Geçen hafta gündeme gelen "Lisans almadığı için Spotify erişime engellenir mi?" tartışmaları ışığında, olayın müzik tarafını Müzik Yorumcuları Meslek Birliği (MÜYAP) Başkanı Bülent Forta [1] ve podcast tarafını Podfresh kurucu ortağı İlkan Akgül ile konuştuk[2]. Ama bu fırsatla "İnternet üzerinden Müzik & Ses" gelişmelerini de özetleyelim istedik. Bakalım bu alanlarda nereden, nereye gelmişiz. Daha doğrusu dünyada yeni düzen denilen şey nedir ve kim nasıl anlıyor, buna bakalım (bu tarihçeyi hayli kısa tutacağız ancak önemli olaylara değineceğiz).
Bugün herkesin ağzında yer alan "dijital dönüşüm"ün ilklerinden birisi, 2000 yılına girmeden az önce müzik ve devamında film endüstrisinde meydana geldi. İnternetin hayatımıza girmesiyle birlikte, müzik eserlerinin kısa bir süre içinde MP3 denilen formatta dağıtılmaya başlandığını gördük. Gerçi internetten önce de başlamıştı ama daha dar kapsamlıydı.
Derken, 1999 yılında - film ve müzik endüstrisinin henüz interneti farkında olmadığı, önemsemediği bir dönemde- internet üzerinden müzik indirmenin eğlenceli, kolay ve muhteşem bir yolu olan "Napster" hayatımıza girdi. Bu yazılım insanların ellerindeki müzikleri değiş tokuş etmelerine olanak sağlıyordu. Bu yolla, kenarda köşede saklanmış müzikleri bile bulabiliyordunuz. Çünkü illa dünyanın bir köşesindeki birinin elinde vardı. Bugün WhatsApp gibi mesajlaşma uygulamalarında olduğu gibi P2P (peer - to - peer/uçtan - uca) bir uygulamaydı. Bir nevi kişiden kişiye. Yani aradığınız bir müziği internette bir başkasında bulup, MP3 formatında kendi bilgisayarınıza indirebiliyordunuz. O kişinin kim olduğunu da bilmeden. Çok sevildi çünkü dediğimiz gibi - ücretsiz olması bir yana - aradığınız şarkı mutlaka birisinde vardı ve indirebiliyordunuz.
(Napster'ın bu P2P teknolojisinin günümüzde pek çok başka uygulamanın yanısıra Netflix ve Spotify gibi teknolojilerin gelişmesine yol açtığını hatırlatalım.)
Kısa zamanda kıyamet koptu. Çünkü bu telif hakkı ödenmeden değiş - tokuş edilen müzik anlamına geliyordu. Yani herkes kendi elindeki müzikleri paylaşmaya başlayınca, CD satışları "küt diye" düşmeye başladı. 21. yüzyılın o ilk günlerinde çılgın gibi orayı burayı - özellikle Amerikan üniversite yurtlarında kalan öğrencileri - basan bir müzik ve film endüstrisi gördük. İnsanlara şu kadar müzik download etti diye korkunç - caydırıcı olması için - para ve hapis cezaları veriliyordu. Epeyce rahatsız edici ve protestoya yol açan bir durumdu.
Napster’a 2000 yılında Metallica’nın açtığı davanın arkasından 18 büyük kayıt (plak) firmasının davaları geldi ve Napster kısa zaman içinde yok oldu (satıldı vs ayrı konu ama asıl fonksiyonu bitti) [3].
Türkiye'de de benzer bir durum oldu ve 2004 - 2005 aralığında birdenbire internet siteleri kapatma furyası başladı. O dönem şirketlerin web sayfası genç yöneticilerinin çoğunun, kendilerine ayrı bir kazanç kapısı olarak açtıkları MP3 siteleri vardı. MÜYAP bu siteleri arayıp büyük telif hakları isteyince, sitelerin sahipleri iletişim bilgileri koymamaya başladılar. MÜYAP'ın "acil, geri dönülmez düzeyde zarara uğruyoruz" kodu ile başvurduğu mahkemelerden sorgusuz sualsiz site engellemeler çıktı. Plak satışlarının (bandrol) önceki yıllara göre dörtte bire indiği bir dönemdi.
MÜYAP erişim engellemeleri FSEK yani farklı alanda olsa da, günümüzde hala sorun olan 5651 sayılı kanunun 2006 yılında Ulaştırma Bakanlığı'nda hazırlanışına da yol gösterdi [4].
MÜYAP'ın internet dünyasına başka bir negatif etkisi de, Fizy için aldığı erişim engelletme kararıdır. Ercan Yaris isimli genç bir girişimcinin başlattığı müzik arama motorunu 2010 yılında engellettiler [5]. Yaris siteyi Turkcell'e satmak zorunda kaldı. Turkcell ise Fizy.com'u alsa da önemini anlamış gözükmedi. Kendi müzik kanalına ağırlık verdi. Halbuki bir Spotify yaratma potansiyeli vardı. Fizy bugün de Turkcell'in altında hizmet verir.
