdıkları mektupta[1] şu maddeleri sıraladılar (mektubun detayına dipnottan ulaşabilirsiniz):
Aynı dert Facebook ve Twitter için de geçerli gözüküyor. Facebook, Twitter ve diğer sosyal ağlar yıllardır Filistin yanlısı gönderileri ve hesapları sansürlemekle suçlanıyor.
Bu konuda çeşitli raporlar mevcut; sosyal medya firmalarının hepsinde Filistin ile ilgili içeriklerin sansürlendiği belirtiliyor [2]. Ayrıca Instagram'ın El Aksa camisi ile ilgili Hashtag'lerin kısıtlandığı kaydediliyor [3]. Twitter'In ise Filistin asıllı Amerikalı yazar Mariam Barghouti'yi engellemesi de benzer bir gelişme [4].
Hep ne deriz; "Sosyal medya şirketlerinin sermayesi KULLANICILARI". Yani kullanıcılar yoksa, yoktur, dolayısıyla reklam ya da başka şey satamaz, para kazanamaz.
Ama bunu farketmek lazım. Bilinçli kullanıcı olmak lazım. Bizim onlara olan ihtiyacımızdan, daha fazlasının onların bize ihtiyacı olduğunu görmek lazım.
Hindistan'da Google ve Facebook tutuklanan iklim aktivistinin bilgisini verirken, Hintli kullanıcılar farkına varmadılar. Bu da başlarına geleni "hak ettikleri" anlamına geliyor.
Ama Avustralyalılar bu firmaların -ülkenin gazetecilik endüstrisine para ödemeyi zorunlu kılan yasaya karşı- yaptıkları şantajı tersine çevirdiler. Onlar da "hak ettikleri" saygıyı görüyorlar..
Şimdi benzer bir olayı Filistin taraftarı "BİLİNÇLİ" aktivistlerin yarattığını görüyoruz.
Filistinli kullanıcılar " sosyal medyanın sermayesinin kullanıcıları olduğu"nun bilincine varmışlar. Kendilerini yok sayan Facebook'a ders veriyorlar. Filistin hesaplarına ve paylaşımlarına karşı "sansür" yapılmasını protesto ediyorlar.
Filistin taraftarı aktivistler iOS ve Android uygulama dükkanlarında yer alan "Facebook app" için beğenme istatistiklerini "1 yıldız" vererek düşürmeyi deniyorlar. Muhtemelen diğer müslüman ülkeler de katılacaklar ve Facebook, batılı olmadığı için özen göstermediği kullanıcılarının gücünü tatmış olacak.
Facebook'un puanını düşürmeye yönelik kampanya ile ilgili haberleşme Twitter üzerinden yayılırken, Facebook'un puanı gerçekten düşmüş gözüküyor. Geçen hafta, binlerce tek yıldızlı yorum aldıktan sonra Cumartesi akşamı Apple App Store'da 5 üzerinden 4'ten 5'e 2,3'e ve Google Play Store'da 5 üzerinden 2,4'e düştü.
Dünden bu yana 2,4'den aşağı düşüyor (1,9'a kadar düştüğünü gördük) ama sonra muhtemelen karşı ataklarla yeniden toparlanıyor. Yine de 2 gündür 2,4 üstüne çıkamadı.
Yorumlara bakıldığında çoğu, Facebook'un Filistinlilerin seslerini susturduğu iddialarından ve #FreePalestine veya #GazaUnderAttack gibi hashtag'lerden bahseden ifadeler içeriyor.
Facebook, Twitter ve diğer sosyal ağlar yıllardır Filistin yanlısı gönderileri ve hesapları sansürlemekle suçlanıyor. İsrail ile Hamas arasında bu ay yaşanan çatışma sürecinde, Filistinliler ve destekçileri daha yoğun yaşandığını bildirdiler.
Benzer bir olay da, Amerikalı manken Bella Hadid'in başına geldi. İsrail devletinin resmi Twitter adresinden yapılan paylaşımda New York'taki Filistin'e destek yürüyüşüne kefiye takıp elinde Filistin bayrağıyla katılan Bella Hadid için şu ifadeler kullanıldı:
"Bella Hadid gibi ünlüler yahudileri denize atmayı savunduğunda yahudi devletinin ortadan kaldırılmasını savunuyorlar. Bu İsrail-Filistin meselesi olmamalı. Bu bir insanlık meselesi olmalı. Yazıklar olsun sana."
Müslüman olan 24 yaşındaki Hadid'in babası Filistin göçmeni ve annesi Hollandalı bir eski manken.
Bella Hadid'in yukarıdaki tepkiye neden olan Filistin ile ilgili Instagram paylaşımı şuydu.
Facebook'un düşen beğeni puanı nedeniyle uygulama mağazaları ile temasa geçip, olumsuz yorumları kaldırmalarını istediği kaydediliyor. Ancak uygulama mağazaları bu talebi kabul etmemişler. Sonuçta bu kullanıcıların beğenisi ve bundan yanlış bir şey yok. Beğenmedikleri bir durumu pekala gösterebilirler. Facebook'un dahili mesaj panosuna yazan bir yazılım mühendisi şöyle diyor:
"İsrail ile Filistin arasındaki son tırmanışla birlikte kullanıcı güveni önemli ölçüde düşüyor. Kullanıcılarımız, durumu ele alış tarzımızdan rahatsız. Kullanıcılar sansürlendiklerini, sınırlı yayılım aldıklarını ve nihayetinde susturulduklarını hissediyorlar. Sonuç olarak, kullanıcılarımız 1 yıldızlı yorum bırakarak protesto etmeye başladı."
Facebook ise politikalarının herkese söz hakkı verdiği ve bu politikaları kimin yayınladığına veya kişisel inançlarına bakılmaksızın eşit şekilde uyguladığını iddia ediyor.
Arap Baharı hatırlayacağınız üzere 2011'de sosyal medya platformlarını kullanarak yaratılan kaostu. Önceleri demokratik olmayan ülkelere demokrasi getirir sanılmıştı. Ama çok geçmeden tam tersi durumlar meydana geldi. Ancak bu sefer Filistinli sosyal medya kullanıcıları güçlerini öğrenmiş gözüküyor. Biz de olayı takip ediyoruz. Bakalım ne olacak?