Bu haftaya da "Spotify Türkiye'ye geliyor mu, gelmiyor mu?" sorusu ile başladık. Bu konuda sosyal medya üzerinde pek çok yorum yapıldı. Biz de Spotify'ı Bülent Forta'ya sorduk. Çünkü lisanslama deyince akla önce "telif hakları" geliyor. Bildiğiniz gibi kayıt endüstrisi 2000'lerin başından itibaren telif hakları konusunda çok hassastı. Epeyce mahkemeleşme olayı meydana geldi.
Bu nedenle Müzik Yorumcuları Meslek Birliği) (MÜYAP) başkanı Forta ile olayın bu yönünü ve Spotify'ın Türk müzik endüstrisi açısından ne anlama geldiğini konuştuk. Bunu dün yayımlamıştık. Kaçıranlar için linki burada.
Yanısıra konuyu RTÜK ve Kültür Bakanlığı ile konuştuk. Söylenenler arasında farklı bir konu yok. Ayrıca Fizy ve Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği'ni (MESAM) de aradık. Her ikisi de katılmak istemediler. Bizim yorumumuz; Fizy çok daha önce yola çıktığı halde pazarı Spotify'a kaybettiği, MESAM ise kayyımla yönetildiği için olmuş olabilir. Musiki Eseri Sahipleri Grubu Meslek Birliği (MSG) ise geç haber verdiğimiz için katılamadı.
Gerek Forta ile konuşmamızda, gerekse sosyal medyada görüşlerini yazan kişilere baktığımızda, RTÜK'ün müzik alanında yayın yapan bir firmadan lisans istiyor olması, çoğu kişinin aklına "PodCast'leri sansürlemek istiyorlar herhalde" fikrini getirdi.
Bilmeyenler için belirtelim; nasıl TV ve sinemaların bize bağlı olmayan, belirli tarih ve saatlerde belli programı olmasına karşın, Netflix ya da YouTube gibi kanalları kendi istediğimiz yer, saat ve günde seyrediyorsak, radyo için de bir alternatif diyebileceğimiz "PodCast"ler var. Yani belli konularda ya da rastgele konularda yayın yapan bağımsız kişiler, belli PodCast yayıncıları ya da cihazları üzerinden dinlenebiliyor. PodCast'lerin tarihini ve bu alanda ne olduğu konusunu bu yazı dizisinin dördüncü bölümü olarak sunalım. Çünkü gitgide önem kazanıyor. Ama bu yazıda sadece Spotify ile ilgisine bakalım.
Spotify, 2015'deki bir tanıtımdan sonra çok daha ciddi bir şekilde PodCast alanına daldı [1]. Hatta bu sene başında Amerikalı showman Joe Rogan Experience PodCast'ini kendisine çekmek için 3 yıllığına 100 milyon dolarlık rekor bir anlaşma da imzaladı. Bugüne kadar, bu, PodCast şovlarının dağıtım hakları için bir PodCaster'a ödenen en büyük miktar.
Biz de konuyu Türkiye'nin ilk diyebileceğimiz PodCast reklam ajansı ve PodCast networkü Podfresh'in kurucu ortaklarından İlkan Akgül ile konuştuk. Akgül, uzun zamandır tüketicisi olduğunu beyan ettiği PodCast'leri dört yıldır profesyonel olarak üretiyor. Şimdilik daha çok gönüllü olarak çalışan, çeşitli kategorilerde program ve yayıncılarla PodCast yayınlarını yapıyorlar ve onların pazarlaması, yayınların dağıtılması ve daha fazla kitleye ulaşılması konularında çalışıyorlar.
Akgül'e PodCast camiasından bakınca Spotify'ın nasıl göründüğünü sorduk:
"Spotify öncelikle teknik olarak bizim çok fazla kullandığımız bir platform değildi. Elbette PodCast'lerimiz Spotify'da var ve önemli bir yer kaplıyor. Ve yine şüphesiz ki PodCast formatının kendisi fikir beyan etme ve söz söyleme alanı. Özellikle de gazeteciler, LGBTİ+'lar... için herkes olabilir. PodCast yaparak kendilerini ifade etmeleri mümkün. İsteyen biri, istediği konuda, fikri varsa, meramını Spotify gibi platformlardan -tabii sadece Spotify ile sınırlı değil, Google ve Apple başta olmak üzere bir sürü PodCast uygulaması var- ifade edebilir.
