Facebook'ta kısa bir arama yaparsanız karşınıza onlarca başlık çıkıyor.
Bir tarafta ülkelerinden savaş nedeniyle kaçanların hayatları için mücadele edenler, diğer taraftan ülkeden kaçan kadınlarla ilgili hayaller kuranlar.
Öyle çok uzun, gizemli işlere gerek yok.
Birkaçına mesaj yazdığınızda, kısa bir güven diyaloğundan sonra seçenekleri sunuyorlar.
Eşi ölmüş bir kadın mı istersiniz yoksa 18'ine varmamış bir çocuk mu, yalnız birini mi tercih edersiniz yok başlık parası ödemeyi mi?
Cümlelerdeki "hayal" kelimesi, yapılanı masum ve güzel kılmıyor.
"Suriyeli kadın getirtme", "Suriyeli kız", "Suriyeli dul" onlarca başlık.
Üstelik bunlar görünen yüzü.
Derin internette gezinildiğinde satılan köleleştirilmiş kızları, kadınlarla ilgili açık arttırma odalarını bulmak mümkün.
Rusya'nın Ukrayna'ya karşı başlattığı, Batı'nın her zamanki gibi konforuna halel gelmesin diye büyük büyük sözlerle kınamakla yetindiği işgalin daha ilk saatlerinden itibaren, sosyal medyada tanınan, tanınmayan binlerce erkekten "Ukraynalı kadınlar gelsin" sesleri yükselmeye başladı.
Hayatlarında hiçbir kadına insan gözüyle bakmayan, bakamayan, annesini, kız kardeşini, kızını, eşini bile o gözle göremeyen, hayatındaki bütün o kadınları sadece başkalarıyla ilgili düşündüğü eylemler, onlar hakkında düşünüldüğünde anımsayan kafanın yapabileceklerinin sonu yok.
Yaptıkları da önümüzde olup bitiyor zaten.
Espri denilip geçilemiyor o yüzden…
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği'nin hazırladığı uygulama gazetesinin önceki sayısında yer alan, Cengiz Anıl Bölükbaş imzalı haber:
"Suriyeli seks işçisi Ayşe: 'Herkes bilir, bilmiyormuş gibi davranır.'
Haberde şöyle anlatıyor Ayşe yaşadıklarını:
Türkiyeli olanlara göre çok daha ucuza çalışıyorduk. Mekânın sahibi de bizden para alıyordu. Müşterilerden çok baskı görüyorduk. Paramızı vermeyen de vardı, istediği şeyi yapmayınca dayak atan da. Karşılık veremeyeceğimizi bildikleri için her türlü kötü sözü söylüyorlardı. Polise gitsek bizi sınır dışı ederler diye korkuyoruz. Patron da 'çalışıyorsanız çalışın, bulduğunuz işi de beğenmiyorsunuz' diyordu. 15-16 yaşında çocuklar fuhuşa zorlanıyor. Burada evlendikleri kocaları aracı olan kadınlar var. Kadınlara müşteriyi, yeri, saati direkt kocası ayarlıyor. Parayı da kadın değil kocası alıyor. Devletin burada yaşananlardan haberi var. Buradaki otellerin çoğunda bu iş yapılıyor. Herkes bu işin yapıldığından haberdar. Ama herkes bilmiyormuş gibi davranır. Polisler buradaki mekanların sahibinden para alırlar. Gelirler, otururlar, yerler, içerler. Sonra da paralarını alıp ses etmeden çeker giderler. Kimsenin haberi olmadan bu işlerin olması imkânsız.
Köleleştirilen Ezidi kadınların nasıl satıldığına dair Hale Gönültaş'ın haberi yaşananların bir başka yüzünü gösteriyor:
Ankara'da 24 Şubat'ta yapılan operasyonda IŞİD şüphelisi kişinin elinden kurtarılan 7 yaşındaki Ezidi kızın, derin internette "satışa çıkarıldığı" öğrenildi. İlanda "satış" için bir fiyat belirtilmedi ancak "ailesi satın almak isterse pazarlığa tabii olduğu" ifade edildi… Ezidi Cemaati'nden isimler kız çocuğunun fotoğrafının derin internette sadece beş dakika kaldığını ifade etti. Çocuğun fotoğrafının konulduğu sırada Ankara Emniyeti ekipleri de derin internette köle pazarını takip ediyordu. Emniyet görevlilieri fotoğrafı gördüklerinde çocuğun ailesiymiş gibi yaparak pazarlığa başladı. Sonunda da çocuğu "satın aldı."
Haberler uzayıp gidiyor…
"Yardım görevlisi kadını taciz etti…"
"Suriyeli kadınlar kampta 5 bin liraya satılıyor."
"Sınırın diğer tarafından 10 bin liraya kadın satın alınıyor."
"Ev sahibi kadına tacizde bulundu."
"Suriyeli kadınlar fuhuşa zorlandı, 30 liraya satıldı…"
O hücrelere kadar sinen zehirli erkekliği elbette bir anda silip atmak, bütünüyle yok etmek mümkün değil ama iyi bir insan olmaya çabalamak mümkün…
"Herkesin iyi, herkesin kötü olduğu" bu çağın büyük yalanları arasına büyük bir hızla giriyor.
Kimse saf iyi değil ama saf kötülük elbette var, dört yanımızda görmek mümkün.
Kötülük olduğunu bile bile kişisel konforundan vazgeçmeyenlerden, iktidarı için binlerce insanın ölümüne yol açanlardan, başkalarının savaşına dur denilmesini alkışlayıp, ilkesel olarak bütün savaşlara karşı çıkanları hain ilan edenlerden, doğuştan gelen iktidarlarından zerre ödün vermemek için her türlü kavrama, bahaneye sığınanlardan, tacizcilerden, katillerden, tecavüzcülerden tanıyoruz kötülüğü.
Ve elbette erkeği insan, kalan hangi canlı varsa köle olarak görenlerden...