Adamın biri “Altı yaşındaki kızlar evlenebilir”, “Kız çocukları 7-8 yaşından itibaren tesettür şekli almalı”, “3 yaşında kız çocukları amcalarının yanına külotla çıkmamalı”, “Kız çocukları cehennem kadar risktir", “Çalışan kadın fuhuşa hazırlık yapan sürece destek oluyor" gibi bir şeyler saçmalamış. Ben arka planı merak ediyorum. Yani bu adamı kadınlardan, hatta kız çocuklarından bu kadar nefret ettiren şey ne ola ki?
Yani eşi, kız çocuğu vs demek istemiyorum. Düşünün ki, bu adamı ya da adamları, bir anne büyüttü. O anne acaba nasıl bir anneydi? Mutlu mu, mutsuz mu? [1]
Demek istediğim şu; kadınlar medeniyetin temelini meydana getiriyorlar. Çünkü çocuk doğurmayı bir yana bırakın. Asıl önemlisi, o çocuğun gelişimini, bütün hayatı boyunca sürecek olan vücut sağlığını ve ruhsal gelişimini, hep anneyle geçirdiği ilk yıllar oluşturuyor.
Yıllar önce, oğlumu verdiğim yuvanın pedogoloji doktorasına sahip yöneticisi Atanur Mert hanıma sormuştum; “çalışan anne mi iyidir, evde oturan anne mi?” Cevabı çok basitti : “Mutlu anne iyi annedir” ve Atanur Hanım, mutsuz annelerin mutsuzluklarını bilinçaltında çocuklarından çıkarabildiğini belirtmişti.
Mutlu kadınların yaşadığı bir dünya düşünün. Bu kadınlar muhtemelen iyi anneler olacaklar ve çocuklarını yetiştirirken, saçma sapan hurafelere ya da yaklaşımlara kanmadan, çocuklarını itmeden, kakmadan büyütecekler ve o çocuklar da toplumdan intikam almaya çalışmayan, mutlu çocuklar ve giderek mutlu ergenler olacaklar. Kadınlar bu kadar önemli ve bu kadar medeniyetin, gelişmenin temelidir.
Ama sadece ülkemizde değil, bütün dünyada kadınlara yönelik bakışta bir terslik var. Mesela John Lennon 1970’lerin sonunda bu şarkıyı yazmış “Kadınlar dünyanın zencisidir (woman is the nigger of the world)” deneyin.
Tabi kadınlar bunu aşmaya çalışıyor. Bakıyorsunuz, entelektüel birikimin dünya yüzeyindeki merkezi olan Silikon Vadisinin o şaşaalı görüntüsünün altını kazıyınca, cinsel taciz ve yönetimde kadınları "geriye itme” çıkıyor. Örneğin 2015’deki #ILookLikeAnEngineer kampanyası bu tür bir iteklemeyi ortaya döken bir kampanyaydı [2]. Gemiler için yakıt pompaları tasarlayanlardan, Amerikan hava kuvvetlerinde uçaklara bakım yapanlara, Amerika’nın ay yolculuğunu mümkün kılanlara, wireless ve Bluetooth’un patentini elinde tutan Hedy Lamarr’ a kadar tüm kadın mühendisler ortaya dökülmüş ve mühendisliği kendilerine ait sanan erkeklere meydan okunmuştu.
Bir başka Silikon Vadisi “kadın saçmalığı” ise, James Damore diye bir insanımsıdan geldi [3]. Kısaca hatırlatalım; James Damore isimli Google yazılım mühendisi,"Google'ın İdeolojik Yankı Odası" başlığı ile 10 sayfalık bir bildirge yazmış ve teknoloji alanındaki liderlik pozisyonları için kadınlara eşit haklar (çeşitlilik) sağlamaya çalışmanın anlamsız olduğunu, kadınların zaten biyolojik olarak eksik olduğunu anlatan uzun uzun yorumlar yapmıştı.
Yani bazılarının, ne kadar entelektüel olsa da, buradaki bazı adamlardan bir farkı yok.
Damore’ye karşı Google tavır aldı ama teknoloji sektörü kadınları da büyük protestolar yaptı. “Kız gibi Kodlamak (#WITBragDay (WIT=Women in TECH))” hareketi başladı. Bu hareket hala da aynı hızla sürüyor [4] [5].
Silikon Vadisinin sonraki rezaleti ise, —Holywood’u sarsan film yapımcısı Harvey Weinstein cinsel taciz olaylarından az önce ortaya dökülen— Silikon Vadisi yatırımcıların kadın girişimcilere cinsel taciz karşılığında fon sağladığı şeklindeydi. Binary Capital[6], diğeri 500 Startups [7] Kurucu CEO’ları karşılaştıkları açıklamalar nedeniyle görevlerinden istifa etmek zorunda kaldılar. Uber’deki cinsel taciz vakaları ise neredeyse alışılmış olay halindeydi.
Bu arada Harvey Weinstein olayları sırasında, Twitter da iyi bir ders aldı [8]. Kadınların gücünü gördü ve geri adım atmak zorunda kaldı. Weinstein hakkında kadınlar cinsel taciz iddiaları ekim ayında ortaya dökülmüş ve Weinstein Oscar veren Film Akademisi'nden bile ayrılmak zorunda kalmıştı. Arkasından kadın hakları aktivisti artist Rose McGowan'ın, direktör Harvey Weinstein hakkındaki dobra cümleler içeren mesajları sonrasında, hesabı Twitter tarafından askıya alınmıştı.