Burada yayınlanan içeriğin bir şekilde olası bir süzgeçten geçebilme ihtimali buradaki özgür alanı elbette kırıyor. PodCast'i sadece Spotify'la eşleştirmek, hatta bir tutmak biraz sorunlu. Kullanıcı deneyimi ve performansı açısından Spotify'ın iyi bir PodCast dinleme mecra ve platformu olduğunu da söylemek güç.
Şunu da net olarak söyleyebilirim, PodCast mecrası Türkiye'de yeni yeni yükselmeye başlayan ve insanların kendi yolunu el yordamıyla bulmaya çalıştığı, programların dinleyici bulmaya çalışırken, kendi dinleyici kitlesini yaratmaya çalışırken çok fazla efor sarfetmesi gerektiği bir alan. Ve en önemlisi de hiçbir gelir elde edemediği bir alan. Henüz bir reklam modeli bile yok.
Biz de bunu ufak ufak hareketlendirmek ve yeni modeller yaratmak için Podfresh'i kurduk. PodCast'ın Türkiye'de çok fazla etki alanı var demek yanlış olur. Zaten Spotify'ın kendisi de PodCasti son 4-5 yıldır yayınlamaya başladı. Normalde müzik dinleme platformuydu.
Son günlerdeki konuyla ilgili, PodCast'in şimdilik kısa vadede çok fazla yer işgal etmediği ama yeni yeni başlayan ve çok hevesli yayıncılarının olduğu, henüz bir reklam modelinin oluşmadığı bir platformken RTÜK'ün Spotify'a 'gel bizden bir lisans al' demesini salt olarak, 'PodCastleri denetlemeye çalışıyorlar' gibi bir argümanla yorumlamak işin müzik kısmına biraz haksızlık oluyor."
Bu konuda çok yorum olduğunu tekrar hatırlattık:
"Şöyle ki, Spotify'ı engellemek PodCast'i tam anlamıyla, tüm içerikleriyle denetleyebileceğiniz anlamına gelmiyor. Şöyle bir senaryoyu kabul edelim: Spotify bu teklifi kabul etmedi, Türkiye'de temsilci açmak istemedi. Ne olur? Spotify yarın kapanır ama PodCast yayıncıları PodCast yayınlarını Spotify'dan değil de, birçok başka mecra üzerinden yayınlamaya devam eder. PodCast'in icat edildiği Apple'dan, Google'dan yayınlar. Spotify'dan çok daha tercih edilen, nitelik açısından ve kullanıcı deneyimi açısından çok daha güzel PodCast platformları var. Ama bu, Spotify kapansın, bir şey olmaz demek değil tabii ki. Tabii ki kapanmasın. Kesin bir sansür üzerinden bu hamle yapıldığı gibi yorumlar olması da çok normal. Türkiye'de yaşıyoruz."
Bülent Forta "Türkiye'de her satılan dijital müziğin ya da ücrete dönüşen dijital müziğin yüzde 60'ı Spotify üzerinden geçiyor" derken, PodCast tarafında oran aynı mıdır merak ettik. Akgül yanıtladı:
"Şöyle ki, Türkiye Spotify ülkesi. Müziklerin çoğu Spotify'dan dinleniyor ama bunu dünyaya vurursak, hemen hemen yarı yarıya Apple PodCast başa baş gidiyor diyebiliriz. Bizimle ilgili de, yayınlarımızın çoğu Spotify'dan dinleniyor. Yüzde 60 gibi dinleniyor. Çok fazla, çeşitli mecradan dinleniyor ama dediğim gibi Türkiye Spotify ülkesi. Ama burada dediğim şey şu: Bir şey üretmek, bir konu hakkında artı değer üretmek sadece bir platformla sınırlı değil, birden fazla yolu var.
