Cep telefonlarımıza son bir kaç yıldır gelen “kredi kart borçlarınızı ödeyelim” benzeri mesajların arkasında tefeciler var. Bunlar dünyanın en eski mesleklerinden birisi olan “para satma” işini, “kredi kartlarının taksit uygulaması” ve “Sanal POS sayılarının artışı” sayesinde yeni bir boyuta taşımış durumdalar.
POS Tefecileri olarak adlandıracağımız bu kişi ve kurumlar, genellikle yükte hafif ama pahada ağır malların üzerinden para satıyorlar. Bunun da kişi/kurum sayısına paralel olarak uygulama çeşitliliği var. Yılbaşı öncesinden bir örnek verelim; 2000 TL’lere varan akıllı telefonlar bunun için kullanılıyordu. Yani kredi kartını ödeyemeyecek duruma gelmiş ya da para ihtiyacı olan bir kişi, bu POS Tefecilerine başvurduğunda, kredi kartından, kendisine bir cep telefonu satılıyormuş gibi taksitle 2000 TL çekiliyor ve buna karşılık eline mesela 1500-1700 TL nakit olarak veriliyordu. Aradaki fark tabi ki tefecinin kazancı olan komisyon.
Bu işlem, borcu olan kişileri ilk etapta rahatlatıyor gibi gözükmekle birlikte, aslında borcunu uzatıyor ve arttırıyor. Genellikle de o kişinin tekrar tekrar gelmesine ve borç sorunun büyümesine yol açıyor.
Bilişim Sektöründeki Küçük Firmalar Zarar Görecek
Yanısıra, Pos tefeciliği vergi dolayısıyla devlete de zarar veriyor. Çünkü gerçek bir mal alışverişi olmadan gelir yaratılmış oluyor. Dolayısıyla vergisi ortada yok. Bu nedenle de devlet bir süredir bu POS Tefecilere karşı önlem almaya çalışıyor. Önce taksit sınırlaması getirildi. Ancak POS Tefeciliğinin sınır tanımadığı, başka yöntem ve ürünlere doğru yöneldiği görülüyor.
Bilişim sektöründeki yaygın bayi ağı ve bu ağın yapılanmasında, sanal posların verimli kullanımı (toptancıların bankalardan aldığı düşük faiz oranları), POS Tefeciliği için bir fırsat yaratıyor ve takibi zorlaştırıyor.
İşte bu nedenle Nisan ayında Bankalar Birliği, BDDK’nın talebiyle bir “Mesleki Tanzim Kararı” yayınladı. Karar, Sanal POS’larla işlem yapan her kuruluşun, kendi sanal pos’u olmasa bile, ilgili bankadan bir üye işyeri numarası alması ve sözleşme imzalaması şartını getiriyor.
Ancak bankalar bu işlemlerin herbirisine 10-30 TL düzeyinde paralar istiyor. Anadolu’daki bilgisayar bayileri düşünüldüğünde, 10.000 - 12.000 kadar KOBİ ölçekli firma var. Bir firmanın 15 kadar toptancı/distribütör ile ilişkisi olduğu ve 10 banka ile çalıştığı düşünülürse, her bir bayinin 1500-3000 TL kadar sözleşme gideri olacak. Bu da KOBİ ölçekli firmaları rahatsız ediyor.
Bu firmaların derneği olan Tübider ise kararın önemli ve gerekli olduğuna inandıklarını ama uygulamanın sektörün yapısını gözardı etmemesi gerektiğini belirtiyor. Düzenlemenin sektörün şu anki mevcut düzeni değiştirecek, haksız rekabet yaratabilecek, özellikle küçük ve orta boy firmaların yok olmasına sebep olabilecek bazı sonuçlar doğurabileceğini düşünen Tübider’in İTO Başkanı’nın da desteğiyle, yaptığı başvurular sonucunda uygulama yıl sonuna ertelendi.
Tübider’in bu süreyi, bankalar ve ilgili kurumlar ile mutabık kalmak, yöntemleri belirlemek ve arkasından da bilişim sektörü kurumlarının ilgili bankalara gidip imza atmaları, sözleşme imzalamaları konularında yoğun bir çalışma yürüttüğü bildiriliyor. Tübider’in yaptığı çalışmalar sonucunda ilk etapta bankalarda imzalanacak sözleşme sayısı bire indirilmiş durumda. Çalışılan dağıtıcı sayısına göre sözleşmeye ilaveten muvafakatname imzalatılıyor.
Bu arada, bilişim bayileri neden kendileri Sanal POS almıyor da, üye işyeri numarası alıyor derseniz, bilişim sektöründeki hiyerarşik sistemde, toptancıların ve ara toptancılarının POS komisyon oranları ile perakendeci bir bilişim bayisinin POS komisyon oranı arasında 5 puan ve üzeri fark olduğu da not ediliyor.
Tübider çalışmalarını bir yandan sürdürürken, ulaşamadıkları toptancı, ara toptancı ya da bayi firmalar var ise kendilerine başvurmalarını bekliyor.
Ama bütün bu düzenlemeler POS Tefecilerini engelleyecek mi? Bilemiyoruz. Çünkü onlar her halukarda bir yol buluyorlar.