Bu arada Weinstein'ın yakın çalıştığı aktörler Matt Damon ve Ben Affleck de, Gowan'a sözlü saldırıda bulundular. Ama Gowan, Instagram üzerinden hesabının askıya alındığını belirtirken bir yandan da destek çağrısı yaptı. Bunun üzerine --tabi ki çoğunluğu kadın olan-- Twitter kullanıcıları sosyal medyada 24 saat süren bir boykota başladılar. Twitter olayı cuma gecesi farkına vardı. CEO Jack Dorsey, Gowan'ın hesabını geri iade ederken, yeni kurallar koyacağına dair de söz vermek zorunda kaldı.
Dorsey yayınladığı Tweetlerde, sitedeki seslerin susturulduğunu her gün gördüklerini ve son iki yılda politikalarını güncelleme çabalarının yeterli olmadığını kabul ettiğini söyledi. Bazen de insanların kendi kendilerine sustuklarını belirtirken, "Son birkaç aydır yoğun bir çalışma içindeydik ve bugün bazı kritik kararlar vermeye odaklandık. Kurallarımızda daha agresif olmaya karar verdik. Önümüzdeki haftalarda yeni kurallar: istenmeyen cinsel yaklaşımları, rızasız çıplaklık, nefret sembolleri, şiddetli gruplar ve şiddeti yüceltecek tweetler için yeni kurallar sunacağız" dedi ve detaylarını gelecek haftalarda açıklayacağını söyledi.
Bu arada Holywood kadınları da, Weinstein ve diğer erkeklerin cinsel taciz olaylarına karşı bir çok etkinliğe siyah elbiselerle gittiler.
Hak verilmez, alınır derken, hakların ancak güçlü kadınların ortak çabalarıyla elde edilebildiğini hatırlatmamız lazım. 20ci yüzyılın başında İngiltere’de oy hakkı ve eşitlik için mücadele edenlerin anlatıldığı SUFFRAGETTE isimli filmi [9] ya da FORD’un İngiltere’deki Dagenham kasabasındaki fabrikada “Eşit Ücret” diye ayaklanan kadınları hatırlatalım [10].
Yani, bir tarafta hakları yenilen, şiddet altında yaşayan (ve hatta öldürülen), erkek kardeşleri tarafından namus nedeniyle öldürülen Güldünya [11] gibi kadınlar oldukça, yazının başındaki adamların dediklerine bakıp “allah allah bu adamlar da nereden çıkıyor?” diye sormaya devam edeceğiz.
Kadınların kendi rahat ve keyiflerini sağlamanın yolu, tüm kadınların rahatının sağlanmasından geçiyor. Çünkü onlar erkekleri yetiştirenler aynı zamanda. Bunu Türkan Saylan anlamıştı. Biz ne kadar anladık? Pek anladığımızı sanmıyorum. Anlamış olsaydık, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ya da Mor çatı Vakfı gibi kadınların eğitildiği ya da korunduğu oluşumları daha fazla destekler ve ileriye taşırdık. Ama yaptığımız tek şey “vah vah kadıncağıza neler yaptılar” ile kalıyor.
Biz haklarımızı —daha batıdaki ülkelerde olmayan bir dönemde— Atatürk sayesinde almıştık. Yani adeta “hediye” gibi. Sanırım bu nedenle de, üstüne oturup, daha fazla mücadele etmiyoruz. Ama etrafımızdaki çember daralmasın, kendi haklarımızı koruyalım.
Bunu yaparken de, “benim haklarımdan sorunum yok” diyen kadınlar olabilir. Ama biz hakları yenen, şiddete uğrayan, öldürülen kadınlarla, Özgecanlarla, 92 erkeğin tecavüzüne uğrayan küçücük kız çocukları ile aynı gemideyiz. Vicdanımız sadece “”ah bak ne olmuş” demekle kalmasın. Onlara olanlar, dolaylı olarak bize yansıyor.
Bir kadınlar gününde diyorum ki; “hadi kadınlar, artık oturmayın, ayağa kalkın ve sizin kadar şanslı olmayan genç kızların eğitimi için çaba sarf edin, sizin kadar şanslı olmayan kadınların mutluluğu için çabalayın". Çünkü biz aynı gemideyiz. O kadınları düşünmediğimiz zaman, karşımıza çıkan adamların ne düşündüğü belirsiz oluyor..
[1] Mutlu kadınlardan kim korkar? [2] Mühendisler neye benzer? #iLookLikeAnEngineer [3] Google'da Kadınlara Aldırmayın 'İdeolojik Ayrımcılık'a Önem Verin Bildirgesi Tepki Yarattı [4] WITBragDay Twitleri [5] #WITBragDay: Teknoloji sektörünün cinsiyet sorunu [6] Silikon Vadisi Yatırımcısı Justin Caldbeck Kadın Girişimcilere Cinsel Tacizde Bulunduğunu Kabul Etti [7] Bir Başka Cinsel Tacizci Yatırımcı ; Şimdi de 500 Startups Kurucusu Dave McClure İstifa Etti [8] Kadınların Fendi, Twitter'ı Yendi; Yeni Taciz Engelleme Kuralları Geliyor [9] Suffragette [10] Kadının fendi [11] Töre, Kadın ve medya