D_Masthead_970x250
Çok kuvvetle inanıyorum ki; hayattan korkmayan, yaşamak için illa hurafelere, doğmalara sığınmayan insanların arkasında mutlu anneler vardır

25 yıl önce, büyük oğlumu verdiğim yuvanın sahibi, pedagoji alanında Viyana’dan doktora almış bir hanımdı. Kendisiyle ilk görüşmemde sorduğum soru ise o yıllarda kafamı epeyce kurcalıyordu. Gerçi bana kalsa kurcalamazdı ama o zamanlar çevrem bu soruyu aklıma düşürtecek kadar çok konuşuyordu. Özellikle de ve şaşırtıcı ama kadınlar “çalışan anne olmak üzerine” mahalle baskısı uyguluyorlardı.

Bu nedenle uzman bir pedagog bulduğumda kendisine sorduğum soru; “Hangi anne daha iyi annedir? Çalışan anne iyi bir anne olabilir mi?” oldu.

Aldığım cevap çok ilginçti; “Mutlu anne iyi annedir” demişti sevgili Dr.Atanur Mert Hanım. Suadiye’deki Aydo isimli yuvanın sahibi. “Çocuğa verilecek ilginin zamanı değil, kalitesi önemlidir” diye de devam etmişti.

Ben zaten kendisi her fırsatta ağlayan adama TV’da rastladığımda, propaganda olasılığından önce, “Bu kadar ağlamanın nedeni nedir?”,  “Acaba bunu mutsuz bir anne mi yetiştirdi? diye düşünürüm.

Çekirdek aile dönemi öncesindeki eski ve kalabalık aileler için anlatılan bir devri daim vardır; Evin hanımı olan anneanne/babaanne, kendisine kayınvaldesi tarafından uygulanan kötü hareketleri / işkenceyi aynen gelinine uygular derlerdi.

Benim açımdan saşırtıcı olan bu büyük hanımların büyük çoğunluğunun; “Dur!! Bu zinciri kıralım. Bana kötü davranmış olunması, benim de kötü davranıyor olmamı gerektirmez” diye düşünmemiş olmasıdır.

Ama bu büyük annelerin düşünmemesi açısından asıl şaşırtıcı olan; o gelin, başta oğlu, sonra torunları için bir hayat sağlamaktadır. Mutsuz olduğunda, o mutsuzluk sadece gelinde kalmayacak, diğerlerine de sirayet edecektir.

Atanur Hanım’ın soruma verdiği cevap, bana o yıllarda çevremde “Çocuğum olsa ben çalışmam” diye fikir beyan ederken, “Acaba yanlış bir şey mi yapıyorum?” diye düşündürtenlere karşı önemli bir dayanak olmuştu.

Ama daha önemlisi; Atanur hanım olayın özünü gösteriyordu. Ülkemizin barışı, ekonomide başarısı, yaratıcılığın yükselmesi, iş dünyasının daha ileriye gitmesi için once vatandaşlarının kendilerine güveni, yaptığı işi ve hayatı sevmesi, kısacası mutlu olması gerekmez mi?

O mutluluğu sağlayacak olan kimdir? Babalar kızmasın ama en başta annelerdir… Yani kadınlar… Yani bir zamanlar genç kız olan. O zaman ya da anne olduktan sonar mutlu olabilen, kahkaha atabilen kadınlar.

Çok kuvvetle inanıyorum ki; hayattan korkmayan, yaşamak için illa hurafelere, doğmalara sığınmayan insanların arkasında mutlu anneler vardır. Ekonomisi düzgün ve yükselen bir ülkenin vatandaşlarının yaratıcılığının arkasında kendisine güven ve bu güveni ona verecek olan anneler vardır.  Olay bu kadar basit.

Ama biz kadınların mutlu olmasından, kahkaha atmasından mı korkuyoruz?

Neden?