Atatürk 10’uncu Yıl Nutku’nda ne demişti:
"Türk Milleti Zekidir".
Bu sabah aynen böyle bir durumla karşılaştım. ASUS dağıtıcısı ve sektörün duayenlerinden olan Niyazi Saral, mailinde şöyle yazıyordu:
“Son 3 ayda Türkiye'ye 12-15 milyon dolar döviz kazandıran sektör”.
Saral’ın bahsettiği sektör “kripto para madenciliği”.
Neden mi bahsediyor? 7-8 yıldır dünyayı ve finans çevrelerini meşgul eden "Kripto Para"dan yani Bitcoin vs'den. Ama farklı bir çerçeveden. Çok da farkında olamadığımız bu çerçeve, işin esas çekirdeğini -Madenciliği- temsil ediyor. Bu konuda daha önce "kripto madenciler yüzünden grafik kart sıkıntısı oluştu" cümlesini duymuştuk[1] ama madenciliğin boyutlarını rakamsal olarak ilk telaffuz eden ve daha önemlisi konuya dikkatimizi çeken Saral oldu.
Bitcoin, BlockChain, ICO, Madencilik, Ether filan bilmeyenler için dipnotta daha önce yayınladığımız bir yazımızın linki var [2]. Kısaca bu yazımızda bahsedeceğimiz madenciliğin ne olduğunu açıklayalım;
Biliyorsunuz, kağıt ve bozuk paraları devletler basar ve dağıtır. Peki Bitcoin’i ya da diğer tüm kripto paraları kim yaratıyor? —ki Niyazi Saral bugün 1000 farklı çeşit kripto para çeşidi olduğunu belirtiyor— Bitcoin’i ya da diğer sanal paraları basan/yaratan merkezi bir yapı yok. Matematik problemleri çözen bazı özel yazılımları kullanan kişiler -ki onlara madenci deniliyor- belli sayıda kripto para üretebilirler. Bu da Kripto Para sektörünü heyecanlı kılıyor ve işin içine pek çok insanı madencilik yapmak için çekiyor. Dünyada yüzbinler düzeyinde madenci olduğu tahmin ediliyor.
Diğer deyişle; Kripto para olayının 2 yüzü var
1. Madenciliği
2. Satın alma/satma olayı (borsa)
İşte Saral’ın bahsettiğimiz “Türkiye'ye 3 ayda 12-15 milyon $ kazandırdı” dediği sektör bu. Saral’a bu rakamı nasıl hesapladığını sorduk. O da bize bu dünyanın durumunu anlattı. Biz de anlattıklarını, ona sorduğumuz sorular eşliğinde aktaralım;
Niyazi bey, bu rakamlar nedir? Nerden hesapladınız?
Kripto para madenciliği 2 türlü yapılıyor, ASIC ve GPU Mining. Bir tanesi yani ASIC, bitcoin ve benzeri paralar için statik algoritmalarla işleyen madencilik, diğeri GPU ise dinamik yani zamanla değişen algoritmaları çözen GPU dediğimiz yani grafik kartlarla yapılan madencilik. İkincisi Etherium elde etmek için yapılıyor.
Türkiye’de üretici firmalar ya da gümrük verilerinden hareketle baktığımızda, yılbaşından bu yana 15 eylül itibariyle, 200 bin ekran kartı satıldı. Bu ekran kartlarının çoğu giriş seviyesinde, yani madencilikte kullanılmayacak düşük kartlardır..
Ama tespit edebildiğimiz ve yüksek seviyeli Pascal ve Polaris mimariye sahip grafik kartlarının yüzde 80-85'inin -hattâ bazı arkadaşlara göre yüzde 95'inin— madencilik için alındığı düşünülürse, şu anda 60-70 bin kart var madencilikte. -Bu önceki yılları kapsamıyor çünkü o dönemde ilgilenmediğimiz için tespit edemedik.-
Bir kartın ne kadar maden üretebildiği hesaplanabiliyor. Buradan hareketle benim tahminim;
Vay canına diyeceğim Niyazi Bey, çünkü farkında bile olamadığımız bir alan. Peki bu kartlara ne kadar yatırım yapılıyor ve karşılığında ne kadar kazanılıyor?