2001'de Steve Jobs iPod adı verilen taşınabilir bir müzik aleti çıkarmıştı. Sony'nin efsanevi Walkman'ini hatırlayanlar bilir, müthiş bir yenilikti. Küçücük bir cihazın içinde yüzlerce, binlerce müzik taşıyabiliyordunuz. 2017'ye geldiğimizde Apple iPod'u öldürdü çünkü telefonlardan müzik dinlemeye başlamıştık [6]. Ama aradaki 16 yılda iPod müthiş bir aletti, 2010'a kadar rakipsizdi ve hatta çılgınlıktı [7]. Bu cihaz, 2008'de 173 milyon adet satmış olduğu için, halen dünyanın en çok satan dijital medya oynatıcısı ünvanını elinde tutuyor. iPhone çıkmadan az önce "iPOD telefona dönüşecek" denilmeye başlanmıştı [8].
Sonra baktık, Apple müzik endüstrisi için bir model koydu ortaya. C++ ile yazılan bir ortam oynatıcısı olan iTunes, dışından geldiği Müzik endüstrisine biraz zor da olsa kendisini kabul ettirdi[9]. Çünkü müzik endüstrisinin başka bir seçeneği yoktu. Satışları hızla eriyordu. İnsanlar, iTunes Store aracılığıyla müzik, müzik videoları, TV şovları, sesli kitaplar, podcast'ler ve giderek filmler satın almaya başladılar.
Fikir vermesi için fiyatını hatırlatalım; tek bir şarkı 99 cent idi. Film ve müzik endüstrisinin kendi göbeğini kesmeyi beceremediği o dönemde, bir bilgisayar firması öne geçti ve ortaya bir model koydu. Müzik endüstrisinin yarattığı telif terörüne karşı, insanların parasını ödeyerek yasal müzik indirebileceği bir alan sağlanmış oldu ve iTunes tuttu [10].
iTunes'ün en önemli özelliği, müziklerin aynı anda tüm ülkelerde yayınlanmasını da sağlamasıydı. Bu önemli bir değişimdi [11][12]. Günümüzde bunu tartışmamız lazım (tekelleşmeye gidiyor).
Ama asıl devrimi "abonelik bazlı" ve akışık (streaming) müzik sunarak Spotify getirdi. İsveçli şirket, 2006'da sektöre girdi ve odak noktasını "ürün"den, "hizmet"e dönüştürdü[13]. Artık müzikler indirilmek yerine akışık (streaming) dinleniyordu. Modelin ücretsiz aboneliği, limitsiz ücretli ya da premium aboneliği var.
Spotify, İsveç'in Stockholm kentinde 2005 yılında tanışan Daniel Ek ve Martin Lorentzon tarafından kuruldu. 2011'de 1 milyon kullanıcıya ulaştı. Sonra kullanıcı sayısı hızla arttı. Ancak iş modeli yani müzisyenlere sağladığı gelir her zaman tartışma konusu oldu [14].
Spotify 2013'de Türkiye ofisini açtı ve 4,99 - 9,99 TL karşılığında abonelik satmaya başladı[15]. 5 yıl sonra 2018'de ise Türkiye’den çıktı. Torba kanun içindeki RTÜK maddeleri nedeniyle çıktığı yorumları yapıldı[16]. Bugün aynı RTÜK maddeleri çerçevesinde lisans başvurusu yapmış durumda.
İçinde bulunduğumuz 2020'lerde fiziksel CD satışları iyice geriledi. Eylül ayı ABD rakamlarına bakarsak 2,4 milyar dolarlık satışın yüzde 7 fiziksel satış, yüzde 6 dijital indirme (download) ve yüzde 85 akışık (streaming) şeklinde.
Dünya rakamlarına bakarsak, 2019 toplam gelir 20,2 milyar dolar [17]. Bunun yüzde 56'sı akışık medya, yüzde 7,2'si digital indirmeler, yüzde 21,6 fiziksel satışlar, yüzde 12,6 performans (konser vs), senkronizasyon (müziğin filmde vs kullanımı) yüzde 2,4. Akışık gelirlerin içinde yüzde 14,1 reklam kazançlarından gelen rakam.
Ancak 2000'lerden bu yana kademeli olarak küçülen global müzik gelirlerinin yeniden büyüdüğü ve 2001 düzeyine gelmek üzere olduğu görülüyor (grafiğe bakın).