Spotify yarın kapandı diye 'Aman bizim PodCast mecramız öldü' gibi bir durum yok. Zaten yeni yeni oturmaya başlayan bir alan ve gerçekten sesi duymak isteyen medya organları, gazeteciler, ana akımdan birçok kurum da girmeye başladı. Dünyada birçok örneği var. Türkiye'de dediğim gibi ufak ufak yükselmeye başlıyor. Bizim de PodCast'lerimiz Spotify'dan dinleniyor, seviyoruz da Spotify'ı ama her alanda her meramımızı birçok platform üzerinden insanlara ulaşmamız mümkün. Henüz o kadar çevrelenmiş ve her yerin bir denetim mekanizması altında olduğu bir format değil PodCast."
PodCast'lerin hangi cihaz ya da yazılımlar üzerinden dinlendiğini sorduk:
"Dünyada akıllı ev teknolojileri çok fazla geliştiği için insanlar uyandığında, 'Şu PodCasti', şu haber bültenini aç' dediklerinde otomatik olarak çalışıyor. Duş alırken, spor yaparken, çocuklarını uyuturken PodCast dinliyorlar. Yani PodCast'in hayatlarına entegre olduğu düzen var ve milyon dolarlık reklam pazarının olduğu bir yapı.
Türkiye'de ise şöyle alışkanlıklar var: Kendimden örnek vermem gerekirse; bisiklet sürerken, gece yatarken PodCast dinlerim. Türkiye'de çok kadim ve büyük bir radyo kültürü var. Bunun çok kolay sona ereceğini sanmıyorum, ki ermesin. Radyo iyi bir kitle iletişim aracı. Sonuçta zamanında savaşın bile radyodan ilan edildiği zamanlardan geçti dünya.
Türkiye'deki geleceği açısından, Türkiye'de en çok mobil uygulamalar üzerinden dinleniyor ama dünya genelinde en çok evde ve bilgisayar üzerinden çok dinleniyor. Dediğim gibi çok fazla hayata entegre olmuş bir format. Türkiye'de ise genellikle toplu taşımalarda ya da dışarı çıktığımızda mobil uygulamalardan dinleniliyor."
PodCast alanındaki gelişmeleri nasıl değerlendirildiğini de öğrenmek istedik:
"Bundan üç yıl öncesine göre elbette muazzam bir gelişme var. Çok daha fazla PodCast yayıncısı PodCast yapmak istiyor. Çok daha fazla insan PodCast dinliyor ama tabii bunun gelişme aşaması, yani üç yıl önce 100 kişiye sorsak 1 kişi gerçekten PodCast'in ne olduğunu biliyorsa, bugün belki 5 - 6 kişidir.
Elbette gelişme var. Çok fazla, çok güzel, nitelikli programlar da var. Spor, politika, teknoloji üzerine... Bize gelen çok program teklifi var. Bundan birkaç yıl önce biz zor bulurduk PodCaster. Kendi bünyemize almak için, PodCaster yapmak için başvurusu açtık ve 100'den fazla nitelikli yayıncı ile karşılaştık.
Dolayısıyla gelecek için elbette PodCast Türkiye'de ana akım olur mu bilemem ama son iki yıldır kısa dalga ile çoğaldıkça ana akım olması ve insanlarında bunu bir şekilde insanlara kendi derdini, sorununu, meramını anlatmak için tercih edeceği bir platform haline gelmesi, orta vadede çok mümkün. Olmasa da bu her zaman gelişmeye açık bir format Türkiye'de. Ve gelişmeye de devam ediyor."
Ama sorun şurada: PodCast henüz para kazanmıyor. Reklamcılar bir çeşit radyo denilebilecek bu yayın türünü henüz keşfedememiş gözüküyorlar. Bir kişi PodCast yayını yaparak hayatını kazanabilir mi?