Bu iş mayıs-haziran aylarında patladı. O günlerde yatırımı çıkarma süresi 57 güne kadar düşmüştü. Yani 3000 dolar yatırıyorsunuz ve 60 gün içinde 3000 $ madencilikten kazanıp, yanı sıra hâlâ 3.000 dolarlık kartlarınıza sahip durumda oluyorsunuz. Yani % 200 kar etmiş oluyorsunuz. Bugünlerde yatırımı çıkarma süresi uzadı; 11 ayda yatırımı çıkarmış oluyorsunuz.
Niyazi Bey siz bu konuya nasıl dahil oldunuz?
Sizinle ortak arkadaşımız olan İzi Kohen, mayıs ayıydı beni aradı ve “2 arkadaş var, bitcoin işine girecek, bir görüşür müsün?” diye sordu. Ben de “boş iş” dedim ve hatta “gönder de ben vazgeçireyim” diye devam ettim ama sonuçta onlar beni bu işe soktular.
Ben de bu arada tutucu olduğumu anladım. Bu konu gündeme gelince, sosyolojik bir problemi de farkına vardım. Ben kendimi yaştan dolayı tutucu zannediyordum. Ama BT sektörü tutucu ve insanı da böyle yapıyor ister istemez. Biliyorsunuz biz 1 ve 0’larla uğraşıyoruz ve böyle yeni bir konu geldiğinde; “boşverin bu boş iş” diyorsunuz..
Şu odaya giren belki 125-130 kişiyi vazgeçirmeye uğraştım. Mesela 1 çocuk geldi; “45 bin tl kredi aldım. Bununla madencilik işine gireceğim” dedi. Ben “çok büyük hata yapmışsın, sen bunun faizini bile ödeyemezsin” diye oturdum riskleri anlattım ve geri çevirdim. Çocuk gitti, ertesi hafta tekrar gelmiş ve sistemleri almış. Sonra 8- 10 gün kadar sonra, ufak bir şey almak için bana uğradı ve “sen öyle demiştin ya, ben 3 günde paramı çıkardım” diyerek benimle dalga geçti.
Hazirandan bu yana hep bu işin risklerini anlattım. Hatta bu konuda ilk yazdığım makale de riskli olduğuna dair. “Yapmayın, etmeyin” dediğim her insan bu işe girdi. Belki 100 tanesine “hayır” demişimdir.
Ama zamanla ilgilenmeye başladım. Zaten ASUS da buna uygun kartları üretmeye başlamıştı. Haziran ayında siparişi verdik, 1 ay sonra geldi. Patır patır sattık. Bu işte bayi filan da olmuyor. Gelip danışıyorlar çünkü. Çoğuyla yüzyüze görüştüm.
Peki bu işe kim giriyor?
İlginç bir olay, bütün BT sektörü ayakta uyuyor.. Bu işe giren insanlar sıradan herhangi bir işle iştigal eden insanlar, örneğin inşaatçiler ya da başka sektörlerden insanlar.
Bunların arasında, o kadar çok profesyonel insanlarla karşılaştım ki, 20 km ötedeki madenlerin (bunlara maden deniliyor biliyorsunuz) hangi maden kartı ile çıkarılacağını, fanının hızını vs gösteriyor.. Akşam kaç para etherum kazandığını söylüyor. Sonra parasını İsviçreye US$ olarak transfer ediyor. Aynı gün ve üstelik sadece %1 komsiyon ödeyerek.
Ben Bitcoin’in ilk çıktığı günlerden bu yana bu işle uğraşıp, 10 yılda 55 milyon $ kazanmış adam biliyorum. Bitcoin ilk günlerde kaç $’dı? 0.0001 yani 1 cent değil, 0.01 cent. Bu adam o günden bu yana uğraşmış, bugün parası 55 milyon $ olmuş.
BT sektörü farkında değil diyorsunuz. Madenciliğe giren insanlar bunu nasıl farkediyor ya da nasıl giriyor? Bu kadar insan var diyorsunuz — bir haberde 20 bin kişi olduğu gibi bir sayı verilmişti.
Bu konudaki insanlar birbirini eğitiyor. Facebook grupları var. Bu kimsenin aleyhine değil çünkü, sınırlı da olsa, daha çok yer var. Çok büyük sayılar bunlar.
