Netflix ile sinema salonları arasında bir kavga olduğunu 1,5 yıl önce 2017 Cannes Festivali ile ilgili olarak da yazmıştık. O yazıda "Özetle diyelim ki; Netflix’in bir şeyleri değiştirmekte olduğunu gören sinema salonları endüstrisi kazan kaldırıyor. Yani sorun rekabet!" demiştik [1].
Ama o yazıda başka bir konu daha vardı; Netflix orijinal yapımlarından ikisi ile Oscar'dan sonraki ve Avrupa açısından en önemli ticari film festivali olan Cannes'da yarışmak üzere başvuru yaptı ve kabul da edildi. Ama sonra Fransız Sinema Salonları Birliği'nin itirazları sonucunda sonradan kurallar değişti.
Şimdi Netflix yeni bir atılımla, "Roma" isimli bir filmle "en iyi film" dalında ilk Oscar adaylığına kabul edildi. Oscar dediğimiz, sinema endüstrisinin en ciddiye aldığı ödül. Ama hala sinema endüstrisinin geleneksel eleştirmeleri "Netflix'i adam yerine koymuyor" desek de, siz bunu "20ci yüzyılın sinema endüstrisi (iş yapış modeli), 21. yüzyılın sinema endüstrisine (iş yapış modeline) yer açmamaya, safları boşaltmamaya çalışıyor" diye okuyabilirsiniz.
Bu arada Roma sadece Netflix üzerinde oynamıyor, aralık başında dünya çapında 600 kadar fiziksel sinemada yer aldı [2]. Bunun nedeni "Oscar" kuralları [3].
Roma'nın en iyi film dışında başka adaylıkları da var. Netflix, yanı sıra "The Ballad of Buster Scruggs" ile üç adaylık ve iki kısa belgesel adaylığı da aldı.
Daha enteresanı geçtiğimiz hafta içinde 20. yüzyılın dev film stüdyoları olan Disney, Fox, Warner Bros, Universal, Sony ve Paramount'un üye olduğu ve sinema endüstrisinin en güçlü lobi grubu olan "America of Motion Picture Association"a katıldı.
Ama başta da dediğimiz gibi, hâlâ Netflix sinemanın seçkinleri arasında sayılmıyor. ABD'nin 2 büyük sinema salonu zinciri olan AMC ve Regal, Roma filminin Oscar adayı olmasına rağmen, yılda 1 kere yaptıkları "en iyi filmler" gösterisine bu filmi almayacaklarını duyurdular. Bu acaba "En İyi Film" ödülü alması durumunda değişir mi? Ya da "alamayacağı şimdiden belli" anlamına mı geliyor?
ABD basınına bakarsanız, Oscar galiplerini seçecek olan Sinema Sanatları ve Sanatları Akademisi’nin kabaca 8 bin üyesi arasında, “'Roma’ya oy vermenin Netflix’e oy vermek anlamına geldiği”ne inananlar çok sayıda.
Netflix ise kendi yerini sağlamlaştırmak için çeşitli atılımlar yapıyor. İşte bu haberde de gördüğünüz üzere orjinal yapımları ile sinema festivallerine katılması stratejilerinden birisi.
İlk defa geçen hafta istatistiklerini açıkladı.
Diğer stratejileri arasında, pahalı bir pazarlama ödül kampanyası düzenlemesi, çeşitli etkinliklere ev sahipliği yapması, Los Angeles'taki reklam panolarını kiralaması gösteriliyor.
Diğer yandan Martin Scorsese ya da Coen kardeşler gibi sinema endüstrisinin en başarılı yönetmenlerine kapılarını açıyor. Aynı şekilde en başarılı oyuncular da Netflix orrjinal yapımlarında gözükmeye başladılar.
Çok önemli dökümanterler çekiyor. Bu dökümanterler, klasik ve insanın içini bayan dökümanterlerden daha başarılı ve insanları çeken dökümanterler. Mesela "Plastik okyanus" ya da "Yanardağlar" ya da Müzisyenler.
Bütün bunlara da önemli ödemeler yapıyor. 2019'da içerik üretimine 15 milyar dolar ödeyebileceği belirtiliyor. Yılda 100 kadar yeni film ya da dizi çekimi yapılıyor. Bu rakam dev Hollywood stüdyolarının toplamından fazla. Bu nedenle de "üretim fiyatını yukarı çekerek, diğerlerini dışarı itiyor" diyenler var.
Anlayacağınız 2 yıl önce söylediğimiz cümleyi tekrarlayalım; "İnternetin Yıkıcı (Disruptive) etkisinin gösterildiği yer artık sinemaları ve stüdyoları ile Sinema Endüstrisi. Dünya değişiyor ve 20. yüzyılın sinema endüstrisi ve iş modelleri de değişmek zorunda". Biz de internetle ilgili her konuda olduğu gibi bunu da merakla izliyoruz.
[1] Yıkılma sırası sinemada: Netflix, televizyonun geleceği ve Cannes
[2] ALFONSO CUARÓN’S ROMA TO BE RELEASED THEATRICALLY IN OVER 600 THEATERS WORLDWIDE