Akışık müzik platformu genel olarak yükselirken, CD ve plak satışları dünyada genellikle Noel civarında artıyor, çünkü hâlâ en popüler hediyelerden biri olarak kabul görüyor. Bazıları için de hâlâ koleksiyon değeri var. Müzik endüstrisi de, fiziksel müziğin daha kaliteli olduğunu vurguluyor.
Burada önemli bir başka değişim de, müzik endüstrisinin yönetiminin kayıt şirketlerinin elinden çıkıp, platformların eline geçmesidir. Yıllar içinde müzik endüstrisinin, plak şirketlerinden de şikayeti vardı ama yerel olarak ve global olarak çeşitlilik mümkündü. Yani çok farklı yaklaşımları olan şirketler de bulunuyordu.
Şimdi platformlar müziği gitgide daha fazla tekelleştiriyor. Bunun anlamı, zaman içinde sizin müziği seçmeniz değil, size seçilmiş müziklerin dinletilmesi şekline dönüşüyor. Hatta daha fazla da dönüşebilir. Şimdiden Spotify ve Apple Music için, bazılarını öne çıkarıp, bazılarını geriye ittikleri iddiaları var ki, bir yazılımda bunu yapmak gayet kolay.
Günümüzde bir sanatçının müziğini ücretsiz dinleme ve/veya müziğini çeşitli platformlarda ve ortamlarda satın alma seçeneği bulunuyor. Ücretsiz dinleme, platformlara yarar sağlarken (en azından bazıları paralı aboneliğe geçebilir ve platform reklamdan da para kazanıyor), müzisyenlere kazandırdığı çok daha düşük bir şeyler oluyor. Gerçi ücretli tarafta da durum çok farklı değil. Bunu Taylor Swift gibi dünya çapındaki sanatçılar zaman zaman dile getirdi.
Sonuç olarak, bu platformlar şeffaf da değil. Yani platform ne kazanırken, sanatçıya bunun ne kadarını veriyor? YouTube daha düşük, Spotify daha yüksek deniliyor. Bunun denetimi ve daha iyi rakamlar mümkün müdür? Bilmiyoruz.
Ama bir platform sağlanması genç müzisyenler için yine de ümit oluyor. Bir de Korona salgını sırasında dünya çapında performans şansı kalmadığı için "buna da şükür" diye bakıyorlar.
Önümüzdeki dönemin tartışması Google, Amazon, Microsoft, Apple, Twitter ya da Spotify, Netflix için hep aynı konu olacak; tekelleşme ve bundan nasıl kurtuluruz.
Bu Avrupa'nın ve ABD'nin derdi olmaya başladı. Türkiye'de ise hem endüstriler hem de bireyler daha olayın ayırdına varmış gibi durmuyorlar. Bunun yerine "Netflix gidiyor, Booking gidiyor, Spotify gidiyor" derdindeler. Ama "özgürlükleri gitgide kısmaya çalışan hükümetin bizi geride bırakmasıyla uğraşmaktan, kafamızı bu büyük derde çeviremiyoruz hâlâ. Bu son paragrafı yani derdi başka bir yazıda çok detaylı ve açılan mahkemeleri, soruşturmaları ile yazacağız.
Birinci bölüm | "Spotify lisans alacak mı?" demişken online müzik endüstrisine bir bakış İkinci bölüm | Spotify'a PodCast tarafından bakalım... Bu yazı dizisinin 4'üncü ve son bölümünde bir cins yeni nesil radyo olan PodCast tarihçesini kısaca anlatacağız. |
[1] "Spotify Lisans Alacak mı” Demişken Online Müzik Endüstrisine Bir Bakış..
[2] Spotify'a PodCast Tarafından Bakalım...
[3] Filim Korsanlığı ve İnternet (ABD Uygulaması)
[4] Prof.Dr.Yaman Akdeniz : Digitürk mü, MÜYAP mı Daha Çok Site Engelletirdi, Bilemiyorum – 6
[5] Forta : Fizy.com Değişen İş Modeline Uygun Lisans Almadığı için Engellendi
[6] Apple iPod’la 1000 şarkı cebe girdi
[7] iPod Çılgınlığı BMW Otomobillere Sıçradı
[8] Apple iPod Cep Telefonu Geliyor mu?
[9] Apple iTunes’u Takdim Etti…
[10] ABD’deki Müzik Satışlarının yüzde 25’ini iTunes Gerçekleştiriyor
[11] Time Dergisi, Apple iTunes’i "2003’ün İcadı’ Seçti
[12] iTunes, 10 Milyar Müzik Eseri Sattı
[13] Müzik Sektörü iTunes’dan, Anlık Dinlemeye (Streaming) Kayıyor
[14] Radiohead Grubunun Solisti Tom Yorke, Spotify’ın Gelir Paylaşım Modelini Protesto Ediyor
[15] Spotify Bugünden İtibaren Türkiye’de Kullanıma Açıldı