"Keşke öyle olsa. Her şeyde olduğu gibi, PodCast'le ilgili de uluslararası kuruluşlar telif desteği verebiliyor. Mesela biz Friedrich Ebert Stiftung Vakfı ile çalışıyoruz, onlardan yıllık telif desteği alıyoruz, biz de yayıncılara telif desteği dağıtıyoruz ama onun dışında organik olarak PodCast'ten bir gelir elde etmek, PodCast ile hayat idame edebilme kısmı birazcık ütopik geliyor. Ama tabii bu sadece platformların dinlemeyle birlikte ödeyeceği paradan ziyade, Türkiye'de reklam kısmının gelişmesiyle iyi bir hâl alabilir. Örneğin yemeksepeti bazı PodCast programlarına 200 liralık yemek çeki veriyor, PodCast yaparken insanlar pizza geliyor vesaire. Bu da her PodCast'te olmuyor. Çok fazla dinlenen PodCast'lere oluyor, ki onlar da Türkiye'de belki saymaya kalksak bir elin parmağını geçmez."
PodCast'in popülerliği ne anlama geliyor? Kaç kere dinlenince çok dinlenmiş oluyor?
"Örneğin 1,5 - 2 yıldır yayın yapan PodCaster daha yeni '1 milyon dinleyiciye ulaştım' dedi. Bunu YouTube ile eş tutarsak, çok az bir rakam. 1,5 - 2 yılda 1 milyon dinleme çok az bir dinleme aslında. O yüzden böyle teklifler de yeni programa başlamış, yeni PodCast yapmaya başlamış insanlardan ziyade dediğim gibi çok nam salmış PodCast'lere gelir. Podfresh olarak yağtığımız şey; yayını teknik olarak iyileştirmeye çalışmak, sonrasında da yayınlarla reklam verenleri, markaları bir araya getirip marka temasına göre ve kullanıcının yaptığı PodCast'e göre, bir araya getirip partner yapıp, bir şekilde ekosistemi, reklam ekosistemini oluşturmaya, büyütmeye çalışmak."
PodCasterlar Spotify'dan reklam ile ilgili bir gelir paylaşımı alıyorlar mı?
"Dünyada uzun süredir var ama reklam modeli Türkiye'ye daha yeni yeni girmeye başladı. Biz daha Spotify'ın bizim PodCast'imize ilk reklamını yerleştiğini duyalı 4 - 5 ay anca oldu. O da tabii her programa olmuyor. Siz kendiniz de bunu yerleştirebiliyorsunuz ama aynı zamanda kullanıcı deneyimini de kötü etkileyebiliyor.
Bu sistem yavaş yavaş Türkiye'ye girmeye başladı ama dediğim gibi oturmasına çok var. Bunun düzenlenmesine çok var. Yani müzisyenler gibi aslında; müzisyenler Spotify'la ilgili çok fazla muhattap bulamıyor. PodCast kısmında da böyle.
PodCast kısmında da Türkiye kısmında çok fazla ilgilenilmediği için ya da atanan editörler çok fazla olmadığı ve kontrol çok fazla olmadığı için mesela PodCast de çok kolay yüklenebildiği için, Türkiye'de en çok dinlenilen PodCast'ler kategorisine baktığınızda, 20 PodCast varsa 10'u müziktir.
İnsanlar müzisyenlerin Spotify'a koymayı tercih etmediği müzikleri PodCast olarak yüklüyor. Spotify bunu kaldırıyor. Burada da denetimsizlik ve sıkıntı var. PodCast yapan insanlar olarak şunu desem: 'Spotify'ı aç, en çok dinlenen PodCast'lere bak ve bir fikir sahibi ol'. PodCastle ilgili fikir sahibi olamaz. Çünkü PodCast harici her şeyi dinleyebilir."
Bu yazı dizisinin üçüncü bölümünde online müzik endüstrisinin nereden nereye geldiğini, dördüncü bölümünde ise bu PodCast denilen yeni (aslında eski) akımın ne olduğunu anlatacağız. Birinci bölüm | "Spotify lisans alacak mı?" demişken online müzik endüstrisine bir bakış |