Bugün yeni bir dosyaya başlıyoruz. Bu dosyanın adı; depremde "Telefon Operatörlerimiz Depremde Ne Yaptılar?" Bu dosya Kahramanmaraş ve etrafındaki toplam 11 ili etkileyen 6 Şubat depremlerinde, hedef tahtasına oturttuğumuz operatörlerin deprem sonrasında neler yaptıklarını somut bir şekilde verecek.
Deprem zamanı ya da deprem olmayan zaman için "Altyapının eksik bırakıldığını" 23 yıldır --ama özellikle son 10 yıldır-- yaza yaza dilimizde tüy bitti. Okuyucularımız okudu, okudu, okudu sonra muhtemelen kendisi ile ilişkisini çok önemsemedi ya da "ben ne yapabilirim ki" diye düşündü ve sonra unuttu.
Ancak gördüğünüz gibi, konu “yaşamsal öneme sahip”. Fularsız Entellektüel bir programında, 2019 tarihli 5,8'lik İstanbul depremi sonrası yazdığımız yazıdan bazı alıntılar yaparken, en sonunda "isyan halinde" yazdığımız paragrafı "altına imza mı atarsınız, yoksa duyarsız mı bulursunuz" diye özetliyor. Bizce o son paragraf duyarsız değil, realist bir paragraftı. Bugüne bakarsanız ne demek istediğimizi anlarsınız.
Kahramanmaraş ve çevresindeki 11 ili etkileyen depremlerde “yaşamları tehdit eden” en büyük 3 sorun, bina kalitesi, yetersiz insan ve makina kaynağı ile "haberleşme kalitesi" oldu.
Bizim konumuz HABERLEŞEMEME SORUNU. Dolayısıyla depreme bu pencereden bakacağız. Operatörlerin neler dediğini yorumsuz verirken, beklenen İstanbul depremine yönelik önerilerimizi de sunacağız.
Dosyamızın en önemli parçalarından birisi, --böyle davrananlar hiç kusura bakmasın ama-- BAZ İSTASYONLARININ ŞEHRİN DIŞINA İTİLME APTALLIĞI olacak. Bu depremde baz istasyonlarının ne anlama geldiği ortaya çıktı. Baz istasyonlarının olmaması durumunda, cep telefonlarının nasıl hızla batarya harcadığı ya da kulağınıza dayadığınız cep telefonunun nasıl daha fazla enerji kullandığı (ve de ısı yarattığı) yanında bu baz istasyonlarını şehrin dışına itme aptallığın nereden doğduğu dahil, bazı başka noktaları irdeleyeceğiz.
Vodafone, verdiği cevaplarda operatörlerin herhangi bir afet durumunda temel ihtiyacının; elektrik, yakıt, personel geçiş önceliği verilmesi ve hasar riski olan binaların bildirilmesi olduğuna işaret ediyor. Bu depremde bu önceliğin verilmediğini, Turkcell de ayrıca belirtiyor.
Türk Telekom, deprem sürecinde ilgili illerde fiber altyapısında bir hizmet kesintisi yaşamadığını ve tüm şebekelerin, hali hazırda yedekli çalıştığını söylüyor.
Turkcell'e ise çok konuşulan dronecell ile hibrit jeneratörlerini anlatıyor.
Baz istasyonu sayılarını ve yıkılanları sorarken de, olayın ne olduğunu ortaya koymaya çalıştık. Eğer depremde bir haberleşme sorunu olduysa asıl nedenleri bulmak zorundayız. Bugünkü yazımızı Pelin'in söylediklerine kulak vererek bitirelim:
Pelin'in de dediği gibi, muhteşem bir dayanışma sergiliyoruz. Bu ülke bölündü, mölündü diyenler yanılıyorlar. Bölünen sadece bir azınlık olan iktidar taraftarları. Ülkenin tamamı gördüğünüz gibi şahlandı ve depremde mağdur olanlara ellerinden gelen her şekilde yardımcı olmaya çalıştı ve çalışıyor. Bunu 1999 Marmara depreminde de görmüştük.
Ama önceki afetlerdeki yaşanmış sorunların yeni afetlerde (deprem ya da diğerleri) yaşanmaması için, çözümler bulma yolunda da düşünme ve dayanışma göstermek zorundayız. Yine realist bir cümle kullanalım; “aksi takdirde hep birlikte sevdiklerimiz ya da kendimiz için üzülmeye devam edeceğiz"