Bir tarafta başkalarının mağduriyetlerinin üzerine kurulan, inşa etmenin değil yıkmanın, emek vermenin değil yok etmenin, dayanışmanın değil asla huzur bulamayacak kendinin peşinde ömür tüketenler, diğer tarafta sloganlara, seslere, ezberlere kulaklarını kapamış, birilerinin ellerinden tutmak için ömrünü verenler var. Entrikayla, yalanla, sahtelikle geçilen dönemeçler ne kadar çok olursa olsun, hayat o sokaktan ışıltılı bir caddeye çıkartmaz sizi. Ama bir de bütün vaktini, kalbini, parasını, alın terini, ömrünü bir başkası ışıltılı caddeleri görebilsin diye verenler var. Umudu ayakta tutmak için onlar yeter.
Çocuklardan birinin ismi, ona biçilen kader nedeniyle belirlenmiş. Doğar doğmaz, beşik kertmesi olacağı sözü verilmiş amcasının oğlu için. Umudu ayakta tutmak için emek verenler hikayesini duyduğunda küçük kızın, bin bir zorlukla aileyle temas kurmuş, ikna etmeyi başarmış. Tam sekiz yıldır burs alıyor şimdi o kız çocuğu. Annesi gibi çocuk yaşta evlenmemeye kararlı. Okumakta kararlı, istemediği biriyle evlenmemekte kararlı.
Diyarbakır merkezli Göç ve İnsani Yardım Vakfı, 1999’da Mersin’de kurulmuş. Köyünü, evini terk etmek zorunda kalan kadınlarla birçok proje yürüten vakıf, merkezini 2009’da Diyarbakır’a taşımış. Faaliyet alanı o zamandan bu yana çocuklar. T., o çocuklardan biri. E. ve U. kardeşler gibi. Alkol bağımlısı babalarından sürekli şiddet gören çocuklar, anneleriyle ayrı bir eve çıkmak zorunda kalmışlar. Yoksulluk, yalnızlık, unutulmuşluk. Vakıfla tanışana kadar yürüttükleri hiçbir sosyal aktiviteleri yokmuş. Şimdi, babalarının şiddetinin kaynağını da o şiddetten nasıl korunacaklarını da biliyorlar. Her geldiklerinde, bir daha ne zaman gelecekleri ilk soruları. C. ve H. kardeşler de vakıftan burs alan çocuklardan. Kısa aralıklarla önce abileri, sonra babalarını kaybetmişler. Özellikle çok içe kapanık olan C., artık atölye çalışmalarındaki en aktif çocuklardan. Zamanla, C.’nin sanata yatkınlığı fark edilmiş ve vakıf dışından iki eğitmenin ders vermesi için anlaşılmış.
Vakfın Başkanı Selvi Tunç, Genel Sekreteri Çiğdem Ertak. İki genç avukat kadın, çalışanların ağırlığını kadınların oluşturduğu vakıf için gece gündüz emek harcıyor. Yedi üyeli yönetim kurulu, bağışçılardan, proje ortaklarından elde edilen gelirin bursiyerlere ve atölye çalışmalarına harcanmasını kontrol ediyor, çalışmalara katılıyor. 200’e yakın çocuk vakıftan burs alıyor. Çoğunluğu, çatışmalardan dolayı köylerinden, kasabalarından ayrılmak zorunda kalan, dar gelirli ailelerin çocukları. Y. o çocuklardan biri. Annesi. Y’ye hamileyken babası ile yolları ayrılmış. Y., ablası ve annesi ile uzun süre yalnız yaşamış. Şimdi lise mezunu ve bu nedenle vakıftan burs alamıyor ama yönetim kurulu üyeleri kendi imkanlarıyla destek vermeye devam ediyor. Vakfa, çalışma masasının fotoğrafını gönderiyor artık. Hayali, üniversite okumak. Hemşire olmak istiyor. Bir diğer hayali, para kazandıktan sonra çocuklara eğitim bursu verebilmek. K. ise hayalini gerçek kılanlardan. Vakıftan burs alırken hayali olan yabancı dil öğretmenliği için en büyük adımı atmış. Üniversitede, istediği bölümde okuyor. Kardeşi ise eğitim bursu almaya devam ediyor. K.’nın planı da maaş alır almaz vakıftaki çocuklara yardıma koşmak.
Göç ve İnsani Yardım Vakfı’nın bursiyerlerinin bir bölümü daha çok önce burs alanlar. Vakıfta toplumsal cinsiyet, çocuk hakları, tiyatro, sinema, sanat, ekoloji başlıklı atölyelerde çocuklar, uzmanlarla bir araya geliyor. İlgi alanlarına göre çocuklar, resme, müziğe, sinemaya yönlendiriliyor. Vakfın şimdiki hedefi kadınlar. Yeteri kadar destek bulunursa, evlerinden göç eden, tek başına ayakta durmaya çalışan kadınlara yönelik de destekler başlayacak. Vakfın duvarında, bütün bu motivasyonu sağlayan mektuplar asılı. Biri, “Gelecek” diye başlıyor. “Hiç kimse kapımızı çalmıyor, yine de siz varsınız. Biz de çok çalışacağız ki sizin emeğiniz boşa gitmesin.” Sadece bu mektup bile gösteriyor ki emekleri boşa gitmiyor.