Buna karşılık bir yatırım yapıyorsunuz. Zor da değil. Kartları alıyorsunuz, yazılım kuruyorsunuz. Yazılımı çözen, madeni çıkaran GPU. Dosya yüklüyorsunuz, matematik işlem yapıyor ve algoritmayı çözdüğünde parayı yaratıyor. Yani sıfırdan matematik işlem yapılarak üretilen bir para. Bunu istediğiniz gibi satıp, alıp, dönüştürebiliyorsunuz. İlk zamanlar merkezi işlem birimi ile yapılıyordu ama bugün yepyeni cihazlar çıktı. Ethereum madenciliğinde çoklu processorlu GPU kartları var.
Elektrik masrafı çok diyorlar. Kazandıklarının yüzde 7-8’i oranında oluyor. Kart vs donanım masrafı. Başka bir şey yok.
Siz nasıl duyuruyorsunuz bu kartları?
Türkiye'de tanıtım yapmak kolay. Mail atıyorsunuz, internet sayesinde 300-400 bin kişiye gidiyor. Facebook’da 20 bin 30 bin kişiye gidiyor.. Hatta reklamda hedefleme yaparsanız, mesela “profillerinde bitcoin olan insanlara gönder” derseniz, çok kolay ulaşırsınız..
150 kadar farklı grup ya da kişi ile görüştük (300-350 kişiye de sattık). Bunların içinde yüzde 5 bile BT’ci yok.. Mimarlardan, inşaatçılara, su dağıtımı yapanlara, ayakkabıcılara kadar insanlar var içinde. Ben riskleri anlatırken, mesela inşaat sektöründen gelen bir kişi “siz inşaatçilikte nasıl riskler var, farkında mısınız?” demişti.
Bunlar madencilikten kazandıklarının yarısını Bitcoin’de tutarken, yarısını dolara çeviriyorlar yani satıyorlar.
Son olarak, Çin geçen hafta borsaları yasakladı filan. Bu Bitcoin için hep kara para işlerinde kullanılıyor diyenler var. Siz buna ne diyorsunuz?
Dünyada teröristler silah alırken dolar kullanıyorlar. Şimdi biz dolara kara para aklayıcı mı diyoruz. Bitcoin için de “kara para aklama işlerinde kullanılıyor” iddiasını aynı düzlemde görmek lazım. Günümüzde dini açıdan caiz olup olmadığı tartışmaları da var..
10 sene önce bitcoin, darkweb denilen kara paranın aklandığı bir yöntem olarak kullanılmış. Ama günümüzde Birleşmiş Milletler de, Suriye’deki ya da Sudan’daki çocuklara paraları Bitcoin ile gönderiyor. Eğer kara para aklama ise, neden kullansın? İsviçre bankaları bu Bitcoin’leri alıyor.
Diğer yandan Çin’deki borsaların yasaklanması olayının aslı ortaya çıktı; asıl neden Amerikan baskısı. Çünkü Kuzey Kore ticaretini Bitcoin ile Çin borsalarını kullanarak yapıyordu. Kuzey Kore-ABD çatışması sonrasında ABD, Çin’e bu borsaları kapatması için baskı yaptı.
Bitcoinleri alan satan yerlere borsa diyoruz. Bunlar nerelerde var? Türkiye’de kaç tane var?
Dünyanın her yerinde var. Türkiye’de 3 tane var. Çin’de kapananlar şimdi Japonya’ya kaydılar.
Ama devletler de pek hoşlanmıyorlar bu kripto para işinden. Kontrolleri ellerinden kaçıyor.
Bu stratejik bir konu. Kripto para decentralized bir para birimi. Blockchain üzerinden işlem yapılıyor. Devletler kontrol edemiyorlar. Bazıları karşısında ama bankalar bu konuda çalışıyor.
JP Morgan CEO geçtiğimiz hafta malum “balon ve patlayacak” dedi ama sonra kendisinin işlem yaptığı ortaya çıktı. Morgan Stanley ise dün “bu bir hikayeden fazlası” açıklaması yaptı. Yani ilgililer.
Baştan bu yana anlattığınız riskleri neler?
Arkasında devlet olmadığı, bu para da huku olmadığı —ki nerede, ne kadar hukuk var gibi felsefeye girmeyeceğim— ve sadece arz-talep dengesine bağlı bir para olduğu için derinliği fazla değil. Bu yüzden çok hızlı yükselip, alçalabiliyor.
Mesela Bloomberg’de izliyoruz. Kurlarda çok büyük artış oldu diyor, bakıyoruz yüzde 1 bile değil. Ama sanal paralar borsalarında günde yüzde 20'lik artışlar görülebiliyor. Bu kadar riskli..